"İki hastalık arasında, EVH’nin ölümle sonuçlanma oranının çok daha yüksek olması nedeniyle ise, EVH’ye karşı daha ciddi önlemler alınması gerekiyor. Bilim dünyasının 1976’dan beri tanıdığı Ebola virüsü, o tarihten bu yana, birkaç yılda bir, Sahraaltı Afrika’nın doğu ve orta bölgelerinde küçük salgınlara neden olmaktaydı. Kısa süre sonra kendiliğinden sonlanan bu salgınlar; tıp insanlarını kuşkulandırır, ancak salgınlar bir süre sonra yatışırdı.
2014’ün ilk aylarında baş gösteren yeni EVH salgını ise, öncekilerden farklı olarak Sahraaltı Safrika’nın batı sahillerinde ilk kez Gine’de ortaya çıktı. Hastalık, hemen ardından Liberya, Siera Leone ve Nijerya’ya sıçradı. Sonraları, hastalığa Demokratik Kongo Cumhuriyeti’nde de rastlandı. Resmi rakamlara göre Ağustos 2014 sonu itibarıyla 3069 kişide EVH saptanırken, 1552 kişi bu hastalıktan ötürü yaşamlarını yitirdiler. Ancak bölgeyi iyi tanıyan eksperler, hastalığın saptanandan çok daha yaygın olduğunu düşünüyor" dedi.
Çakır, bir virüs hastalığı olan Ebola’nın belirtilerini ise şöyle sıraladı:
"Hastalık virüsün alınmasından 2 ila 21 gün sonra ortaya çıkar. Hastalığın en önemli belirtileri, yüksek ateş, bulantı, kusma, karın ağrısı ile birlikte deri içinde ve ağız, burun ve idrar yolu gibi yerlerde kanamalar olarak görülür. Bu tablo, gittikçe ciddiyet kazanarak hastaların yaşamlarına mal olabilir."
Çakır, Ebola virüs hastalığının kaynağının ise, Afrika’da ormanlara da yaşayan meyve yarasaları olduğunu vurgulayarak şunları kaydetti:
"Hastalanmadan, virüsü birbirlerine bulaştıran meyve yarasaları, yedikleri ama bitirmedikleri meyveler aracılığıyla veya virüs içeren idrar ve diğer vücut atıklarıyla çevreyi kirletiyorlar. Meyve yarasalarından hastalığı, özellikle maymungiller (şempanze, goril ve diğerleri) kapıyor ve hastalandıklarında telef oluyorlar. İnsanlar ise hastalığı bu maymunlardan alıyorlar. Afrika’da maymungillerin ve diğer vahşi av eti tüketiminin, hastalığın insanlar arasında bulaştırılıp yayılmasında rolü olduğu kesin olarak saptanmış durumda.
İnsanlar da, Ebola virüsünü kan, idrar ve diğer hemen her türlü vücut sıvısıyla çıkarıp hastalığı başkalarına bulaştırabiliyorlar. Salgının nasıl durdurulacağı konusunda tek ve net bir yol haritası bulunmazken; belirti gösteren kişilere ihtiyaçları olan tıbbi bakımın verilmesi ve hastalığı başkalarına bulaştırmalarının önüne geçmek için bu hastaları toplumdan ayırmak büyük önem taşıyor" diye konuştu.