İlk turun üç görüşmesinin tamamlandığını belirten Davutoğlu, "Her şeyden önce diğer partilerde olduğu gibi son derece sıcak, misafirperverlikle karşılandık ve çok açık yürekli karşılıklı tahlillerimizin ele alındığı bir görüşme gerçekleştirdik. HDP yetkililerine teşekkür ediyorum" dedi.
7 Haziran'ın ortaya koyduğu en önemli gerçeğin "halkın verdiği oylara meşruiyet tartışmalarının ötesinde TBMM çatısı altında herkesin herkesle konuşabildiği psikolojik bir ortamın oluşması" olduğunu vurgulayan Davutoğlu, "Bazı partiler bu arada HDP yetkililerinin de AK Parti dışında formülleri hep gündeme geldi, AK Parti'nin dışlandığı dönemlerde, bloklardan bahsedildiği dönemde dahi ben her seferinde çıktım, bütün partilerle diyalog kanallarımız açıktır dedim. Çünkü bizim hem o liderlere hem de onlara oy veren kitlelere saygımız esastır. Özellikle de vatandaşlarımızın tercihin tartışmam, hiçbir partinin dışlanmasını doğru görmem. Bu hem politik hem de ahlaki bir tavırdır. Bu tavrımızı sürdüreceğiz" ifadelerini kullandı.
"MİLLİ İRADEYİ TARTIŞMADIK, TARIŞMAYIZ"
HDP ile yapılan görüşmede özellikle vurguladığı hususu açıklayan Davutoğlu, "7 Haziran bütün partilere bir muhasebe yapma imkanı sağlamıştır. Ortaya çıkan tabloyla da herkes hem Türkiye siyasetini tekrar okumak durumundadır hem de kendi partisinin siyaset içindeki konumunu doğru konumlandırmak durumundadır. Orada da zikrettim. Biz AK Parti olarak bunu yapıyoruz. Bu çerçevede de siyasetimizi şekillendiriyoruz. Milli iradeyi tartışmadık, tartışmayız. Bu çerçevede Sayın Demirtaş'ın açıklamış olduğu 3 ilke etrafında özellikle çok geniş analizler yapıldı" dedi.
Davutoğlu, görüşmede bölgesel gelişmelerin yanı sıra dış politikaya ilişkin de görüştüklerini belirterek, şunları kaydetti:
"O konuların detaylarına girmek istemem. Bu konuda ilkesel tutumuz bellidir. Barış, demokrasi, adalet ilkeleri etrafından kanaatlerimizi samimi bir şekilde kendilerine aktardım. Barış esas ise meşru güçler dışında hiç kimse silahlı bir unsur olarak ülke topraklarında barınamaz. Dolayısıyla gelin HDP olarak silahlı gruplara karşı her türlü şiddete karşı silahlanmaya karşı bir tavır sergileyin. Bu hem Türkiye siyaseti için faydalı olacaktır hem de HDP'nin Türkiyelileşme düşüncesi ve barış prensibinin de içini dolduracaktır. Ama bir taraftan barış söylemini dile getirip diğer taraftan 'askeri baraj', 'askeri baraj' gibi yeni kavramlar üreterek birilerinin yaptığı şiddeti, terörü meşrulaştırmak size de bize de ülkeye de fayda getirmez."
"HALA EN BÜYÜK PARTİYİZ"
7 Haziran'da demokrasinin çok güzel bir şekilde tecelli ettiğini hatırlatan Davutoğlu, "Biz belki tek parti iktidarı olma şansını bulamadık. Hala en büyük parti ve çok büyük bir farkla büyük partiyiz. Ama demokrasiye bağlılığımızı gösteriyoruz ve hiçbir şekilde kaç oy almış olursa olsun, hangi düşünceden olursa olsun, kimseyi dışlamadan siyasetimizi TBMM çatısı altında yapıyoruz. HDP'nin de 80 milletvekili ile TBMM çatısı altına girmiş olması Türkiye için de HDP için de bir şans olarak görülebilir. Bu şansı doğru kullanmak lazım" dedi.
Başbakan Davutoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Bu şansı doğru kullanmak demek demokrasi ile şiddet arasına açık bir tavır koymak demektir, bu ayrımı açık bir şekilde yapmak demektir. Biz burada müzakere ederken, demokratik siyaset içinde konuşurken silahlı grupların Türkiye'nin çeşitli illerinde varlığı bir çelişkiyi teşkil eder. Sayın Demirtaş'ın dünkü açıklamalarını da yakından takip ettim. Bu çerçevede karşılıklı dosthane bir şekilde görüşlerimizi ifade ettik. Bu görüşler bizim daha önce de ifade ettiğimiz görüşlerdi şimdi de ifade ediyoruz. Türkiye'de örnek bir demokrasiyi inşa edeceksek çevre ülkelerdeki hastalıkların, etnik, mezhebi dogmatizmin Türkiye'ye yansımasını istemiyorsak, çevredeki çatışmaların Türkiye'ye gelmesini istemiyorsak, Türkiye'nin doğusunda batısında barış ortamı istiyorsak bütün bu baskılara, şiddete karşı ortak tavır belirleme sorumluluğumuz var. Bunları kendileriyle paylaştım. Bazı sorular tevcih ettiler. Türkiye'nin Suriye başta olmak üzere özellikle komşu ülkelerdeki Kürt kardeşlerimizle ilgili tutumumuzu açık bir şekilde ifade ettim. Bu şu anki koalisyon görüşmelerinin bir parçası değil ama benzer dış politika konularını Sayın Kılıçdaroğlu ve Sayın Bahçeli ile de konuştum. Doğaldır bunları konuşmamız, orada da ifade ettim. Kobani'deki kardeşlerimize 3 günde 197 bin kardeşimize nasıl aynı ilkesel tutumla ev sahipliği yapmamızdan ve Türkiye dışındaki Kürtlerin kaderiyle aynen Türkmenlerin, Arapların, Sünnilerin, Şiilerin kaderiyle Boşnakların, Arnavutların kaderiyle nasıl ilgileniyorsa aynı bakışlarla ilgilendiğimiz hususlarında son derece faydalı görüşmeler yaptık. Hangi terör grubu olursa olsun DEAŞ başta olmak üzere Türkiye'nin ilkesel tutumunun bilindiğini bu çerçevede ifade ettik. Özetle faydalı bir istişare olduğuna inanıyorum."
"TÜRKİYE'DE DEMOKRASİ KORUNACAKSA KAMU DÜZENİ OLACAK"
"Türkiye'nin sorunlarını, çevre bölgelerdeki sorunları da karşılıklı anlayış içinde tezekkür, tefekkür ve istişare ettik" diye konuşan Davutoğlu, "Kanallarımızın açık olmasını, iletişime her an açık olmamız gerektiğini de hem Meclis içinde hem bu süreç içinde ifade ettik. Genel kanaatlerimizi, koalisyonla ilgili, hükümet kurma ile ilgili kanaatlerimizi paylaştık. Gelecekteki gelişmeler bağlamında da ilkesel olarak tutumuzu anlatma imkanı da bulduk ve Türkiye'de bütün silahlı unsurların, şiddet kullanan bütün unsurların Türkiye dışına çıkması konusunda daha önce çözüm süreci bağlamında verilen taahhütlerin en kısa zamanda yerine getirilmesi ve bu çerçevede Türkiye barış, demokrasi ve adalet ilkeleri etrafında çok daha olumlu bir atmosferin oluşacağını, kamu düzeninin tartışma konusu yapılmaması ve yaptırtmayacağımızı... Türkiye'de seçimler olmuşsa kamu düzeni sayesinde olmuştur. Suriye'de seçim olmadı, olamaz çünkü kamu düzeni yok. Türkiye'de demokrasi korunacaksa kamu düzeni olacak. Bunları daha çok açık yüreklilikle konuşma imkanı bulduk" açıklamasında bulundu.