2006 yılında İzmir’in Buca ilçesinde, ailesiyle gittiği piknik dönüşünde kaybolduğu anlaşılan ve o zaman 5 yaşında olan İlayda Taşcı’nın bulunabilmesi için İzmir İl Jandarma Alay Komutanlığı tarafından İlayda’nın 13 yaşındaki hali fotoğraflandı. Ailesiyle pikniğe giden 5 yaşındaki İlayda, iddiaya göre akrabalarının çocukları ile oyun oynarken kaybolmuş, ailesi İlayda'yı ormanlık alanda aramasına rağmen bulamamıştı. İzmir İl Jandarma Alay Komutanlığı ekiplerinin arama yapmasına rağmen İlayda Taşcı'nın izine rastlanamamıştı. İlayda’nın bir araca zorla bindirilip kaçırıldığı ileri sürülmüştü. Jandarma ekipleri, son teknolojiyi kullanarak İlayda’nın 13 yaşındaki halinin hem kilolu hem de zayıf şeklini fotoğrafladı. Uzmanlarla hazırlanan fotoğraf, jandarma ve polis ekiplerine dağıtıldı. Yetkililer, fotoğrafa uyan eşkali görenlerin 155 Polis İmdat Hattı ya da 156 Jandarma İmdat Hattı'nı aramasını istedi. Kızlarının öldürülmediğini, evlatlık verilmek üzere kaçırılmış olabileceğini düşünen anne Bedriye Taşcı, “Kızımı götürene beddua etmiyorum. Bu dünyada da öbür dünyada da davacı olmuyorum. Evladımı geri getirsin” diye konuştu.
“KENDİLERİNİ BİR GECELİĞİNE BİZİM YERİMİZE KOYSUNLAR”
Kızlarının şimdiki halinin fotoğraflanmasıyla bulunma şansının arttığını söyleyen baba Saim Taşcı, “Tek derdimiz kızımızın bulunması. Kızımızı gören, duyan varsa jandarmayı ya da bizi arasın. Herkes elini vicdanına koysun. Biz dokuz senedir bu acıyı çekiyoruz, kendilerini bir gece bizim yerimize koysunlar. Evlat acısı ne kadar zor bir şey görürler. Ölseydi mutlaka duyulurdu. Kızımızın öldüğünü düşünmüyoruz. Evlatlık olarak mı götürdüler, biri tarafından dilendiriliyor mu bilmiyoruz” diye konuştu.
“ÖLÜSÜNE BİLE RAZIYIZ”
Dokuz yıl boyunca kızlarının bulunmasını beklediklerini ve en ufak haberde umutlandıklarını söyleyen acılı baba, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Gece telefon geliyor, ‘acaba bir ihbar mı geldi’ diye düşünüyorsun. Hep umut var ama aniden hayal kırıklığına uğruyorsun. Gene başa dönüyorsun. Bir baba evladının ölmesini ister mi? Biz öyle bir hale geldik ki ölüsüne bile razıyız. Mezarı olsa mezarı başında Fatiha okursun, çiçek ekersin ama bu ölü değil ki. Bize ‘bulacağız’ diye çok söz verildi ama kimse sözünde durmadı.”
“KOCAMAN KIZ OLMUŞ AMA KENDİMİZ BÜYÜTMEDİK”
Kızlarının 13 yaşına gelmiş halini gördüklerinde kendilerini tuhaf hissettiklerini belirten Saim Taşcı o anı şu sözlerle anlattı:
“Resmi gördüğümüzde tuhaf olduk. Kocaman kız olmuş ama kendimiz büyütmedik. İnsan tuhaf oluyor. Bir taraftan da güzel bir şey. Keşke kendimiz büyütseydik. İnşallah bu resimlerin bize faydası olur, kızımı bir gören olur. İyi niyetli birisi arar, biz de kızımıza kavuşuruz.”
“YALVARIYORUM ONA EVLADIMI GETİRSİN”
Dokuz yıldır gözyaşı dinmeyen, her an kızı İlayda’nın bulunduğu haberini bekleyen anne Bedriye Taşcı da evlat acısının tarif edilemeyeceğini, yine de kızını götürene beddua etmediğini ifade etti. Bedriye Taşcı, “Bu dünyada da öbür dünyada da ondan davacı olmuyorum. Çocuğum yaşıyor ve bunu her gece içimde hissediyorum. Evladımı geri getirsin. Belki Allah onu şaşırttı, şeytana uydurdu. Bu hem benim hem de onun imtihanıydı. Yalvarıyorum ona evladımı getirsin” dedi.
“HER GECE ONUNLA KONUŞUYORUM”
Kızlarının kaçırıldığını düşünen anne Taşcı şöyle devam etti:
“Evlatlık verilmiş olabilir. Acı çekmediğini hissediyorum. Onun genç kız olduğunu hissediyorum. Her gün kapımızı çaldığını hayal ediyorum. Her gece onunla konuşuyorum, onunla hayal kuruyorum. Onun için Yasin okumasam, Ayetel Kürsi okumasam hayatta yatmam. Gecenin yarısı da olsa okurum. Allah içime öyle bir inanç vermiş, güç vermiş. Allah onun yanındadır. Allah onu koruyordur. Götürene de vicdan vermiştir, evladı gibi bağrına basmıştır ama anneyle evladını ayırması çok acı bir şey. Ne bu dünyada ne de öbür dünyada tarifi yok.”
“ÖLDÜĞÜNÜ DÜŞÜNMÜYORUM”
Kızının bulunması için dua eden Bedriye Taşcı, kurduğu hayalleri şu sözlerle ifade etti:
“Kızımı bulursak herhalde kendimi kaybederim. Hayallerim ve duygularım o kadar karışık ki. Dünyaya haykırmak, feryat etmek istiyorsun. Hayalimde hep ben bir elini tutuyorum, babası bir elini tutuyor. Genç kız olmuş. Kapıyı çalıyor diye düşünüyorum. Gözümün önüne hep öyle geliyor, başka bir şey düşünemiyorum. Belki Allah üzülmeyeyim diye öyle bir inanç verdi. Hep güzellik içinde görüyorum. Öldüğünü, acı çektiğini hiç düşünmüyorum.”
“ONUN ÜSTÜ ÖRTÜLÜ MÜ DİYE DÜŞÜNÜYORUM”
İlayda’nın elbiselerini kaybolduktan sonra doğan iki kızına giydirmediğini kaydeden Taşcı sözlerini şöyle tamamladı:
“Öbür evlatlarımın üstünü örtsem acaba onun üstü örtülü mü diye düşünüyorum. Öbürlerinin üstünü örttüğümde içim sızlıyor. Bir gün kapıyı çalacağına inanıyorum. Hepimiz güzellik yaşasak ne olur. Bu kötülükler niye var? Cumhurbaşkanıma, Başbakanıma, valilere, herkese sesleniyorum. Herkes elini taşın altına koysa İlayda mutlaka bir taşın altından çıkacak. Götüren için de dua ediyorum. ‘Allah’ım vicdan ver. Allah’ım inanç ver. Dünyanın boş olduğunu göster’ diyorum.”