Görevleri ile ilgili bilgi veren Sadık Bozacı, mesleklerini seve seve yaptıklarını belirterek “Herhangi bir yangın olduğu zaman bilgisayardan yangın mahalline bakıp, buradan takip edebiliyoruz. Herhangi bir yangın olduğunda PTZ’den yangın mahalline bakıyoruz. Bizimle aynı anda Orman Bölge Müdürlüğü ve Ankara’da Orman Genel Müdürlüğü de takip edebiliyor. Bu sayede bizimle aynı anda diğer müdürlüklerimizde yangın mahallini izleyebiliyor. İki kameramız var. Bu kameralar 360 derece kendi ekseni etrafında sürekli dönüyor ve olası çıkan bir yangında gözetleme yapıyor” dedi.
Bozacı, 24 saat eşiyle birlikte ormanları gözetlediklerini ifade ederek şöyle konuştu: “Herhangi bir olay olduğu zaman yetkili birimleri haberdar ediyoruz. Kısa yoldan ve kısa zamanda yangın bölgesine gitmeye çalışıyoruz. Sonra diğer birimlerle haberleşme yapıp, ekip ve ekipmanları yangın bölgesine ulaştırıyoruz. Bu şekilde her gün 24 saat ormanlarımızı gözetliyoruz.”
Hayatlarının burada güzel geçtiğini aktaran Bozacı, şunları söyledi: “Doğduğun yerde değil doyduğun yerde yaşamak gerekiyor. Bizde, bu sözden yola çıkarak burada hayatımızı idam ettirmeye çalışıyoruz. Zorluklarımız çok oluyor. Zorluklarına katlanmak gerekiyor.”
Ahlatçık kulesinden 87 bin 300 hektarlık alanı gözetim altında tuttuklarını açıklayan Bozacı, sözlerini şöyle sürdürdü: “Bu kuleden Taşköprü, Araç, Samatlar, Karadere, İhsangazi, Daday gibi birçok işletmenin görebildiği yangın alanlarını görebiliyorum. Burasının rakımı bin 485 metredir. Bu yükseklik soğuk oluyor. Bu yüzden sıcak ve soğuk havalarda dengeyi kurmaya çalışıyoruz. Kışları çok fazla soğuk oluyor. Fakat bizimde, soğukta duracak halimiz yok, bölge müdürlüğümüzden verilen kömürle ısınmaya çalışıyoruz.”
Ramazan ayında iftar davetini çok fazla veremediklerini iftar davetlerine ise gidemediklerini anlatan Bozacı, görevlerinin çok riskli ve bir o kadar önemli olduğunu belirterek şunları kaydetti: “7/24 saat çevreyi kontrol altında tutuyoruz. Uykumuz geldiği zaman birimiz nöbet tutuyor, birimiz uyuyor. Bu işi yapmak zor, ateşin ne zaman çıkacağı belli değil, her an için ormanları gözetlemek zorundasın. Ateşi görüp anında merkeze iletmek bizim işimiz.”
İki çocuk annesi Remziye Bozacı da, yangın gözetleme kulesinde iki çocuk büyüttüğünü ifade ederek sözlerini şöyle sürdürdü: “1984 yılından beri bu kulede bulunuyoruz. Yaklaşık 32 yıllık evliyiz. Burada ormanlarımızı gözetliyoruz. Nöbetleşe duruyoruz. Bazen eşim duruyor, bazen ben duruyorum. Misafirliğe ve komşularımıza gidemiyorum. Gitsek bile çok kısa durabiliyorum. Birimizin burada mutlaka kalması gerekiyor. İftar daveti ara sıra verebiliyoruz, fakat iftar davetlerine gidemiyoruz. Hayat şartları çok zor. Burada çocuk büyütmek biraz sıkıntılı olsa da büyüttük. Burada çok zor anlarımız oluyor.”
Hayatından memnun olduğunu anlatan Remziye Bozacı, sözlerini şöyle tamamladı: “İnşallah Allah ömür verirse buradan emekli olmayı planlıyoruz. Artık yorulduk, burada bir beş yıl daha belki dururuz. Hayat şartları neyi götürür şimdiden bilemiyorum.”