Kategoriler

Davutoğlu’ndan çiftçiye büyük müjde

Başbakan Ahmet Davutoğlu, partisinin Atatürk Kapalı Spor Salonunda yapılan Tekirdağ İl Konresi'ne katıldı. Davutoğlu 'Pirincin KDV oranını yüzde 8'den yüzde 1'e düşürüyoruz. Tekirdağ'ın, Trakya'nın bu müjdeyi beklediğini biliyorum' dedi.

 Davutoğlu, partisinin Atatürk Kapalı Spor Salonunda yapılan Tekirdağ İl Konresi'ne katıldı. Tekirdağ’a, Edirne’ye, Kırklareli’ne geldiğinde yalnız Trakya'yı değil, Tuna’ya kadar bütün Balkanlar’ı konuştuklarını belirten Davutoğlu, "Geçen ay Makedonya’ya gittiğimde gözlerimizi yaşartan bir hadiseye şahit olduk. Türkçe Bayramında, Yunus Emre’den ilham almış Horasan erenlerinin evlad-ı Fatihan'ın torunu Makedonyalı soydaşlarımızla, dindaşlarımızla bir araya geldiğimizde bizden bayrak istediler, al bayrak, kongremizi şereflendiren binlerce al bayrak istediler. Biz de onlara söz verdik. Ve bu sözümüzü yerine getireceğiz. İnşallah önümüzdeki haftalarda onlara söz verdiğimiz gibi önce Üsküp’e, Gostivar’a, Kalkanderen’e, Ohri’ye ve Makedonya’nın her bir köşesine sonra da Balkanların her yerine, isteyen her haneye bir al bayrak, bir kur'an-ı azimüşşan ve bir Türkçe sözlük hediye edeceğiz" dedi.

Zulme karşı sessiz kalmış bir nesil devamı olmadıklarını belirten Davutoğlu, "İnşallah bir gün özgür Kudüs’te hep beraber olacağız. Nasıl zalim Milasoviç ve onun zalimleri Saray Bosna’yı döverken hepimizin yüreği Saray Bosna’yla, Mostar’la atmıştır. Şimdi de hepimizin yüreği Gazze’de, Filistin’de, Suriye’de Somali’de, Irak’ta atıyor. Çünkü biz, zulme karşı sessiz kalmış, zillete düşmüş bir neslin devamı değiliz. Aksine dünyanın her yerine ilahi kelimetullah davasını, adalet davasını götürmüş, Avrupa’da bugün ırkçılık karşısında ders alınması gereken Saray Bosna ve Balkanlar’da bütün dinlere, inançlara özgürce yaşama hakkı tanımış evladı fatihanın torunlarıyız. Bugün Berlin’de Fatih Camii’ni yakanlar. Ziyaret ettim, Almaya’da 94 camimize saldırıda bulunanlar. 100’lerce camiye Avrupa’nın her yerinde saldırıda bulunanlar. Bu anlamda kültür terörü işleyenler, gelsinler Rumeli tarihinden ders alsınlar. Kilisenin, caminin, sinagogun yan yana olduğu asırlarca yan yana yaşadığı Saray Bosna’dan, Üsküp’ten, Filibe’den, Edirne’den, Tekirdağ’dan ders alsınlar. Şimdi, AK Partiyi eleştirmeye kalkanlar ve sanki AK Parti farklı düşüncelere müsamahakar değilmiş gibi içeride ve dışarıda bir takım propaganda yürütenler son 12 yıl içinde Türkiye’de her konuda tam bir özgürlük ikliminin yaşanmış olduğunu görebilirler" dedi.

AK Parti mensuplarından, Tekirdağ’da her yere, her köşeye, her sokağa, her ilçeye, her mahalleye gitmelerini ve özgürlük davasını anlatmalarını isteyen Davutoğlu, "28 Şubat’ta yapılan zulümleri, 12 Eylül döneminde yaşanan baskıları, 27 Mayısta dar ağacına gönderilen şehit başbakanımızı hatırlatarak, 12 yıllık özgürlük destanımızı anlatacaksınız. Trakya, her zaman demokrasinin kalesi oldu. Demokrat bir zihniyete sahip oldu. Trakya hiç bir zaman Cumhuriyet Halk Parti’sinin tek parti zihniyetine tabi olmadı. Darbelerin yanında olmadı. Özgürlüklerin yanında oldu. İşte şimdi de bu özgürlüklerin teminatı AK Parti’dir. Burada bir kez daha bütün Trakya’ya, bütün Anadolu’ya şu taahhütte bulunuyoruz. Türkiye son 12 yıl içinde nasıl demokrasiden nasibini almışsa önümüzdeki dönemde 2023’e giderken yükselen cumhuriyetimizi, kökleşen demokrasi ile birleştireceğiz. Biz, cumhuriyetçiyiz. Cumhuriyet Halk Partisi gibi sadece adında cumhuriyet olan bir parti değiliz.

Biz gönülden cumhuriyetçiyiz, yürekten cumhuriyetçiyiz, zihinden cumhuriyetçiyiz, emekle cumhuriyetçiyiz. Cumhuriyetçilik cumhuriyeti yüceltmekle olur. Cumhurun sesine kulak vermekle olur. Tek parti döneminde her türlü baskıyla cumhurun üzerine gidenler, özgürlükleri kısıtlayan bir geleneğin takipçisi olanlar hiçbir zaman cumhuriyetçi olmazlar. Şimdi bütçe konuşmasında hatırlarsanız Mısır’daki darbecilere sahip çıkınca Kılıçdaroğlu, dönüp ona demiştim ki: ‘Sahip çıkıyorsunuz, çünkü siz de darbecisiniz.’ Türkiye’de her darbenin ya yanında, ya arkasında, ya önünde Cumhuriyet Halk Partisi oldu. Şimdi samimi Cumhuriyet Halk Partili kardeşlerime, seçmenlerime de sesleniyorum. Son olarak 17-25 Aralık’la, 19 Ocak MİT TIR’larına yapılan baskınla, 27 Mart’ta bizzat benim odamı dinleme zilletine düşen çeteyle Kılıçdaroğlu’nun yan yana durmasını içinize sindiriyor musunuz?" dedi.

Kimsenin demokrasi sınavında millete hesap vermekten kaçamayacağını belirten Davutoğlu, "Şimdi, öyle bir dönemden geçiyoruz ki herkes sınavda. Soruyorum Kılıçdaroğlu’na aslında kendi milletvekili, bir bayan CHP milletvekili, Kılıçdaroğlu’na paralel çeteyle iş birliğini sordu. 12 soru yöneltti. Daha Kılıçdaroğlu’ndan cevap yok. Kapalı kapalar ardında Türk demokrasisine karşı bu paralele çeteyle ne planladınız. Çıkın ve açıklayın. Hem cumhuriyetçilik yapacaksınız, cumhuriyetçilik iddiasında bulunacaksınız hem de dinimizi istismar eden, hayır hasenat peşinde olan vatandaşlarımızı iyi niyetini istismar ederek Türkiye’de bürokrasi üzerinden darbe yapmak isteyen bir çeteyle beraber hareket edeceksiniz. İşte bunların cumhuriyetçiliği bu kadar.

Cumhuriyet Halk Partisi’nin cumhuriyetçiliği, cumhurla ilgili değildir. Belki bir gazeteyle ilgilidir. Olabilir. Cumhuriyet gazetesiyle ilgili olabilir. Ama cumhurla ilgili değildir, cumhuriyetle ilgili değildir. Dikkat edin o gazete peygamber efendimize hakaret ima eden karikatürleri bastığında yanında Kılıçdaroğlu vardı. Cumhur yoktu ama Kılıçdaroğlu o hakaretlerin yanında durdu, arkasında durdu. İşte biz buradan sesleniyoruz. Her türlü basın özgürlüğü ülkemizde teminat altındadır. Her türlü teröre karşı da her türlü güvence alacağız. Ama milletin değerlerine hele hele 1 buçuk milyar Müslümanın alemlere rahmet olarak gördüğü Hazreti Peygambere hakaret edilmesine izin vermedik, vermeyeceğiz" dedi.

Davutoğlu sözlerini şöyle sürdürdü: "Anadolu’dan Tekirdağ’a Süleymapaşa’yla yürüyen o yörük obaları, o evladı fatihan, resül aşkına yürüdüler, Hazreti Muhammed aşkına yürüdüler. Hazreti Ahmet Mahmud-u Muhammed Mustafa sallalahü aleyhüvessellem aşkına yürüdüler. İşte biz de aynı yoldayız. Kim ne derse desin, kınayanın kınamasından çekinmeden söylüyoruz. Bizim için cumhuriyet ve cumhuriyetçilik milli değerlerle buluşan bir zihniyettir. Cumhurla buluşan bir zihniyettir. Cumhuriyet Halk Partisi’nin cumhurla da cumhuriyetle de ilgili yoktur. Eğer olsaydı bakınız Türkiye’de ilk defa cumhurbaşkanı halk tarafından seçildi. Ve adaylar çıktı.

Birisi 12 yıllık Ak Parti devrimine destan yazan, kurucu başkanımız Recep Tayyip Erdoğan. Biz Ak Parti kadroları, cumhuriyete aşık olduğumuz için cumhuriyeti hayat felsefemiz gördüğümüz için kendi adayımızı çıkardık, arkasında durduk ve cumhuriyetin en yüce makamına cumhurbaşkanlığı makamına A^K Partili liderimizi aday gösterdik. Peki CHP ne yaptı. Hani cumhuriyetçi CHP kendi içinden cumhuriyetin zirvesine cumhurbaşkanlığına bir aday gösterme cesareti ortaya koyabildi mi? Kılıçdaroğlu madem cumhuriyet aşığıydın niçin aday olmadım? Niçin cumhurun önüne çıkıp da cumhuriyeti taçlandırmak için ben cumhurbaşkanlığına adayım deme cesareti gösteremedin? Gösteremezler çünkü milletten onay ve izin alamayacaklarını bilirler. Gelirler Trakya’da, İzmir’de, Muğla’da, Ege, Akdeniz, Trakya kıyılarında cumhuriyetçilik yaparlar. Cumhuriyetçilik Türkiye’nin her bir santimetre karesinde yapıldığı zaman cumhuriyetçiliktir. Peki ne yaptılar? Milliyetçi hareket Partisi, niçin kendi içinden bir aday çıkaramadı? Neden Türkiye Cumhuriyet devletinin başına bir Milliyetçi Hareket Partili’yi aday gösteremedi. Çünkü o da bilir ki milliyetçilik sadece onun ismindedir. Türkiye’de milliyetçilik iddiasında bulunmak için, vatanperverlik iddiasında bulunmak için Namık Kemal’in izinde yürüyebilmek için Hakkari’de de Edirne’de de Kars’ta da, Muğla’da da aynı sözü söylemek lazım. Oralara da gidebilmek lazım. Bu al bayrağı oralarda da dalgalandırmak lazım. Biz çok üzerine gidince Tunceli’ye gitti. Sadece valiliğin önünde konuştu ve geri döndü. Biz nereye gidersek gidelim oranın her yerinde vatandaşımızla kucaklaşırız. Vatandaşımızın kokusundan onun yüreğinden güç alırız.

Onun için bütün partiler arasında bir tek Ak Parti cumhurbaşkanlığına kendi adayını çıkardı. Diğerleri ne yaptı Pensilvanya’da yapılan bir siyaset mühendisliği ile bir çatı aday buldular. Çatı aday diye ortaya koydukları şahıs kaybedince de Kılıçdaroğlu dedi ki tabii sayın İhsanoğlu’nu halk tanımıyor dedi. Peki halkın tanımadığı birini niye aday gösterdiniz? Bunu şunun için zikrediyorum. Bir kez daha söylüyorum. Türkiye’de gerçek cumhuriyetçilik AK Parti tarafından savunulan bir idealdir. Gerçek milliyetçilik vatana hizmet ve uluslararası itibarı yükseltme bakımından AK Parti’nin gerçekleştirdiği bir hizmettir. Şimdi bakınız 12 yıl öncesini Türkiye Cumhuriyeti Devletini düşünün. Fazla değil. Tek parti dönemine gitmiyoruz. Camilerin ahır haline getirildiği, ezanların aslının yasaklandığı döneme gitmiyoruz. 12 yıl öncesine, Ak Parti öncesine. Öyle bir haldeydi ki devletimiz o Selçuklu’dan, Osmanlı’dan evladı fatihandan yükselen devletimizi o hale düşürmüşlerdi ki bir IMF memuru gelir ve Türkiye Cumhuriyeti Başbakan’ına neredeyse talimat verirdi. Türkiye birkaç milyon dolar için Avrupa’ya el açardı. 5 sente muhtaç diye sembolizm geliştirilmişti. Peki 12 yıl içinde nereden nereye geldik.

12 yıl içinde gücünü Namık Kemal’den, gücünü ve ahlakını Süleymanpaşa’dan alan Ak Parti kadrolarıyla bırakın IMF’den borç almayı, IMF’ye 5 milyar dolar borç veren bir ülke olduk. İşte cumhuriyetçilik budur. Bırakın 2001’de çok küçük bankalardan, devletlerden hibe talep eden bir ülke olmayı şimdi dünyada gayrisafi milli hasılasına oranla en yüksek insani yardım yapan, mazlumlara el açan, el uzatan, en güçlü ülke oldu Türkiye Cumriyeti Devleti. İşte aramızdaki fark bu. Cumhuriyetçilik bu. Milliyetçilik bu. 1999 depreminde kendi vatandaşına Ankara’dan Sakarya’ya günlerce ulaşamayan bir hükümetin yerini, Van depremi olduğunda 1 yılda 20 bine yakın konutla yepyeni bir şehir inşa edebilen Türkiye Cumhuriyeti Devleti aldı. İşte aramızdaki fark bu".

Cumhuriyetçiliğin inanç meselesi olduğunun altını çizen Davutoğlu, "Cumhuriyetçilik irade meselesidir. Kararlılık meselesidir. Ama en önemlisi iffet meselesidir, onur meselesidir. Devletimizi o hale getirenler, 2002’de o hale getirenler cumhuriyetçilik iddiasında bulunamazlar. Türkiye o zaman başka ülkelerin envanterinden çıkan, ayrılıp artık biz kullanmıyoruz, sadaka gibi siz kullanın diye verdiği tankları almak için müzakere yürütüyordu. Sonra o tankları aldıktan sonra da İsrail’e modernizasyon için yüz milyonlarca dolar para ödüyordu. Şimdi ise Altay tankıyla kendi tankını üreten kudretli Türkiye Cumhuriyeti Devleri var. Şimdi geçen hafta savunma sanayi icra komitesi toplantısı yaptık.

Orada inşallah 2023’te ilk prototifini üreteceğimiz olan kendi milli savaş uçağımızın ön tasarım aşamasına geçmesine karar verdik. Şimdi tasarımı başlıyor 2023’te yüce ülkemizin semalarında Türkiye Cumhuriyeti Devleti markalı milli savaş uçağımız uçacak. Aramızdaki fark bu. Şimdi Tekirdağlılar kim size soruyorum. Kim cumhuriyetçi? Türkiye Cumhuriyeti Devletini sefil duruma düşürenler mi, yoksa Türkiye Cumhuriyeti Devletini dünyada yükselen güç haline getiren AK Parti mi? Gerçek cumhuriyetçi parti kimdir? Gerçek cumhuriyetçi, cumhuriyeti taçlandıran AK Parti’dir. Bunu her yerde cumhuriyetçiliğe inanan bütün vatanımızda olduğu gibi Trakya’nın her köşesinde anlatacaksınız" diye konuştu.

BAŞBAKAN DAVUTOĞLU'NDAN ÇİFTÇİYE MÜJDE

Başbakan Ahmet Davutoğlu, çiftçiye müjde vererek, pirinçte KDV oranının yüzde 8'den yüzde 1'e düşürüleceğini söyledi.
Başbakan Davutoğlu, partisinin Tekirdağ İl Kongresi'ne katıldı. Konuşmasında, 2001 yılında bir esnafın Başbakanlık binası önünde yazar kasa fırlatması olayını hatırlatan Davutoğlu, "Şimdi, halka saygı, cumhura saygı anlamında 2001’de bunların zihniyetinin hakim olduğu dönemde, yani CHP ile bütünlük arz eden DSP’nin, MHP’nin olduğu dönemde hatırlarsanız esnaf Başbakanlık önünde yazar kasasını kırmıştı. Aslında kırılan şey yazar kasa değildi. Devletle halk arasındaki bağ, hükümetle esnaf arasındaki bağ kırılmıştı. Ama geçen hafta Ankara’da bir toplantıda esnafımızla buluştuk. Binlerce esnafımızı Türkiye’nin her köşesinden geldi. Onlara hitap ederken kendilerine de söyledim. Bir esnaf çocuğu olarak konuştum onlara. Helal rızk için hayatını emeği ile kazanmış esnaf çocukları adına konuştum. Edirne’deki Arasta Çarşısı’nda Ahi Evran duasından bahsettim. Kırşehir’de Ahi Evran toplantısından bahsettim. Sonra dedim ki esnaflık demek bu milletin ahlak abidesi demektir. Ahlak, ailede öğretilir. Okullarda yaygınlaştırılır ama çarşıda pazarda yaşanır. Esnafla yaşanır. Bütün esnafımızı bir kez daha selamlıyorum" dedi.
Esnafa verdikleri müjdeleri bir kez daha sıralayan Davutoğlu, "Onların da tahmin edemeyeceği müjdeler. Şimdiki Türkiye’yi karşılaştırasınız diye sizlere de o müjdeleri paylaşmak istiyorum. Verdiğimiz müjdelerden biri kaybolmaya yüz tutmuş mesleklerde 70’i aşkındır esnafa verilecek kredinin faizsiz olması. Esnaf kredilerinde kaybolan meslekterde faizi kaldırdık. Faizsiz kredi veriyoruz. Helali hoş olsun. Yine ustalık beratını almış, yeni dükkan açmış esnafa 1 yıl faizsiz kredi veriyoruz. İşte yazar kasa kırılan Türkiye’de esnafın Ankara’ya gelip bizimle buluştuğu ve bu müjdeleri aldığı Türkiye’ye geldik. Yine esnafımıza kreşi sübvansiyonu için ayırdığımız 600 Milyon TL’yi 750 Milyon Türk Lirasına çıkardık. Bu 4-5 milyar dolarlık ek kredi imkanı demektir. Yazar kasa kırılan Türkiye’den buralara geldik. Buradaki Trakyalı kadınlarımız, kız kardeşlerimiz, bacılarımız çok çalışknadır. Ben onu çok iyi bilirim. Çok öğrencim oldu, Trakya’da da çok bulundum. Şimdi çalışan kadınlarımızın hep bir ikilemi vardı. Acaba bir evlat Rabbim nasip ederse annelik mi yapayım, çalışmaya devam mı edeyim diye. Yine geçen hafta devrim mahiyetinde kararlar aldık. Çalışan Trakyalı kadınlarımıza da bir anlamda hediye olsun diye buradan zikrediyorum. Artık çalışan kadınlarımız anne olmaya karar verdiğindeacaba 16 haftalık annelik iznim bitince ne yapacağım diye düşünmeyecekler. Ondan sonra yarı zamanlı olarak ilk çocuk için 2 ay yani 8 hafta, ikinci çocuk için 4 ay 16 hafta, üçüncü çocuk için 6 ay 24 hafta yarı zamanlı çalışıp tam ücret alacaklar. Bu o kadar önemli bir husus ki yine bütün annelerimize, bacılarımıza, kardeşlerimize hediye mahiyetinde devrim gibi bir adım daha attık. Hani memur maaşlarını ödemekten aciz olan o dönemler var ya, o dönemlerin aksine bugün Türkiye’de yeni çocuk sahibi olan her anneye bir altın hükmetimizden, devletimizden hediye olarak verilecek. İlk çocukta yarım altın, karşılığı 300 lira, ikinci çocukta yarım ve çeyrek karşılığı 400, takriben üçüncü çocukta tam altın annelerimize devletimizden hediye olarak verilecek. İşte, bu büyük devrimin arkasındaki cumhuriyetçilik felsefesi de şurada. Eskiden, 90’lı yıllarda aziz Tekirdağlılar devleti idare edenler şöyle derdi: ‘Cumhurun nüfusu ne kadar az olursa başımız o kadar az ağrır. Onun için doğum kontrolünü teşvik ederlerdi. Cumhurun nüfusunu azaltıp yaşlı nüfusu arttırırsak gayri safi milli hasılada da daha yukarılara çıkarız diye hesap ediyorlardı. Bunların cumhuriyetçilikleri böyle. Cumhuru azaltarak yükselmek. Biz aksine cumhurun nüfusunu arttırarak ekonomik kalkınmayı gerçekleştirmeye kararlıyız. Cumhurumuz ne kadar artarsa gücümüz o kadar artar. Onun için en az 3 çocuk derdi cumhurbaşkanımız başbakanlığı döneminde. Biz ise diyoruz ki Rabbimiz ne verirse başımız üzerindedir. Bu milletin nüfusu ne kadar artarsa bizim sorumluluğumuz o kadar artar" diye konuştu.

Davutoğlu konuşmasını şöyle sürdürdü: "İşte, bakın başbakanlık görevini aldıktan sonra adım adım Anadolu’nun her yerini dolaşıyoruz. Trakya’nın her yerini. Geçtiğimiz ay Edirne ve Kırklareli’ni ziyaret ettim. Şimdi Tekirdağ’dadayım. Tunceliye’de gittim, Kars’a da, Muğlaya’da Aydın’a da. Her yeri dolaşıyoruz. Bir taraftan da hükümet faaliyetleri yapıyoruz. Sadece annelere yardım, esnaflara yardım değil. Uyuşturucu ile mücadele konusunda dev adımlar atıyoruz. 25 sektörel dönüşüm programı İlan ettik. Her birini adım adım uyguluyoruz. Bu arada Cumhuriyet Halk Partisi ne yapıyor? Kendi Şişli’siyle uğraşıyor. Sadece Sişli’yle uğraşıyorlar. Şişli’de, bir ilçede demokrasiye aykırı olarak seçim merkezinde alınmış imzalı taahhüdün peşindeler. Mahkemeye düştüler, birbirlerini tehdit ettiler, şantaj yaptılar. İşte onların ahlakı da bu. Birbirine saygı göstermeyen bir kadro millete saygı gösterir mi? Milli iradeye saygı gösterir mi? Şimdi CHP genel başkanı sık sık söylüyordu eskiden. Şimdi artık Şişli’den sonra kesti. Biz İstanbul’u mahalli idareleri, yerel yönetimleri nasıl idare ettiysek Türkiye’yi e öyle idare ederiz diyordu. Allah aşkına size soruyorum CHP’nin Tekirdağ’daki yerel yönetiminden memnun musunuz? Neydi o Aralık ayında sokaklarda çamur deryaları. Bütün Türkiye’ye Tekirdağ manzaraları yakıştı mı? Şimdi şunu demek lazım eğer CHP, Şişli’deki siyaset ahlakı ile Tekirdağ’daki hizmet seviyesi ile Türkiye’ye talip oluyorsa Allah bu milleti muhafaza eylesin. Zaten bu millet onlara bu emaneti vermez ama, Tekirdağlılar eğer Ak Parti belediyeciliğine bu emanet verilmiş olsaydı bugün Türkiye’nin en başarılı belediyecilik örnekleri Tekirdağ’daydı. Ama Ak Parti kadroları olarak sizlere emanetimiz şudur. Hiç gücenmeyeceksiniz, küsmeyeceksiniz. Sorumluluk öncelikle bizim üzerimizdedir. Her Tekirdağlının kapısını çalacaksınız ve selamımızı ileteceksiniz. Ve Türkiye’nin yükselişinin de Tekirdağ’ın yükselişinin de, Tekirdağ şehrinin bu çilelerinin bitmesinin de ancak ve anca Ak Parti iktidarı ile mümkün olduğunu anlatacaksınız. Biz öyle dün Muğla’da söyledim. Biz ne diyoruz ülkemizin kıyısı da bizimdir, dağı da bizimdir, ovası da bizimdir, yaylası da bizimdir, denizi de bizimdir, ırmağı da bizidir. Selam olsun o ırmaktan akan sulara, o yalçın dağlardan esen her bir yel için biz canımızı ortaya koyarız. Onun için şu veya şu şehirlerimiz Ak Parti’nin zayıf olduğu şehirler efsanesini yıkacağız. Bu kıyı efsanaesini yıkacağız. Çünkü burada da en iyi Ak Parti’nin demokrasi felsefesini, ekonomi felsefesini, hizmet anlayışını en iyi Tekirdağlılar anlar. Aydınlık bir yüzlü Tekirdağlılara Türkiye’nin aydınlık geleceğinin Ak Parti’nin elinde olduğunu anlatacaksınız. Bakın burada Tekirdağ’a yapılan hizmetleri saysak saatler alır. Ama bazılarını zikredeceğim. 12 yılda Tekirdağ’ımıza 8 milyar yatırım yaptık. Bazı karşılaştırmalarla vereyim. İhracat 299 milyon dolardı 2002’de, 2013’te 912 milyon dolar oldu. Yani 5 misli arttı. Tekirdağ’da 2 bin 336 derslik inşa edildi. 2006’da Namık Kemal Üniversitesi’ni kurduk. Adına yakışır, kendine yakışır üniversite. 8 fakülte 3 enstitü, 11 meslek yüksekokulu, 3 yüksek okul, Teknokent kurduk Namık Kemal Üniversitesi’ne. Memnun musunuz? Tekirdağ’da sadece 87 kilometre bölünmüş yol vardı bizim dönemde 231 kilometre daha ilave ettik. Bugün Tekirdağ’a helikopterle gelmedim. Karayolu ile geldim. Çünkü artık üst seviye karayoluna sahibiz ki şehirlerarası bağlantılarda tam Avrupa standardında. Geçmişte bir Doğu Avrupa ülkesi büyükelçisi kendi ülkesinden buraya gelirken, büyün Doğu Avrupa’yı geçtikten sonra Anadolu’ya Edirne’den girdiğinde, çağdaş bir dünyaya geldiğimi fark ettim demişti bana. Evet, Türkiye’nin Trakya’sı kesinlikle Avrupa Birliği standartlarından üstündür. Her açıdan üstündür. Şimdi, esas büyük projemiz. Tekirdağ, Kırklareli, Edirne yani Halkalı- Kapıkule arasında yüksek hızlı treni yapıyoruz. 230 kilometrelik yüksek hızlı trende Avrupalılara da Edirne’nin ötesinde Avrupa’ya da işte çağdaşlık budur diye göstermiş olacağız. Ayrıca Tekirdağ- Muratlı demiryolunu çift hatlı hale getiriyoruz ve demiryolu liman bağlantısını da sağlıyoruz. 175 yat kapasiteli Tekirdağ yat limanını da inşallah tamamlamak üzere süratle çalışıyoruz. Çorlu havalimanını yeniledik . Çorlular eminim gurur duyuyorlardı. Çok az ilçenin havaalanın adı o ilçeyle anılır. 2002’de 14 bin yolcu sayısı 2013’te 123 bine çıktı. Yüzde 755 arttı. Çorlu havalimanı az çalışan metruk havalimanı şeklindeydi. Ama şimdi yenilenerek büyük bir hava limanı haline geldi. Bugün ağız ve diş sağlığı hastanesini açacağız. Bizden önce yapımına başlanan 3 devlet hastanesinin 4 Aile Sağlığı Merkezi’ni biz tamamladık. Ayrıca 300 yataklı Çorlu Devlet Hastanesini tamamladık. Saray Devlet Hastanesi’ni kurduk. 9 adat Aile Sağlığı Merkezi kurduk. Şimdi, 480 yataklı Tekirdağ Devlet Hastanesi’nin de aralarında olduğu 3 hastane inşa ediyoruz. Namık Kemal Üniversitesi hastanesini yaptık. İnşaatını kısa zamanda bitireceğiz. Bugün bir tören daha yapacağız. O da 798 ambulansımızı Tekirdağ’ın bereketli topraklarından, şifa dolu topraklarından Türkiye’ye göndereceğiz. Bir ambulans seferberliği. 2002 yılında Ak Parti iktidara geldiğinde bütün Türkiye’de Türkiye’de ne kadar ambulans vardı biliyor musunuz? 617 ambulans vardı. Biz bir seferde 798 ambulansı hizmete sokuyoruz. İşte cumhura saygı bu, işte cumhuriyetçilik bu. Ve bu yolla ambulans sayısını 5 bin 268’e çıkarıyoruz. Millet bu hizmeti unutur mu? Bugün özelikle bu ambulansları Tekirdağ’a getirdik. Tekirdağlı kardeşlerimiz de ülkemizin kudret ve şefkatini görsün. Artık, dağda bayırda, karda kışta, hastaneye ulaşamadığı için vefat eden veya çok ağır durumda hastaneye gelebilen örnekler kalmadı. Her yere ambulans helikopterle ulaşıyoruz. İftihar ediyorum. Bir devletin kudret ve şefkatini gösteren bir örnek vereceğim size. Bundan 2 sene önceydi. Dışişleri Bakanlığındayken bir telefon aldım. Bir TİKA çalışanımız Somali’de bir çölün ortasında bir çatışma esnasında yaralanmıştı. Eskiden olsa devlet bırakın Somali’ye Sakarya’ya ulaşamayan bir yapıdaydı. Ne yaptık. Sağlık Bakanımızla hemen konuştuk. Somali Büykelççimize hemen talimat verdik. Oradan bir helikopter kiralandı. Buradan bir ambulans uçak gitti ve 6-7 saat sonra o Somali’de metruk çölden bu memurumuzu aldık Ankara’nın en kaliteli hastanesine getirdik. İşte aradaki fark bu. Tekirdağ için söylenen güzel bir şey vardır. 3 T. Tarım, ticaret, turizm. Tabi sanayi de ticaret ile birlikte. Bu üç T’de de Tekirdağ’da devrim yaptık, yapmaya da devam edeceğiz. Bazı müjdeleri şimdi sizlerle paylaşacağım. Bunları Tekirdağlı ve Trakyalı kardeşlerime özellikle ama bütün Türkiye’deki tarım erbabına o bereketli toprakları işleyen alın teriyle çalışan çiftçilerimize, tarım sektörüne bir hediye olarak zikrediyorum. Soya, kanala ve aspirde sözleşmeli üretime yönelik 2014’te başlattığımız dönüm başına 10 TL ilave desteğini bu sene 15 Türk Lirasına yükseltiyoruz inşallah. Ayrıca ayçiçeğini bu kapsama alacağız. Mazot ve gübre desteğinde artışımız devam edecek. Bu sene mazot desteğini yüzde 5, gübre desteğini yüzde 10 arttırıyoruz. İlk defa bizim dönemimizde sertifikalı fidan desteği uygulaması başladı. Sanayi ve ihracata yeni yönelik yeni çeşitlerle meyve bahçesi kuran çiftçilerimizde bu desteği yüzde 50 arttırıyoruz. İyi tarım uygulamaları çerçevesinde ıtri, tıbbi bitki üretimi yapanlara dönüm başına 100 Türk Lirası ayrıca destek vereceğiz. Tekirdağ’ı bu sene ayrıca ÇATAK yani, Çevre Amaçlı Tarım Arazileri Korunması Projesi kapsamına alıyoruz. Bu çerçevede üreticilerimize dönüm başına 30,60 ve 135 Türk Lirası destek sağlayacağız. Tarım şehri Tekirdağ’a son 12 yılda desteğimizi yüzde 319 arttırmıştık. Hayvancılığa 302 milyon lira destek sağlamıştık. Trakya için dev bir adım atıyoruz. Bunu Edirne’de de zikrettim, Kırklareli’nde de. Şimdi Tekirdağ’da da TRAGEB. Yani Trakya Gelişim Projesini başlatıyoruz. Bir anlamda bütün Trakya’da yeni bir GAP benzeri projeyi gündeme alıyoruz ve bu yolla Tekirdağ’ı, Trakya’yı sadece Türkiye’nin değil, bütün Balkanlar’ın ve hatta bütün Avrupa’nın en bereketli tarım havzası haline getireceğiz. Bölgeye 10 milyar lira yatırım yapılacak olan Trakya Gelişim Projesi ile Tekirdağ’ı yeşilin ve bereketin merkezi yapacağız. Biraz önce Ergene tezahüratı duydum. Evet, Ergene Nehri’nin hayata döndürülmesi için çalışmalara başladık. Ergene Eylem Planını devreye soktuk. Havza’da 13 adet evsel atık su arıtma tesisi inşa ediyoruz. Bunların hepsi en kısa zamanda devreye girdiğinde artık Ergene sellerle, taşmalarla değil, bereketle, hayırla, mübarek bir gelecekle anılacak inşallah".

2003-2014 yılları arasında Tekirdağ’da 15 bin 700 dönüm araziyi sulamaya açtıklarını ve yılda 8 milyon gelir sağladıklarını belirten Davutoğlu, ''Karcahalil Göleti, Malkara-İbribey sulaması ile ayrıca yer altı sulama tesislerini yaptık. 38 adet gölet ve sulamayı inşa ediyoruz. Çokal Barajını tamamladık. Naip Gölü barajını da bu sene sonunda tamamlayacağız. 8 buçuk milyon adet fidan diktik Tekirdağ’ımıza. Hani 8-10 ağacın taşınması, bakın kesilmesi değil. Taşınması sebebiyle Taksim’i, İstanbul’u ve Türkiye’yi kaosa döndürmeye çalışanlar var ya gelip bunları dinlemeliler. Sadece Tekirdağ’a 8 buçuk milyon fidan. Dün Muğla’daydık. 80 milyon fidan Muğla’da. Toplamda 3 buçuk milyar fidan dikildi Tirkiye’ye bizim dönemimizde. Ama onlar ne yaptılar? Gezi provokasyonlarını yaptıktan sonra Yalova’da asırlık çınarları, ecdat yadigarı çınarları kestiler. Kimseden ses çıkmadı. CHP zihniyeti bu. Provakasyon yapmak gerektiğinde provakasyonu yapar ama kendisi de her türlü tahribatı yapmaktan hiç kaçınmaz. Biz bu anlayışa karşı mücadelemizi sürdüreceğiz. Ve nihayet biz tarihimize olan saygımızın gereği olarak Osmanlı İmparatorluğu’nun büyük sultanı Yavuz Selim Han adına hayatını kaybettiği Muratlı ilçesine bağlı Yukarısırt Köyü’nde bir hatıra ormanı kuruyoruz. Ayrıca Tekirağ’da bir adet Teknoloji Geliştirme Merkezi kurduk. Ve Tekirdağ’da yat limanı ile turizmin, tarım destekleri ile tarımın, ve sanayide de Organize Sanayi Bölgeleriyle sanayinin merkezi yapıyoruz. 2002 yılında bir Organize Sanayi Bölgesinde 12 bin vatandaşımız çalışıyordu. Şimdi 4 Organize Sanayi Bölgesinde 48 bin 500 vatandaşımıza çalışıyor. Ayrıca 9 Organize Sanayi Bölgesi, 2 sanayi sitesi daha Tekirdağ’a kurmaya kararlıyız. Yüksek hızlı trenleriyle, yat limanlarıyla, bütün bu sanayi bölgeleriyle Tekirdağ yükselen Türkiye’nin yükselen gücü olacak" dedi.

Çiftçiye müjde veren Davutoğlu, "Şimdi en önemli müjdeyi veriyorum. Ve bununla kongremizin de hayırlı olmasını diliyorum inşallah geçen hafta arkadaşlarla istişare etmiştik önümüzdeki Bakanlar Kurulu’na kararnameyi getireceğiz. Pirincin KDV oranını yüzde 8’den yüzde 1’e düşürüyoruz. Tekirdağ’ın, Trakya’nın bu müjdeyi beklediğini biliyorum. Şimdi bakınız gerçek cumhuriyetçiliği demokrasi ile Türk siyasi hayatından zirveye taşıyan, Türkiye Cumhuriyeti Devletinin kudretini bütün dünyaya gösteren AK Parti’nin değerli teşkilat mensupları. Tekirdağ’da da, Trakya’da da siyasette alışılmış çizgileri terk etmenin vakti geldi. Tekirdağ’da oylarımız 2002’den bu yana sürekli yükseliyor. Bu güzel. Ama birinci parti olamadık. Şimdi, sizden bir söz istiyorum. Haziran 2015’teki seçimlerde Tekirdağ’da AK Parti’yi birinci parti yapmaya hazır mısınız? İnşallah Ak Parti’nin Tekirdağ’daki oy ortalamasını Türkiye’nin oy ortalaması üstüne çıkarmaya hazır mısınız? Yüzde 50 yapmaya hazır mısınız? Bütün Tekirdağ’ı sokak sokak, semt semt, köy köy, ilçe ilçe, belde belde dolaşarak, her yere ulaşarak, artık Tekirdağ’da da Ak Parti dönemi geldi demeye hazır mısınız? Tekirdağ’a gelip cumhuriyet istismarı yapanlara cumhuriyetçiliği öğretmeye hazır mısınız? Bütün Trakya’da Ak Parti bayrağını al bayrakla birlikte en yüksek zirvelerde dalgalandırmaya hazır mısınız? Biz de önümüzdeki Trakya’ya da, Tekirdağ’a da daha sık geleceğiz. Önümüzdeki aylarda daha çok görüşeceğiz. Her yere ulaşacağız. Trakya’mızda, Tekirdağ’ımızda, Ak Parti’nin birinci parti olduğu yeni ve aydınlık günlerin önünü açacağız. Allah yar ve yardımcımız olsun" diye konuştu. 

Yorumlar

Daha Fazla Haber
GÜNCEL
SKD Türkiye, COP29’da “Yeşil Zeka” Paneli ile Yapay Zekanın İklim Eylemindeki Gücünü Vurguladı
GÜNCEL
BEYLİKDÜZÜ’NDE ÇOCUK İSTİSMARINA KARŞI FARKINDALIK EĞİTİMİ DÜZENLENDİ
BURSA
‘Caz Pazarı’ rüzgarı, Birsen Tezer'le esti
BURSA
BTSO Savunma Sanayi ve Havacılık Konseyi Çıtayı Yükseltti
GENEL
F4-E Phantom savaş uçağı 50. yıla özel havalandı
GÜNCEL
İstanbul’da ‘Kariyer’le üçüncü buluşmaya yoğun ilgi
GÜNCEL
Hatay Antakya’da 3 bine yakın afet konutu tamamlandı
GÜNCEL
Ziraat Bankası’ndan ‘logo değişim’ iddialarına yanıt
GÜNCEL
Geçici vergi beyan ve ödeme süreleri uzatıldı!
GENEL
SoGreen’de 400 milyon dolarlık finansmanın detayları belli oldu