Can kayıplarının yüzde 10’u yapısal olmayan nedenlerden kaynaklanıyor
Dış cephe kaplamaları, asansör rayları, mekanik-elektrik tesisat gibi yapı elemanlarının, binaya sağlıklı bir şekilde sabitlenmesini sağlayan dübeller konusunda kalite standartlarının yükselmesi gerektiğini belirten Hilti Türkiye ve Orta Asya Pazarlama Direktörü Talat Özkan, net bir istatistiki araştırma olmamakla birlikte geçmişte incelenen spesifik depremlerde can kayıplarının yaklaşık yüzde 10’unun yapısal olmayan nedenlerden kaynaklandığını söyledi.
Depremin yer hareketi hızının birim zamandaki değişim değerini ifade eden deprem ivmesine göre, Türkiye’nin C2 sismik bölgesinde yer aldığını bildiren Özkan, bu nedenle ülkemizde C2 deprem performans sınıfında dübel kullanımının yasal zorunluluk olması gerekliliğinin altını çizdi. Özkan, aktif deprem kuşağındaki Türkiye’de C2 sismik onaylı dübel kullanılmaması durumunda, deprem sırasında bina içinde gerçekleşen bir kazanın domino taşı etkisiyle pek çok kazayı beraberinde getireceğini belirtti.
Türkiye’de dübellerle ilgili yönetmelik yok!
Beton elemanlara sabitlenen dübellerin, deprem anında betonda çatlaklar oluşsa bile sabitlenen elemanları taşımaya devam etmesi gerektiğini vurgulayan Özkan, “Bu nedenle C2 sismik bölgesinde yer alan Türkiye’deki binalarda, sabitlenecek elemanların bağlantı performanslarının C2 sismik bölgesinde öngörülen koşullar altında test edilmesi çok önemli” dedi.
Ülkemizde büyük projeler dışında dübel uygulamalarının büyük bir kısmının standartlarda belirtilen testlere tabi tutulmamış ve ilgili onaylara sahip olmayan ürünler kullanılarak gerçekleştirildiğini ifade eden Özkan, “Çünkü maalesef Türkiye’de dübellerin statik veya sismik test ve tasarımıyla ilgili hazırlanmış yönetmelikler bulunmuyor. Kısa vadede, mevcut standartlarda yabancı yönetmeliklere yapılan yönlendirmelerle, uzun vadede ise ülke şartları gözetilerek yapılan akademik çalışmalarla Türkiye’ye özgü bir belge hazırlanması çok faydalı olur” diye konuştu.
Hilti büyük projelerde ürünlerini kontrol ediyor
İlk C2 sismik onaylı bazı dübellerin üretimini gerçekleştiren Hilti’nin, deprem konusunda tasarım standartları ve test metodolojilerinin oluşturulması için ilgili komisyonlarda teknik uzmanlarıyla yer aldığını anlatan Özkan, şunları aktardı; “Hilti, kendisine ait laboratuvarlarda test ve Ar-Ge çalışmaları yürüterek C1 ve C2 onayına uygun ürünler geliştiriyor. Ürün yelpazesinde, deprem durumunda güvenle kullanılabilecek kimyasal ve mekanik dübeller mevcut. Ayrıca onaylar için gereken test prosedürünün dışında, gerçek davranış gözlemlerinin yapılabildiği büyük projelerde de ürünlerini kontrol ediyor. Mühendislik ekipleriyle, tasarımcı ve uygulamacının hesapsal sorularını çözüyor. Seminer ve eğitimlerle doğru tasarım ve uygulamanın yapılabilmesi için yol gösteriyor.”
Üniversiteler ve STK’larla işbirliği
Deprem konusunda üniversiteler ve STK’lar ile ortak çalışmalara da imza attıklarını söyleyen Özkan, “Bugüne kadar Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı’nın (AFAD) koordinasyonu ile yürütülen yeni deprem yönetmeliği çalışmasında kendi alanımız ile ilgili katkıları sağladık. Bundan sonra da hem üniversiteler hem de İnşaat Teknik Değerlendirme ve Bilimsel Araştırma Kurumu’nun (İTBAK) bu alanda yapacağı çalışmalarda yer alarak elimizden gelen desteğin en iyisini vermeye devam edeceğiz” diyerek sözlerini tamamladı.
Onaylı yeni dübeller için testlere devam
Hilti, sismik konusu ile ilgili AR-GE çalışmalarına, henüz Avrupa’da bile bu konu hakkında yeterli standartlar yokken, 2000 yılında başladı. Dübellere sismik konulu şartlar getirilmesi ve onay mekanizmasının oluşturulması aşamasından itibaren bu konunun içerisinde olan Hilti, böylece dübeli sadece üretmekle kalmadı, aynı zamanda onay mekanizmasını da geliştirdi. İlk C2 sismik onaylı dübelini Mart 2013’te alan Hilti, 2013 yılından bu yana Türkiye pazarına da C2 sismik onaylı ürünlerini sunuyor. Şu anda RE500V3, HY200, HST3, HSL-3 ve HDA dübelleriyle C2 sismik onayına sahip olan Hilti, ürün gamına onaylı yeni dübellerin eklenmesi için test çalışmalarına devam ediyor.
Hilti ve Hilti Türkiye Hakkında
Dünyanın en küçük ülkelerinden biri olan yaklaşık 35 bin nüfuslu Lihtenştayn Prensliği’nde 1941 yılında doğup, bugün yaklaşık 24 bin çalışanı ile global jenerik marka haline gelen Hilti, 6 kıtada 120’den fazla ülkede faaliyet gösteriyor. Türkiye pazarına ilk kez 1982 yılında giren ve 15 yıl distribütörlük olarak temsil edilen Hilti, 1997 yılından bu yana ise Türkiye’de yüzde 100 yabancı sermayeli bir firma olarak faaliyet gösteriyor. Bu sene 20. yılını kutlayan Hilti Türkiye, göstermiş olduğu gelişimle 2011 yılı başından bu yana 10 ülkenin (Azerbaycan, Türkmenistan, Özbekistan, Moğolistan, Kırgızistan, Ermenistan, Gürcistan, Tacikistan, Moldova ve Kuzey Irak) bağlı olduğu bir bölgesel üs konumunda. 2016 yılında yüzde 25 büyüme gösteren Hilti Türkiye, başarısını bilgi, birikim ve inovasyon ile sürdürülebilir değer yaratan bir marka olmaya borçlu. Merkez ofisi İstanbul’da bulunan Hilti Türkiye, 315 çalışanı ile faaliyetlerini sürdürüyor. Ekonomiye yarattığı katma değer dışında İnsan Kaynakları alanında çalışmalarıyla da öne çıkan Hilti Türkiye, Great Place to Work Enstitüsü tarafından belirlenen, “Türkiye’nin En İyi İşverenleri 2016” listesinde 4. sırada yer aldı. 2015 yılında aynı ödül kategorisinde 3. sırada yer alan Hilti Türkiye, Yaşam Boyu Öğrenme alanında Özel Ödül’e de layık görülmüştü.