“Üniversitelerimizin kendi sınırlarına hapsolması düşünülemez”
Yıldırım Beyazıt Üniversitesi Esenboğa Külliyesinin projesi ile baştan sona kendisinin ilgilendiğini söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan “Açılışını yaptığımız, her açıdan göz dolduran bu muhteşem külliyenin üniversitemize ve ülkemize kazandırılmasında emeği geçen herkesi tebrik ediyorum. Başından itibaren projesi ile bizzat ilgilendim. Proje iyisiyle kötüsüyle fakire aittir. Onu bilmenizi istiyorum. Gerek Sayın Başbakanımıza gerek Sayın Melih Gökçek ve ekibine teşekkür ediyorum. Ancak Belediye Başkanımızdan çevre düzenlemesi ile ilgili, yeşillendirilmesi ile ilgili buraya bir istisna destek vermesi farklı olacaktır. Burayı çok farklı kılacak adımlar atmamız lazım” dedi.
Yıldırım Beyazıt Üniversitesinin 14 bin civarında öğrencisi olduğunu belirterek “Bu kadar kısa zamanda 10 bini aşkın öğrenci kapasitesine sahip olmak kolay değil. Bu Yıldırım Beyazıt Üniversitesinin bir çekim alanı oluşturduğunun ifadesidir” açıklamasında bulunan Erdoğan, YÖK Başkanının verdiği desteğin de üniversiteye güç kattığının altını çizdi. Erdoğan “Geçmişten geleceğe bir köprü olma iddiasındaki üniversitemizin kendisine ait ve tamamen ihtiyaçlarına yönelik düzenlenmiş bu külliye ile mevcut dağınık görüntüsünden kurtulacağına inanıyorum. Başkent’teki beşinci devlet üniversitesi olan Ankara Yıldırım Beyazıt Üniversitesini biz 44 yıllık bir aradan sonra 2010 yılında kurduk. Kuruluşundan bu yana geçen 6 yıllık sürede üniversitemizin her açıdan ciddi 7 uygulama ve araştırma merkezi ile üniversitemiz belirlenen hedefler doğrultusunda emin adımlarla ilerliyor. Özellikle dünyanın önde gelen üniversitelerinde eğitim almış, farklı üniversitelerde akademik çalışma yapmış yerli ve yabancı hoca kadrosu ile üniversitemiz her geçen gün araştırma üniversitesi kimliğine bürünüyor. Üniversitemizin mutat lisans programları yanında yüksek lisans ve doktora programlarına öncelik vermesini önemli buluyorum. Sınırların kaybolduğu, mesafelerin anlamını yitirdiği çağda üniversitelerimizin kendi sınırlarına hapsolması düşünülemez. Türk üniversitelerinin dünyadaki yükseköğrenim kurumları ile rekabet edebilmesi, hatta onlardan üstün olması gerekir. Gerek öğrenci ve hoca değişim programları gerekse ortak çalışmalar vasıtasıyla üniversitelerimizin dışarıya açılmalarına, diğer yükseköğrenim kurumları ile işbirliğine gitmelerine çok önem veriyorum. Ankara Yıldırım Beyazıt Üniversitesini uluslararası kılma yönünde attığı adımlardan dolayı tebrik ediyorum. İnanın 10-15 yıl önce bu tabloya ancak ülkemizdeki belli bir üniversite rastlayabiliyorduk. Yurtdışına öğrenci gönderen ve öğrenci alan üniversite sayımız bir elin 5 parmağını geçmiyordu. Ankara ve İstanbul haricinde nitelikli altyapısı güçlü, akademik yapısı yetkin üniversiteler bulmak zordu. İmkansızlıklara ilaveten terör, yetersiz kaynak gibi sorunlarla boğuşan bu üniversitelerin bir kısmı maalesef tabela üniversitesi durumundaydı. Fakat Ankara Yıldırım Beyazıt Üniversitesi kendini ilme hapseden bir üniversite olması hasebiyle her türlü taktirin üzerindedir” diye konuştu.