Süre içerisinde başından geçenleri İHA muhabirine anlatan Sultan Koç, Kayseri Doğum Evi'nden gelen cevabın kendisini tatmin etmediğini söyleyerek, olayı daha da araştırma başladığını söyledi. Koç, yaşadığı olayı şöyle anlattı:
"Öldüğüne inandırdım hep kendimi. Hastanede kaldı cenazesi. Bir şüphe işte içimde yaşıyor mu? diye hep düşündüm. Daha sonra bana bir telefon geldi. Şanlıurfa Siverek'ten bir genç beni aradı. Annesi olduğumu söyledi. Ben inanmadım önce. Daha sonra bir kaç kez daha aradı. Sonra araştırmaya başladım işte. Hastanede araştırdım. Evet Doğum Evi Hastanesi'nden bana bir kağıt geldi. Gelen kağıtta 'Çocuğunuzu Mezarlıklar Kurumu'na gönderdik' diyor. Yok yazıyor ama gittik araştırdık. Kayıtlarda çıkmadı cenazesi. Oraya asla varmamış, gitmemiş. Yaşıyorsa kavuşmak isterim. Ömrümüz bu kadar geçti ondan ayrı. Aradaki şeyi telafi etmek isterim. Geçen zamanı kavuşmak isterim. Oda evladım, öbürlerinden farkı yok."
Ahmet Koç ise, 1988 yılında dünyaya gelen çocukların 2 dakika yaşadıktan sonra hayatını kaybetti diyerek hastane yönetiminin bebeği kendilerinin defnettiğini söyledi. Çocuklarını bulmak için gerekli hukuki işlemi başlattıklarının altını çizen Ahmet Koç, çocuklarının yaşadığı takdirde evlerine beklediklerini dile getirdi. 'Ölüsünü yada dirisini istiyoruz' diyen Koç, "1988'de bir erkek çocuğu dünyaya getirdik. Fakat çocuk 2 dakika yaşayıp da sonradan 'Öldü' dediler. 'Biz hastanede olarak burada defnederiz' dediler. Bizde kabul ettik. Sonra köye gittik. Büyüklerimiz 'Çocuğu niye orada koydunuz?' dediler. Bundan 1 ay önce bizim hanıma bir telefon geldi. Urfa Siverek'ten bir genç bizim hanımı arayarak 'Sen benim annemsin' dedi. Birkaç defa aramış. Bizde buna tepki gösterdik. 'Polise veririz. Savcılığı veririz' dedik. Bu olay üzerine kuşkumuz bizi tetikledi. Bizim hanım hastaneye gitti. Bize bir kağıt verdiler. Hastaneden bize Asri Mezarlığa defnedildiğini söylemişlerdi. Bize verdikleri kağıt ile mezarlığa gittik. Ama bebeğin Burada olmadığını söyleyen bir kağıt verdiler. O dönem de hastanede hayatını kaybeden herkesin ismi var ama bizimkinin yoktu. Orada ki memur '1973 yılından itibaren defnedilenlerin hepsinin isminin burada var' dedi. 'Bu niye yok' dedi. Oda şaşırdı daha doğrusu. Şimdi biz hukuki işleme başvurmaya karar verdik. Savcılığa suç duyurusunda bulunacağız. Bizim çocuğumuz yaşıyorsa veya ölüyse beyan etsinler. Şayet çocuğumuz bizi izliyorsa biz kendini tanımıyoruz. İnşallah kendisi iyidir, sağlıklıdır. Çıksın gelsin buraya, burası yabancı değil. Kendisini evi. Ben babasıyım, Sultan annesi. Bizim çocuğumuzu bize versinler" ifadelerini kullandı.