Cumhurbaşkanı adayı Ekmeleddin İhsanoğlu, seçim çalışmaları kapsamında bulunduğu Antalya’da The Marmara Otel’de basın toplantısı düzenledi. Ekmeledin İhsanoğlu’nu, eşi Füsun İhsanoğlu, CHP Antalya Milletvekili milletvekili Gürkut Acar, MHP ve CHP İl yöneticileri belediye başkanları yalnız bırakmadı.
Dün Diyarbakır’da başarılı bir çalışma yaptıklarını hatırlatarak, o kentte ilk defa bu şekilde bu seviyede bir toplantı olduğu ifade ederken, orada devletle insanların aralarındaki bariyerin kalktığı zaman bu ilişkinin faydalı olacağını gördüklerini söyleyen İhsanoğlu, "Kibirden uzak, tepeden bakmadan uzak ve bizim Türk örf ve adetlere uygun şekildeki insani ilişkiyi özlemiş durumdadır. Türkiye problemlerinin daha medeni, daha seviyeli bir üslupla çözmek itiyor. Türkiye devletin tepesinde kavga deden, öfkelenen, başkalarını elinin tersiyle iten birini istemiyor. Problem çözen, problem istemiyor" dedi.
Kısa açıklamasının ardından İhsanoğlu, gazetecilerin sorularını cevaplandırdı.
BAĞIŞ 2 MİLYON KUSUR
"Toplanan bağış miktarı ne kadar?" sorusuna İhsanoğlu, "Cuma günkü rakam 2 milyonun üzerini geçmişti. Diyarbakır’da olduğum için son rakamı öğrenemedim. Ofisimiz gelen her şeyi ilan ediyorlar. Sosyal paylaşım sitesinde bulabilirsiniz" dedi.
"10 LİRA BAĞIŞ 4 MİLYONDAN DEĞERLİ"
İhsanoğlu, bağış yapanlar arasındaki küçük bir kız ile geçen diyaloğu da gazetecilere şöyle aktararak, "Toplantıya girmeden 5 dakika önce Zeynep adında bir evladımız annesinin kendine verdiği kumbara içinde 10 lira toplamış. Bu kampanya nasıl olduysa anne ve babasına ’10 lirayı Ekmel Amca’ya göndermek istiyorum’ dedi. Bir sohbet yaptım onun annesi ve kendisiyle. Bir evladımız bu bağışı 4 milyondan daha kıymetlidir. Gelen her kuruşun hesabını veriyoruz. Milletin verdiği paranın hesabını, milletin vermesi lazım. Millete hizmet için yola çıktık. Başka hesaplara, ceplere hizmet etmek için yola çıkmadık. Hakkın bildiğini kuldan saklamak, Müslümanın şiarı olmamalıdır. En son bağış miktarı 2 milyon kusurdu. Biz bunu pazartesi günü yeniden ilan edeceğiz" diye konuştu.
"İKİ ADAYA DEVLETTEN KURUŞ YARDIM YOK"
Yapılan bağışlardan ilk 50 liranın çok kıymetli olduğunu dile getiren İhsanoğlu, şunları söyledi:
"Bu çok tuhaf bir seçimdir. Dünyanın hiçbir yerinde böyle seçim olmaz. 30 güne sıkıştırdık seçimi. Özel bir ölçüler alınarak kanun yapıldı. 10 Temmuz’da başlayacaksınız. 10 Ağustos’ta bitireceksiniz. Yani bir sokağın başından diğer sokağın başına taşınılacakmış gibi hesaplanmış. 30 gün içinde en fazla bağış ancak 9 bin lira olabilir. Tuhaf bir bağış iki adaya devlet kuruş vermiyor. Bir adaya devletin tüm imkanlarını kullanıyor. Binlerce kişiyle hareket ediyor. Bizler böyle gariban ama diğer taraf gaddar. Mağduriyet vesayet devam ediyor ve Türkiye’nin kaderi bu. Hep gerçekler ters düz yapılarak millet aldatılmaya çalışılıyor. 12 yıldır iktidardasınız mağduriyetten bahsediyorsunuz. Türkiye’nin gerçekleri bu."
"TEMEL SU ALDI"
"Türkiye’de insanların eşit olacağını, doğanın katledilmeyeceğine söz veriyor musunuz?" sorusuna İhsanoğlu, "Türkiye’nin bir numaralı sıkıntısı nedir derseniz, çok sıkıntıları var. Biz bu sıkıntıları gidermek için yola çıktık. Bence en büyük mesele adaletsizliktir. ’Adalet mülkün temelidir’ diye söz vardır. Bu bazı mahkemelerin salonlarında yazılıdır. Adalet mülkün temelidir. Mülk devlet millet varlık birlik demektir. Bu varlığın temeli çürükse çöker. Biz maalesef öyle bir noktaya geldik ki, bu temel politika suyu aldı. Politika suyuyla bu temel çürümeye başladı. Mahkemelerin verdiği kararlar siyaseten etki altında. Bir mahkemenin ak dediğine diğeri kara diyor. Burada taraf mağdur olanlar, hapislerde çürüyenler, yıllarca haksız yere hapis yatanların uğradıkları gerçek mağduriyetin yanı sıra bu konularda ilgisi olmayan sade vatandaşın adalete olan güveni sarsılıyor. Bir ülkede adalete olan güven sarsıldığı takdirde o ülkede huzurdan, istikrardan, güvenden bahsetmek mümkün değil. Yapılması gereken en başında hukukun üstünlüğünü temin etmek, kanun hakimiyetin temin etmek ve insanların adalet karşısında eşit muamele görmesini sağlamak. Biz İslamiyet’i referans alıyoruz. Dinden imandan bahsediyoruz. Dinde peygamber efendimiz diyor ki, ‘Benim kızım hırsızlık yaparsa ben en büyük cezayı ona veririm.’ Ve sahabesi de diyor ki bizden önceki kavimler niye çöktü çünkü onlarda zenginler eşraf tarifesi bir yanlış yaptıkları için" şeklinde yanıt verdi. İhsanoğlu açıklamasına şöyle devam etti:
"Bizim dinimizde böyle bir şey yoktur. Ben benim kızımın cezasını kendim veririm. Bu peygamber efendimizin sözüdür. Türkiye bu adalet anlayışını görmek istiyor. Bu temel anlayışı görmediği için Türkiye’de büyük sıkıntı var. Biz dini siyasete karıştırıyoruz. Ama dindeki bu yüksek yüce değerleri de benimsememiz lazım. Türkiye hukuk sisteminde evrensel normları yakaladığı gün ülkenin önü açılacaktır ve Türk toplumu dünyanın en mutlu toplumlarından biri olacaktır. Herkesin kanun karşısında eşit olması lazım. Siyasetin yargı üzerinde etkisinin olmaması lazım. Yargının da siyaset üzerinde etkisi olmaması lazım. Yargının siyaset üzerinde etkilemesini reddettik. AK Parti’nin önünü açtı. Hukuk adına güzel bir şeydi. Şimdi bunun tersini yapmak kimsenin hakkı yok buna. Siyasetin yargıya müdahale etmemesi lazım."
"YORGUNLUĞUMU MAZUR GÖRÜN"
İhsanoğlu, "Geçen yerel seçimde hangi partiye oy verdiniz?" şeklindeki soruya da, "Bu kadar detaya girmek istemem. Ailem Demokrat Partili bir aile. Eşimin ailesi de aynı şekilde. Eşimin ailesi daha ileri noktada DP’yi kuran, Adalet Partisi’ni kuran ailelerden bir tanesi. Türkiye’de siyasi topografyada büyük değişiklik var. Bugünün durumunu 14 Haziran’a dönelim. 14 Haziran günü ne oldu? CHP Genel Başkanı Kemal Alemdaroğlu (Kılıçdaroğlu çok özür dilerim.Yorgunluğumu mazur görünüz) MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, ikisi açıklama yaptılar. Biz anlaştık. Ortak aday üzerinden ismi söylediler. Bu çok önemli bir hadise. Çok önemli bir gelişme. CHP nedir? Türkiye’nin en eski partisi. Cumhuriyetin kurucusudur. MHP Türk milliyetçiliğinin partisidir. Bu iki siyasi partinin tabandaki kitlelere arasında bir uzlaşma başlamıştır. Bu iki lider bence siyasi ittifakın ötesinde tabandaki bu yaklaşmayı sağlayan, yaklaşmanın sayesinde tabandan olan bir uzlaşmanın ifadesi olarak bir isim etrafında anlaşabileceklerini isim arayışı bu 14 Haziran. Bugün biz 14 Haziran’dan bir ay sonra 40 gün sonra öyle bir noktaya geldik ki bu uzlaşmaya katılan 10 parti daha var. 10 parti içerisinde demokrat olanlar var, sosyalist olanlar var, sosyal demokrat, muhafazakar, milliyetçi olanlar var. Var oğlu var. Çok eminim ki AK Parti’ye oy veren kitlelerin içerisinde bu tercihi alternatifi destekleyen çok sayıda insan var. Türkiye’de gerçekten siyasi topografyada büyük bir değişiklik var. O değişikliğin neticesinde Türkiye bu Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde kararını çok farklı bir şekilde verecek. İstikrar içerisinde huzurun temin edilmesi Türkiye’de kutuplaşma zıtlaşma cepheleşme bir tarafı diğer tarafa düşman sayma ötekileştirme politikaların son verecek şekilde yapılacaktır. Türkiye 7 sene içerisinde tepedeki istikrarı sağlamış devletin bütünlüğünü temsil eden 76 milyon aileyi kucaklayan bir isim seçecektir. Ben bu meseleyi buradan görüyorum. Değişik partilere oy veren, mecliste 4, meclis dışında çok parti var. Gelecek sene milletvekili seçimi olacak. İnsanlar bu partilerden birisine verecektir. Vatandaş şu tercihi yapması lazım bugün yapılacak 10 Ağustos seçimlerinde tercihi bir siyasi partiye mensubiyeti olarak, ben aynı partiye vereceğim demeyecektir. Burada parti seçimi yok şahıs seçimi var. Bu şahsın bütün siyasi partilere eşit mesafede olması azım. Bir partinin tarafını öbürkünün aleyhtarı olmaması lazım" diye yanıt verdi.
"BÜTÜN PARTİLERİN ÜZERİNDEYİM"
"Ben bir partinin mensubu değil bir partiden yana değilim" diyen İhsanoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Ben bütün partilerin üzerindeyim. Siyasetin dışında değilim ama siyasete yön veren siyasileri kızıştıkları, çıkmaza girdikleri zaman siyasileri bir masa etrafında toplayan, çözüm arayanım. İtalya’da Cumhurbaşkanının yetkileri Türk Cumhurbaşkanı yetkilerinden çok daha azdır. Ama İtalya’da kriz olduğu zaman siyasi ekonomik kriz olduğu zaman o az yetkili İtalyan Cumhurbaşkanı siyasi parti liderlerin toplayarak bir çıkış yolu, yol haritası tespit etti. Şimdi İtalya siyasi istikrara kavuştu. Ekonomik istikrara kavuştu. Borçların silmeye başladı. Bu eğer cumhurbaşkanın aklı selim sahibi rasyonel düşünebiliyorsa güçlü bir siyasi partiden yana tercihini kullanırsa siyasi parti o gücün sarhoşluğuyla büyük hatalar yapabiliyor."
"EKMEĞİMİZİ BÜYÜTMEMİZ LAZIM"
Cumhurbaşkanı adayı Ekmeleddin İhsanoğlu, "İkinci turda HDP oyları ile ilgili bir planınız var mı?" şeklindeki soruyu da şöyle yanıtladı:
"Biz dün akşam Diyarbakır’dan geldik. Buradaki kardeşlerimizle uzun uzun konuştuk. Bazılarının ifadesine göre hiçbir zaman hayatlarında onları sabırla dinleyen sözleri ne kadar ağır olursa olsun sözlerini kesmeyen ilk defa bir misafirle devlet adına o makama takip olan kişiyi gördükleri için şaşkınlık ve takdirle karşıladıklarını söylediler. Ben kendilerine size bol vaatlerle gelmiyorum. Ben size Türkiye’de mütabakatın adına konsersiyum adına geliyorum. Biz ülkemizde ekmeğimizi büyütmemiz lazım. Ekmek refah, huzur birlik, dirlik, demektir. Bu ekmeği büyütelim. Bu ekmeği beraber paylaşalım. O zaman herkes daha iyi bir noktaya gelir. Bu büyütmemiz gereken ekmeği paylaşabiliriz. Sonuna kadar paylaşırız. Yurt dışından gelen bize sığınan kardeşlerimizle paylaşırız. Tarihimizde bu var. Türkiye değişik kavimlerin hicret ettiği yerdir. Bu ekmeği büyüterek paylaşalım, bölüşelim ama vatanı bölüşmek yok. Bizim noktamız budur. Vatanın birliğini bütünlüğünü paylaşırız ama vatanın birliğini bütünlüğünü paylaşamayız. Hatalarımız var. Devletin hataları var ama devlet buruda sadece Kürtlere hata yapılmadı. Türklere de yapıldı. Barıştan yana olmamız lazım. Bunu milli mütabakatla mecliste yapmamız lazım. Ben zannediyorum ki hedefimi şu biz buna güveniyoruz.İlk turda yüze 60 ile kazanacağız. Es kaza şu sebepten bu sebepten dolayı bu olmazsa ikinci turda
Kürt kardeşlerimizin oylarının büyük kısmının bize geleceğini görüyorum takip ediyorum. Diyarbakır’da ziyaretinden sonra oradan aldığımız yankılarla bunun muhakkak bize geleceğine inanıyorum. Ben siyasi hesapla muhatap olmuyorum. Siyasi pazarların neticesinde bir çözüm olursa o çözüm topal aksak doğar bir müddet yürür ama kısa süre sonra çöker. Siyasi hayati meselede bütün Türkiye’yi ilgilendiren bir konuda milli mutabakat hasıl olmazsa bu aksaklık topallık o anlaşmayı çok kısa zamanda bitirir. O zaman o siyasi tavizler çöker, siyasi taviz isteyenler kazanır. Biz böyle bir ihtimal karşısında kardeşlerimizin rasyonel bir şekilde kararlarını vereceklerine inanıyorum. Barışın gerçekleşmesi savaşın olmaması temennisiyle doğru mesajlar verdiğimize inanıyoruz."