Necmi İnce bugün kaleme aldığı köşe yazısında işsizlik ve gençlerin sorunlarına temas etti. İnce yazısında Z kuşağına da temas ederek, gelecek kaygısı ve ticari bakış konularında da tecrübelerini paylaştı. Necmi İnce'nin köşe yazısı şu şeilde:
Günümüzde özellikle pandemi sonrası dünyada gerek gelişmiş, gerek gelişmekte olan ülkelerin hemen birçoğunda en büyük sorun olarak karşımıza işsizlik çıkmaktadır. Gençler ölçüsünde hayati bir öneme sahip konu İŞSİZLİK.
Hayata atılma öncesi en büyük problem halini alan işsizlik, ne yazık ki artarak gündemi meşgul etmekte. Hem ekonomik hem de psikolojik olarak gençleri perişan eden işsizlik ülkenin en büyük sorunlarından biri konumunda.
İşsizliğin artması, genç nüfusun atalet içerisinde işsizlikle boğuşması beni fazlasıyla etkiliyor. Türkiyede de pandemi sonrası son yıllarda yetişkinler ve gençlerin işsizlik oranları arasındaki fark da gittikçe büyümekte.
Bu sebeple kamu iş konusunda cazip duruma geldi.
Her yeni mezun kamuyu düşünür oldu.
Gençleri bu şekilde sadece kamu bazlı düşünceye mecbur bırakırsak ilerleyen süreçte çok fazla sıkıntı yaşarız.
Bu durum gençlerin daha da umutsuz bir hal alması ve gelecek hakkında daha olumsuz düşüncelere bürünmesini sağlıyor. Memuriyetin standart ekonomik ve sosyal yapısının gençlere cazip gelmesi de üzücü bir durum.
Gençlerin daha pratik daha ticari ve daha aktif rol alacağı özel sektör alanları biraz daha cazip hale getirilse ülkenin genç nüfus potansiyeli verimli kullanılabilinir.
Gençlerin işi pandemi dolayısıyla da daha zor olmaya başladı.
Her üniversite mezununa iş garantisi söz konusu olmadığı için işsizlik devamlı büyüyor.
Aslında gençler memuriyet dışı sektöre yönelse daha verimli bir hayat geçirmesi muhtemel. 100 tane gençten oluşan bir topluluğa memur olmak isteyip istemedikleri sorulsa; 90 kişi memur olmak ister. Ama kalan 10 kişnin onları yöneteceğini fark etmezler.
Bu sebeplere geçlere tavsiyem ufuklarını geniş tutmaları.
Kitabımın da adı olan ‘İnanmak başarmanın yarısı’ mottosuyla genlerin hareket etmesini, kendilerini sürekli geliştirmesini isterim.
Gençler hiçbir zaman yılmayın!
Çalışmayı ve mücadeleyi asla bırakmayın!
İşsizlik sorununun çözümü ve verimliliğin artırılmasını hedefleyen eğitim ve özellikle de yükseköğretim sonrasında da gençler arasında işsizliğin beklenen oranların üstünde olması toplumu ve devletleri ciddi şekilde düşündürmektedir.
Bu sorunla yüzleşerek çözüm arayan hükümet yetkilileri ve bilim adamları her ekonominin ve ülkenin durumuna uygun alternatif çözümler olması gerekmektedir.
Ben özellikle işsizliğin önüne geçecek politikaları da dikkate alınarak, Türkiye’nin sosyal ve ekonomik yapısına uygun, genç işsizliğini önleme amaçlı çeşitli çalışmalar yapılması taraftarıyım.
Fakat buna rağmen dünyadaki girişimcilik örneklerinin dikkate alınarak gençlerin o minvalde hareket etmesinin daha verimli olacağını düşünüyorum.
Genç kuşağın işsizlik problemi göz önüne alındığında gençlerin işgücü piyasasındaki dezavantajlı konumları bu oranın yüksek olmasının altını körüklemektedir. Günümüzdeki pandemi ve, ekonomik kriz dönemlerini göz önüne aldığımızda gençler, krizin sonuçlarından yetişkinlere göre daha fazla etkilendiği de karşımıza çıkmaktadır.
Gençlerin işgücü piyasasında deneyim sahibi olmamaları, işverenler açısından işe alınması daha maliyetli bir çalışan grubunu temsil etmeleri, okuldan işe geçişte yaşanan sorunlar gibi birçok faktör özellikle toplam talebin azaldığı ve ekonominin daraldığı dönemlerde gençlerin işgücü piyasalarında ciddi sıkıntılarla karşılaşmalarına neden olmaktadır.
Buna rağmen ASLA PES ETMEYİN!
Türkiye’de, her şeyden önce, genç işsizliğinin en temel sebebi olarak bana yeterli seviyede yeni işlerin ortaya çıkmaması ve sorununun çözümüne yönelik yeni bir istihdam stratejisi oluşturulmaması. (gençlerin iş beğenmeme ve devamlı şikayet etme potansiyelini kenara koyarsak)
Bu noktada, en temel sorumluluk devlete düşmektedir. İstihdam stratejisi belirlenirken öncelikli olarak, işsiz gençlerin tespitini kolaylaştıracak, onların işgücü piyasası ile ilgili temel sorunlarını ortaya koyacak ve böylece yapılacak müdahalelerin yerindeliğini sağlayacak bir gençlik profili oluşturulmalıdır.
Gençlere de düşen görev kendisine güvenmektir.
Çalışmayı bırakmamak, hedefi yükseğe koymaktır.
O zaman X,Y,Z kuşağı adı altındaki genellemelerin hiçbirine maruz kalmayacak olan gençler geleceğimizin teminatıdır.