Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan başkanlığında yapılan MGK toplantısı sona erdi. Basına kapalı olarak gerçekleştirilen toplantı yaklaşık 6 saat sürdü. Toplantı sonrası yapılan yazılı açıklamada, şu ifadeler yer aldı:
“Vatandaşlarımızın huzur ve güvenliği ile kamu düzeninin sağlanması amacıyla yürütülen faaliyetler; milli güvenliğimizi tehdit eden, terör örgütleriyle işbirliği yapan, ülkesine ihanet eden Fetullahçı Terör Örgütü Paralel Devlet Yapılanması (FETÖ/PDY), bölücü terör örgütleri PKK ve PYD-YPG ile DEAŞ terör örgütlerine karşı yurt içinde ve yurt dışında yürütülen operasyonlar ve alınan tedbirler kapsamlı şekilde görüşülmüş: Terörle ve teröristle mücadelenin kararlı bir şekilde sürdürüleceği vurgulanmıştır.
Devletin ve milletin öz kaynaklarını, asli görevleri yerine, bölücü terör örgütüne destek için kullanan ve bu suretle teröre alet olan belediyeler hakkında yapılan idari ve hukuki işlemlerin yerinde olduğunun, bu konudaki çalışmaların kararlılıkla sürdürüleceğinin altı çizilmiştir.
Terörün ve terör örgütlerinin, ayrım yapılmaksızın, uluslararası toplumun işbirliği ile yok edilmesinin dünya barışı için elzem olduğu bir kez daha vurgulanmıştır. Avrupa Parlamentosu koridorlarına terör örgütü simgelerinin asılması ve bölücü terör örgütlerinin (PKK/PYD-YPG) sergi ve toplantıları gibi faaliyetlerde, dost ve müttefik Avrupa Birliği’nin bazı ülkelerinin sergilediği duyarsız tutum kaygıyla karşılanmış: Terörün uluslararası siyasetin bir aracı haline getirildiği, hatta teşvik edildiği değerlendirilmiştir.
Terörün uluslararası ortak tanımının mutlaka yapılması gerektiğinin: Farklı uygulamaların önlenmesi için de işbirliğinin önemine vurgu yapılmıştır.
Bölgedeki siyasi ve askeri gelişmeler ayrıntılı bir şekilde değerlendirilmiştir. Bu kapsamda: Hudutlarımızda bir terör koridorunun oluşmaması için başlatılan Fırat Kalkanı Harekatı’nın öncelikli iki amacından ilkinin, sınır güvenliğimizin sağlanması ve bölgede yaşayanların can ve mal güvenliğinin temin edilmesi; ikincisinin ise buradaki DEAŞ ile PYD-YPG terör unsurlarının bütünlüğüyle temizlenmesi ve ülkelerinin bütünlüğü için Özgür Suriye Ordusu’nun desteklenmesi olduğu bir kez daha kaydedilmiştir. Fırat Kalkanı Harekatı’nın, uluslararası hukuktan kaynaklanan meşru müdafaa hakkımız çerçevesinde, Suriye’nin toprak bütünlüğü esas alınarak icra edildiği; sivillerin zarar görmemesi için azami hassasiyet gösterildiği ifade edilmiştir. Bu harekat, kısa sürede ciddi bir darbe vurulan DEAŞ’la mücadelenin, başka terör örgütlerine alan açmadan ve sivillere zarar vermeden etkin şekilde yürütülebileceğinin bir örneği olarak değerlendirilmiştir.
Terör örgütleri tarafından kullanılan ve hudut bölgemizde güvenlik riski doğuran Suriye’nin kuzeyinde ‘Terörden arındırılmış güvenli bölge’ tesisiyle ‘Uçuşa yasak bölge’ uygulamasının gerekliliği üzerinde durulmuştur. Suriye’nin yeniden özgür, huzurlu ve müreffeh bir ülke haline gelmesi için, Suriye halkını bir arada tutma ve yaşatma kabiliyeti kalmayan mevcut rejim yerine; geçiş süreci sonrasında, Suriye halkının tek devlet ve adil temsil beklentileri ile hassasiyetlerini karşılayacak yeni bir yönetimin bütün paydaş unsurlarca oluşturulma mecburiyeti dile getirilmiştir. Suriye krizi başladığından beri, sınırın her iki tarafında da mağdurlara ve mazlumlara her türlü insani yardımı yapan Türkiye’nin, uluslararası toplumdan yeterli desteği almasa dahi, bu tavrını önümüzdeki dönemde de sürdüreceğinin altı çizilmiştir.
Birleşmiş Milletler 71’inci Genel Kurulu ve G-20 Zirvesi başta olmak üzere, uluslararası kuruluşlara ve diğer devletlerle olan ilişkilerimizdeki son gelişmeler konusunda kurula bilgi sunulmuştur.
FETÖ/PDY Terör Örgütü’nün 15 Temmuz darbe girişimi tarihinin, her yıl, ‘Demokrasi ve Özgürlükler Günü’ olarak anılması tavsiye edilmiştir. Demokrasimizin, hukuk devleti ilkesinin, vatandaşlarımızın hak ve özgürlüklerinin korunmasına yönelik tedbirlerin etkin şekilde uygulanmasının devamlılığını sağlamak amacıyla, olağanüstü halin uzatılması tavsiyesinde bulunulması kararlaştırılmıştır.”