“İklim değişikliği sebebiyle mevsimler değişiyor”
Söyleşide ilk olarak söz alan Barış Karapınar, sözlerine son dönemde dünya genelinde ve Türkiye’de daha sık yaşanan aşırı hava olaylarına işaret ederek başladı. İklim değişikliğinin bu olayların temel sebebi olduğunu ifade etti. Karapınar, gezegen genelinde artan sıcaklıkların, değişen yağış rejimlerinin mevsim koşullarını değiştirdiğini ifade etti. 2000’den beri yaşadığımız 17 yılın 15’i 1880lerden beri ölçülen en sıcak yıllar olarak kayda geçti.
Karapınar, iklim değişikliğinde insan faaliyetlerinden kaynaklandığına dair tartışmanın bittiğini belirtti ve ekledi: “Bilimsel araştırmalar atmosferdeki son 800 bin senede oluşan karbon yoğunluğunu ölçebiliyor. Son 60 yılda petrol, doğalgaz ve kömür yakarak saldığımız sera gazları nedeniyle atmosferdeki karbon yoğunluğu son 800 bin yılın en yüksek seviyelerine çıktı. Sanayi devrimleri de dâhil olmak üzere, insan kaynaklı kalkınma ve endüstrileşme süreçleri bunda etkili olmuştur. Salınan sera gazlarının %30’u, 1000 sene boyunca atmosferde kalmaya devam ediyor.”
Karapınar, ekosistemlerin barındırdığı biyoçeşitliliğin %30-40’ı iklim değişikliği yüzünden yok olmuş olduğunu belirtti. NASA verilerine göre Ortadoğu ve Akdeniz bölgelerinde son dokuz yüz yıldaki en büyük kuraklığın 1998 – 2012 arasında gerçekleştiğini belirten Karapınar, bu sürecin kitlesel göçler de ortaya çıkardığını ve Suriye iç savaşının da sebeplerinden biri olduğunun altını çizdi. Gıda fiyatlarının arttığını, iklim değişikliğinden en çok yoksul hanelerin etkilendiğini iletti.
“Yenilenebilir enerji sektöründe 10 milyon insan çalışıyor”
Soruna dair çeşitli çözüm önerileri de paylaşan Karapınar, tüm sektörlerde yenilenebilir kaynaklara doğru radikal bir enerji dönüşümünün elzem olduğunu ve mevcut fosil yakıt kaynaklarının yüzde 80’i ila 90’ının yeraltında bırakılmasının gereğini vurguladı. Fosil yakıtların kullanımını azaltan ve yenilenebilir enerji biçimlerine geçişi sürdüren Afrika ülkelerinin örnek alınmasının gerektiğini belirtti. Geçen sene dünya genelinden yapılan tüm enerji yatırımlarının 2/3’ünün yenilenebilir enerjiye yapıldığını belirtti. Yenilenebilir enerji sektöründe 10 milyon insanın çalıştığının altını çizerek, üniversite öğrencilerine iş seçimi yaparken geleceğin iklim dostu sektörlerini tercih etmelerini önerdi.
İklim değişikliğinin getirmekte olduğu ve getireceği felaketlere yönelik bilginin yayılmasına, önlem almak için de kolektif hareketlenmelere ve davranış değişikliğine ihtiyaç olduğunu vurguladı. Karapınar, sosyal medyanın da hareketlilik örmek açısından önemli olduğunu, yerellerde iklim değişikliğine dair yaşananların, sosyal medya aracılığıyla daha geniş kitlelere ulaşabildiğini de sözlerine ekledi.
“Dünyadaki yoksulluğun ve savaşların yüzde 80’i petrol kaynaklı”
Time, Newsweek ve Life gibi, dünyanın en prestijli yayınlarında çalışan ve fotoğrafları bu yayınların kapaklarında yer alan National Geographic fotoğrafçısı Reza Deghati, konuşmasına 40 yıldır 100’den fazla ülkede çekimler yaptığını belirterek başladı ve yoksulluk, savaşlar ve gerginlikler yüzünden acı çeken insanlarla bir araya geldiğini ifade etti. Fotoğrafın, bir konuyu sadece belli bir öğesiyle değil, bütünüyle anlama süreci olduğunu söyleyen Deghati, göçlerin iklim değişikliği, iklim değişikliğinin de petrol kaynaklı olduğunu anladığını ve sonrasında petrol üzerine çalışmaya başladığını belirtti. Deghati, “Petrol yoksulluk getiriyor ve Irak’ta da kendisini gösterdi. 8 yıl süren petrol kaynaklı savaşta, Irak 100 yıllık birikiminin tamamını yitirdi. Dünyadaki yoksulluğun ve savaşların yüzde 80’i petrol kaynaklı” dedi.
Çektiği her fotoğrafın, bilgiyi yaymak anlamında kendisine sorumluluk yüklediğini belirten Deghati, fotoğrafın dünyayı değil ama insanları değiştirebileceğini ifade etti. Sosyal medyanın iklim değişikliğine karşı mücadeleyi destekleyeceğini ifade eden Deghati, şöyle konuştu: “Ben insanlarda empati yaratmak için de fotoğraf çekiyorum. Başka bir gezegenimiz yok, gezegenimiz için savaşmalıyız. Bugün herkesi bir araya getirebileceğimiz bir davamız var ve bu kapasiteye de sahibiz. İklim değişikliğine karşı mücadelede sosyal medya da önemli rol oynayabilir. Hepimizdeki zekâyı ve fikirlerimizi bir araya getirebilecek bir araç olabilir.”