Arman duygularını uçta yaşadığını, Umre deneyiminin eşsiz bir şey olduğunu, orasının tüm insanlığa ait olduğunu yazısında şu şekilde vurduladı ;
"Ben orada kaybolmayı sevdim. Kimliklerden, sıfatlardan, süslerden, püslerden sıyrılmayı, arınmayı sevdim.En çok da şunu fark ettiğime sevindim: Orası hepimizinmiş. Kimsenin tekelinde değilmiş. Ne Arapların, ne Suidileri, ne sofuların, ne koyu dindarların ne de dininin bütün vecibelerini yerine getirenlerin…Benim gibi getirmeyenlerin de yeriymiş.Giderken biraz mahcuptum, sanki orada yerim yokmuş gibi hissediyordum, dua ederken ellerimi çekingen bir şekilde kaldırıyordum, Allahü Ekber derken sesimi yükseltmekten utanıyordum.Sanki bir parmak uzanacakmış, “Senin burada ne işin var!” diyecekmiş gibi…Gittim, gördüm.Ve artık biliyorum.Öyle bir şey yok.Orası herkesin, hepimizin.Kalbinizden geçiriyorsanız, gidin arkadaşlar! Teslim olmaya gidin”
45 yaşında olduğunu ve ilk kez umrede bulunduğu 4 gün içinde 5 vakit namaz kıldığını söyleyen ünlü gazeteci, yazısına son verirken kapanmayacağını ama işin içine siyaseti karıştırmadan ibadetini yapan herkese artık sonsuz saygı duyduğunu ifade etti.
Arman kısa sürede kutsal topraklara tekarar gideceğini söyledi.