Bu skandala dün Zafer Partisi Genel Başkanı ve seçilmiş bir milletvekili olan Genel Başkanımız Sayın Ümit Özdağ’a ağza alınmayacak, seviyesiz, yakışıksız, terbiye ve ahlak dışı sözlerle saldırıda bulunan seçilmemiş ATANMIS bir kişi; bugün de elindeki güvenlik güçleri vasıtasıyla malum provokasyona imza atmıştır. Kendisi kriminal bir vakadır, ülkenin gördüğü en büyük provokatördür.
Böyle bir şahsın bu ülkede İçişleri Bakanı olarak görev yapıyor oluşu en büyük talihsizliktir. Sadece geçmişi değil, hâlihazır ilişkileri de şaibelerle ve karanlık ilişkiler ağı ile dolu bir kişiliğin bu görevde kalması güzel Türkiye’miz için züldür, zillettir.
Bu noktada, atanmış haddini bilmezi bir dakika bile görevde tutmamak Sayın Cumhurbaşkanı’nın yapacağı en hayırlı iş olacaktır. Taksim'in, Beyoğlu’nun, Ayasofya’nın orta yerinde çekilmiş görüntüleri "Bunlar Türkiye kareleri değil, başka ülke." diyecek bir karakter sergilemekten çekinmeyen bu adamı Sayın Erdoğan, derhal yanından uzaklaştırmalıdır.
Bir diğer görev de TBMM Başkanına düşmektedir. Bir Parlamento Üyesine, bir atanmışın bu yollu hakareti Meclis'in kişiliğine yöneltilmiş demektir. Bugünkü provokasyon ise yine bu yüce Parlamentonun şeref ve haysiyetine yöneltilmiş bir davranıştır. Dünya’nın hangi demokrasisinde bir Meclis üyesinin yürüyüşüne engel konulabilir? Bu konu da Sayın Şentop'un ilgisini gerektirir bir husustur.