“TÜRKİYE İÇ SAVAŞ VE PARÇALANMANIN KAYALIKLARINA ÇOK SERT ÇARPABİLİRDİ”
Bahçeli, 16 Nisan da yapılacak anayasa değişiklik referandumun da MHP’nin neden ‘evet’ diyeceğini açıkladığı konuşmasını şöyle sürdürdü:
“Gelişmelere dikkat ediniz, Türkiye her taraftan sarılmıştır. Çevremiz vahşetin ambargosu altındadır. Böyle bir durumda devleti sahipsiz bırakamazdık, bırakmadık. Böylesi sıkıntılı ve ağır sorunlu dönemde hükümet etme sistemindeki kilitlenme ve tartışmalara katlanamazdık, katlanmadık. Türk düşmanları karşımızdaydı. Haçlı emelleri avımızdaydı. Teslimiyetçiler pusudaydı. Hıyanete ortak olanlar sinsi bir şekilde fırsat kolluyordu. Manda ve himaye özlemi çekenler yeniden ayaklanmıştı. Türkiye’nin işgal planları yapılıyordu. 15 Temmuz’da bunu bizzat yaşadık ve gördük. Pes edeceğimiz düşünülmüştü ‘tamam’ diyeceğimiz sanılmıştı. Geri çekileceğimiz kurgulanmıştı. Bilmiyorlardı ki, Türk milleti dayatmaya gelmez, tehditler sökmez. Kiralık tuttukları teröristlerle üzerimize geldiler. Yeri geldi PKK’ya, yeri geldi IŞİD’e, yeri geldi YPG’ye, yeri geldi FETÖ’ye cinayet ve yıkım emri verdiler. Kimler? Elbette Türkiye’ye düşman kesilen ülke ve güçler. Bunlara karşı Türkiye’nin eli güçlü olmalıydı. Bunlara karşı milli birlik ve dayanışma ruhu harekete geçmeliydi. Özellikle 2007’den beri tartışmaların odağında bulunan hükümet etme sistemindeki düğüm çözülmeli, Türkiye fiili prangadan kurtulmalıydı. Çünkü bu, 15 Temmuz’dan sonra mecburi hal almıştı. Devlet elimizden gidebilirdi. Vatan kaybedebilirdik. Türkiye iç savaş ve parçalanmanın kayalıklarına çok sert çarpabilirdi. 15 Temmuz’da projelendirilen buydu. FETÖ, millete bomba attı. Zalimler kudurmuş gibi Türkiye’yi kurşunladı. TSK içine yuvalanmış bir avuç terörist; uçaklarla, helikopterlerle, tanklarla milli kurum ve kuruluşları ateş altına aldı. Ancak zor oyunu bozdu, Türk milleti hainleri, ederi bir dolar olan şerefsizleri hak ettikleri şekilde cezalandırdı. 15 Temmuz’dan sonra sistem anlaşmazlıkları doğru olamayacaktı. Devletin toplum sözleşmesinin yörüngesine çekilmesi şarttı. Anayasayı hakim kılmak hepimizin göreviydi. Bu itibarla 11 Ekim 2016 tarihinde tarihi bir çağrıda bulundum. Yeni darbe, kriz, darboğaz, kaos ihtimallerine karşı bir olmayı, diri olmayı, sistemsel açmazları düzeltmeyi önerdim. Adalet ve Kalkınma Partisi bu seslenişimize kulak verdi. Buluşup konuştuk. Oturup anlaştık, 18 maddelik anayasa değişikliği paketinde mutabakata vardık. Biz dağılan umutları toplamak için evet diyoruz. Kuşatılmış bekamızı güçlendirmek için evet diyoruz. Kırılan hayalleri canlandırmak için evet diyoruz.”
“FIRAT KALKANI HAREKATI BAŞARILI OLMUŞTUR”
Bahçeli, ‘Türk askerinin 216 günlük kahramanca mücadelesinden sonra Fırat Kalkanı Hareketi’nin ilk etabı tamamlanmıştır. Türkiye; doğru politika, isabetli strateji, yerinde harekâtla önemli bir eşiği aşmıştır. Kim ne söylerse söylesin, Fırat Kalkanı Harekatı başarılı olmuştur.‘Bu kapsamda emperyalizmin tekerine çomak sokulmuştur.İnşa edilmek istenen terör koridoru perdelenmiş, kesilmiştir.Sınırlarımız güvenliğe alınmıştır.Terör örgütleri geniş bir alandan sökülüp atılmıştır.Cerablus’tan El Bab’a kadar Türkiye bölgeye mühür vurmuştur.Türk Silahlı Kuvvetleri’ni kutluyorum, Mehmetçiğin alnından öpüyorum. Verdiğimiz 71 şehit Türk milletinin şeref ve varlık haklarını müdafaa etmiştir. Vatan topraklarına sınır ötesinden ve mücavir alanlardan kaynaklanan saldırgan ve düşmanca müdahaleler engellenmiştir. Şüphesiz tehdit sönmemiştir. Tehlikeler geçmemiştir. Riskler gerilememiştir. Küresel güçlerin maşaları halen kan dökmektedir. 4 Nisan günü Gabar Dağı’nda 3 Mehmedimizi şehit eden, 5’ni de yaralayan hainler himaye altındadır. Nitekim IŞİD, PYD-YPG, PKK hala faaldir. PKK-YPG’nin Suriye’de 100 bin kişilik ordu kurmak için mücadele verdiği dillerde, medyanın manşetlerindedir. Menbiç aklımızda, Rakka stratejik hedef kümesindedir ve böyle olmalıdır. Terörizmi kullanan şer güçler Musul’da, Sincar’da devriye gezmektedir. Türkiye’nin milli bekasına yönelik emellerde azalma yoktur. Tam tersine artış ve yükseliş söz konusudur" dedi.