Başarılı hakem Cüneyt Çakır, Gençlik Spor Dergisi'ne açıklamalarda bulundu. Hakemliğin amatör bir iş olduğunu belirten Çakır, "Bir hobi ama ben hakemliği, yani amatör olan bir işi profesyonel olarak yaşayan biriyim. Benim önceliğim hakemlik, benim hayatım hakemlik, benim yaşamım futbol. Fakat bunların yanında aynı şekilde hayatımı sürdürmem için de çalışmam gerekiyor. Kocaeli Üniversitesi İşletme mezunuyum. 12 yıldır bir sigorta acentem var. Çok gitmeye imkanım olmuyor ama işime saygı duyuyorum ve seviyorum. Hakemlikten arta kalan zamanlarımda mutlaka oradayım. Ortağım var sağ olsun her şeye o koşturuyor" dedi.
"EN BÜYÜK VE EN ÖNEMLİ KELİME 'ÇALIŞMAK'"
Çakır, iyi bir hakem olabilmek için kendini nasıl geliştirdiğinin sorulması üzerine, "Herhalde en büyük ve en önemli kelimelerden birisi çalışmak. Hep kendimi bir ileriye nasıl götürebilirimin peşinde gittim. Herkesten bir şeyler öğrenmeye çalıştım. Hala daha öğreniyorum, öğrenmenin yaşı yoktur. Bu iş 45 yaşına kadar yapılıyor. Allah sağlık verirse, sakatlık vermezse yapabildiğim süre zarfında da hep bir şeyler öğrenmeye çalışacağım. Örneğin, son Dünya Kupası'nda dünyanın en iyi hakemleri vardı ama hiç kimse 'ben en iyiyim' demiyordu. Herkes birbirinden bir şeyler öğrenmeye çalışıyordu" cevabını verdi.
"TEK KONSANTREM HAKEMLİK"
Hakemlikten sonraki planlarını da anlatan Çakır, "Daha uzun yıllar olmasına rağmen hakemliğim bittiği zaman çok farklı duyguların içinde olabileceğimi söyleyebilirim. Önümde bununla ilgili çok örnek var. Fakat sonuçta bu camianın içinden ayrılmak istemiyorum. Türkiye’de, UEFA’da veya FIFA’da görev alıp genç hakem arkadaşları yetiştirmek, onlara bilgilerimi aktarmak isterim. Şu anda tek konsantrem hakemlik, önümde 7 sezon var" diye konuştu.
"ÜLKEMİZİ DE TEMSİL EDİYORUZ"
Çakır, hakemler olarak turnuvalarda ülkelerini temsil ettiklerini vurgulayarak, "Bu son kupada Milli Takımımız yoktu. Bundan önceki büyük kupada da yoktu. İnsanlar bizi orada milli takım gibi görüyorlar. Yaptığımız ufak tefek hataları görmezden geliyorlar çünkü onların duaları ve bütün destekleri bizimle oluyor. Başarılı olmamızı istiyorlar. Fakat yurt içinde bir taraf oluyorlar. Bu yüzden yaptığımız doğruları da yanlış olarak görüyorlar. Bütün fark bundan kaynaklanıyor. Bizim burada yönettiğimiz her maç UEFA ve FIFA tarafından adım adım takip ediliyor. Hiç kimse sizi bir sezonda Avrupa’da yönettiğiniz 8 tane maçla Dünya Kupası'na, Avrupa Şampiyonası'na yollamaz" şeklinde konuştu.
"GENÇ HAKEMLERE YOL AÇTIK"
Türk hakemlerinin 40 yıldır Dünya Kupası'nda görev yapmadığını hatırlatan Çakır, "Biz 40 yıl sonra ilki gerçekleştirdik. 2 grup maçı 1 yarı final mücadelesinde görev alarak Türk hakemlerinin geldiği noktayı bütün dünyaya göstermiş olduk ve en önemlisi de genç hakem arkadaşlara bir yol açtık. Onları cesaretlendirdik, onlara neler yapabileceklerini gösterdik" ifadelerini kullandı.
"HEYECAN VE GURURU BİR ARADA YAŞADIK"
Çakır, Dünya Kupası'nda büyük bir heyecan ve gururu bir arada yaşadığını dile getirerek, şunları söyledi:
"Ülkemizi temsil etmenin verdiği ayrı bir duygu. 70 milyonun duaları var. Tanımadığım binlerce kişiden mesajlar aldım. Benim için asla unutulmayacak şeyler. İnanılmaz duygular yaşadık 45 gün süresince. Çünkü biz orada ülkemizi temsil ediyoruz. Maç öncesi sahada ısınmamızı yaparken Türk bayrakları gördük tribünlerde. İnanılmaz bir duygu, tüyleriniz diken diken oluyor. Bundan daha önce yönettiğimiz 2010 yılındaki Şampiyonlar Ligi maçından örnek vermek istiyorum; Almanya’da oynanan Werder Bremen - İnter maçıydı. Isınmamızı bitirmiştik kale arkası tribünde sayıları 500 ile bin arasında bir Türk grup vardı. Soyunma odasından koridora doğru giderken hep beraber Türk bayraklarını açıp bizim ismimizi söylüyorlardı. Aynı şekilde de 2012 Avrupa Şampiyonası yarı finalinde de Portekiz - İspanya maçında, ben oyunu başlatmadan önce yardımcı hakemlerimden ‘tamam’ işareti alıyorum. Bahattin Duran’a döndüm ‘tamam’ işareti aldım. Öbür köşedeki Tarık Ongun’a döndüm bir anda kaldım. Tarık’ın arkasında bir grup vardı hepsi Türk bayrağı sallıyorlardı. İnanılmaz bir duyguydu bu. Büyük bir sorumluluk bunlar."
Çakır, Dünya Kupası'nda yarı finalin başlama düdüğünü çalmadan önce neler düşündüğünün sorulması üzerine, "Herkes yerindeydi ben yandan gelecek işareti bekliyordum. 15 saniye kala maçın delegesi elini kaldırıyor. 10 saniye kala yine başka bir işaretle haber veriyor. O, ‘son 10 saniye’ dediği zaman 'Allah'ım bize yardım et. Bütün Türkiye dualarıyla bizim arkamızda. Çalışmalarımızın karşılığını ver' diye düşündüm" şeklinde cevap verdi.
"KİMSE 40 YIL SONRA 'GEL DE FİNAL YÖNET' DEMEZ"
Brezilya'da yapabileceklerinin en iyisini yaptıklarını vurgulayan Çakır, "Hiç kimse 40 yıl sonra turnuvaya katılmış bir hakeme 'gel de final yönet' demez. Bu çok iyi niyetli bir yaklaşım olur. Bir hakem için beklentiye girmek çok yanlış bir şey. Biz hep önümüzdeki maçı en iyi şekilde yönetmek istedik. Bizim hedefimiz gruplardaki ilk maçımızı iyi yönetip 2. maçı almaktı. Onu başardıktan sonra gerisinin geleceğini zaten biliyorduk. Bundan sonraki Avrupa ve Şampiyonlar Ligi için de büyük bir referans olacak bu" açıklamasında bulundu.
"2016 AVRUPA ŞAMPİYONASI'NDA YER ALMAK İSTİYORUZ"
Başarılı hakem Cüneyt Çakır, bundan sonraki hedeflerini de açıklayarak, "Üst düzey turnuvalarda ve finallerde görev yapmak. Bayrağımızı buralara kadar çıkarttık, bundan sonra ki amacımız buralarda tutmak. Bayrağı genç arkadaşlara teslim ettiğimiz zaman da en yüksek yerde vermek istiyoruz. Önümüzde 2016 Avrupa Şampiyonası var. Benim ve ekibimin en büyük hedefi 2016 Avrupa Şampiyonası’nda yer almak" dedi.
"YENİLİĞE VE FİKİRLERE AÇIĞIZ"
Dünya Kupası'nda ilk kez kullanılan teknolojileri de değerlendiren Çakır, "Zamanımızda teknolojiye hayır demek çılgınlık olur. Hakemliği ve futbolu ileri götürecek yeniliğe ve fikirlere açığız. Gol teknolojisi ve sprey boyanın çok başarılı olduğunu düşünüyorum. Geride kalan 19 Dünya Kupası turnuvasında akılda kalan topun gol olup olmadığına ilişkin 3 tane kritik karar var. Sadece bu Dünya Kupası'nda 3 tane kritik pozisyon oldu ve gol teknolojisi sayesinde çözüldü" diye konuştu.
"40 SENE DAHA BEKLEMEMEK İÇİN PROFESYONELLİK ŞART"
Tecrübeli hakem, dünya hakemliğinin profesyonelliğe doğru adım attığını ifade ederek, "Nasıl sporcular takımlarıyla sözleşme yapıyorsa, hakemlik de öyle bir seviyeye geldi. Federasyonlar kendi hakemleriyle sözleşme imzalıyorlar. Bizim ülkemizde böyle bir şey yok. TFF’nin bu sisteme geçişle ilgili büyük bir çabası var. Bu sadece bizler için değil, genç hakemler adına çok önemli bir adım olacak. Bir daha 40 sene beklemek istemiyorsak bunu yapmak zorundayız" şeklinde konuştu.
"FUTBOLUN KALİTESİ HER GEÇEN GÜN İLERİYE GİDİYOR"
Türkiye ve Avrupa maçları arasındaki farkları da değerlendiren Çakır, "Fark yoktur dersek yanlış olur. Ama bizim ülkemizde de futbolun seviyesi, kalitesi her geçen gün daha ileriye gidiyor. Önce tribünlere seyirci çekmemiz gerekiyor. Oynanan maçların 4’te 3’ü maalesef boş tribünlere oynanıyor. Karnaval havasında oynanan maçları özledik. Önce saygı ortamını sağlamamız lazım. Dünya Kupası'nda gördük; oyuncular birbirine karşı ve hakem kararlarına karşı çok saygılıydı" ifadelerini kullandı.