Toplantının başında 15 Temmuz FETÖ darbe girişimini anlatan bir video gösterildi. “Bugün burada bir kez daha 15 Temmuz şehitlerimizi ve ülkenin bölünmez bütünlüğü, milletin huzuru için sınır boylarında, Doğu ve Güneydoğu’da hayatını veren bütün şehitlerimizi şükranla yad ediyoruz, mekanları cennet olsun. Toplantımızın hemen başında bir açılış yapalım ve bütün şehitlerimiz için bir Fatiha okuyalım. Allah birliğimizi, dirliğimizi bozmasın” ifadeleri ile başlayan Başbakan Binali Yıldırım, Fatiha okuduktan sonra konuşmasını sürdürdü.
“15 Temmuz’da 241 kahraman vatanı, milleti, bayrağı için şehadete yürüdü” ifadesini kullanan Binali Yıldırım, 15 Temmuz şehitlerinden bazıları ile ilgili bilgiler verdi. 15 Temmuz şehitlerinden Erol Olçok’un ismini özellikle anan Yıldırım, “AK Parti istişare toplantımızı şehit Erol Olçok olmadan gerçekleştiriyoruz. Bundan önceki 24 toplantımızın tamamında sevgili Erol bizimle beraberdi. Onun ve oğlu Abdullah Tayyip Olçok’un isimlerini asla unutmayacağız” dedi.
Ankara’nın Kazan ilçesinin adının Kahramankazan olarak değiştirilmesi, 15 Temmuz’un Demokrasi ve Özgürlük Günü olarak kutlanması ve tatil olması yönündeki teklifin komisyonda kabul edildiğini belirten Yıldırım, “Önümüzdeki hafta Genel Kurul’da yasalaşacak. Kazan ilçesine böyle bir unvanın verilmesi asla diğer ilçelerimizi unuttuğumuz anlamına gelmiyor. Özellikle Ankara ve İstanbul başta olmak üzere her ilimiz, ilçemiz yiğitçe, kahramanca o gece bir direniş gösterdi. Kazan darbenin merkez üssü olması ve yapılan acı katliam nedeniyle sembol oldu. Hiçbir şehidimiz, şehit ailemiz, 15 Temmuz olsun, terörle mücadele olsun, diğer şehitlerimiz olsun birbirinden asla daha az değerli değildir. Gazilerimiz de aynı şekilde. Rabbim içimizden bazılarını şehadetle, bazılarını gazilikle onurlandırdı, onlara minnet ve hürmet duygularımızı hiç kaybetmeyeceğiz” diye konuştu.
“Mehmetçik millete silah çekmez, millete silah çeken Mehmetçik değildir”
Afyonkarahisar’ın hem tarihte hem de günümüzde önemli bir yeri olduğunu ve AK Parti için de önemli olduğunu söyleyen Yıldırım, “AK Parti hareketi Afyon’dan başladı. AK Parti kadroları millete hizmet aşkı ile 2001 yılında bu güzel şehirden yola çıktı. Önümüzdeki hafta, 29 Ekim’de milletçe cumhuriyetimizin 93. yıl dönümünü kutlayacağız. Afyonkarahisar’da verilen kurtuluş mücadelesi 29 Ekim 1923 tarihinde cumhuriyetin kuruluş yolunu açtı. 1921’de düşman kuvvetleri Afyon’a geçerek Polatlı’ya kadar gelmişlerdi. TBMM işte o top seslerinin altında hiç korkmadan, geri adım atmadan görevini yapmıştı. Gazi Mustafa Kemal ordunun başına bizzat geçerek Sakarya’da düşmanı durdurmuş, ordumuz düşmanın Afyon’a, ardından İzmir’e çekilmesini sağlamıştı. TBMM milletin göz bebeğidir, istiklalimizin teminatıdır. TSK da milletimizin göz bebeğidir, peygamber ocağıdır. Ancak şu ayrımı asla unutmamalıyız. TSK, Kurtuluş Savaşı sırasında olduğu gibi cumhuriyetimizin kuruluşunda ve sonrasında olduğu gibi TBMM’nin emri altındadır. Bir kişi, bir zümre, bir grup TBMM’ye el uzatıyorsa, silah doğrultuyorsa o asker Türk askeri değildir. Silahını emir alacağı yere doğrultmuştur. Silahını cumhuriyeti karşı, Gazi Mustafa Kemal’in mirasına doğrultmuştur. Mehmetçik millete silah çekmez, millete silah çeken Mehmetçik değildir, asker kılığı içinde teröristlerdir, bunlarla askerlerimizi birbirine karıştırmamalı. 93 yıl içinde Gazi Meclis iradesine, milli iradeye göz diken herkes, bu aziz milletin değil, milletin düşmanlarının yanında olmuştur. Ne demek milletin Meclisine silah doğrultmak, bomba atmak. Siz kimsiniz, bu yetkiyi kimden aldınız. TBMM’ye, cumhurun başkanına, hükümete, milletin vekiline saldıran cevabını Sakarya’daki gibi, 15 Temmuz’daki gibi alacaktır, almıştır” şeklinde konuştu.
“Bizim cumhuriyet ile cumhur ile sevgimizi siz mi sorgulayacaksınız ya da ölçecek kalibrede misiniz?”
2001 yılında Afyonkarahisar’dan yola çıktıklarını, 14 yıllık iktidar döneminde önemli hizmetler gerçekleştirdiklerini belirten Başbakan Yıldırım, 14 yılda 79 yıllık birikimin üzerine 2-3 kat daha birikim eklediklerinin altını çizdi. Yıldırım, “En önemlisi cumhuriyetimizi cumhurla bir araya getirdik. Demokrasimizi güçlendirdik, devlet ile milleti kucaklaştırdık. Tüm vesayet kurumlarına karşı mücadele verdik. Bu mücadeleden de büyük bir zaferle çıktık. Ankara Valiliği, geçtiğimiz günlerde aldığı bir karar ile güvenlik nedeniyle 30 Kasım’a kadar toplantı ve gösteri yürüyüşlerine kısıtlama getirdi, tek gerekçesi var, güvenlik. Ana muhalefet partisi, CHP’den bazıları ‘AK Parti 29 Ekim kutlamalarını, 10 Kasım anmasını engellemek için böyle bir karar aldı’ diye milletin gözünün içine bakarak yalan söylüyorlar. Bizim cumhuriyet ile cumhur ile sevgimizi siz mi sorgulayacaksınız, ya da ölçecek kalibrede misiniz? Cumhuriyet hamasetle büyümez, çalışmakla, üretmekle büyür. CHP’nin 93 yılda yaptıklarını, AK Parti’nin de 14 yılda yaptıklarını yan yana yazalım. Bir tarafta yoksulluk, sefalet, zulüm, milletin değerleri ile kavga var, AK Parti tarafında emek, iş, hizmet, refah ve vesayetle mücadele var. AK Parti cumhuriyeti büyüttükçe hasımları da darbeleri büyüttü. PKK, DEAŞ, FETÖ terör örgütlerinin tek bir hedefi var, kutlu yürüyüşümüzü durdurmak. Bu kutlu yürüyüşü onur ve gururla sürdüreceğiz. Bu terör örgütlerinin tamamını etkisiz hale getirecek, Türkiye’yi hedeflerine ulaştıracağız. Cumhuriyeti güçlendirmek, cumhur ile cumhuriyeti kucaklaştırmak adına 2007’de önemli bir reform gerçekleştirdik. Vesayet odakları devreye girdi ve ‘size cumhurbaşkanı seçtirmeyeceğiz’ dedi. Ana muhalefet partisi o günlerde o vesayet odaklarının başını çekiyordu, onlara lojistik destek veriyordu. Bizatihi ana muhalefet partisi 367 icadı ile Mecliste cumhurbaşkanının seçilmesini engelledi. AK Parti boyun eğmedi, her sorunun çözümü vardır, çözüm millettir, millete gittik. Vekillerin seçemediği cumhurbaşkanını millet doğrudan seçilmesini sağladı. 2014’te millet sandık başına gitti, Cumhurbaşkanımızın Recep Tayyip Erdoğan’ı cumhuriyetimizin seçilmiş ilk cumhurbaşkanı olarak o kutlu makama oturttu” ifadelerini kullandı.
“Mevcut duruma göre yeni anayasa yapalım, sistemdeki tıkanıklığı da ortadan kaldıralım”
Türkiye’nin yeni bir anayasa ve sistem değişikliğine ihtiyacı olduğunu her fırsatta dile getirdiklerinin altını çizen Yıldırım, “Bunu dile getiren sadece AK Parti değildir, bütün partiler her seçim öncesi vaatlerinde anayasa değişikliği konusunda vatandaşa vaatleri var. Darbe ürünü olan mevcut anayasanın Türkiye’nin ihtiyacını görmediği, büyüme kabiliyetini daralttığını her fırsatta ifade ettim. Türkiye’yi yeni, katılımcı, demokratik, insan merkezli bir anayasa ile buluşturmanın kararlı mücadelesini dün de verdik, bugün de vermeye devam ediyoruz. 2011 yılından itibaren yeni anayasa yapmak için attığımız adımlar muhalefetin isteksizliği ve direnci nedeni ile bir sonuca ulaşmadı. Anlaşmak için çok fedakarlık yaptık. Milletvekili sayısını bakmadan uzlaşma komisyonlarını eşit sayıda üyeden oluşturduk. 15 Temmuz gecesi yaşadığımız tehlike mevcut anayasanın ve sistemin açıklarının doğurduğu bir tehlikeyi tekrar gündeme getirdi. İçeride darbe girişimi gibi ve terör gibi tehditler yaşarken, Irak ve Suriye’de bizi yakından ilgilendiren gelişmeler olurken, sorun üreten bir anayasa, bir sistem ile yolumuza artık devam edemeyiz. AK Parti, grubumuz olarak hazırladığımız anayasa değişikliği taslağını en kısa zamanda Meclise getireceğiz. MHP’nin devletin ve milletin karşı karşıya olduğu sorunu görüp, meseleye milletin son noktayı koyması yönündeki yaklaşımı taktire şayandır. MHP, başkanlık sistemine karşı olabilir, parlamenter sistemin devamını istiyor olabilir, ancak kararı millete bırakmak gibi önemli, milli bir yaklaşım sergilemiştir. Meseleye millet son noktayı koysun. Bugün Cumhurbaşkanının millet tarafından seçilmiş olması ile beraber artık her şey değişmiştir. Mevcut anayasa cumhurbaşkanını ‘sorumsuz’ diye tanımlasa da halkın yüzde 52 desteğini almış Cumhurbaşkanının fiilen siyasi sorumluluğu vardır. Bu siyasi sorumluluk millete karşı çok önemli bir taahhüttür. Gelin mevcut durumu anayasaya uygun hale getirelim. Mevcut duruma göre yeni anayasa yapalım, sistemdeki tıkanıklığı da ortadan kaldıralım” dedi.