Araştırmanın sunuşunda cinsiyet çeşitliliğinin tüm dünyada çoğu kurum için önemli bir zorluk olmayı sürdürdüğü ve bunun kolay bir görev olmadığı vurgulanıyor. Raporda global araştırma bulgularına atıfta bulunularak, mevcut işe alım, terfi ve elde tutma oranlarının 2025'e kadar cinsiyet eşitliğini sağlamak için yeterli olmadığına, Dünya Ekonomik Forumu'nun 2016 Küresel Cinsiyet Uçurumu Raporu’na göre şu anki değişim hızıyla ekonomik anlamda cinsiyet uçurumunun dünyada 170 yıl daha kapanmayacağına dikkat çekiliyor.
Türk iş dünyasında cinsiyet çeşitliliğinin temininde sürdürülebilir iyileşmenin sağlanabilmesi için raporda şirketlere önerilen yöntemler ise şöyle sıralanıyor: Liderlerin, yöneticilerin ve erkeklerin katılımını sağlamak, aktif olarak esnek çalışma programlarını yönetmek ve desteklemek, potansiyel önyargılar için değerlendirme süreçlerini gözden geçirmek, işgücü havuzunun ve kariyer yollarının bütününe odaklanmak, etkisi yüksek rollerde kadınların kendilerine has yetkinliklerinden faydalanmak, kadınların kendilerine has ihtiyaçlarına hitap eden bütüncül bir strateji geliştirmek.
Şirketlerde kadın temsili dünyada yüzde 38, Türkiye’de yüzde 32
Araştırma sonucuna göre, Türkiye’deki kadınların şirketlerde temsil oranı dünya ortalamasının 6 puan gerisinde kalıyor. Kadınlar İş Dünyasında Parladıkça Türkiye verilerine göre kadınlar işgücünün sadece yüzde 32'sini oluşturuyor. Bu oran dünyada yüzde 38 düzeyinde. Türkiye'de kurumların her kademesinde, kadınların erkeklere nispeten daha düşük oranlarda temsil edildiğine dikkat çekilen raporda; çeşitliliğin önündeki engeller şöyle sıralanıyor: Yukarıdan aşağı katılımı oluşturma konusunda etkisiz liderlik, sınırlı kalan çalışanı elde tutma programları, İK süreçlerinde ve yetenek yönetiminde olası önyargılar, gerekli gelecek becerilerinin ve yetkinliklerinin kurumda yetersiz bir şekilde gözden geçirilmesi ve cinsiyet dengesini sağlamak için bütüncül stratejilerin yokluğu.
Raporda ayrıca, kadınlar ile erkeklerin eğitim oranları arasındaki farklar da Türkiye’de kadınların iş yerindeki ilerleyişini ve işletmelerin potansiyel büyümesini yavaşlattığı vurgulanıyor. 2015 yılında 15-29 yaş arası kadınlar için Türkiye'deki eğitim kayıt oranının yüzde 38'lerde olup, yüzde 49'luk OECD ortalamasının çok gerisinde kaldığı belirtilirken; Türkiye'de 15-29 yaş arası kadınların yüzde 43'ünün ne bir işte çalıştığı ne de bir eğitim veya öğretim programına kayıtlı durumda olduğu, bu oranın aynı yaştaki erkekler için yüzde 15 olduğu ifade ediliyor. Buna karşılık, yüksek öğrenim gören kadınların yüzde 71'inin işgücüne katıldığı böylelikle erkekler ile kıyaslanabilir oranlarda temsil gücüne eriştiklerine dikkat çekiliyor.1
Üst yönetim kademelerinde kadınlar rüzgarı arkalarına almaya başladı ama 2025’e kadar tam eşitlik görünmüyor
40 firma katılımıyla gerçekleşen Kadınlar İş Dünyası’nda Parladıkça anketinin sonuçlarına göre, Türkiye'deki kurumların kıdemli kademelerindeki kadın temsili ortalama bir global kurumdaki kadın temsil oranının üzerine çıkmış durumda. Anket sonuçlarına göre mevcut durumda, Türkiye'de kadınlar kıdemli yönetici pozisyonlarının yüzde 30'unu ve üst yönetim pozisyonlarının yüzde 26'sını ellerinde tutuyor. Bu oranlar dünyadaki tüm şirketler genelinde sırasıyla yüzde 26 ve yüzde 20. Yine, Türkiye'de katılımcı kurumlar, vermiş oldukları datalarla kadınların üst yönetim kademelerine alımına ve terfisine hız verdiklerini ortaya koyuyorlar. Şu anki temsil oranına göre kadınlar, erkeklerden 1.5 kat daha fazla oranda üst yönetim pozisyonlarına alınıyor ve terfi ettiriliyor. Türkiye'deki ortalama bir kurumun, eğer bu işe alım, terfi ve çıkış oranları aynı seviyelerde kalırsa, 2025'e kadar kurumun üst kademelerinde cinsiyet çeşitliliğini önemli oranda artıracağına ancak kadın temsil oranının yine de yüzde 36’yı geçmeyeceği belirtiliyor.
Türkiye’de kadın işgücü çıkış oranları düşmedikçe açığın kapanması mümkün görünmüyor
Araştırmanın en önemli sonuçlarından biri ise, iş dünyasında kadınların eşit temsilinin önündeki engeller arasında işten çıkış oranlarının da belirleyici olduğu... Rapora göre; kadınlar kurumun çoğu kademesinde erkekler ile eşit veya onlardan daha yüksek oranlarda işe alınıyor ve terfi ettiriliyor olsa dahi, üst yönetim hariç diğer tüm kariyer kademelerinde erkeklere göre daha yüksek çıkış oranlarına sahip. Raporda, bu durumun kurumların cinsiyet çeşitliliği konusunda önemli kazanımlar elde etmesini engellediğine dikkat çekiliyor. Türkiye’de sadece her seviyedeki kadın personel değişim oranını yine her seviyede ki erkeklerin mevcut çıkış oranına düşürmek dahi, profesyonel kademede ve daha üstünde kadın temsilini 2025'e kadar yüzde 43'e çıkarmaya yeteceği öngörülüyor. Kadınlar İş Dünyasında Parladıkça Araştırması’nda bu sorunun çözülmemesi durumunda, kadınların 2025'e gelindiğinde halen profesyonel kademede ve daha üstünde, işgücünün yüzde 40'ından daha azını oluşturacağı tahmin ediliyor.
Türkiye’deki şirketler düşüncede ileri, aksiyonda ve kademelere yaygınlaştırma da geride kalıyor
Cinsiyet çeşitliliğinde daha hızlı bir ilerleme kaydetmek için değişimin, kurumun en tepesinden gelmesi gerektiğine dikkat çekilen raporda; bunun da ancak yönetim kurulunun, CEO'nun ve üst yönetimin bu alanı sahiplenmesi ve hesap verme sorumluluğunu alması ile mümkün olabileceği vurgulanıyor. Araştırmaya göre Türkiye'deki kurumlar, bu kritik katılım konusunda düşüncede ileri, aksiyonda geride kalıyor. Zira Türkiye'den araştırmaya katılanların %85'i şirketlerinde cinsiyet çeşitliliğini artırma konusunda net bir yapılabilirlik analizi gerçekleştirildiğini, yüzde 75’ten fazlası ise yönetim kurulu üyelerinin ve üst yönetimin bu çabalara katıldığını beyan ediyor. Buna karşılık bu inanç, ne kadın temsilinde yeterli ilerlemeyi getiriyor ne de kurumların orta kademedeki yöneticilerinin veya erkeklerinin katılımını sağlıyor gibi gözüküyor. Zira, şirketlerde orta kademe yöneticilerin bu yönde bir çabaya katılım oranları yüzde 53’te kalırken, tüm erkeklerin ancak yüzde 38'inin cinsiyet çeşitliliği çabalarına katıldığı belirtiliyor,bu oranda globalde de aynı ve sadece erkekelerin yüzde 38’i bu çabalara katılıyor. . Yönetimin çeşitlilik ve kapsayıcı iş ortamı hedeflerini karşılamada başarısız olması halinde belli sonuçlar ve yaptırımlarla karşı karşıya kaldığı söylenen şirket oranı ise sadece yüzde 15 seviyesinde.
Kadın yöneticiler stratejik vizyonda, erkek yöneticiler müzakere gücünde önde
Mercer ve PWN İstanbul’un ortak çalışmasında ankete katılanlara kadın ve erkek yöneticilerin algılanan güçlü ve zayıf yönleri de soruldu. Anket sonuçlarına göre kadın yöneticilerin erkek mevkidaşlarına göre üstün oldukları alanların başında duygusal zeka geliyor. Kapsamlı ekip yönetimi ve insan liderliği becerileri, değişim veya zorluk karşısında esneklik ve uyum sağlama yeteneği, stratejik vizyon, problem çözme becerileri ile yenilikçilik ve yaratıcılık da kadınların daha üstün olduğu alanlar olarak gösteriliyor. Erkek yöneticiler ise teknik beceriler ve uzmanlıkta derinlik, operasyon ve proje yönetim becerileri, etkileme ve müzakere gücü, deneyimin kapsamı, gelir ve gider yönetim deneyimi ile bilinçli risk alma ve girişimcilikte kadın yöneticilere göre daha üstün nitelikte görülüyor.
Sibel Yücesan: “Yüksek kadın temsili ile yüksek finansal performans arasında net bir bağ var”
Şirketlerde kadınların temsil oranının yükselmesiyle şirket finansal göstergelerinin iyileşmesi arasında veriye dayalı net bir bağın olduğunu vurgulayan Professional Women’s Network İstanbul Başkanı Sibel Yücesan, “Şu bir gerçek ki, kadınların daha çok temsil edildiği şirketlerin finansal performansı daha yüksek oluyor. Araştırmanın bulguları da gösteriyor, Türkiye’de şirketlerde kadın temsilinde belirgin bir iyileşme var. Özellikle işe alımlarda firmalar kadın adayların seçiminde daha fazla duyarlılık gösteriyor” dedi. Türkiye’de tepe yönetime yaklaştıkça, kadın temsilinde dünya ortalamasının üzerinde bir oranın varlığına dikkat çeken Sibel Yücesan, “Yürüttüğümüz araştırmada Türkiye’de kadın tepe yönetici oranının dünya ortalamasının üzerinde olduğu memnuniyetle gördük. Ancak burada asıl dikkat edilmesi gereken, kariyer hattının tamamıdır. Bu alanda sürdürülebilir bir iyileşme için bu hattın bütününde ve her kademede temsil çeşitliliğinin sağlanması gerekiyor” dedi. Türkiye’de kadınların kariyer yolunda ilerledikçe, sayıca azaldığını belirten Sibel Yücesan, “Firmalar bu meseleyi çok yönlü bir strateji ile ele almalı. Özellikle yeniden işe dönme kararı alan kadınların bu süreci en iyi şekilde yönetebilmeleri için eğitim ve diğer destek mekanizmalarının çalıştırılması lazım” dedi.
Dinçer Güleyin: “Ücrette eşitlik kritik faktör”
‘Kadınlar İş Dünyasında Parladıkça Araştırması’na göre; liderlerin, yöneticilerin ve erkeklerin katılımının bu alandaki iyileşmeye net bir katkısının olacağının ortaya çıktığını belirten Mercer Türkiye Genel Müdürü Dinçer Güleyin, “Ücret eşitliği bir diğer önemli faktör. Eşitliğin olduğu firmalarda kadının temsili artış gösteriyor. Bu alandaki en önemli gelişim alanlarından biri ise kadınların işten çıkış oranlarını nasıl aşağı çekebiliriz, bu soruya odaklanmak gerekiyor. Zira, Türkiye’de erkeklere kıyasladığımızda kadın işten ayrılma oranı üst yönetim dışında, kariyer hattının genelinde, her seviyede daha yüksek” dedi. Araştırmanın, aile veya çocuk bakımı gibi rolleri olan kadınlar için özellikle esnek çalışma programlarının desteklenmesi gerektiğini ortaya koyduğunu vurgulayan Dinçer Güleyin, “Bu programlar hem kadını hem erkeği destekliyor ve yaşam kalitelerinin artmasını sağlıyor. Biz, Mercer olarak, bu konuda PWN İstanbul ile özel bir proje geliştirdik. Bu araştırmanın sonuçları da, bu konudaki öngörümüzü destekler nitelikte” dedi. Mercer olarak hem Türkiye’de hem de dünyanın diğer ülkelerinde kadınları çok yakından takip ettiklerini söyleyen Güleyin şöyle devam etti: “Sadece istatistiki verileri saptamakla kalmıyor, bünyemizdeki danışmanlık yetenekleri sayesinde kadınların iş dünyasında daha fazla yer almaları, kariyerlerindeki gelişim imkanlarını çeşitlendirmeleri için de adeta pusula işlevi görüyoruz. Şimdi Türkiye’de PWN aracığıyla, bu konuya dikkat çekmiş olmaktan son derece memnunuz.”