Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Külliyesinde yapılan MGK ve Bakanlar Kurulu toplantıları sonrasında geçtiği kameralar karşısında, MGK’da Türkiye’de OHAL ilan edilmesi tavsiye kararı aldıklarını, hükümetin de bu tavsiyeye uyarak üç ay boyunca OHAL ilan ettiğini kaydetti.
“Asker elbisesi giymiş teröristler”
Milletin gözbebeği olan TSK içinde yuvalanmış bir grubun emir komuta zinciri dışına çıkarak darbe girişimi başlattığının altını çizen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Fethullahçı Terör Örgütü üyesi oldukları anlaşılan bu grup uçaklarla, helikopterlerle, tanklarla, silahlarla devlete ve millete karşı saldırıya geçmiştir. Cumhurbaşkanlığı Külliyesi, TBMM, Başbakanlık, Genel Kurmay Başkanlığı, Jandarma Genel Komutanlığı, MİT yerleşkesi, Boğaziçi Köprüsü ve çeşitli askeri birimlerimiz yoğun saldırı altında kalmıştır. Şahsımın ve hükümetin kararlı duruşu, milletimizin darbe girişiminde bulunanların karşısına cesurca dikilmesi, güvenlik güçlerimizin etkili müdahalesi sayesinde bu teşebbüs amacına ulaşamadı. Milletimizin ülkesine ve iradesine kararlı bir şekilde sahip çıkması karşısında darbecilerin silahları, tankları, helikopterleri, uçakları işe yaramadı. Asker elbisesi giymiş teröristler karşısındaki dik duruşları ile memleketine ve geleceğine sahip çıkan milletimiz gece boyunca kahramanlık destanları yazmıştır. Gencinden yaşlısına, işçisinden patronuna, köylüsünden şehirlisine kadar milletimizin tüm fertleri darbeciler karşısında tek vücut olmuştur. Darbe teşebbüsünde bulunan hainlerin karşısına dikilen vatandaşlarımız gözlerinin önünde onlarca kişi vurularak şehit olurken, yaralanan birçok kardeşimizde şehit olan kardeşlerimizi yaralı halleri ile kurtarma gayreti içine girmiş, sabaha kadar direnişlerini sürdürmüşlerdir. Kendisini bu milletin bir ferdi olarak hisseden herkes darbe girişiminin karşısında yer almıştır. Milletimiz 1960 darbesinde Menderes ve arkadaşlarına sahip çıkamamanın üzüntüsünü yıllarca yaşamıştır. 1980 darbesinde ‘bir sağdan bir soldan’ anlayışı ile darağaçlarına gönderilen gençlerine sahip çıkamayan toplumumuzun acısı hala tazedir. 15 Temmuz 2016 tarihi bu kötü gidişe ‘dur’ denilen bir dönüm noktası olmuştur. Ülkemiz tarihinde ilk defa bir silahlı darbe girişimi millet tarafından akamete uğratılmıştır. Türkiye demokrasi ve hukuk devletine olan bağlılığını vatandaşlarının canı pahasına ispat etmiştir” dedi.
“Ben milletimle iftihar ediyorum”
Darbe girişiminde bulunanların açtıkları ateş sonucu sivil vatandaşlardan, polislerden ve askerlerden 246 masum insanın hayatını kaybettiğini, bin 536 masum vatandaşın da yaralandığının altını çizen Erdoğan, “Çok açık söylüyorum şuanda şu siyasi parti, bu siyasi parti bunun üzerinde duracak değilim. Cumhurun başkanı olarak ben milletimle iftihar ediyorum. Milletimizle birlikte inanıyorum ki bu engelleri aşmak suretiyle demokrasi tarihine bir kahramanlık destanını Türk milleti olarak biz yazmış oluyoruz. Haber alındığı andan itibaren Cumhurbaşkanı olarak Başbakanımızla, bakanlarımızla, emniyet teşkilatımızla, Silahlı Kuvvetlerimizin darbecilere karı duran komutanları ile çok yakın bir çalışma içinde olduk. Tüm tehlike ve tehditlere rağmen İstanbul’a gelerek milletimle beraber darbecilerin karşısında dimdik bir duruş sergiledik. Milletimizin dirayeti ve kararlılığı karşısında darbe girişimi ertesi gün akşam olmadan bertaraf edilmiştir” diye konuştu.
“Türkiye’de üç ay süreyle OHAL ilan edilmesini kararlaştırdı”
Bugün MGK’nın toplandığını ardından da Bakanlar Kurulu toplantısının gerçekleştiğini hatırlatan Erdoğan, “MGK olarak yaptığımız kapsamlı değerlendirme sonunda, darbe girişiminde bulunan terör örgütünün tüm unsurları ile ve süratle bertaraf edilebilmesi için ülkemizde anayasamızın 120. maddesi uyarınca OHAL ilan edilmesini hükümete tavsiye etme kararı aldık. Bakanlar Kurulu bu tavsiye doğrulusunda Türkiye’de üç ay süreyle OHAL ilan edilmesini kararlaştırdı. Bilindiği gibi anayasamızın 120. maddesi ülkede demokrasiyi, temel hak ve hürriyetleri ortadan kaldırmaya yönelik şiddet hareketleri olması durumunda OHAL ilan edilmesine imkan sağlıyor. OHAL ilanının amacı ülkemizde demokrasiye, hukuk devletine, vatandaşlarımızın hak ve özgürlüklerine yönelik bu tehdidi ortadan kaldırmak için gereken adımları en etkin ve hızlı bir şekilde atabilmektir. Bu uygulama kesinlikle demokrasiye, hukuka ve özgürlüklere karşı değildir. Bu değerleri koruma ve güçlendirme amacına yöneliktir. Yaşadığımız darbe girişimi Türkiye’de kimlerin canları pahasına demokrasinin ve hukuk devletinin yanında olduğunu, kimlerin de diktatörlük peşinde olduğunu ortaya koymuştur. Hükümetimiz, siyasi partilerimiz, STK’larımız, TSK’mızın emir komuta kademesi ve milletimiz tercihinin daima demokrasiden yana olduğunu göstermiştir. Bu vesile ile 15 Temmuz gecesinden itibaren meydanları doldurarak devletinin ve hükümetinin yanında olduğunu haykıran vatandaşlarıma şükranlarımı sunuyorum. Partisi, siyasi fikri, inancı ne olursa olsun tankların karşısında dikilen her bir vatandaşım benim gözümde Mehmet Akif’in ifade ettiği gibi ‘imandır o cevher ki ilahi ne büyüktür, imansız olan paslı yürek sinede yüktür.‘ Onlar gerçekten o imanları ile o tankların karşısında durdular ve şehadete koştuklarını haykırdılar. Namluların karşısında dimdik duran, bu noktada beraber yıllarca çalıştığımız arkadaşlarımızı da biz uğurladık. Önüne arkasına bakmadan, paletlerin altına yatan 32 yaşındaki bir hanım kardeşimiz bakıyorsunuz şehadete yürüyor. Bunlar bir bayanı tankla ezecek kadar alçak. Bu denli namussuz, bu denli vahşi. Ama o hanım kardeşim şehadet şerbetini yudumladı, oraya yürüdü. Durmadılar, ama milletimi de durmadı. Onlarca insan vurulduğu halde bulunduğu yeri terk etmeyen vatandaşlarımın her biri İstiklal Harbi kahramanlarımızın torunları olduklarını ispatlamıştır. Savaş uçakları, helikopterler tepesinde dolaşıp, bombalar atmasına, ağır silahlarla ateş etmesine rağmen sokakları, asker kılıklı teröristlerin hedef aldıkları yerleri boşaltmayan kardeşlerimin kahramanlığını ifade edecek kelime bulamıyorum. Darbe girişiminin bastırılmasının ardından başka birileri yeniden aynı cüreti gösteremesin diye günlerdir tüm şehirlerimizin meydanlarında demokrasi nöbeti tutan vatandaşlarımızın her biri isimlerini tarihe altın harflerle yazdırdıklarını bilmelidirler. Bugün baktım, saat 16.00’dan itibaren herkes Kızılay’a yürümeye başlamış. Şuanda yine binlerce insan Kızılay meydanında. On binler Konya’da meydanda. Biraz sonra tele konferansta onlara hitap edeceğim. Şurası çok önemli, Ankara’da Gölbaşı Özel Harekat Daire Başkanlığı Ankara Emniyet Müdürlüğü binalarında görev yapanlar başta olmak üzere darbe girişiminde bulunanların ağır saldırıları altında kalmalarına rağmen tereddüt göstermeden görevlerinin başına koşan, mücadele eden polislerimizin fedakarlıkları her türlü taktirin üzerindedir. TSK bünyesinde darbe girişimlerine karşı kararlı bir duruş sergileyen, bu uğurda şehit olan, yaralanan askerlerimizin sağlam duruşlarını milletimiz asla unutmayacak. Kendilerine yanlış emir veren, ‘artık komuta bizdedir’ diyeni alnından öldürmek suretiyle, daha sonra kendisine şehit olan askerimizi, Niğdeli kardeşimi hayırla yad ediyorum. Valiliklerimiz ve belediyelerimiz başta olmak üzere darbe girişimlerini haber aldıktan itibaren tüm imkanları ile devletlerinin ve milletinin yanında yer alan kurumlarımızın yöneticilerini tebrik ediyorum. Aynı şekilde, darbe teşebbüsü karşısında millet iradesinin yanında saf tutan medya kuruluşlarımıza ve STK’lara şükranlarımı sunuyorum” şeklinde konuştu.
“Avrupa ülkelerine seslerini çıkartmayanların Türkiye’yi eleştirme hakları yoktur”
Türkiye tarihinin en güçlü devlet-millet birlikteliğini 15 Temmuz darbe girişimi karşısında ortaya koyduğunu kaydeden Erdoğan “Milletimiz devletine, devletimiz de milletine sahip çıkmıştır. Demokrasi, hukuk devleti, temel hak ve özgürlükler konusunda hiçbir vatandaşımızın, hiçbir kurumun endişesi olmasın. Hükümetimizin ilan ettiği OHAL, bu değerleri onlara yönelik saldırılardan koruma amacı gütmektedir. Asli hedef budur. Ülkemizin yaşadığı tehdit ile mukayese edilemeyecek derecede küçük terör olayları karşısında benzer tedbirler alan Avrupa ülkelerine seslerini çıkartmayanların Türkiye’yi eleştirme hakları yoktur. Aldığımız bu kararı eleştirmeye hakları yoktur, onlar kendilerine baksın. Biz kimseden ihsan istemiyoruz, sadece gölge edilmesin yeter. Bu millet kendi kaderini belirlemeye muktedirdir. OHAL ilanının ülkemizin karşı karşıya bulunduğu terör tehdidine karşı gerekli önlemlerin alınmasına, demokrasinin, hukuk devletinin, temel hak ve özgürlüklerin korunmasına yönelik bir tedbir olduğunun altını çizmek istiyorum. Özellikle ekonominin yurt içinde ve yurtdışındaki unsurlarının OHAL uygulaması konusunda en küçük bir tereddütleri olmamalıdır” ifadelerini kullandı.
“S&P boşuna uğraşma, bizimle hele hiç uğraşma”
S&P Türkiye’nin kredi notunu BB artıdan BB’ye, görünümünü de durağandan negatife indirdiğini belirten Erdoğan “Türkiye ile senin ne alakan var, Türkiye senin üyen değil. Daha önceden de bunu yaptın. Bizim seninle alakamız yok dedik ve ilişkiyi kestik. Şuanda siyasi bir karar açıklıyor kendine göre. ‘Ben bunu açıklarsam acaba Türkiye’de yatırımlar durur mu’ S&P boşuna uğraşma, bizimle hele hiç uğraşma. Aynı şeyleri bundan öncede yaptınız tutmadı, bugün de tutmaz. Biz kararlı bir şekilde yatırımlarımıza nasıl devam edeceğimizi göreceksin. Osmangazi Köprüsünü açtık. 26 Ağustos’ta Yavuz Sultan Selim Köprüsünü açacağız, 20 Aralık’ta Avrasya Tünelini açacağız. Sizin gücünüz bizim bu yatırımlarımızın ne açılmasına ne de yapılmasına yetmez. Bütün bu yaptıkları değerlendirme Türkiye ekonomisinin gerçeklerini yansıtmıyor. Bunlar böyle dönemlerde her şeyi yaparlar. Zaten onlar bu anları beklerler. Yarın bakarsınız bunlar piyasaya virüs salarlar, farklı adımlar atmaya yönelirler. Bu süreçte Türkiye başta tasarrufların artırılması konusundaki teşvikler olmak üzere ekonomideki reformlarını sürdürecektir” açıklamasında bulundu.
“Sakın endişeye kapılmayın. Hiçbir endişeye yer yok”
Piyasaların kendi kuralları içerisinde işleyişi konusundaki hassasiyetin, izlenen reel ekonomi politikası çerçevesi içerisinde devam edeceğinin altını çizen Erdoğan, “Yine biz mali disiplinden asla taviz vermez, yolumuza öyle devam ederiz. Bugün yaptığımız Milli Güvenlik Kurulu toplantımızın hemen arkasından icra ettiğimiz Bakanlar Kurulu toplantımızın ve aldığımız kararların hayırlı olmasını diliyorum. Milletime şunu söylüyorum; ‘eyvah, şimdi olağanüstü hal ilan edildi, yoksa bu süreçte artık valiler devreden çıkıp, silahlı kuvvetler mi yönetime el koyacak?’ Asla böyle bir şey söz konusu değil. Tam aksine, valilerimizin yetkileri, iradeleri bu süreç içerisinde daha da artacak. Silahlı Kuvvetlerimiz valilerimizin emrinde, onların yönetiminde bu süreci sürdüreceklerdir. Bizler demokrasiden asla taviz vermedik, bundan sonra da vermeyeceğiz. Silahlı Kuvvetlerimiz de kesinlikle hükümetinin emrindedir, hükümetiyle birlikte hareket etme noktasındadır. Anayasamızın amir hükmü gereği, bu milletin seçmiş olduğu Cumhurbaşkanı, başkomutan olarak, bizler de askerimizle beraber Silahlı Kuvvetlerimizin içindeki bütün o virüsleri temizleme mücadelesini sürdüreceğiz. Diğer kurumlarımızda, emniyette ve diğerlerinde, bu tür virüsleri görüyorsunuz temizleme süreci devam ediyor. Kararlı bir şekilde bu da devam edecek. Adeta bir kanser virüsü gibi, vücut metastaz oldu, bunu temizlemeye mecburuz. Bunu inşallah temizleyeceğiz ki milletimiz huzur bulsun, milletimiz geleceğe umutla bakmaya devam etsin. Ben milletime şunu hatırlatıyorum; sakın endişeye kapılmayın. Hiçbir endişeye yer yok. Türkiye bu badireyi hamt olsun atlattı ve bundan sonra da yatırımlarıyla beraber bu süreci güçlenerek devam ettirecektir” dedi.