“GÖBEĞİNİ KAŞIYAN ADAM DEDİĞİN MİLLET SANA OY VERİR Mİ?”
Bugün ABD’de çift kameralı bir sistemin olduğunu, Temsilciler Meclisi ve onun üstünde bir yapı olan senatonun bulunduğunu anımsatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Burası çok güçlü bir denetime sahiptir. Bizde diyoruz ki, ‘bizde çift olmasın, tek olsun’ diyoruz. Yani şuandaki yapımız gibi olsun ve bu parlamento neye müsaade ederse başkan onu yapabilir, o kadar yapabilir. Müsaade etmediğini yapamaz. Bakınız biz burada sağlık reformunu yaptık ama sayın Obama hala sağlık reformunu yapamadı. Niye? Müsaade etmedikleri için. ‘Peki sen bunu niye istiyorsun?’ Ya bizim derdimiz başka ama hiç olmazsa verdiği yetkiyi başkan sonuna kadar kullanabiliyor ve atananların değil seçilmişlerin daha hakim, daha kudretli olduğu bir yapı ortaya çıkıyor. Gerçek demokrasi bu, ileri demokrasi bu. Seçilenlerin atananları, atananların seçilenleri buradaki ayrımı yaptığın zaman atananlar seçilenleri değil seçilenler atananları ne yapacak, yönetecek. Olay bu. Yani bir bürokratik oligarşi burada emperyal bir anlayışla egemenlik sürdürmeyecek. Sen tercihlerinden dolayı gece gündüz millete hakaret et, seçim günü gelince git milletten destek iste. Göbeğini kaşıyan adam dediğin millet sana oy verir mi? Vermez. Millet kendisine saygısı olmayana itibar etmez. Ülkeye yönetme sorumluluğunu hiç vermez. Önce millete, milletin tercihlerine saygı göstermeyi öğreneceğiz” dedi.
“TERBİYESİZLİKLE ELDE ETMEYE KALKARSAN CEVABINI ALIRSIN”
“Anayasanın, hukukun, yasaların sana vermediği bir hakkı, milletin sana teslim etmediği bir gücü hakaretle, küfürle, tehditle, terbiyesizlikle elde etmeye kalkarsan cevabını alırsın” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Hiç kimsenin bu ülkeyi kaosa sürüklemesine, bu ülkede demokrasi iklimini zehirlemesine izin veremeyiz. Bu her şeyden cumhurbaşkanı olarak benim en başta gelen görevimdir. Ayrıca nefsi müdafaa hakkı diye bir şey var. Bana saldıranlara, bana hakaret edenlere karşı gereğini yapmak öncelikle hukuk ortamında benim nefsi müdafaa hakkımdır. Aslında bunların şöyle sıkı bir ahilik dersine ihtiyacı var. Biraz önce ifade ettik. Neydi ahiliğin üç şartı; bir dilini bağlı tutacaksın, iki gözünü bağlı tutacaksın, üç belini bağlı tutacaksın. Hünkar Hacı Bektaş-i Veli onun sözlerine de bunlar kulak vermezler. Ne diyor, ‘Eline, beline, diline sahih çıkacaksın. Çıkmazsan sonuçlarına katlanırsın. Onun için demişler, edep yahu demişler. Edep yahudaki nedir biliyor musunuz, el, dil, bel. Bu ilkelere uymayanlar hak ettikleri dersi ahilerimizden, milletimizden almışlardır, almaya devam edeceklerdir. Şimdi Kırşehir’e gidişimi yadırgayan siyasi gelen başkanlar var ve diyorlar ki, ‘meydanlara çıkıyor, cumhurbaşkanlığı yeminini unutmuş, meydanlarda konuşuyor.’ Tabi bunlar Cumhurbaşkanlığı yemininin muhtevasını da herhalde bilmiyorlar. Her zaman söylüyorum, ben tarafım ama bu bir siyasi partinin tarafı olmak anlamına gelmeyecek. Nedir? Ben milletin tarafındayım, bunu görmek lazım. Onlar bunu göremiyor ve Kırşehir’de bir toplu açılış töreni ve bu toplu açılış törenine cumhurbaşkanı olarak davet ediliyorum, ben oraya gitmeyecek miyim? Gittik, oraya on binlerce insan geldi, onlara konuşmayacak mıyız? Yapılan bu niye rahatsız oluyorsunuz? Şimdi Cuma günü Bursa’dayım. Orada da açılışlar yapacağız. Orada Roman vatandaşlarımızla bir araya geleceğiz. Onlara da hitap edeceğiz. Daha sonra başka illerde hem teşekkür ziyaretlerini, hem bu tür ziyaretleri de aynı şekilde yapacağız. Niye bunlardan rahatsız oluyorsunuz. Ne dedim, masada sadece gelen evrakları imzalayan bir cumhurbaşkanı olmayacağım dedim. Koşan, koşturan, yatırımları yerinde takip eden, izleyen bir cumhurbaşkanı olacağım dedim. Bu benim en doğal hakkım niye bundan rahatsız oluyorsun. Yatırımları yerinde takip etmekte bu yemine acaba aykırı mı düşüyor? Nasıl bir iştir bu ve bunları kontrol etmek, takip etmek en doğal hakkımdır, milletin adımı bunları takip etmek benim görevimdir. Şunu da söylüyorum, diyorum ki, 7 Haziran bu ülkede, milletimizin yeni Türkiye için bir irade ortaya koyma günüdür diyorum. 7 Haziran bu ülkede maalesef başaramadığımız yeni anayasa olayı başarabilmek için iradesini ortaya koyma günüdür diyorum. Bundan niye rahatsız oluyorsunuz. Eğer milletimiz kime bu yetkiyi verecek olursa, bu yetkiyi alanda diyorum anayasayı yapabilecek bir güçte alsın ki gelsin hem yeni Türkiye’nin temellerini atsın, hem de yeni anayasa ile birlikte isterse başkanlık sistemini getir, isterse getirmez karar milletindir benim değil. Sonunda 7 Haziran’da benimde sizler gibi bir tane oy hakkım var, ben gidip o bir tane oy hakkımı kullanacağım. Ben ailemin de oylarına karışamam. Kulübenin içerisine girdiği zaman nereye oy verdiğini bile bilir miyim? Bilemem. Yıllardır bu fikirleri ifade ediyor, gündeme getiriyoruz. Dikkat ederseniz ne anayasa, ne başkanlık sistemi tartışmalarında ortaya koyduğumuz bir ön şart, bir dayatma yok. Türkiye’nin bu değişime, bu dönüşüme ihtiyacı olduğuna inandığımız için, herkesin görüşünü serbestçe ortaya koymasını istiyoruz. Bunların hepsi konuşulacak, tartışılacak, bir formata, bir metne dönüştürülecek ve sonunda nihai kararı elbette milletimiz verecek” şeklinde konuştu.
“BAĞIMSIZ KURUL, BAĞIMSIZ OLUNCA GELİNEN NOKTA MAALESEF BU”
“Birileri paçalarımızdan ayağa çekmeye gayret ediyor. Neyle, faizle, olmaz. Bu doğru bir adım değil. Şuanda benim esnafım, sanatkarım burada” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Enflasyon şuraya inerse faizi bizde düşüreceğiz gibi bir mantık, yanlış bir mantıktır. Böyle bir mantık olmaz. Enflasyona göre faiz ayarlanmaz. Faiz enflasyonu zaten oluşturur. Eğer sen faizi yüksek tutarsan, enflasyon yüksek olacaktır. Ama faizi düşürürsen enflasyonda düşecektir. Hala bunu anlayamayanlar var. Hala. Eğer faizi düşürürsek, eğer biz yatırımcıya, girişimciye düşük faizle krediyi verirsek ne olacaktır, yatırımlar olacaktır. Yatırım olunca ne olacaktır, istihdam olacaktır. İstihdam olunca ne olacaktır, üretim olacaktır. Düşük faiz olması hasebiyle uluslararası rekabette yatırımcılarımızın yeri olacaktır. O zaman ihracatımız 158 değil, belki 258 fırlayacaktır. Bunlar olacaktır. Bu adımları atmamız lazım. Ama şimdi siz bir bakıyorsunuz hala Merkez Bankası’nın açıklamış olduğu bu faizde yüksek bantla bakınca 11,7 de mi? 11.7’ye birde komisyonları ilave ettiğiniz zaman 15-16 gidiyor. Şimdi kardeşim bu faizle benim girişimcim, sanatkarım, esnafım ne yapacak. İşte bağımsız kurul, bağımsız olunca gelinen nokta maalesef bu.
Bizim daha iyi noktayı yakalamamız lazım. Bunu başarmamız lazım. Biz başkanlık sistemi konuşulsun derken illa şöyle bir sistem olsun demiyoruz. Bu konuda en başta olumlu veya olumsuz görüşünü, fikrini, projesini ortaya koyması gerekenler siyasi partilerimizdir, siyasetçilerimizdir. Gelin düşüncelerinizi ortaya koyun. ‘Sokağa dökülürüz’ diyor. Şurada iç güvenlikle ilgili biliyorsunuz şuanda yasal bir düzenleme çalışması var. Molotof suç olmayacakmış? Böyle bir mantık olabilir mi ve siyasetçi kalkıp şunu söyleyebilir mi, ‘ben o elinde motoloflu olanların önünde giderim’ diyor, böyle bir mantık olabilir mi? Milletin önüne yeni bir ufukla, yeni bir projeyle gelemedikleri sürece milletimiz bunları hep muhalefete mahkum edecektir. Projesi olanı da tahkir etmeyi siyaset sunmaya kalkarsanız işte bu olmaz. Geçtiğimiz 12 yılda bu ortaya kondu. Açık ve net ortada. Sürekli aynı şeyleri yapmak akıl karı değil. Biz cumhurbaşkanlığı seçimlerinde milletimize ne vaat ettiysek onu yapıyoruz. Ne yeni anayasa ne başkanlık sistemi meselesi ilk defa konuşulmuş hususlar değildir. Belediye başkanlığımdan bu yana sürekli televizyon programlarında bu konu hep sorulmuştur, bende bu konuda düşüncemizi söylemiştim” dedi.
Sistemin değişmesinin muhalefet için de bir fırsat olabileceğini, bu sistemle muhalefet partilerinin iktidar olmaları şansı bulunmadığını kaydeden Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’nin yeni anayasaya, başkanlık sistemine ihtiyacı olduğunu düşündüğünü dile getirdi.