17 Ağustos 1999 tarihindeki Marmara depreminde en büyük hasarı gören ve 3 bin 891 vatandaşın hayatını kaybettiği Sakarya'da insanlar o günü dün gibi hatırlıyor. Depremden sağ kurtulan birçok vatandaş o yıllarda Adapazarı'nı terk ederken geride kalanlar hayatlarına devam etmeye çalıştı. 17 Ağustos'ta saatler 03.02'de büyük gürültünün ardından sarsıntı ile uyanan Sakaryalı ailelerden Coşkun ailesi, 15 yıldır deprem olacak korkusu ile deprem sonrası yaptıkları ahşap evde yaşamaya devam ediyor.
Ozanlar mahallesinde 5 katlı bir binanın 5'inci katında oturan Coşkun ailesi, deprem sonrası 8 ay çadırda yaşadı. Ağır kış şartlarında çadırda tam anlamıyla sefalet çektiklerini anlatan Ünzile Coşkun, oğullarının kendilerine ait arazide bir ahşap ev yaptığını ve o günden beri burada yaşadıklarını anlattı. Tabiat ile iç içe ağaçların dekor olarak kaldığı evde kocası ve iki oğlu ile birlikte yaşayan Ünzile Coşkun, bir daha asla bir binada oturmayacağını söyledi.
Bahçesinde çeşitli hayvanlar besleyen ve kendi ürününü kendi yetiştiren Ünzile Coşkun depremde evlerinin yıkılmadığını ancak yaşadıkları korkunun kendisini ve ailesini burada yaşamaya ittiğini söyledi, şimdiki hayatlarından gayet memnun olduklarını ifade etti.
Deprem anını dün gibi hatırlayan babaanne Ünzile Coşkun, şöyle konuştu: "Büyük bir uğultu koptu. Ey mübarek dedim, yağmur yağıyor zannettim. İçeriye tozla karışık kırmızı bir alev, kokuyla beraber geldi. Sallanmaya başladık. Elimle çocuğun üstüne kapandım. İki günlük bebekti. Ha kalktım kalkacağım derken çevriliverdim üstüme düştü. Kalktım çocuğu aldım komşular seslendi 'deprem oldu' diye. Ben kıyamet sandım. Böyle deprem olmaz dedim kıyamet kopuyor zannettim uzun sürmese dedim. Ondan sonra çocuğu aldım anasıyla babasına aşağıya inin dedim. Ben kapıda kaldım bir ayağım kapıda bir ayağım eşikte öyle kaldım. Aşağıya indik merdivenler ayrıktı. Çocuklara dedim Sait, Hasan, Hüseyin hepsi de buradayız dediler. Sonra buraya geldik. Gelişimiz o oldu. Bir daha binaya çıkmadık."
Depremden sonra yaşadıklarını hâla unutamadığını belirten Ünzile Coşkun, şunları söyledi: “Altından su geçen yere tahtayı döşedik. Parmağını sokuyorsun, parmağın suyun içine giriyor. Biz onun üstünde yatıyorduk. Başka yatacak yerimiz yok, 5’inci kattan da korkuyorlar, çıkmıyorlar. 8 ay böyle yaşadık sonra bu ahşap evi yaptık.”
Ünzile Coşkun'un dünürü olan ve depremden bir hafta önce kızı doğum yaptığı için Adana'dan Adapazarı'na gelen Sevcan Yorulmaz, “Kızım depremde iki günlüktü doğum yaptığında. Burada yaşadık, kadermiş. Yani çok korktuk” dedi. Depreme iki günlükken yakalanan Metehan Coşkun o günleri hissettiğini söyleyerek, anneannesi ve babaannesiyle mutluluk pozu verdi.