“BU KULLANDIĞIMIZ YÜZDE 100 ÖZGÜN VE YÜZDE 100 YERLİ ZIRH MADDEMİZ, İLERDE YENİ BİR UMUT OLABİLECEKTİR”
Lise öğrencisi Gergin, ilerleyen yıllarda ülkemizde de yeni gelişmeye başlayan uzay ve havacılık alanında kullanımı mümkün olan bu projenin kendilerine umut verdiğini sözlerine ekleyerek, “Mesela kurşun çok pahalı bir madde, alüminyum da keza öyle. Ama alfa sepiyolitenin bu zırhlama maddelerinden 6-7 kat daha ucuz olduğunu gördük. Daha sonra sağlığa hiçbir zararı yok, şekil verilebilmesi kolay ve yoğunluğu, yani hafifliği diğerlerinden oldukça uzun. Daha sonra radyasyonu geçirmeme özelliği bakımından da kurşuna çok yakın kurşuna gama radyasyon testleri sonucunda çok yakın bir sonuç, alüminyumunsa üç katında daha başarılı. Radyasyon zırhlamada daha başarılı bir elimize ideal zırhlama maddesi elde ettik. Umarım ileride kullanılacak uzayda, uydu sistemlerinde, sağlık alanlarında kullanılacak radyasyon zırhlama maddelerinde, bu kullandığımız yüzde 100 özgün ve yüzde 100 yerli zırh maddemiz, ilerde yeni bir umut olabilecektir” dedi.
PROJE AŞAMASINDA DÖRT ÜNİVERSİTE İLE ORTAKLAŞA ÇALIŞILDI
Proje kapsamında yapılan çalışmalarda dört farklı üniversite ile ortaklaşa çalışıldığını aktaran Gergin sözlerine şöyle devam etti:
“Öncelikle Eskişehir’den imalatçıdan elde ettiğimiz saf lületaşını temizleyerek toz haline getirdik ve Afyon Kocatepe Üniversitesi’nde analizlerini yaptıktan sonra 15 mikrona kadar bunun öğüterek düşürdük. Daha sonra 15 mikrona kadar düşürdüğümüz, toz haline getirdiğimiz bu maddemizi Bursa TÜBİTAK Butal’a götürerek elimizde gördüğümüz 15 mikronluk ve farklı kalınlıklardaki zırh maddelerini oluşturduk TÜBİTAK Butal’da. Daha sonra ayrıca bunun Nano Partikül çalışmaları içinde Eskişehir Anadolu Üniversitesi’nde çalıştık ve en son elde ettiğimiz bu zırh maddelerimizi gama radyasyon testinde kullanmak için Uludağ Üniversitesi’nin nükleer fizik bölümünde çalıştık. Geçmişe baktığımız zaman çok yakın zamanlarda da gördüğümüz gibi bizim ülkemizde yeni yeni uzay mekikleri daha sonra uydu sistemleri oluşturulmaya başladı. Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin (TBMM) çıkardığı en son yasalara göre, yeni yasalara göre de bu yapılan uyduların yüzde 70 yüzde 80 oranının milli olması zorunlu. Fakat ne yazık ki ne kurşuna baktığımızda ne alüminyuma baktığımız zaman rezerv bakımından Türkiye’de çok az bulunduğunu görüyoruz ve yüzde 70 oranında bulunan, yüzde 70’i ülkemizde bulunan bu alfa sepiyolit yani lületaşı maddemizi de inşallah bu bizim için yeni bir umut olacaktır.”
“LÜLETAŞINI SÜS EŞYASI DIŞINDA İLK OLARAK RADYASYON KONUSUNDA KULLANDIK”
Proje kapsamında patent başvurusunda ilk aşamayı geçtiklerini aktaran Gergin, projenin ilk aşamasında havacılık alanında da alüminyum yerine yerli malzeme kullanma ihtimalinin kendilerini heyecanlandırdığını belirtti. Gergin sözlerine şöyle devam etti:
“Maalesef bu milli değerimiz daha önceki zamanlara baktığımız zamanda süs eşyası, pipo ağızlığı dışında hiçbir yerde kullanılmamış. Bizde bu çalışmamızda ilk defa olarak yüzde 70 oranında ülkemizde bulunan sepiyoliti ilk defa olarak radyasyon konusunda kullandık. Daha sonra radyasyon testi sonuçlarında elde ettiğimiz başarılı sonuçlarla birlikte de patentimizi başvurduk ve şuanda patentimizin ilk aşamasını geçmiş bulunmaktayız. Projemizin ilk başında anlattığımız gibi; Aslında bizi bu alanda heyecanlandıran şeylerden biri de kendi çalışma alanımız olan havacılıktı. Havacılıkta ve uzayda bunu gördüğümüzde radyasyondan korunmada alüminyum kullanılmakta, uyduları kullanmada alüminyum kullanılmakta. Ve aslında bizim de ilerde, beklide bir astronot olarak bu radyasyondan korunmada, belki de bizim için bu uyduları kaplamada alfa sipiyolit maddemiz lületaşımız yeni bir çığır açabilecek, yeni bir umut olabilecek. Onun dışında uçak kanopilerinde ondan sonra radyasyon tutucu boylarda, sağlık alanlarında kullanılan bu yeleklerde kıyafet olarak ülkemize ve dünyamıza yeni bir kaynak olarak getirilebilir.”