Sarıyer Rumeli Feneri’nde 2 Kasım 2014’te 27 mülteci ve tekne kaptanının ölümüyle sonuçlanan tekne faciasına ilişkin İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca hazırlanan iddianame mahkemece kabul edildi. İstanbul 11. Ağır Ceza Mahkemesince kabul edilen iddianamede olay günü ve sonrasına ilişkin çarpıcı bilgiler yer aldı.
“ÖNCE İHBAR, SONRA FİRAR ETTİ”
Mahkemece kabul edilen iddianamede Afgan asıllı firari sanık Murtaza Haşimi’nin olayın organizatörü olduğu anlatıldı. Haşimi’nin, facianın yaşandığı dakikalarda kendisini Mehmet Kabataş diye tanıtarak Sahil Güvenlik’i aradığı ve “Kardeşim Riva’nın 10 mil açıklarında başka ülkeye gitmek amaçlı bir tekneyle seyirdeyken batmış, kardeşimin telefon numarası 05…..” şeklinde ihbarda bulunduğu kaydedildi.
İhbar üzerine Sahil Güvenlik Komutanlığınca görevlendirilen botlar ve o civardaki balıkçı tekneleriyle aramalar yapıldığı anlatılan iddianamede ancak herhangi bir bulguya rastlanmadığı ifade edildi. Sabah saatlerine kadar bölgede aramaların sürdüğü anlatılan iddianamede günün aydınlanmasıyla deniz üzerinde cesetlerin bulunduğu belirtildi.
“SAHİL GÜVENLİK SES KAYDIMI ALMAK İSTEDİ TELEFONU KIRDIM”
İddianamede şüpheli ve mağdur ifadelerine göre olay gecesi tekne kaptanı Cem Gök ile sanıklar Kerem Sinayi Çakan ve Murtaza Haşimi arasında geçen görüşmeler de yer aldı.
İddianamede yer alan görüşmelere göre hayatını kaybeden kaptan Cem Gök’ün sanıklardan Kerem Sinayi Çakan’ı arayarak “Allah kahretsin abi, batıyoruz!” demesi üzerine Kerem Sinayi Çakan’ın “Çabuk koordinatlarını ver!” dediği belirtildi. Olay gecesi Kerem Sinayi Çakan’ın firari şüpheli Murtaza Haşimi’ye “Tekne batıyor, acil sahil güvenliği ara!” dediği, Haşimi’nin ise, “Aradım, benim ses kaydımı almak istediler, ben de telefonu kırıp Küçükçekmece sahiline attım” yanıtını verdiği kaydedildi.
“BAK KATLİAM YAPTINIZ!”
İddianamede, şüphelilerin soruşturma aşamasında verdikleri ifadeler de yer aldı. İddianamede yer alan ifadelere göre şüphelilerin yaşanan facia sonrası durumu katliam olarak nitelendirdiği görülüyor.
İddianamede, şüphelilerden Doğan Odacıoğlu’nun soruşturma aşamasında verdiği ifadesinde diğer sanıklarla aralarında geçen konuşmalarda ertesi sabah Kerem Sinayi Çakan’ın evine giderek ‘Ne yaptın, bak katliam yaptınız!’ dediğini, Çakan’ın kendisine ‘Artık yapacak bir şey yok’ dediği, aynı gün bir araya geldikleri firari sanık Murteza Haşimi’nin teslim olacaklarını belirttiği ancak Kerem Çakan’ın ‘Teslim olmam, çok fazla ceza alırım, siz de yatarsınız’ dediği” şeklinde anlattığı belirtildi.
“TURUNCU DEĞİL KOYU RENK CAN YELEĞİ GİYDİRİLDİ”
Cumhuriyet Savcısı Ercan Devrim tarafından hazırlanan iddianamede, İstanbul Liman Başkanlığı Denizcilik ve Gemi Sürvey uzmanları tarafından düzenlenen rapora da yer verildi.
Faciada kullanılan “Torun” isimli teknenin taşıma kapasitesinin maksimum 6-8 kişilik olduğu belirtilen raporda “yolculuk esnasında yakalanma riskinin düşürülmesi için teknede hiçbir aydınlatmanın yapılmadığı, tekne yolcularının can yeleklerinin uzaktan fark edilmeyi sağlayacak fosforlu özellik taşımadığının, deniz alanı üzerinde çıplak gözle en iyi görülebilen rengin turuncu olmasına rağmen, bulunan kazazedelerde maskeleme yapmak ve görünmelerini engellemek amacıyla koyu renk (siyah ve lacivert) can yelekleri giydirilmiş olduğunun tespit edildiği” ifadelerine yer verildi.
“TEKNE BATARKEN DENİZE İLK ATLAYAN KAPTANDI”
Faciadan sağ kurtulan mağdurlardan Said Nazir’in “İstanbul’dan Romanya’ya, oradan da Avusturya’ya geçmek için kaçakçılara 10 Bin TL ödedim. Olay günü beyaz bir eskort araç eşliğinde minibüsle teknenin yanına getirildik. Tekne çok küçüktü. Denizde bir saat kadar ilerledikten sonra tekne su almaya başladı. Kaptan telefon görüşmeleri yaptıktan sonra tekne alabora olunca ilk olarak can yeleksiz denize o atladı. Yolcular arasında can yeleği olmayan kadın ve çocuklar da vardı” şeklindeki ifadeleri de mahkemece kabul edilen iddianamede yer aldı.
“HAŞİMİ KUR'AN’A EL BASARAK DÜRÜST BİR İNSANIM DEDİ”
Faciadan kurtulan mağdurlardan Sahiam Mohammed Akeem’in ifadeleri ise iddianamede şöyle yer aldı:
“Murtaza Haşimi ile anlaşma yaptık. Haşimi, Kur'an-ı Kerm'e el basarak bize dürüst ve iyi bir insan olduğunu söyledi. Hatta bir ara namaz kılmak için bizden seccade istedi.”
Mağdur Akeem’in olay gününe ilişkin ise, “Teknenin küçük olduğunu görünce itiraz ettik, bunun üzerine kaptan Haşimi’yi aradı ancak Haşimi ‘Başka yolu yok, bu şekilde gideceksiniz, Allah büyüktür’ dedi” şeklinde beyanda bulunduğu iddianamede belirtildi.
“OLAYIN BİRİNCİ SORUMLUSU FİRARİ SANIK HAŞİMİ”
İddianamede facia ile sonuçlanan göçmen kaçakçılığının birinci planlayıcısının firari sanık Murtaza Haşimi olduğu belirtildi. İddianamede, teknenin batması öncesinde olayda hayatını kaybeden kaptan Cem Gök’ü ikna ettiğinin anlaşıldığından sanık Haşimi hakkında, alt sınırdan uzaklaşılarak hüküm kurulmasının uygun ve yerinde olduğunun altı çizildi.
"OLAYI SABAH ÖĞRENDİK" DİYEN SANIKLARI TİB VERİLERİ YALANLADI
Olayın ikinci sorumlusunun sanıklardan Kerem Sinayi Çakan olduğu belirtilen iddianamede sanıkların olayı sabah öğrendik demelerine rağmen, Telekominikasyon İletişim Başkanlığı’ndan getirtilen baz istasyonu bilgilerinden, olayın meydana geldiği zaman dilimi ve hemen sonrasında sanıkların olay yeri yakınlarında olduğunun tespit edildiği belirtildi.
FACİADA ÖLEN KAPTANA TAKİPSİZLİK
Savcı Ercan Demir tarafından hazırlanan iddianamede olayda hayatını kaybeden tekne kaptanı Cem Gök hakkında ‘olası kast altında öldürme ve iştirak halinde göçmen kaçakçılığı’ suçlarından takipsizlik kararı verildiği yer aldı.
İddianamede biri firari 3 sanık hakkında hayatını kaybeden 13’ü çocuk 27 göçmen için ‘olası kastla çocuğun ölümüne sebebiyet vermek’, ’olası kastla ölüme sebebiyet vermek’ ve ‘göçmen kaçakçılığı’ suçlarından 13’er kez ağırlaştırılmış müebbet ve 362’şer yıla kadar hapis cezasıyla cezalandırılması talep edildi.
İddianameyi onaylayan 11. Ağır Ceza Mahkemesi davanın ilk duruşması için 19 Mart’a gün verdi.