Ekonomi Bakanı Zeybekci, yazılı bir açıklama yaparak enflasyon rakamlarını değerlendirdi. Bakan Zeybekci, Türkiye’deki enflasyonun sadece talep kaynaklı bir yapıda olmadığını belirterek, talebin anlık hareketlerinin stok yapamayan üretim ve toptan dağıtım yapan firmalar tarafından karşılanmamasının finansman kaynaklı maliyet enflasyonunu yarattığını kaydetti. Zeybekci, “Yüksek piyasa faizine muhatap olan üretim ve dağıtım işletmelerinin en doğal refleksi olan yatırım ve istihdam yapmama, üretmeme, stok yapmamasının otomatik sonucu olarak ortaya çıkan ekstra maliyetin doğrudan maliyet enflasyonu doğurduğunu her fırsatta dile getirmiş, dikkat çekmiştik. Bu maliyet enflasyonunda yüksek reel faizin birebir etkisi olduğunu şimdi de ısrarla tekrar ediyoruz. Türkiye olarak bir an önce üretim ve dağıtım dünyasındaki şirketlerimizin katlanabileceği bir finansman maliyetine ulaşabilmelerini sağlayarak, üretenlerin yeterli hammadde ve ara mal üretmesini, toptan ve perakende sektörünün ise mamul ürün stoku yapabilmesini sağlayacak makul faiz oranlarını sağlamamız gerekiyor. Makul stok miktarı demek, talep hareketleri kaynaklı fiyat artışlarının enflasyona katkısını minimize etmenin yanında stoksuzluktan kaynaklı maliyet enflasyonunun da önüne geçecektir” dedi.
Talep enflasyonu söz konusu olduğunda üretilen malın ve hizmetlerin tüketici talebini karşılayamadığını aktaran Bakan Zeybekci, “Bunun sonucu olan aşırı talep sebebiyle fiyatlar artmaktadır. Maliyet enflasyonu söz konusu olduğunda ise, herhangi bir nedenle üretimde kullanılan kaynakların fiyat artışları üretim maliyetlerinin yükselmesine, maliyetlerin artmasına ve nihai olarak ürün fiyatlarında artışa neden olmaktadır. Tabii bu maliyet enflasyonu, genellikle stok yapılmayan veya ithalata dayalı hammadde ve ara mal taleplerin karşılanmasında piyasanın anlık dayatmalarına razı olmaktan kaynaklanan normal pazar fiyatı üstü maliyetin satış ve üretim fiyatlarına yansımasıdır” ifadelerini kullandı.
Türkiye’de siyasi ve ekonomik istikrarın tatmin edici seviyelerde olmasından dolayı piyasaların finansman maliyetinin şu andaki faiz oranlarının daha altında oluştuğunu ifade eden Zeybekci, şunları dedi:
“Bu sebepten dolayı piyasalar şu andaki faiz oranlarıyla üretim, stok, yatırım ve tüketim yapmıyor. Piyasaların finansman maliyeti yani faiz oranlarının beklentiler seviyesine çekilmesi normalleşme için mutlak bir gerekliliktir. Yüksek çıkan Temmuz ayı enflasyonun sebebini limon veya bibere hatta hizmet sektörüne bağlamak yapısal sebebi ıskalamak olur.”
Hükümet olarak hammaddeden nihai ürüne kadar bütün üretim aşamaları ile pazarlama ve dağıtım aşamalarındaki firmaların karlılığını, finansman kalitesini ve sağlam finansal yapıya ulaşmasını sağlayacak ortamını hazırlamanın görevleri olduğunu hatırlatan Zeybekci, şunları kaydetti:
“Bu görevin siyasal sorumlulukları ve sonuçlarının farkında olarak piyasaların bu gelişmeleri ve sonuçlarını ardı sıra takip etmek kabul edilebilir değildir. Edilgen bir ekonomi ve dış ticaret politikasından etken, önden giden, piyasayı belirleyen, politika ve planlarımızın sonuçları olarak ortaya koyduğumuz; 2023 dış ticaret, büyüme, istihdam ve cari açık hedeflerimizi tutturabilmenin kurallarını ve gerekliliklerini biliyoruz. Türkiye olarak içinde bulunduğumuz zamanın hayati öneme haiz olduğunun bilerek, gereklerini tam olarak yapacak ve yapılmasının takipçisi olacağız. Açıklanan rakamlar, piyasa beklentilerinin üzerinde bir enflasyon gerçekleşmesine işaret ediyor. Yılsonu enflasyon hedeflerimizi yukarı yönlü revize edilmesi ihtimalini Türkiye'ye ve sağlanan siyasi, ekonomik istikrara kabul edilemez haksızlık olarak görüyoruz. Beklentilerin üzerinde gelen enflasyonun, bir sonraki PPK toplantısında faiz indirilmemesi gerektiğine yönelik ortaya çıkabilecek yorumların tam tersine faiz indirimine; üreten, yatırım ve ihracat yapan piyasaların beklentilerini karşılayıncaya kadar devam edilmesi gerektiğini savunuyor ve Merkez Bankamızı destekliyoruz.”