Hakan Fidan’ın adaylığına değinen Daşdemir, “Hakan Fidan, 7 Şubat 2009'dan bu yana siyasi kimlik üstlenmek zorunda kalmıştı. Fidan'ın siyasete gireceği aşikardı. Siyasi bir figür olarak Fidan'a komplo kurulmak istenmiş, ancak başarılı olunamamıştı. Hakan Fidan'ın seçildikten sonra Dışişleri Bakanı olacağını düşünüyorum. Her ne kadar Fidan'ın bulunduğu konumda sahip olduğu bir güç olsa da, seçilmişlik ayrı bir statü veriyor” dedi.
“BAŞKANLIK SİSTEMİNE DESTEKTE ARTIŞ VAR”
Cumhurbaşkanı'nın halk tarafından seçilmesinin zaten yarı başkanlık sistemi anlamına geldiğini söyleyen Daşdemir, “Yaptığımız araştırmalarda her ne kadar nasıl bir model olacağı bilinmese de başkanlık sistemine yüzde 47-50 bandında destek var. Başkanlık sistemine destekte geçmiş yıllara göre bir artış var ve bunun artarak devam edeceğini düşünüyorum” diye konuştu.
“CHP GÜLEN HAREKETİ İLE BERABER ÇALIŞIYOR”
Türkiye’nin güncel siyasi meseleleri hakkında da değerlendirmelerde bulunan Daşdemir, "CHP'nin Genel Başkanı her ne kadar Kemal Kılıçdaroğlu olarak görünüyorsa da, CHP'nin Fethullah Gülen ve onun hareketi ile bir ilişkisi olduğunu görüyoruz. Bunu CHP içinde siyaset yapanlar da belirtiyor. Geçmişte Gülen Hareketi'ne ciddi bir şekilde karşı olan CHP, bugün Gülen Hareketi'nin avukatlığına soyunmuş durumda. Bu durum da CHP'deki eksen kaymasının net bir göstergesidir. CHP herkese mavi boncuk dağıtıyor ama bunun CHP'ye götüreceği bir yer olmadığı gibi yaptığımız araştırmalara baktığımız zaman oylarında da bir yükseliş görünmüyor” dedi.
“CHP YÜZDE 23-25 BANDINDA”
CHP’nin oy oranlarıyla ilgili açıklamalarda bulunan Daşdemir, “Kemal Kılıçdaroğlu, geçtiğimiz genel seçimlerden ilk seçimi olduğu için arkasına aldığı rüzgarla bile yüzde 30'u göremedi. Şu anda yaptığımız araştırmalara göre CHP normal seyrine döndü ve yüzde 23-25 bandından seyrediyor. CHP başta olmak üzere tüm muhalefet partileri AK Parti'yi aşan bir söylem ve politika geliştiremiyor. Sadece AK Parti'nin ayağını nasıl kaydırırız, nasıl daha az oy almasını sağlarız diye bir söylem geliştirip, ona göre hareket ediyorlar” şeklinde konuştu.
Hilmi Daşdemir, “Büyük Birlik Partisi'nin Milliyetçi Hareket Partisi'yle bir ittifak yapması oylara esaslı bir katkı sağlamaz. Rahmetli Muhsin Yazıcıoğlu zamanında böyle bir birleşme yaşansaydı bir sinerji oluşturulabilirdi. Ancak, BBP eski itibarını kaybetmiş durumda” dedi.
“HDP BARAJI AŞAMAZ”
HDP’nin barajı aşamayacağını belirten Daşdemir, “HDP yönetimi her ne kadar Selahattin Demirtaş'ın Cumhurbaşkanlığı seçiminde aldığı yüzde 9.8'lik oy oranına bakarak barajı aşacaklarını düşünüyor olsalar da, Demirtaş'ın bu oyu almasının en büyük nedeni solcuların Ekmeleddin İhsanoğlu'na oy vermeyip Demirtaş'a oy vermesidir. Yine o dönemde Demirtaş, medyada barış havarisi gibi sürekli yer aldı. Ancak, 6-7 Ekim provokasyonunun en temel sebebi de HDP ve Demirtaş'tır. 6-7 Ekim olaylarında insanlar katledildi ama barış havarisi olarak sunulan Demirtaş bu olayları durdurmak için herhangi bir girişimde bulunmadı” diye konuştu.
“DEMİRTAŞ'TAN ÇİPRAS ÇIKMAZ”
Daşdemir, “Geçmişte Kılıçdaroğlu ilk geldiği zaman Gandi benzetmesi yapıldı ve buradan bir rüzgar oluşturulmaya çalışıldı ama bu tutmadı. Şimdi de Selahattin Demirtaş'ı Yunanistan'da iktidara gelen Çipras'a benzetmeye çalışıyorlar ama Demirtaş'tan da Çipras çıkmaz. Yaptığımız araştırmalara göre HDP'nin oyu yüzde 8'lerde görünüyor. Meclis'te olup, kendi sesini ve politikasını bir şekilde duyurabilmesine rağmen sokakları bu denli terörize edebilen bir parti, Meclis dışında kalıp sesini ve politikasını bu denli duyuramadığı zaman sokakları ne hale getirebilir bunu düşünmek bile istemiyorum. Öncelikle HDP'nin Cumhurbaşkanlığı seçiminde verdiği barış mesajlarını içselleştirmesi gerekiyor, terörle arasına mesafe koyması gerekiyor ki toplumda bir karşılığı olsun. Şu an için HDP'li siyasetçilerde bunu göremiyoruz” şeklinde konuştu.