Her gün kazdığı mezarının başına geldiğini ve içerisindeki otları temizlediğini anlatan Süleyman Yiğit, “Ne zaman öleceğim belli değil, ancak ölmeden önce hem ölümü hatırlama hem de insanlara ölümü hatırlatmak amacıyla hayattayken mezarımı hazırladım. Bu vesileyle bizler de ölmeden mezara girmiş olduk. Bu sayede de halen hayattayken, varsa yanlışlarımızı düzeltmeli ve kendimizi ahirete hazırlamalıyız. Zaten dinimiz bunları uygun görüyor. Eski ve tarihi mezarlara bakıldığında, ölümü hatırlatmak maksadıyla özellikle cami önlerinde mezarların olduğunu görürüz” diye konuştu.
Bugünkü zaman dilimin, din ve iman açısından oldukça zor bir dönem olduğuna dikkat çeken Yiğit, şöyle konuştu: “Böyle bir zaman diliminde ölümü hatırlama ve hatırlatmak adına böyle bir şey yaptım. Tabi mühim olan kabrini hazırlamak değildir. Mühim olan kabre hazırlanmaktır. Asıl olan odur. Kalbini ve kendini, amellerini kabre hazırlamak, kabri hazırlamaktan önce gelir. Ama hem kalbini, hem kabrini hem de kabre hazırlanmayı dört başı mamur götürebilmek çok özeldir ve önemli olan da budur.”