Bölgedeki siyasi gelişmelere değinen Kılıçdaroğlu, "Şimdi işim çıktı, şu Allah’ın hikmetine bakın Recep Tayyip Erdoğan, ’Bu bir terör örgütüdür’ diyemiyor. İnsanları çiğ çiğ yiyor ama o sırtını sıvazlamaya devam ediyor. Bunu insan olarak anlayamıyorlar, insanı öldüren bir kişiye siz nasıl sempati duyabilirsiniz. 100’e yakın Türk Musul’da tutsak, güvende oldukları söyleniyor, şu ana kadar Türkiye’ye gelemediler. Türkiye’den destek bekliyorlar, Erdoğan’ın bir şey yaptığını en azından vicdan sorgulaması yaptığını duydunuz mu? Onun derdi yeşil dolarlar. Türkiye’nin Ortadoğu’daki gücü iflas etmiştir. Merkezi Irak Hükümeti, bölgesel Kürt yönetimi ile görüşün. Oradaki Türklerin güvence altına alınması için her türlü çabayı gösterin. O insanlara bir şekilde bizim elimiz uzanmalı. Uluslararası kuruluşları harekete geçirmeliyiz. Merkezi Irak Hükümeti’nin kutsal yerleri korumak için askeri yığınak yaptığını biliyoruz. Biz, ’Bölgede kan akmasın’ diyoruz. Bölgedeki huzursuzluk hepimiz için huzursuzluk kaynağı. Düne kadar söyledik, bölgeye silah sevk etmeyin. Yüzlerce TIR gitti, hepsinin için silah dolu. Göreceksiniz silahı nasıl sevk ediyorlar, bütün ayrıntılarını kamuoyuyla paylaşacağız. Birikimlerimizi, Cumhuriyetin, hukukun birikimlerini bir seferde ayaklar altına almaya onun yetkisi yoktur" diye konuştu.
ANAYASA MAHKEMESİ’NİN BALYOZ KARARI
Anayasa Mahkemesi’nin Balyoz Davası kararını değerlendiren Kılıçdaroğlu, "Dava konusunda yıllarca çok şey söylendi, haksızlık yapılıyor dedik. İnsanlar boşu boşuna yıllarca zindanlarda bekletiliyor dedik. Onlar bize siz de Ergenekoncusunuz, darbecisiniz dediler. Oysa en çok mağdur olan biziz. Bizim gençlerimiz öldü. Şu ana kadar dijital verilerin hangi bilgisayarda üretildiğini kimse bilmiyor. Bütün dijital veriler TSK’da üretilmemiştir. Gölcük’te bir hardisk bulundu. Samsung marka. 6 yıl önce imal ediliyor. Siz mahkum olacaksınız’ diyor. Delillerin sahteliği konusunda dava dosyalarına bilirkişi raporu konuldu. Biz sizi mahkum edeceğiz dediler. Savunmalarını sınırladılar. Avukatlara savunma hakkını vermediler. En sert tepkiyi biz verdik, ’Silivri’ye toplama kampı’, ’Burada adalet yok’ dedik. Dönüp bize ’Siz darbecisiniz’ dediler. İnsanlar öldüler, yazık değil mi o insanlara? İntihar edenler, ölenler oldu. Acı ve gözyaşı vardı. Yıllar yılı aileler beklediler. Biz, bunu unutacak mıyız? Geriye dönük vicdanımızı sorgulamayacak mıyız" diye sordu.
Kılıçdaroğlu, "Özel yetkili mahkemelerin adalet dağıtmadığını günlerce aylarca dile getirdi. Benim kullandığım ifade şudur, ’ben milletim avukatıyım’ diyor. Emin olun hayatımda bu kadar yalan söyleyen ikinci bir adamla karşılaşmadı. Emin olun, samimi söylüyorum. Bu davalar dolayısıyla sadece bu konuşmadı, konuşanlar var. Bülent Arınç, ’Türkiye bağırsaklarını temizliyor’ diyor. Sahte delillerle adamları mahkum et, neymiş Türkiye hukuk devletine gidiyormuş. Sizin hukuk devletiniz bu zaten. Kendi ordusunu bu kadar aşağılayan başka bir hükümet sözcüsü çıkmamıştır. Kendilerini güçlü hissediyorlar, hepsini asacağız keseceğiz diyorlar. Bülent Arınç Allah o savcılardan razı olsun, soruşturmalarını yaptılar. Hükümet sadece siyasi olarak bu işin arkasında’. Aileler sessiz çığlık eylemi yapıyordu, bir Allah’ın kulu da gidip burada bir haksızlık var dediniz mi, demediniz" dedi.
12 EYLÜL DAVASI
Geçen hafta ilginç bir dava daha sonuçlandığını anlatan Kılıçdaroğlu, "Bu karar üzerinden demokratlık çıkarıyor. Biz mahkum ettik diyor. Mahkumiyetleri tamamen göstermelik hiçbir zaman hapse girmeyecekler. Ama sen gerçekten demokratsan darbe hukukunu değiştireceksin. 12 Eylül’ün siyasi yönüyle yüzleşeceksin. Değiştiriyorsan eyvallah değiştirmiyorsan kusura bakma sen de apoletsiz Kenan Evren’sin. Sen 12 Eylül darbe hukukunun yarattığı adamsın. Ne yapması lazım çok basit. Yüzde 10 seçim barajının kaldırır mı? Kaldırmaz. YÖK’ü kaldır. Üniversitelere özerklik gelsin. Kaldırır mı kaldıramaz. Basının üzerindeki sansürü kaldırabiliyor musun, kaldıramıyorsun. Şeytanın aklına gelmeyen şey bunların aklına geliyor. Sokakta özgürlük diyen gençleri öldüren kim, o da öldürüyor bu da öldürüyor. Bunun döneminde idam kalktığı için doğrudan infaz ediyor. Kenan Evren’den daha ileride bir diktatör. O da faili meçhulleri savunuyor, bu da savunuyor. Sen hala Kenan Evren ve arkadaşlarının getirdiği yasaları savunmakla ömür tüketiyorsun" şeklinde konuştu.
4 bakan hakkında kurulacak olan Soruşturma Komisyonu için üyeleri bildirdiklerini hatırlatan Kılıçdaroğlu, "Cevap yok bekliyoruz. Tık yok. 29 Mayıs’ta yazı yazıldı, yine tık yok. 2 Haziran’da bize bir yazı. Sizin 9 üyeniz daha önce düşüncelerini açıkladıkları için komisyonda görev alamazlar, bunları değiştirin. Yine bildirdik üyeleri. Aradan 51 gün geçti, hala komisyon kurulmuş değil. Ben Çiçek’e soruyorum, sen o koltukta hangi gerekçeyle oturuyorsun? Cemil Çiçek soyadını değiştirsin, Biad koysun. Biz de anlayalım, çık açık söyle Ben Adalet ve Kalkınma Partisi’nin grubunu Meclis Başkanı olarak temsil ediyorum de. Arada bir doğruları söyleyen birisi var. Adı Bülent Arınç, 2 Haziran’da gazetecilerin soruyor AK Parti üye bildirdi mi diye. Zannediyorum ki bu hafta soruşturma komisyonuna üyelerine vermiş olacak. Cemil Çiçek’ten daha cesur, öbürü korkudan ses çıkarmıyor. Hiç değilse bunda vicdan var. Bu kadar büyük bir ayıpla karşı karşıya Cemil Çiçek. Bir şey olduğu zaman her şeyi Pensilvanya’ya bağlıyor Erdoğan. Sen namuslu bir adamsan, kul hakkı yemediysen neden komisyonu kurmuyor, engel çıkarıyorsun? Şimdi de Cumhurbaşkanlığına soyunuyor beyefendi malı daha büyük götürmek için" ifadelerini kullandı.
"Özelleştirmeler yapıyorlar" diyen Kılıçdaroğlu, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Alıyorsunuz, peşkeş çekiyorsunuz. Vatandaş veya bir kurum burada haksızlık var diyor. Fabrikayı verdiler yanına bir de baraj verdiler diyor. Mahkeme onaylıyor, ’Evet bu ihaleyi yeniden yapacaksınız’ diyor. Ben Adalet ve Kalkınma Partisi’ne oy veren yurttaşlarıma sesleniyorum. Bu ülkede tüyü bitmemiş yetimin hakkının korunması gerekiyor. Satacaksan bari doğru dürüst sat diyorsanız, yüzünüzü CHP’ye çevirin diyorum. Biz haklıyız. Biz kapalı kapılar ardında iş çeviren bir gelenekten gelmiyoruz. Biz her kuruşun hesabını veririz. Yargı bağımsızlığı çok önemli. Yargının tarafsızlığı bir ülkenin olmazsa olmazıdır. Şimdi yargıya müdahalenin de yolunu açıyorlar, kendilerini affettirmeye çalışıyorlar. Şimdi soruşturmayı yapma diyenlere işlem yapılamaz diyen bir düzenleme geliyor."