Resepsiyonda gazetecilerin gündeme ilişkin sorularını cevaplayan Davutoğlu, ayrıca bugün Meclis'te 62. Hükümet'in programını açıklamasına yönelik konuşmasını değerlendirdi. Davutoğlu, "Konuşmayı 1.5 saat planlamıştım 'ona göre metni hazırlayın' dedim. 2-3 dakika oynar. Esas kitapçığı dağıttığımız için çok geniş konuşma yapmak doğru olmazdı. Kitapçık da değil kitap aslında. Görsel olarak da kalıcı bir kitap" dedi.
"BİZ DE MUHALEFETİN SÖYLEDİKLERİNİ DİNLEMEK İSTERİZ"
Hükümet programını sunuşu sırasında muhalefetten herhangi bir söz atılmamasının hatırlatılması üzerine Davutoğlu, "Numan Bey'le ilgili yapılan doğru değildi. Meclis'e eleştiriye cevap olarak bir seviye getirmek lazım. Herkes kişiyi değil onun şahsiyetini hele hele hiç değil ama söylenen sözü hedef alırsa Türk siyasetine seviye gelir, katkı gelir. Doğrusu biz de muhalefetin söylediklerini dinlemek isteriz. Katkıları olur, onların eleştirilerini almak isteriz, bu zenginlik katar. Ama kasıtlı olarak, engelleme yaparak ya da nasıl bir şekilde oradaki ortamı etkilerimi oldu mu Meclis'in ruhu kaybolur. Bugün o bakımdan konuşmam esnasında sükunet içerisinde olmasından dolayı gerçekten memnunum. Ama sükunetten kastımız eleştiri olması değil" ifadelerini kullandı.
"POLEMİK DOZUNU DÜŞÜRMEK LAZIM"
Bir gazetecinin "Önümüzdeki günlerde Salı günü yapılacak grup toplantılarında tansiyon düşük olacak diyebilir miyiz?" sorusuna Davutoğlu, "Onu göreceğiz. Mesela Cumhurbaşkanlığı yemin töreninde tansiyon yükselmesinin müsebbibi AK Parti Grubu ya da Sayın Cumhurbaşkanı kesinlikle değil. Dün de söylediğimi gibi sehven dahi olsa bizim grubumuzda herhangi bir şekilde Meclis'e seviyenin havasına veya toplum kültürüne aykırı bir şey olmamalı. Tabi engelleme, boykot olmaması lazım. Nihayetinde yasama süreci sonuca eriştiğinde bütün toplum için yapılıyor. Yasama faaliyetinin durması, yavaşlaması demek aslında reformun durması. Hayat değişirken, hayat akarken veya yasama faaliyeti o hayat akışına intibak edemezse bir müddet sonra toplumsal gelişmenin, dünyadaki gelişmenin gerisinde kalmaya başlıyoruz. Çünkü artık eskiden bir kanun yapılır onlarca yıl geçer. Şimdi ise kadar hızlı değişiyor ki kullanılan araçlar, o araçlarla gelen yeni problemler birçok şeyin yeniden ele alınması... Yasama faaliyeti yavaşladı mı sonuçta hayatın akışına intibak edemez hale geliriz. O yasa herkese lazım. Hangi muhalefet partisinden gelirse gelsin pozitif katkı yapan bir şeye her zaman açık oluruz. Yeter ki doğrudan işin kendisiyle ilgili olsun. Yoksa bu mücadele, o siyasi polemik bitmez. Polemik dozunu düşürmek lazım" cevabını verdi.
"HEPİMİZİN DEVLET TEMSİLİ ANLAMINDA MUHATABI CUMHURBAŞKANIMIZDIR"
"Bu çerçevede anamuhalefet liderinin Cumhurbaşkanına yönelik açıklamalarını sonra da 'Bundan sonra muhatabımız ya da hedefimiz hükümet ve Davutoğlu'dur' sözlerini nasıl değerlendirirsiniz?" şeklindeki soru üzerine Davutoğlu, şunları kaydetti:
"Doğru bir yaklaşım değil. Hepimizin devlet temsili anlamında muhattabı cumhurbaşkanımızdır. O muhatabı kendince yok saymaya çalışmak, Türk devlet ahlakına, geleneğine de uymaz, demokrasi kültürüne de uymaz. Yani şunu diyebiliyorsa Kılıçdaroğlu, 'Aslında bu cumhurbaşkanlığı bizim adayımızın hakkıydı da bir yanlışlık yapıldı' diyorsa bunu hep beraber tartışalım. Bunu demeye hiç kimsenin gücü yetmez. Demokratik yollarla Türkiye'de ilk defa bir cumhurbaşkanlığı seçimi yapılmış. Kim olursa olsun onlar açısından karşı siyasi görüşte olsak da bizden birisi olsa bu anlamda onu öncelikle yaşamak lazım. O bakımdan Sayın Bahçeli'nin bugün hem hükümet programına katılması hem de yeni cumhurbaşkanımızın yemin törenine katılmasını çok olumlu bir yaklaşım olarak görüyorum. Böyle böyle biz teamüle oturturuz. Herkes bütün bu seyri doğru bir zeminde değerlendirir. O bakımdan ben çok şanssız bir açıklama olarak değerlendiriyorum. 95 uluslararası örgüt temsilcisi gelmiş, Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanına o itibar ve onuru göstermiş, anamuhalefet liderinin bunu tartışmasının ne dünyada karşılığı vardır ne de halk nezdinde karşılığı vardır. Nihayetinde halk seçti onu. Cumhurbaşkanımıza saygı, halkın tercihine saygıdır, bu kişisel bir mesele değil. Dolaylı bir şey de var orada. Bir itiraf mı diyeyim, bir kabullenme mi? Diyelim yarın 2015 seçimlerine gidiyoruz. Biz ihtimal vermiyoruz tabi bizim açımızdan önümüzdeki görünür gelecekte AK Parti iktidarları var ama hadi onların da en azından kendilerinin seçim kazanma ihtimalini göz önüne almaları lazım. Hadi seçimi kazandı ertesi gün görevi kim verecek ona. Varsayımsal olarak söylüyorum. Kim verecek? Sayın Cumhurbaşkanımız o görevi vermeden göreve başlayabilir mi, Başbakan olabilir mi? Olamaz. Türkiye'de hukuk devleti var. Bu şu demekti: Demek ki Sayın Cumhurbaşkanımızın döneminde iktidar ümitleri yok. Yani kazanma ihtimali görmüyor ki bu kadar şey konuşabiliyor."
"TUTUMUZU YA DA TAVRIMIZ AÇIKTIR"
"Bu akşam resepsiyona gelmeniz yargı erkine gösterdiğiniz önemi gösteren bir tavır olarak okunuyor. Bir teamül olarak adli yıl açılışına ilişkin Sayın Cumhurbaşkanının sitemleri ve bir duruşu oldu. Siz bir teamül değişikliğini bekliyor ya da bu mesajı veriyor musunuz?" sorusuna ise Davutoğlu, "Bu adli yıl konusuna girmeyelim. Tutumumuz ve tavrımız açıktır. Bunları ayrıca tartışırız" karşılığını verdi.