"Çünkü siyasi sorumluluklarının gereklerine uygun hareket etmedikleri çok aşikar. Şu anda ülkemizin bazı mahallelerinde bazı ilçelerinde terör örgütü teröristler marifetiyle hendekler kazmış, barikatlar kurmuş, askerimize, polisimize otomatik silah roket atar el yapımı bombalarla saldırıyor, kadınların, çocukların sağlığa, eğitime erişimini engellemek için her şeyi yapıyor ve hayatı onlara zehir eden eylemler gerçekleştiriyor bu eylemler karşısında demokrasiye inanan hukukun üstünlüğüne inanan her sorumlu siyasetçi gibi Sayın Demirtaş’ın bu şiddeti bu terörü yapanlara dönüp 'durun' demesi lazım. 'Yanlış yapıyorsunuz' demesi lazım. Şimdiye kadar baktığımızda gördüğümüz şu: HDP Eş Başkanı HDP’li milletvekilleri adeta buradan Türkiye’yi bir iç çatışmaya nasıl götürebiliriz gibi bir hava çıkıyor ortaya. Bu sözün sorumlu bir kişi tarafından söylenilmesi kabul edilebilir mi? Ne demek yani bir iç çatışmaya dönük imalarda bulunuyor açık bir şekilde ifade ediyor ve o bölgedeki çatışmayı Türkiye’nin batısına başka yerlere sıçratacağına dair hem Demirtaş’ın hem milletvekillerin HDP milletvekillerinin parlamentoda başka platformlarda açıklamaları var. Şimdi demokrasiye inanan şiddet dursun silahlar sussun fikirler konuşsun fikirlerin yarışmasına inanan bir siyasinin söyleyeceği yaklaşımlar değildir. Ben buradan sorumlu davranmaya teröre dönüp durun demeye çağırıyorum. Devlete dönük söylemler yapıyorlar devlete dönük söylemlerinin yüzde birini PKK terör örgütüne, Kandil'e orada çocukları kadınları polisleri askerleri şehit eden teröristlere karşı söylemelerini ifade ediyorum çağrı yapmaları gerektiğini buradan bir kez daha ifade etmek istiyorum."
TUTANAKLARI AÇIKLADI
"HDP milletvekilleri bu konuda maalesef yanıltıyorlar hem Anayasa Mahkemesi'ne hem de Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne yapılmış bireysel başvurular var" diyen Bozdağ, "Anayasa Mahkemesi bunları reddetti. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi diğerlerini reddetti, birkaçını kabul etti daha sonra bütün dosyaları Türkiye Anayasa Mahkemesi’ne gönderdi buranın bakmasını istedi. Şimdi orada büyük bir yanıltmaca yapılıyor. Gerçek olmayan şeyler gerçekmiş gibi dilekçelere dökülüyor. Mahkemelerin önüne getiriliyor. Bir örnek arz etmek isterim. Evin Çağlı diye bir bayan doğum yapacağım diyor, 112 acili arıyor 112 acilde geliyor evden Evin hanımı alıyor hastaneye getiriyor burada her türlü tetkikleri yapılıyor ve sezaryenle hastanede doğum yapılması tavsiyesinde bulunmuyor. 'Evde doğum yapacağım sezaryenle doğumu kabul etmiyorum' diyor. Ve bütün bunların hepsi tutanak altına alınıyor. Evin hanımının da imzası bu tutanağın altına konuluyor. Evin hanımı AHİM'ye müracaat ediyor. Ben doğum nedeniyle sağlık yardımında talebinde bulundum ve bana yardım etmediler. Çok açık hepsi resmi belge hepsi kayıtlı. Kendisi gelmiş, her türlü yardım yapılmış ama mahkemeye nasıl müracaat ediliyor böyle bir yardım yapılmadı diye" değerlendirmesini yaptı.
Son günlerde belli bir odada 22'ye yakın yaralının bulunduğuna dair haberler olduğuna dikkat çeken Bakan Bozdağ, şunları kaydetti:
"Bunlara efendim devletin ambulans göndermediğine ilişkin haberler yer alıyor. Bu yaralılar sivil vatandaş mı yoksa askerle, polisle çatışan teröristler mi buna dair bir bilgi yok. Gerçekten böyle bir yaralı var mı buna dair de kimse de bir bilgi de yok. Çünkü Faysal Sarıyıldız’ın ve bazı HDP’li milletvekillerinin bu yönde iddiaları var. Bütün bu iddialar üzerine siz de medyadan takip ettiniz. Buradaki yaralılara ulaşmak için her yol deneniyor. İddia edilen yaralılara ulaşmak için varlığı kabul ediliyor doğru olabilir. Ambulans gidiyor en yakın yere çağrı yapıyorlar getirin yaralıları alalım, ateşlerle silahlarla karşılık veriliyor. Belediye alsın deniyor, belediye gitsin alsın, belediyenin aracı gidiyor ambulansı ona da aynı şekilde cevaplar veriyor."
"SARIYILDIZ TERÖRİSTLERE YATAKLIK YAPIYOR"
Bozdağ şunları dedi:
"Şimdi Faysal Sarıyıldız ile bu süreç içerisinde irtibatlar kuruyor ve onlarla ilgili bakın benim elimde tutanaklar var bunu AHİM’e de ilettik. Şimdi bir takım telefon numaraları veriliyor. Bu hastalarla ilgili 3 tane telefon numarası veriliyor. 3 farklı telefon numarası aranıyor. Bu hatlardan ikisine ulaşılamıyor. Bir tanesine ulaşılıyor. Mehmet Yavuzeli olarak belirtilen bir kişiyle bu telefon hattından görüşme yapılıyor. Bu kişi diyor ki yerleşim yerinin milletvekili Faysal Sarıyıldız’a sorulmasını istemiş ve bulundukları yeri söylememiştir. Şimdi yaralılar var diyor. Burası neresi, adres verin oraya gelelim deniyor. Diyor ki 'Siz bunu milletvekili Faysal Sarıyıldız’a sorun.' Bir başkasında da İdris Buluken’e sormalarını, İdris Baluken ile irtibata geçilmesini söyleniyor. Burada çok açık bir bizim de mahiyetini tam bilemediğimiz bir durumla karşı karşıyayız. Bir yandan HDP’liler diyor ki burada yaralananlar var. Devlet diyor ki yaralıları alalım. O zaman bu yaralılar var diyenlerin bu yaralıları oraya getirmesi lazım. Teröristler tuzaklama, mayınlama yapmışlar, ambulanslar oraya giremiyor. Bir yandan yaralıları kurtaralım diye uğraştığını iddia edenler o yaralıları kurtarmak üzere gelen ambulansa ateş ediyorlar ve ambulanstakilerin yaralanmasına hatta bir tanesinin de şehit olmasına vesile oluyor. Ondan sonra da kalkıp devleti 'katil', 'devlet yaralıları almak istemiyor', 'yaralıları kurtarmak istemiyor diye hem Anayasa Mahkemesi'ne hem de Türkiye Büyük Millet Meclisi'ne getiriyor. Burada katil kimdir? Bunu herkesin iyi görmesi lazım o canı pahasına yaralıları almaya giden ambulanstakiler mi yoksa ambulanstakileri kurşun yağdıran teröristler mi? Şimdi bunu da herkese iyi görmesi lazım şu anda devlet bölgede yaralı nerede bir vatandaşı varsa onu almak için elinden gelen ne varsa hepsini yerine getiriyor ancak oradaki teröristlerin kurduğu tuzaklar,saldırılar nedeniyle bazı yerlere ulaşılamadığı için bunlar alınamadı. Ama bunlar doğru mu onu da bilmiyoruz Belki de böyle bir yaralı falan yok yani şimdi ulaşılamıyor adresi vermiyor. Yani yaralı olduğunu söyleyen kendi oturduğu evin adresini bilmez mi 'Ben adresi vermiyorum Faysal Sarıyıldız'a sorun' deniyor. Faysal Sarıyıldız bulunduğu yerde resmen teröristlere yardım yapıyor yataklık yapıyor. Orada devletin güvenlik güçleri aleyhine de ve oradaki vatandaşların aleyhine de sonuç doğurmasını sağlayacak bir takım şeylerin içerisine giriyor. Bir milletvekiline bu yakışmaz, anayasaya yemin etmiş birinin yapmaması lazım. Herkes görevini anayasaya uygun yapsa zaten sorun çıkmaz Ama maalesef milletvekilleri orada olayların sona ermesi için değil adeta olayların biraz daha büyümesi için daha büyük sıkıntılar çıkması için uğraşıyor görüntüsü ile karşı karşıyayız."