Necmi İnce oynanan dijital oyunu ve whatsapp olayını şu şekilde ele aldı:
Pandemi ortamında bir kez daha farkına vardık ki ki dijitalleşme hayatımızın her alanına girmiş.
İstemesek de!!!
Dünyayı etkisi altına alan pandemi şartlarını düşündüğümüzde yaşanan kısıtlamalardan ve yasaklardan ötürü insanlar dijital ortamlardan gıda ve elektronik alışverisi gerçekleştirmek zorunda kaldılar.
Özellikle de işi gücü olmayanlar ve boş zamanı çok olan insanlar da sosyal medya alanlarını kullanmayı tercih ettiler.
Ayrıca bu pandemi döneminde yeni tip koronavirüs (Kovid-19) hastalığına yakalalanlar veya yakınlarıyla yüzyüze görüşmenin sağlıklı olmayacağını düşünen kişiler ellerinde tek imkan olarak sosyal medyaya ve özellikle de Whatsapp’a sarıldılar.
İşte bu sebeplerden ötürü dünya genelinde özellike bireylerarası iletişim söz konusu olduğunda kameralı görüşme ve sosyal mecralara olan rağbetin fazlasıyla arttığını düşünüyorum.
İşte sosyal medyada bu kadar revaçta olan ve kullanılan WhataApp'ı almayı gündemine getiren Facebook'un kurucusu Mark Zuckerberg sonunda bu uygulamayı da 19 Milyar dolar vererek satın aldı.
Bu satın alışın ne kadar da mantıklı bir karar olduğunu şimdi daha net görmüş olduk.
Zuckerberg, 2014 yılında yapılan bu satın alışla 450 milyon Whapsap kullanıcını kapsayan ciddi bir veri altyapısı ve gücü de eline geçirmiş oldu.
İşte bu kapsamda Facebok,WhatsApp ve ayrıca Instagram'ın da sahibi olan Marc Zuckerberg geçtiğimiz günlerde WhatsApp uygulamasının gizlilik koşulları hakkında yeni bir karar aldı..
Bu karar malesef AB ülkelerini kapsamayan ve sadece Türkiye ile ilgili kullanıcılara zorunlu olarak kabul ettirilmek istenen bir karardı. Gündemdeki bu karara göre uygulamayı kullanan kullanıcıların gönderilen gizlilik sözleşmesini kabul etmesi zorunlu kılınmıştı. 8 Şubat tarihine kadar gizlilik sözleşmesini kabul etmeyen kullanıcıların uygulamayı kullanma olanağı ellerinden alınacaktı. Avrupa Birliği üülkelerinde yaşayan kullanıcılara uygulanmayan bu zorunluluğun Türkiye’deki kullanıcılara sayatılması çifte standart değil de nedir?
Bu arada çifte standartı en uç noktada yaşadığımız gelişmeler akabinde Türkiye'deki kullanıcılara dayatılan sözleşmeye istinaden Rekabet Kurulu soruşturma başlattı. Kurul bu soruşturma ile Whatsapp'ın talep ettiği verilerin paylaşılması zorunluluğunu durdurdu.
Zaten Türkiye'deki WhatsApp kullanıcları için bu kararın alınmasının akla ziyan bir durum olduğunu düşünüyorum.
Hatta burada başka hesaplaşmanın olduğu kanaatideyim.
Ayrıca TBMM'de Sosyal Medya Yasası olarak da ifade edilen 7253 sayılı "İnternet Ortamında Yapılan Yayınların Düzenlenmesi ve Bu Yayınlar Yoluyla İşlenen Suçlarla Mücadele Edilmesi Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun" 1 Ekim itibarıyla yürürlüğe girmişti ve uygulamaya başlamıştı.
Yasaya göre, sosyal medya şirketlerinin Türkiye'de temsilci belirlemeleri için verilen süre, 2 Kasım'da sona erdi.
İşte bu verilen sürede Türkiye'de henüz temsilci bulundurmayan sosyal medya şirketlerine yasal süre dolması akabinde cezalar kesildi. Bu yasaya uymayan özellikle Facebook, Instagram, Twitter, YouTube, Periscope, Tiktok'un da aralarında bulunduğu kuruluşlara kesilen ceza demek ki birilerinin hoşuna gitmedi.
Kısaca bu süreç sonrasında Türkiye’de ofis açmayan sosyal medya firmaları başta olmak üzere birçok dijital platforma BTK tarafından onar milyon lira idari para cezası kesildi.
İşte bu aşamalardan sonra bu olayların olması bana da misilleme olarak geldi.
Gerçi olanda hayır var demekte de fayda var.
Bizde bu anlamda ona göre kendi alternatif sosyal medya alanlarımızı güçlendirerek uluslararası güçlü dijital alternatif ortamlar oluşturmamız gerektiğini anlamış olduk.
Hatta bu sosyal medya platformların sahipleri o kadar güçlü oldular ki ABD Başkanı Trump'ın geçtiğimiz günlerde Beyaz Saray’da yapılan eylemlerle ilgili sosyal medyada yazdığı yazılara kısıtlama getirdiler ve hatta başkanın sosyal medya hesabını askıya aldılar.
Artık nasıl bir güce sahip olduklarını varın sizler düşünün!
İşte bizler de bu kapsamda yerli ve milli olan Yaay, Dedi ve Bip olmak üzere diğer sosyal medya platformları kullanabiliriz.
Ayrıca sizlere bir başka eksik durumumuzu daha paylaşmak isterim.
Özellikle Cumhurbaşkanlığı Hükümet sistemine geçildikten külliyede bir ofis başkanlığı daha kuruldu.
İşte bu yeni ofisin adı ise Cumhurbaşkanlığı Dijital Dönüşüm Ofisi Başkanlığı olmuştu.
İşte bu kurumun da başına benim de kendisiyle görşme fırsatı bulduğum Cumhurbaşkanlığı Dijital Dönüşüm Ofisi Başkanı olarak Ali Taha Koç atanmıştı.
Kendisi genç,başarılı ve entellektüel bir yönetici.
Bu kapsamda sosyal medyadaki eksiklerimizi tamamlarken ayrıca mail adresi olarak da büyük eksikliğimizi çözmemiz gerekmektedir.
Kendi yerli ve milli mail adresimiz yok!
Artık gmail veya hotmail uzantılı mail adreslerinden kurtulmamız gerekmektedir.
Gerçi yabancı mail adreslerinin kullanılmasının da sıkıntılarını geçtiğimiz yıllarda yaşanan bazı olaylarla bizatihi görmüş olduk.
Bu olayda Wikileaks belgeleri olarak mail adresleri şifreleri kırılarak dünaydaki bir çok ülkenin gizli belgeleri ve belgeleri ifşa edilmişti. Ama bu durum hala bize ders olmadı.
Bu alanda da böyle sıkıntıların yaşanmaması için bir an önce kendimize ait yerli ve milli mail adreslerimizi kullanmamız gerekmektedir.
Evet hayatımızın bir gerçeği olan ve bana da 'Necmi bey Whatsahap sözleşmesi için ne düşünüyorsunuz?' diye soran okuyucularıma, dostlarıma ve büyüklerime söyleyeceğim tek şey sözleşmeyi kabul etmemeleri.
Yerli ve milli sosyal medya uygulamalarını kullanmanızın şu ortamda daha mantıklı olduğu düşüncesindeyim.
Bu aşamada yerli Bip,Yaay veya Dedi uygulamalarından birisini kullanabilirsiniz.
Gerçi dediğimiz gibi artık sosyal medyaya giren herkesin her şeyi dijital ortamda ulaştılabilecek konumda olduğunu söylememize gerek yok herhalde.
Siz istesiz de istemesniz de birileri bu bilgileri ve belgeleri birilerine para ile satabiliyor.
Artık bu konulara alışmamız gerekiyor.
Sosyal medyayı kullanan ve ya her her şeyi paylaşmayı kabul edecekler yada bu alanları kullanmayarak hayatlarına devam edecekler.
Ya da gizli hesaplar açarak sosyal medyada olan bitenleri edilgen biçimde izleyecekler .
Zaten başka tercih imkanları da yok!
Hani eskilerin dediği gibi hamama giren terler.
Bu dijital ortamlara giren de her şeyle karşı karşıya kalabileceği gereçeğini unutmamalıdır.
Bizden söylemesi..