Uluslararası Göç ve Mülteci Derneği (IMRA) ile İstanbul Üniversitesi (İÜ) iş birliğinde Yetenekli Göçmenler/Yüksek Nitelikler ve Ekonomik Kalkınma Çalıştayı düzenlendi.
İÜ Rektörlük Doktora Salonu'ndaki çalıştayın açılışında konuşan İçişleri Bakan Yardımcısı İsmail Çataklı, göç konusunda temel bakış açısı eksikliğinin olduğunu söyledi.
Hz. Peygamberin Mekke'den Medine'ye göç ettiğini belirten Çataklı, göçlerle çağ açıp kapandığını ifade etti.
Türkiye'nin de içinde bulunduğu bölgenin iki nedenle her zaman göçle yüz yüze geleceğine dikkati çeken Çataklı, şöyle devam etti:
"Bir tanesi, yüzyıldan fazladır, özellikle Birinci Dünya Savaşı dönemiyle birlikte coğrafyamıza yerleşmiş ve kendilerince yapay sınırlarla belli düzenler kurmuş olan Batılıların bu bölgedeki kalıcı istikrarsızlıkları teşvik etmesi. Yani Afganistan'da 40 yıldan fazladır Batılılar var, bir istikrar getirdiğini gördünüz mü? Irak'ta bugün 30 yıla yaklaştı ya da Filistin'deki, Suriye'deki, Yemen'deki durum... Girdikleri yerde bir istikrarın olduğunu bugüne kadar görmedik. Onun için etrafımızda oluşmuş, birileri tarafından bilerek teşvik edilmekte olan 'kalıcı istikrarsızlıklar' bizi hep göç dalgasıyla yüzleşmeye mecbur bıraktı. İkincisi, tarihimizden, kültürümüzden, inançlarımızdan kaynaklanıyor. Bizim başkaları gibi, Doğu Türkistan'dan çıkmış gelmiş birini 'Almıyorum' diyebilme şansımız var mı? Bu milletin herhangi bir ferdinin bunu demesi mümkün mü?"
Türkiye'de 3 milyon 730 bin civarında Suriyelinin yaşadığını aktaran Çataklı, "Ülkemizde 325 binden fazla da uluslararası koruma başvurusu yapmış, bu alanda ülkemizde bulunan yabancılar var. Yine 1 milyon 300 binin üzerinde de ikamet sahibi var. Yani şu anda ülkemiz 5 milyonun üzerinde yabancıya hizmet ediyor." dedi.
Suriye'nin 2010 yılı nüfusunun 21,3 milyon olduğunu dile getiren Çataklı, şunları söyledi:
"Türkiye'deki kadar bir grup da İdlib'de var, yine Türkiye'nin operasyon yaparak güvenliğini temin ettiği bölgelerde de yani Zeytin Dalı, Fırat Kalkanı ve Barış Pınarı bölgelerinde de 2 milyon 100 bin kişi var. Bunun üzerine 800 bin-1 milyon bandında Avrupa'da var. Yine 700 bin-1 milyon arası Lübnan'da, bir o kadar Ürdün'de var, 300 bin civarında da Irak'ta olduğunu biliyoruz. Terör örgütü PYD'nin kontrol ettiği alanı da dahil etsek bile rejimin kontrol ettiği alanda 8 milyon kişi var. Şimdi birileri diyor ya 'Ülkelerine gitsinler'. Tamam gitsinler, biz de istiyoruz. Onun için değil mi, yeri geldi operasyon yapmak zorunda kaldık, şehit verdik. Güvenli bölgeleri olsun, oralarda tutunsunlar, göç baskısından ülkemizi kurtaralım diye. Nitekim 3 milyon 800 bin İdlib'deki ve diğer bölgelerdeki 2 milyon 100 bin kişiyi Türkiye'nin operasyonu olmasaydı tutmak mümkün değildi."
- "20 bin insan Akdeniz'in azgın dalgalarında kurban oldu"
IMRA Derneği Başkanı ve AK Parti İstanbul Milletvekili Doç. Dr. Sare Aydın ise uluslararası toplumun geçmişte emsaline az rastlanan bir göç kriziyle karşı karşıya kaldığını dile getirdi.
Aydın, ekonomik nedenler, açlık, kıtlık, iç savaşlar, terör saldırıları, siyasi belirsizlikler nedeniyle gün geçtikçe göçmenlerin arttığını belirterek, "Sadece son 7 sene içerisinde çoğu kadın ve çocuk 20 bin insan Akdeniz'in azgın dalgalarında kurban oldu. Sahra Çölü'nün cehennem sıcağında binlerce masum hayatını kaybetti. Bugün 'mülteci sorunu' diye genelleştirdiğimiz meselenin arka planında büyük bir dram, acı bir hikaye var. Sahile vuran minik cesetler, bu sorunun artık daha fazla görmezden gelinmeyeceğini tüm dünyaya göstermiştir." değerlendirmesinde bulundu.
Türkiye'nin Orta Asya, Orta Doğu ve Sahraltı Afrika ülkelerinden gelen işçi göçü ile karşı karşıya olduğunu ifade eden Aydın, 2016'dan bu yana yaklaşık 1,2 milyon düzensiz göçmenin yakalandığını söyledi.
Türkiye'deki mültecilerin yük olarak görülmemesi gerektiğini belirten Aydın, şunları kaydetti:
"Ülkemizde yaşayan Suriyelilerin çoğu esnaf ve zanaatkarlardan oluşuyor. Türkiye'deki Suriyeli şirketlerin toplam sayısı 15 binin üzerine çıktı. Bu şirketler Türk vatandaşlarımız dahil 100 binin üzerinde istihdam sağlıyor. Şu zamana kadar yüzde 60'ı Suriye ortaklı şirketlerin toplam kuruluş sermayesi 195 milyon TL'nin üzerine çıktı. Ve yine ülkemizde yabancı yatırımcılar tarafından kurulan tüm şirketlerin yüzde 20'sini Suriyeli girişimciler oluşturuyor. Bu şirketlerin bugüne kadar Türkiye'de 1,2 milyar TL'lik yatırım yaptıklarını da gözden kaçırmamak gerekiyor."
- "Öğrencilerin 2 bin 568'i Suriyeli"
İstanbul Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mahmut Ak, inovasyon ve teknolojik gelişmelerin dünyada hızla yayıldığını söyledi.
Gelişmiş ülkelerin neredeyse tamamının uzman ve donanımlı insanları kendilerine çekmek için çeşitli göç politikaları uyguladığını anlatan Ak, "Güncel verilere göre Türkiye, 3,7 milyon mülteci ile dünya üzerinde en büyük mülteci nüfusunu barındıran ülkedir. Bu kadar yoğun bir mülteci nüfusuna ev sahipliği yapmak ne kadar zor ve kapsamlı bir planlama gerektiren bir süreç olsa da bu nüfusun içinde bulundurduğu kabineleri keşfetmek ve onları gereğince işlemek ülkemize sunacakları katkı açısından paha biçilmez kazanımlar sağlayacaktır." dedi.
İstanbul Üniversitesinin 143 ülkeden 9 bin 503 uluslararası öğrencinin farklı kültürlerle bir araya geldiği bir kurum olduğuna dikkati çeken Ak, "Bu öğrencilerin 2 bin 568'i Suriyeli. Temel olarak YÖS (Yabancı Uyruklu Öğrenci Sınavı) ile aramıza katıldılar ve yıl da YÖS'ü 36 ülkede 50 merkezde icra edeceğiz." diye konuştu.
Açılış konuşmalarının ardından çalıştayda, "Nitelikli Göçmenlerin Desteklenmesine Yönelik Kamu Politikaları", "Yeteneklilerin Kariyerlerinin Desteklenmesi ve Ekonomik Kalkınma" ile "Kalkınma Sürecinde İstihdam Yaratmak; İşveren Göçmenler, Göçmen İstihdam Eden İşverenler" başlıklı 3 oturum gerçekleşti.
Çalıştayda, IMRA tarafından hazırlanan tanıtım videoları da gösterildi.