Dünya Etnospor Konfederasyonunca, Antalya'daki Calista Luxury Resort Hotel'de düzenlenen "Geleneksel Sporların İhyası Forumu", 56 ülkeden 200 katılımcıyla başladı.
Konfederasyon Başkanı Bilal Erdoğan, açılışta yaptığı konuşmada, Birinci Dünya Savaşı'nın, kimilerine göre birinci paylaşım savaşının henüz sona ermediğini, sonuçları itibarıyla devam ettiğini söyledi.
Bilal Erdoğan, "Hala imparatorlukların bizim coğrafyamız özelinde Osmanlı İmparatorluğunun tasfiye sürecini yaşıyoruz. Savaş sonrasında egemenlerin çizdiği suni sınırlar bugün maalesef yeni çatışmaların, istikrarsızlıkların sebebi haline gelmiş durumda. Etnik, mezhep, din çatışmalarını sürekli kılacak şekilde suni ulus devletler teşkil ettirilmiş. Etnik kimlikleri, mezhepleri, din farklılıklarını İran, Irak, Suriye ve Türkiye'ye bölüştürmek suretiyle bu bölgenin istikrara maalesef kavuşamadığını görüyoruz." ifadelerini kullandı. Erdoğan, Osmanlı'nın bölünmesiyle meydana gelen istikrarsızlığın bütün bölgeyi kana, gözyaşına, zulme boğduğunu dile getirdi.
Batı medeniyetinin huzur değil huzursuzluk, gözyaşı, kan getirdiğini ifade eden Bilal Erdoğan, kıyıya vuran Aylan bebeklerin, yıkıntıların arasından çıkan Ümran bebeklerin süregiden bütün çatışma ve katliamların bu düzenin bir sonucu olduğunu bildirdi.
İkinci Dünya Savaşı'nın ihdas ettiği, kurduğu dünya sisteminin ve kurumlarının da aslında sona erdiğini aktaran Erdoğan, "Bugünün dünyasında insan hakları, demokrasi ve özgürlükler sanki sadece batı ülkeleri için geçerliymiş gibi değerlendiriliyor. Batı'nın söylem tekeline aldığı insan haklarını görmek istiyorsanız dünyanın dört bir tarafına bakabilirsiniz." diye konuştu.
Klasik sömürgeci dönemdeki batı medeniyetine ait zorba, yönlendirici, tektipleştirici, kendinden başkasına hayat hakkı tanımayan zihni arka planın, 20. yüzyıla damgasını vuran küreselleşmeyi tehdit eder hale geldiğine işaret eden Erdoğan, bugün batılı ülkelerin kendilerine gelebilecek tehditleri uzak tutmak amacıyla başka ülkeleri istikrarsızlaştırıp, çatıştırdığını savundu.
"Aynı şekilde dünyada sömürge ülkesi olmayan, düşman postallarını topraklarından çıkaran Türkiye bugün dört bir tarafından çevrelenmeye, kuşatılmaya çalışılıyor. Tarih tekerrürden ibaret derler. Bugün maalesef müttefikimiz sandıklarımız bizi vuranlara göz yumuyor, onları destekliyor." diyen Erdoğan, dünya üzerinde nice medeniyetlerin yıkıldığını ve bunların birer hazine olarak tarihteki yerini aldığını söyledi.
Büyük hazinelerden beslenerek, daha huzurlu, barışçıl bir dünyayı inşa etmenin mümkün olduğuna dikkati çeken Erdoğan, Batı medeniyetinin aktif medeniyet hüviyetinde olduğunu, dili, söylemleri, tekniği ve kültürünün aktif olduğunu aktardı.
Küresel şirketlerin ulus devletlerinin yerini aldıkça küresel kültürün yerel kültürlerin alanlarını acımasızca işgal ettiğine değinen Bilal Erdoğan, şunları kaydetti:
"Bugün küresel kültür o kadar etkili ki din, dil, etnik kimlik, folklor dinlemeden tek başına etkin kültür haline gelmiş durumda. Müslüman Türkiye'den Budist Çin'e, Tayland'a, Hristiyan Avrupa'ya, Japonya'ya kadar aynı kültür aynı giyim tarzı aynı kaygılar, dil, ihtiyaçlar dile getiriliyor. Küresel kültür farklı milletler için aynı ihtiyaçları belirlemede, aynı zevkleri, ilgileri estetiği kabul ettirmekte, çok baskın ve mahir."
"Kültür yapısı artık devletlerin kontrolünden çıktı"
Dünyanın en zengin mutfaklarından Türk mutfağının bile neredeyse fast food denen Batı kültürüne yenik düşeceğini belirten Erdoğan, kültür endüstrisinin günümüzde kültürel çeşitliği seri üretim fabrikasyon haline getirdiğini anlattı.
Kültür yapısının artık devletlerin kontrolünden çıktığını, sermayenin kontrolüne geçtiğini savunan Bilal Erdoğan, Batı'nın desteklediği küresel kültürün toplumların örflerini tehdit ettiğini, ortadan kaldırmaya yönelik çalışma düzeyi arz ettiğini vurguladı.
"Kültür endüstrisi büyük oranda eğlenceye dayanıyor. Televizyon ve şimdilerde sosyal medya, kapitalizmin açtığı yaraları sarma, insanın yabancılaşmasını unutturma, pansuman etmek için kullanılır oldu." diyen Erdoğan, kültür endüstrisinin eğlenceyle, tutkuyla bireyleri teslim aldığını bildirdi.
Erdoğan, "Küresel kültürün baskıcı, tekelci kimliğine karşı geleneksel kültür ve sporlar, kamu STK iş birlikleri, bağımsız inisiyatifler mücadele veriyor." ifadesini kullanarak, Geleneksel Sporların İhyası Forumu'nu gerçekleştiren Dünya Etnospor Konfederasyonunun böyle bir mücadeleyi veren sivil toplum kuruluşu olduğunu söyledi.
Geleneksel sporların sadece müsabaka değil, aynı zamanda toplumsal, kamusal işlevler de gördüğüne değinen Bilal Erdoğan, okçuluğun savaşlar için değil, çocukların hayatı öğrenmeleri, insanların ihtiyaçları doğrultusunda avlanabilmeleri ve bu suretlerle hayatı tanımalarını sağladığını kaydetti.
Oğuzlar'ın düşmanlarına meydan okurken veya müttefiklerini yanlarına çağırırken savaş için ok gönderdiğini hatırlatan Erdoğan, şöyle devam etti:
"Dolayısıyla geleneksel sporlarımızın en öncülerinden olan ok, sadece bir savaş enstrümanı olmanın ötesinde bir kültürel unsur olagelmiştir. Geleneksel sporlar bir çağrıdır. Köyde, kırda, şehirde toplanmayı, bir araya gelmeyi sağlar. Geleneklerimize uygun olarak dayanışma ve yardımlaşmayı sağlar. Yarış olsa bile aslolan centilmenliktir. Yere düşen rakibinize bir yumruk daha atmak değil, onu elinden tutup kaldırmaktır. Ustanızı yendiğiniz zaman yağlı güreş sonunda onun elini öpebilmek, ona saygı gösterebilmektir. Güç, kuvvet, direnç önceliklidir ama aslolan tecrübedir. Günümüzde artık spor meslek halini almış, para kazanma öne çıkmış, rekabeti ön plana çıkararak, ahlaki zaaflar güçlendirilmiştir. Onun için bugün şikeden, dopingden, bir sürü sporun altını oyan olgulardan bahseder olduk. Yeni kültür insanları düşünmeye değil, disipline etmeye, oyalamaya dayalı. Geleneksel kültürler ise insanları yakınlaştırmaya, bağlamaya, birleştirmeye ve müşterek aktiviteye dayalı."
Bilal Erdoğan, küresel kültür hegemonyasını sosyal medya gözetim sürekli ağa bağlı kalmanın belirlediğini, böylece insanın kendi özelliklerini belirleyemeyeceğini dile getirdi. Oysa genel kültür ve sporlarda bireysel yeteneklerin geliştirildiğini, bireyin millet için aktivite yaptığını ifade eden Erdoğan, bu durumun hem insanı hem milleti, toplumu ve devleti ileri taşıdığını bildirdi.
Erdoğan, "Küresel kültür zorlayıcıdır. Ağa katılmayan, o kültürün parçası olmayan bireyin hayatını karartır ama geleneksel kültür ve sporlar renkleri, yetenekleri, bireyleri ayırır. Geleneksel kültür ve sporlar her insanı biricik ve değerli görür. Küresel kültür insana kitle gözüyle bakar, müşteri yerine koyar, karını artırıcı işçi gibi düşünür, bunu gönüllü kölelik haline getirir." diye konuştu.
Küreselleşmenin gri alanları yok ettiğini vurgulayan Erdoğan, şunları kaydetti:
"İnisiyatiflerle kişisel gayretler ve sınırlı sayıdaki kurumsal tabelalarla yeterli mesafeyi alamıyoruz. Üstelik teknolojideki müthiş dinamizm ve yenilikler yarışmanın adil, eşit yürütülmesinin önüne geçiyor. Biz daha çok gayret göstermeli, daha büyük organizasyonlar gerçekleştirmeli, daha çok insana bu güzel, kutlu mesajı ulaştırmalıyız. Şu anki durumumuz istenilen düzeyde değil. Elbette bir başlangıçtayız."
"Güç birliği yapmalıyız"
Geleneksel sporlar alanında üç yılda önemli çalışmalar yaptıklarını anlatan Bilal Erdoğan, "Öncü olmaya çalıştık, yol açtık. Kitlelere bu gayretimizi gösterdik, maksadımızı, ne yapmaya çalıştığımızı bıkmadan ısrarla anlatmaya çalıştık. Fakat teknolojiyi, sermayeyi, tekelleri, güç odaklarını arkasına alan endüstriyel sporlarla yarışabilmek için yeni projelere, katkılara ihtiyacımız var." diye konuştu.
"Dünyanın dört bir tarafındaki etnospor gönüllüleriyle organize olmalıyız, güç birliği yapmalıyız, sinerji oluşturmalıyız. Ortak hareket etmeliyiz." diyen Erdoğan, forumda bu birlikteliği yapmaya çalıştıklarını vurguladı.
Konfederasyonlarının bunun için kurulduğunu anlatan Bilal Erdoğan, dünyada yerelde geleneksel sporların yaşatılması için yeterli enerjinin olduğuna inandıklarını ancak dağınık enerjinin organize olabilmesi ve uyumlu çalışabilmesinin belirli bir strateji altında yapılmasına bağlı olduğunu kaydetti.
Forumda, 4 kıtada geleneksel spor dallarını bir araya getirirken, hem geleneği ihya etmek hem de endüstriyel spora karşı mücadelelerini vermek istediklerini bildiren Erdoğan, yeni projeler, yeni birliktelikler olacağını anlattı.
Bilal Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Kendi ülkelerimizdeki insanlara ulaşacağız. Derdimizi anlatırken insanlarımızı gelenekle yüzleştirecek, kendi öz kültürleriyle buluşturacağız. İşte bunun tartışılacağı, konuşulacağı forum burasıdır. Bu yıl, geçen yıla oranla çok daha geniş katılımlı forum yapıyoruz. Eğitimi, yerel yönetimlerin katkılarını, iş birliği fırsatlarını, kültürler arası ilişkileri ele alacağız. Kulüpleşme imkanlarını sorgulayacağız, aidiyet ve küreselleşme hususunda fikirlerimizi yarıştıracağız. Herkesin katkıları bizim için çok değerlidir. Geleneksel sporları daha üst bir noktaya, seviyeye getirmenin mücadelesini vereceğiz. En azından endüstriyel sporlarla geleneksel sporların daha dengeli bir hale gelmesi için organize olacak, imkanlarımızı artıracak bir seferberlik arayışında olacağız. Forumun sonunda ilan edeceğimiz sonuç bildirisi çok önemli olacaktır. Bu sonuç bildirisi bizim bu yıl itibarıyla yapacağımız çalışmalarımızın yol haritasını oluşturacaktır. Bu forumdan bize kılavuzluk edecek fikirler, projeler ve ortaklıklar çıkmasını umuyorum."
Erdoğan, güçlü bir sonuç bildirisinin ardından ilişkilerin sürmesine, dünyanın çeşitli yerlerinde bu forumları tekrarlamaları, halkayı genişletmeyi hedeflediklerini, üç yıl içerisinde 56 katılımcı ülkeyi 100'ün üzerine çıkarma gayretinde olacaklarını söyledi.
Bilal Erdoğan, foruma katkı sunan Anadolu Ajansı, Antalya Büyükşehir Belediyesi, THY, TRT'ye teşekkür etti.
Açılış törenine, Gençlik ve Spor Bakanı Osman Aşkın Bak, Antalya Valisi Münir Karaloğlu, Büyükşehir Belediye Başkanı Menderes Türel, İl Emniyet Müdürü Celal Uzunkaya, Spor Genel Müdürü Mehmet Baykan ve protokol üyeleri ile yabancı konuklar da katıldı.