Kategoriler

Erdoğan: 'Bu ülkede iki önemli tehlike var'

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 'Bu ülkede 2 tane önemli tehlike var. Bunlardan bir tanesi makbul Türkler bir diğeri de makbul Kürtler' dedi.

 Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Meydanlarda oluşumun tek sebebi var. Bunlar yıllarca bu ülkede hükümetler kurdular, hükümetler indirdiler. Artık bu ülkede millet hükümet kuracak, millet hükümet indirecek" dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Ankara'nın Gölbaşı ilçesinde vatandaşlarla buluştu. Gölbaşılıları "Ne kadar Rizeliysem ne kadar İstanbulluysam artık o kadar da Ankaralıyım" diyerek selamlayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Onun için bugün buradaki buluşmamızı hemşehrilerimle bir hasret giderme, kucaklaşma, hasbihal etme olarak görüyorum. Ankara'nın her ilçesiyle her mahallesiyle her caddesiyle ilgili çok güzel hatıralarım var. Keçiören'de oturdum. Komşularımdan Mamak'ta gecekondularında ziyaret ettiğim ailelere, Yenimahalle'deki dostlarımdan Sincan, Etimesgut, Altındağ, Çankaya, Pursaklar, Polatlı, Kızılcahamam'daki kardeşlerime kadar Ankara'nın her köşesinin gönlümde ayrı bir yeri var. Sağ olsun Ankara bizi hiç yalnız bırakmadı. Daima yanımızda oldu. Desteğini bizden esirgemedi. Cumhurbaşkanlığı seçiminde de yüzde 52'ye yakın oy oranıyla Ankara bize güç verdi, moral verdi. Allah Hacı Bayram-ı Veli Camii'nin avlusunda el açıp dua eden ak sakallı amcalarımızdan razı olsun. Allah Hamamönü'nün tarih kokan sokaklarında gezerken Taceddin Dergahı'nda rahmetli Muhsin Yazıcıoğlu'nun mezarı başında Fatiha okuyan genç kardeşlerimizden razı olsun" ifadelerini kullandı.

"BU ÜLKEDE İKİ ÖNEMLİ TEHLİKE VAR"
"Bugün burada sizlerle hasbihal etmek, dertleşmek, sizlerle birlikte tüm Türkiye'ye seslenmek, 77 milyon insanımıza içimi dökmek istiyorum" diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Bu ülkede 2 tane önemli tehlike var. Bunlardan bir tanesi makbul Türkler bir diğeri de makbul Kürtler. Biz her ikisine de hayır diyoruz. Bizim anlayışımızda ne siyasi Kürtçülük vardır ne siyasi Türkçülük vardır. Bizim Rabiamız vardır. Rabiamızda ne vardır, bunu hep beraber haykıralım, burası başkent. Tek millet. Tek millette ne var? Türkü, Kürdü, Çerkezi, Abazası, 78 milyonla tek millet. İki, tek bayrak. Bayrağımızın rengi şehidimizin kanıdır. Hilal bağımsızlığımızdır. Yıldız şehidimizin ta kendisidir. Bayrakları bayrak yapan üstündeki kandır, toprak eğer uğrunda ölen varsa vatandır" ifadelerini kullandı.

"ANKARA HİZMETİN DEĞERİNİ BİLİR"
Ankara'yı sadece Türkiye'nin yönetim merkezi olmakla kalmayıp aynı zamanda bir kültür ve medeniyet şehri yapan hizmetlerle buluşturanlara teşekkür eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Ankara hizmetin değerini bilir. Bunun için de tercihini daima hizmetten yana yapar. İstismardan yana değil ideolojilerden yana değil işte Pazar günü tercihin yine hizmetten, istikrardan, güvenden, yeni Türkiye'den yana yapacağına inanıyorum" dedi.
"Pazar günü sandıkları patlatıyor muyuz?" diye soran Erdoğan, alandakilerden 'evet' karşılığını aldı. Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Aman ha sandıklara adeta yüzde 100 katılın. Bunu başaracağız değil mi? Bunun için durmak yok. Pazar günü tarihin en yüksek katılımıyla Ankara sandıklara sahip çıkıyor mu?" diye sordu.

GÖLBAŞI'NA İKİ MÜJDE
Gölbaşı'yla ilgili iki müjdeyi paylaşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Gölbaşı'na 200 yataklı bir hastane inşası için çalışmalar son aşamaya geldi. Proje tamamlanmak üzere. Hemen arkasından ihale ve inşa aşamasına geçilecek. İkinci müjdemiz Mogan Gölü'nün temizlenmesiyle ilgili; onun da projesi hazır, bütçe ayrıldı, çok yakında somut adımlar atılmaya başlanıyor. Hasretle beklediğimiz Gölbaşı'nı ikiye bölen Konya Yolu meselesi Çevre Yolu'ndan Aksaray istikametine yapılacak otoyolla zaten kendiliğinden çözülecek. Hepsinin de Gölbaşımıza hayırlı olmasını diliyorum" diye konuştu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerine şöyle devam etti:
"Şimdi terör örgütünün güdümündeki parti bizim bayrağımıza alternatif çıkarıyor. Bunları görüyoruz değil mi? Şimdi sözüm ona bazı aydınlar çıkmış. Ne aydını ya bunlar karanlık. Bizim bayrağımızın yanına alternatif bayrak çıkaranlardan yana mı olacaksınız yoksa bayrağımızdan yana mı olacaksınız? Neymiş diktatör. Kimmiş o diktatör? Yani 20 tane partinin seçime girdiği yerde diktatör. 90 tane parti var, 20'si seçime giriyor. Her gün bu nasıl diktatör ki gazetelerinden, televizyonlarından küfredecekler, hakaret edecekler ben diktatör olacağım. Ben diktatör olsam sen küfredersin ha, sen kalkıp da afedersin hakaret edersin ha. Diktatörün olduğu bir ülkede bunları yapamazsın. Adamın anında işini bitirirler. Biz demokrasiye inandık. Bu yola böyle çıktık. Ama demokrasiyle yola çıkarken bizi idamla tehdit edenlere bir şey söyledik, biz kefenimizle bu yoldayız dedik. Bunu Doğan medyası sosyal medyasında yapmadı mı? Bak şimdi allayıp pullayıp pudralıyorlar, çıkarıyorlar. Niye? Ha diyorlar ki 'Yine bu yola bunlarla devam etmemeliyiz.' Ben niye meydanlardayım, meydanlarda oluşumun tek sebebi var. Bunlar yıllarca bu ülkede hükümetler kurdular, hükümetler indirdiler. Artık bu ülkede millet hükümet kuracak, millet hükümet indirecek. Sıkıntıları buradan geliyor. Bunlar milli iradeyi ipotek altına almak istiyorlardı ama 10 Ağustos'ta milli irade bunlara 'hayır' dedi. 14 parti ile bir araya geldiler. Evet, yüzde 52 ile millet Erdoğan dedi."

"KIRK ÇÜRÜK YUMURTADAN BİR SAĞLAM YUMURTA ETMEZ"
"Şimdi de eski Türkiye koalisyonu kurdular değil mi?" diye soran Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Atalarımızın güzel bir sözü var. Kırk çürük yumurtadan bir sağlam yumurta etmez. Bunu böyle bilin. Ülke yönetilemez bir haldeydi, siyaset kurumu felç olmuştu, hizmet üretme kabiliyetini yitirmişti, ekonomi çökmüştü, kepenkler kapanmıştı, üretim durmuştu, sosyal barış tehdit altındaydı. İnsanların adeta canları burunlarında geziyordu. Esnaf çiftçi, işçi, memur, emekli, öğrenci, ev kadını... Herkes huzursuzdu. Şimdi soruyorum, 2002'nin Kasım'ında biz bu ülkede yönetimi kimlerden aldık, DSP-MHP-ANAP'tan aldık. Ben şimdi buradan bu partilere gönül veren kardeşlerime sesleniyorum. Kardeşlerim, bu MHP 5 yıllığına iktidara gelmemiş miydi, DSP 5 yıllığına iktidara gelmemiş miydi. Niye bunlar 3.5 yılda bırakıp kaçtılar, niye erken seçim dediler. Fakat iyi ki de demişler yoksa bu millet onların 5 yıllık zulmüne nasıl tahammül edecekti. Onlar gitti, 16 ayda kurduk ve biz iktidar olduk. İyi mi? Ve onlar düşünün MHP'yi parlamentoya bile sokmadı millet. Niye? Cezalandırılması gerekiyordu, millet cezalandırdı, parlamentoya bile sokmadı. Şimdi çıkmış meydanlarda konuşuyor. 'Tek başına iktidar' diyor. Be kardeşim milli irade seni tanıyor, biliyor. Siz değil misiniz 25 tane bankayı batıran, 50 milyar dolar faturayı bu millete kesen siz değil misiniz?" ifadelerini kullandı.

"BENİ MİLLİ İRADE BU MAKAMA GETİRDİ, ONUN İÇİN MEYDANLARDAYIM"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti:
"SHP'si, DYP'si, ANAP'ı, DSP'si, MHP'si bu milleten, memurdan, işçiden ne kadar para kestiler biliyor musunuz? 15 katrilyon. Bunun adı neydi? Zorunlu tasarruf. Çünkü memurlara, işçilere maaş ödeyemiyorlardı. Başbakan oldum masamın üstüne geldi bu. Dedim, devlet memuruna, işçisine borçlu olur mu? Arkadaşlar hemen bunu ödeyeceğiz dedik. Sendikaları çağırdık, oturduk ve bu 15 katrilyonu biz ödedik. Bir de KEY diye bir şey vardı. Yani işçiye, memura dediler ki 'Seni ev sahibi yapacağız.' Maaşlarından kestiler, ne kadar biliyor musunuz? 3.5 katrilyon. Ödemediler, ev de vermediler. Ya bunlar cambaz ya. O borcu kim ödedi? Onu da biz ödedik. 18.5 katrilyon. Şimdi bu MHP'ye gönül verenlere CHP, DSP'ye şunlara bunlara sorun: Ya siz bu ülkede ne yaptınız, şunu bir söyleyin. Peki ben cumhurbaşkanı olarak niye meydandayım, niye bunları söylüyorum. Çünkü milli irade bu makama getirdi, 12 yıl başbakanlık yaptım. Dolayısıyla yaptıklarımızı anlatmak ve yanlışa düşmemek için bunları söylemek zorundayım. Onun için meydanlardayım."  

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Ankara’nın Gölbaşı ilçesinde vatandaşlarla buluştu. Halka hitap eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, koalisyon döneminde milletin Düzce, Bolu, Sakarya, Kocaeli depreminin altında kaldığını belirterek, "Bu kadar acizdiler. Bizim dönemimiz de deprem olmadı mı? Bingöl depremi oldu. 1 yılda yeni Bingöl inşa ettik, Simav depremi oldu, 1 yılda Simav’ı yeniden inşa ettik. Van depremi oldu, büyük bir felaket. 2 yılda Van’ı yeniden inşa ettik. Yaptığımız yatırım ne biliyor musunuz? 5 katrilyon sadece deprem için yatırım yaptık Van’a. Peki bugüne kadar Van’a ne kadar yatırım yaptık biliyor musunuz? 18 katrilyon" dedi.

Doğu ve Güneydoğu’da Kürtlere seslenen Erdoğan, "Ey benim Kürt kardeşlerim bunlar sizi sevmiyor. Bunlar sadece sizin istismarınızı yapıyor, seni biz seviyoruz biz. Allah’ın için seviyoruz ama Kürt olduğun için değil" diye konuştu.

"İNSANLAR HAYALLERİNİ KAYBETMİŞLERDİ"

Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Herkes bırakın geleceği düşünmeyi artık 1 gün sonrasını göremez duruma gelmişti. İnsanlar hayallerini kaybetmişlerdi, ülkenin hiçbir meselesini çözemiyorlardı, yasaklar konusunda ise Maşallah çok mahirdiler. Başörtüsünü kimler kaldırdı? Bu CHP başörtüsünü yasaklayanlardan değil miydi ve üniversitede rektör yardımcısı olan hanımefendi bu partinin milletvekili olmadı mı? Bunlar ikna odalarının mahirleri değil miydiler. Ben imam hatip mezunuyum. 4 çocuğumun 4’ü de imam hatip mezunu. İki kızım iki oğlum ama ben dertliydim, benim derdim vardı. Niye? Kızlarım bu ülkede okuyamadı. Çocuklarım bu ülkede okuyamadı. Niye? Başörtüsü engeli, katsayı engeli. Buna takıldılar ve yurtdışına göndermek durumunda kaldım. Binlerce kızımız, binlerce yavrumuz yurtdışında okumak zorunda kaldılar. Peki bu zulüm değil miydi? Soruyorum, bu zulme karşı direnmek hakkımız değil miydi? Ne oldu, gittiler, okudular, geldiler. 600 bin imam hatip öğrencisi vardı, 60 bine düştü. 28 Şubat sebebiyle. Şimdi orta kısımlar açıldı mı? Fakat Kılıçdaroğlu ne diyor, imam hatiplerin orta kısımlarını yeniden kapatacağını söylüyor. Bunlar yerine göre esiyor. Rüzgar gülü gibi. Kayseri’ye gidiyor, ’ben böyle bir şey söylemedim’ diyor. Ya ne söylemedin? Seçim beyannamende var. 1+8+3 diyorsun. 1+8 formülünün ne olduğunu biliriz. Ne demektir? İmam hatiplerin, meslek okullarının orta kısmını kapatıyoruz. O zaman 600 binden 60 bine düştü. Açıldı mı orta kısımlar, açıldı. Şimdi ne oldu öğrenci sayısı 1 milyon. Yahu bu Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları zorla mı gönderiyor çocuklarını oraya? Hayır. Kendi tasarrufuyla yavrusunu gönderiyor. Sana ne, bırak göndersin. Üniversite imtihanlarında kazanırsa istediği üniversiteye girsin, engelleme. Dünyanın hiçbir yerinde böyle bir zihniyet, böyle bir mantık yok. Şimdi Danıştay bir karar daha aldı. ’Düz liselerde de başörtülü olarak okula gidebilirsin.’ Bir yeni karar daha çıktı. HSYK, ’yargıda başörtülü olarak görev yapabilirsiniz’ dedi. Adalet bu, adaletin gereği bu. Demek ki Türkiye normalleşiyor. Normalleşen Türkiye’nin huzuruna birileri de kast ediyor. İstemiyorlar huzur dolu bir Türkiye olsun ama onlar isteseler de istemeseler de şunu unutmayın, hak nurunu tamamlayacaktır. Böyle yürüyeceğiz bu yolda."

"ŞİMDİ ELİNDE SAZ OLANLARA İNANMAYIN, BUNLARIN SAZINA GÜVENİLMEZ"

"Sakallı" diye babaları evlatlarının yemin törenine almadıklarını hatırlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Bu ülke sadece ’Kürtçe kaset çıkartacağım’ dediği için Ahmet Kaya’nın vatanından ayrılmak zorunda kaldığı günlere şahit oldu. Ben kendisine rahmet diliyorum. Çünkü cezaevine giderken Kazlıçeşme’de 1 milyona yakın insanın toplandığı o günde, o da beni uğurlayanlardan bir tanesiydi. Ve o gün dertli birkaç türküyü söylemişti. Ama bizim Kürtçe kaset çıkarmamak gibi bir derdimiz yoktu ki. İşte geldik, Kürtçe kaset var mı, her türlüsü var mı, Zazaca’sı da var mı, Arapçası da var mı? Bırak ya isteyen istediği gibi çalsın, isteyen istediği gibi dinlesin ya. Bunlar korkak, korkak. Ve o gün, biliyorsunuz orada bulunanlardan bazı köşe yazarları ertesi günü ’vay şerefsiz vay’ diye gazetelerinde başlık atmışlardı. Sonra utanmadan, sıkılmadan ’biz orada değildik’ dediler. Resimleriniz var resimleriniz, ne orada değildiniz be. Hepiniz fotoğraf karelerine girdiniz be, kovaladınız o rahmetliyi be. Hepiniz oradaydınız. Ben Kürt kardeşlerime bunun için sesleniyorum. Şimdi de elinde saz olanlara inanmayın. Bunların sazına güvenilmez. Gerçek aşıklardan değil bunlar. Gerçek aşıklar şu anda toprağın altında. Onlar diyor ki ’Uzun ince bir yoldayız, gidiyoruz gündüz gece.’ Unutmayın Aşık Veysel’i de bu Ankara’ya sokmamıştı bu zihniyet. Bunlar bu kadar pespaye tipler" ifadelerini kullandı.

"O KARA GÜNLERİ HEP YAŞADIK"

Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Bakın ben Ziya Gökalp’in şiirini okuduğum için hapse girdiğim, hukukun, demokrasinin, özgürlüklerin ayaklar altına alındığı o kara günleri hep yaşadık. İçine kapanan bir Türkiye adeta bölgesiyle dünyasıyla tamamen irtibatı kopartılmış bir Türkiye. Bütün bunlara rağmen İnşallah bunları aştık, aşıyoruz. Neydi milli gelirimiz? 230 milyar dolar. Çok enteresan, şimdi 800 milyar dolar. Devletin dış borcu neydi biliyor muydunuz? Milli gelire oranla yüzde 73. Şimdi yüzde 35. Enflasyon yüzde 30’du, şimdi tek haneli rakam. Devletin borçlanma faizi yüzde 63’tü, şimdi tek haneli rakam. Tüm çiftçi kardeşlerime sesleniyorum, Ziraat Bankası yüzde 59 faizle kredi veriyordu, şimdi yüzde 0-8 arası faizde kredi veriyor. Esnafa Halkbank yüzde 46 faizle kredi veriyordu, şimdi o da 0-8 aralığında. Nereden nereye geldi. Onlar zulmettiler, biz zulmü kaldırdık" açıklamasında bulundu.

"MİLLİYETÇİLİK DİYORLAR BUNLARDAN OLSA OLSA KAFATASI MİLLİYETÇİSİ OLUR"

"Bir de 15 günde, 15 kanun hadisesini hatırlıyorsunuz değil mi? Sayın Derviş’i Amerika’dan ithal ettiler" diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti:

"Ne dedi Sayın Derviş, ’15 günde 15 kanun çıkmazsa IMF’ten para gelmeyecek.’ Para gelmeyince de burası çok önemli emeklinin, memurun, işçinin maaşı ödenemeyecek. Sadece IMF’nin değil bildirilerin, manşetlerin, brifinglerin, bildirilerin sözü siyasi partilerden, hükümetten daha fazla geçiyordu. Türkiye’ye bu kara günleri yaşatanların gözü ise kendi kavgalarından, hesaplarından başka bir şey görmüyordu. Koalisyon partilerinin kendi iç çekişmeleri yüzünden ülke karar alınamaz, alınan kararlar da uygulanamaz hale gelmişti. Tüm bu söylediklerimde eksik var, fazla yok. Peki bu IMF, MHP, DSP, ANAP’la Türkiye’ye ne kadar borç verdi ve biz ne kadar borçla devraldık. 27.5 milyar dolar. Ben şimdi MHP, CHP, yavrusu DSP’ye ve hepsine sesleniyorum. Bu borcu biz ödedik. Şimdi borcumuz yok. Başbakanlığım döneminde bitti, şimdi onlar bizden istiyor. 5.5 milyar dolar. Arkadaşlara dedik imzalayın, veren el alan elden üstündür. Bu duruma geldik. ’Milliyetçiyiz’ diyorlar bunlardan olsa olsa kafatası milliyetçisi olur. Milliyetçilik hizmettir, hizmet. Merkez Bankamız bizim milli bankamız değil mi? Kasasında ne vardı biliyor musunuz? 27.5 milyar dolar, yarıdan fazlası yurtdışındaki vatandaşlarımızındı. Şu anda ne var kasada, 122 milyar dolar. Bak nereden nereye. 27.5 milyar dolar nire 122 milyar dolar nire. Bunları da bak bu hale getirdik. Biz gücümüzü buradan alıyoruz.

Altyapıda Türkiye’nin çehresi değişti. 76 üniversitemiz vardı, şimdi 193 üniversitemiz var. 346 bin derslik vardı 79 senede yapıldı bu. Biz buna 12 senede 234 bin derslik ilave ettik. Kardeşlerim, kitapları bedava verdik mi? Bitti. 182 bin öğrencilik yurtlarımız vardı, şimdi hem standartları yükselttik, ranzalarda kalınıyordu, buna 207 bin kişilik ilave yaptık. Artık 1-3 kişilik odalar, tuvaleti, banyosu içinde. Öyle koğuş sistemi değil. Ne kadar burs, kredi alıyorlardı, 45 liracık. Şimdi 330 lira artı beslenme yardımı. Master öğrencileri 660 lira, doktora öğrencileri 990 lira alıyor."

"MESELE KILAVUZ MESELESİ"

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nu eleştiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Çıkmış Kılıçdaroğlu ’harçları kaldıracağım’ diyor. Ya harçlar başbakanlığım döneminde kalktı. Bunların haberi yok. Demek ki millet boşuna çarkçı Kemal diyor, bundan diyor. Kars’a gitmiş, Kars’ta zaten karşısında doğru dürüst bir katılım da yok, orada ne diyor biliyor musunuz? Et Balık Kurumu’nu biz gelince kaldıracağız diyor. Ne yapacaklarmış? Et Süt Kurumu. Bunun ne biçim kılavuzu var. Biz bunu Et Süt Kurumu yapalı yaklaşık 3 yıl oldu. Şu anda zaten Et Balık Kurumu değil Et Süt Kurumu. Şöyle bir Et Süt Kurumu’na gidip de bir kıyma alsa işi bitirecek, orada tabloyu görecek. Ah kardeşlerim ah mesele kılavuz meselesi. Sağlıkta bin 78 sağlık tesisi ile devraldık Türkiye’yi. Bu Kılıçdaroğlu biliyorsunuz 6 yıl SSK’nın başındaydı, batırdı değil mi? Neydi o hastanelerin hali, ilaçlarımızı alabiliyor muyduk? Şimdi istediğin hastaneye gidiyor musun, istediğin eczaneden ilacını alabiliyor musun? Halep oradaysa arşın burada. 12 yılda 2 bin 500 sağlık tesisi kazandırdık. Sağlık çalışanlarının sayısını 178 binden 780 bine çıkardık. Şimdi Ankara’ya 2 tane dev şehir hastanesi yapıyoruz. Birisi Etlik’te birisi de Bilkent’te. Bu hastanelerde ’yok’ yok" ifadelerini kullandı.

Yorumlar

Daha Fazla Haber
BURSA
Kadınlar, toplumsal eşitsizliğe ve şiddete karşı sesini yükseltiyor
BURSA
Tarihi Kentler Birliği’nden Osmangazi Belediyesi’ne ödül
BURSA
İnegöl belediyesi 8. Kitap fuarı başladı
BURSA
Bursa’da müzeleri bir günlüğüne çocuklar yönetti
BURSA
GÜMRÜK KAPILARINDAKİ “SİSTEM ZULMÜ” TBMM GÜNDEMİNDE!
BURSA
Gemlik'te sağanak taşkınına Başkan müdahalesi
BURSA
Büyükşehir, karla mücadele çalışmalarını sürdürüyor
BURSA
Kar Yağışı Sonrası Ekipler Sahaya İndi
BURSA
Bursa Kastamonu Dernekler Federasyonu’nda yeni başkan Erol Bodur seçildi
BURSA
YILDIRIM’DA 42 YILLIK ÖĞRETMEN ALKIŞLARLA EMEKLİLİĞE UĞURLANDI