Törende bir konuşma yapan Abdi İbrahim Yönetim Kurulu Başkanı Nezih Barut Kutsal ve sorumluluğu çok büyük bir iş yaptıklarını belirterek “Abdi İbrahim olarak 103 yıldır tıpa ve insanlığı hizmet üzere öncü cesur ve yenilikçi bir yaklaşımla her zaman daha iyiye ulaşmak için çaba sarf ediyoruz. Kutsal ve sorumluluğu çok büyük bir iş yapıyoruz. Hayatı iyileştirmek dünyayı iyileştirmek işte bizim işimiz bu aslında. İnsanları iyileştirerek hem onları hem de onları sevenleri mutlu ediyoruz. Bunun içinde dünyayı yakından takip ediyor ülkemize ve insanlarımıza faydalı olabilmek için var gücümüzle çalışıyoruz” dedi.
Barut’un konuşmasının ardından kürsüye gelen Sağlık Bakanı Dr. Mehmet Müezzinoğlu, “Sağlık bugün dünya insanlığının en çok önemsediği birinci öncelikli konu başlığı. Dünyanın her köşesinde yaklaşık 7 milyara varan dünya insanlık nüfusunun birinci önceliği sağlıklı olabilmek. Sağlıklı olabilmek için de koşullarının her geçen gün iyileştirilmesini bekleyen bir insanlık var. Bilim süreçlerine baktığımız da özellikle insan sağlığıyla ilgili her dakika da yeni buluşlar ve yeni gelişmeler var. Bu anlamda ilaç sektörü de ilaç sanayi de insanlığın sağlığı için ve insanlığın geleceğe umut ve güvenle bakması için önemli bir sektör. Türkiye’de de bu sektörün önemli dinamiklerinden biri yüz yılı aşkın kurumsallaşmış bir yapıya kavuşan Abdi İbrahim. Abdi İbrahim’in bugün geldiği bu nokta da yarınlara ait olan vizyonunu takdir etmek bu ülkenin yöneticileri olarak bizim görevimizdir” diye konuştu.
“BİYOTEKNOLOJİ GEÇ KALDIĞIMIZ BİR ALAN”
Biyoteknoloji alanında Türkiye’nin geç kaldığını ancak asla vazgeçemeyeceklerini belirten Bakan Müezzinoğlu “Biyoteknoloji çok geç kaldığımız ama asla vazgeçmememiz gereken alanlardan biridir. Özellikle son 50 yılda Dünya Biyoteknoloji konuşurken ne yazık ki biz yeni yeni konuşmaya başladık. Son yüz yıla baktığımızda dünya inovasyon, katma değer, Arge kelimelerini yoğun bir şekilde kullanırken biz farklı kelimelerin çatışmasını ve mücadelesiyle çatışan bir süreci geride bıraktık. Sağlık Bakanlığı olarak biz bu dönemde Türkiye Sağlık Enstitüleri Başkanlığını kurduk ve Bioteknoloji Enstitüsü’nü kurduk. Bioteknoloji Enstitüsü’nün kurmuş olmanın mutlumu olsak üzülsek mi diye de içimde buruk bir yapı var. O yasayı geçtiğimiz 2014 yılı Kasım ayında çıkardık. Ama 2014 Kasım ayında çıkardığımızda dünya son 50 yıldır Biyoteknoloji konuşuyor. Biz de yeni kurmuş olmanın mutluluğunu yaşayabilirsek yaşayalım diyoruz. Geri kalmış olmanın geç kalmış olmanın hüznünü yaşamaktansa geleceğe daha çok umut ve güvenle bakan tüm dinamiklerimizi devreye sokan bir anlayışla inanıyorum ki bu alandaki açığımızı hızla kapatacağız” diye konuştu.
“BİYOTEKNOLOJİK İLAÇLAR ÜLKEMİZDE ÜRETME İMKANINA KAVUŞACAĞIZ”
Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Fikri Işık, tesisin tamamlandığında cari açığın düşürülmesinde de katkı sağlayacağını belirterek “100 milyon dolarlık yatırım ile hayata geçecek olan bu tesis tamamlandığında büyük oranda ithal ettiğimiz biyoteknolojik ilaçlar ülkemizde üretme imkanına kavuşacağız. Ümit ediyorum ki bu tesiste üretilecek olan ilaçlar, ülkemizde kullanılmanın yanı sıra yurt dışına da ihraç edilecek ve cari açığımızın düşürülmesine önemli bir katkı sağlayacaktır” şeklinde konuştu.
“İNSANLIĞIN GELİŞMESİNE YENİ TEKNOLOJİLER YÖN VERECEK”
İnsanlığın geleceğine yeni teknolojik gelişmelerin yön vereceğini belirten Bakan Işık “İnsanlığın geleceğine günümüzde henüz gelişme aşamasında olan biyoteknoloji gibi yeni teknolojilerin yön vereceği düşünülüyor.Biyoteknoloji alanında ilk olarak 1917 yılında başlayan çalışmalar günümüzde moleküler düzeyde yapılan araştırmalarla önemli ölçüde yaygınlaşmıştır.Biyoteknoloji gıda sürdürülebilirliği su kalitesinin arttırılması yenilenebilir enerjinin yaygınlaştırılması hayvan ve insan sağlığının korunması gibi küresel ölçekteki sorunlarla mücadelede anahtar niteliğindedir. Nüfus artışı yaşlanma kaynakların tükenmesi gibi sorunlar nedeniyle biyoteknoloji uygulamaları her geçen gün yaygınlaşmaktadır. Örneğin ABD’nin 2011 yılında biyoteknoloji alanında yaptığı kamu harcaması yaklaşık 18 milyar dolara ulaşmıştır. 2012 yılında 304 milyar dolar olan küresel biyoteknoloji pazarının bu tesis bittiğinde 408 milyar dolara çıkacağı öngörülüyor.
Biyoteknoloji yeni tanı teknikleri ile yeni aşılar dahil olmak üzere yeni ilaçların üretimi arayışının sürekliliği nedeniyle sağlık alanında önemli bir yere sahiptir. 2000 yılında dünya ilaç pazarının yüzde 10’una sahip biyoteknolojik ürünlerinin payı günümüzde yüzde 20’lere çıkmıştır. Ülkemizde ise biyoteknoljik ürünlerin toplam Pazar büyüklüğü 2014’de 2.6 milyar TL’ye ulaşmış olup bu rakam dünyadaki örneklerine benzer şekilde toplam ilaç pazarının yaklaşık yüzde 20’sine karşılık gelmektedir.2014 yılında 4.7 milyar dolarlık ilaç ithal eden Türkiye her 1 kilogram biyoteknolojik ilaca 1 milyon dolar ödemiştir. Rakamlar ithalata bağımlı bir biyoteknoljik ilaç tedarik modelinin Türkiye için sürdürülebilir olmadığını açıkça göstermektedir. Bu çerçevede bakanlık olarak ilaç sektöründe etkinliğimizi arttırmak amacıyla Sağlık Bakanlığımızla iş birliği yaparak 2015-2018 dönemleri için Türkiye İlaç Sektörü Strateji Belgesi’ni hazırladık” dedi.
Bakan Fikri Işık sözlerini şöyle sürdürdü.
“Belirlediğimiz yol haritası ve ilaç sanayini uluslararası rekabet gücüne sahip dünya ticaretinden daha fazla pay alan küresel bir oyuncu hainle getirmeyi hedefliyoruz. Yine ülkemizde biyoteknoloji alanında çalışmaların sürdürülebilir ve etkili bir yapıya kavuşturulmasını sağlamak üzere Bakanlık olarak Türkiye Biyoteknoloji Strateji Belgesi ve Eylem Planı’nı hazırladık.”