Kültür ve Turizm Bakanı Mahir Ünal, Türkiye’ye yılda 4.5 milyon Rus turist geldiğini ve bunların yüzde 75’irir Antalya’ya gittiğini dikkat çekerek "Antalya Rus turizmine bağımlı hale geldi maalesef. Hiçbir bölgemiz sadece bir pazarın bağımlısı haline gelmemeli...Karadeniz’de de bu hataya düşmemek için yola çıkarken, Master Planı yaparken, ürün çeşitliliğini ve pazar çeşitliliğini sağlamaya çalışıyoruz" dedi.
Trabzon’da bir otelde düzenlenen ‘Kültür ve Turizm Bölge Çalıştayı’ yapılan konuşmalarla devam ediyor.
Yoğun katılımın gerçekleştiği çalıştayda konuşma yapan Maliye Bakanı Naci Ağbal, dün Trabzon’da toprağa verilen şehit Astsubay Ünal Bıçakçı ve tüm şehitlere rahmet dileyerek, “Kimsenin endişesi olmasın. Terörün kökünü kazıyana kadar, sokaklar çukur ve barikatlardan temizlenene kadar terörle mücadelemizi kararlılıkla sürdüreceğiz. Terörün kökünü kazıyacağız” dedi.
Turizm sektörünün Türkiye ekonomisi için son derece önemli olduğunun altını çizen Naci Ağbal, “Dış ticaret, istihdam ve yarattığı katma değer bakımından ekonomiye önemli katkıları olan bir sektör. Hükümetlerimiz döneminde önemli ivme yakalandı. 2002’de turist sayısı 13 milyonken, 2015’te 36 milyonu buldu. 2002’de 8.5 milyar dolar olan turizm gelirleri 2015’te 31.5 milyar dolara çıktı. 600 bin olan yatak kapasitesi 1.1 milyona ulaştı. Türkiye dünyada en çok ziyaret edilen 6’ncı, turizm gelirleri açısından 12’inci ülke. Kişi sayısında yakaladığımız altıncılığı gelir bakımından da yakalamalıyız. Dünya turizminden 2.7, Avrupa turizm pastasından ise yüzde 6.7 pay alıyoruz. Turizm, destek veren yaklaşık 54 sektörü de büyütüyor. Turizm sektörü bizim can damarımız. Turizmi her bakımdan geliştirmemiz diğer sektörleri geliştirme anlamına geliyor. Yaklaşık 1 milyon insanımız turizm sektöründen ekmek yiyor. Diğerlerini de eklediğimizde toplam istihdamın yüzde 13’ü turizm sektöründen geliyor. Turizm sektörü, işsizlik oranlarının aşağı çekilmesi ve istihdamın artırılması bakamından da son derece önemli. Dış ticaret açığı veren bir ülkeyiz. Bu nedenle cari işlemler açığımızı aşağı çekmede turizm sektörü önemli bir görev üstlenmiş durumda. 2015 yılı için cari açığın yüzde 63’ünü turizm gelirlerinden finanse ediyoruz” diye konuştu.
"DÜŞÜK VE ORTA GELİRLİ TURİSTLERİN ZİYARET ETTİĞİ BİR ÜLKEYİZ"
"Rekabet avantajımızı düşük fiyata dayalı olarak sürdürmeliyiz" diyen Bakan Ağbal, “Düşük ve orta gelirli turistlerin ziyaret ettiği ülkeyiz. Turist başına gelirimiz 750 dolar civarında. Önümüzdeki dönemde mutlaka kişi başına düşen turizm gelirini artırmamız lazım. Turizmde mevcut bilinen klasik turistik sektörlerle değil yeni alt sektörlerle payımızı büyütmeliyiz. Daha fazla gelir bırakan sağlık, kış, yat, kongre turizmine ağırlık vermemiz gerekiyor. 2015 kolay bir yıl olmadı. İnşallah 2016 daha iyi olur. 2015’te globalleşen terör olayları, içinden çıkamadığımız global ekonomik kriz bir çok sektör gibi turizmi de etkiledi. Turizm gelirlerimiz 2014 yılına göre bir miktar azaldı, ziyaretçi sayısı da azalmıştır. 2016 yılı turizm için kolay bir yıl olmayacak. 2014 yılının ikinci yarısından itibaren ağırlaşan koşullar 2016 yılında da belli ki devam eden jeopolitik riskler, devam eden global ekonomik sıkıntılar nedeniyle bir çok ülke gibi Türkiye için de sıkıntıları beraberinde getirecek. 2016 yılı için yapılan tahminlerde hem turist sayısında hem turizm gelirinde bir miktar azalma bekliyoruz. Toplantı öncesinde TÜRSAB başkanımız ‘Biz ne sıkıntılar gördük. Bunu da atlatırız’ dedi. Bu güzel bir şey. Sektörde kendine müthiş inanç, güven var, bize düşen de bu inanç ve güveni desteklemek. Bir çok sektör ‘biz mahvolduk ayağa kalkamayız’ derken turizm sektörü bizim iftihar ettiğimiz bir sektör. Bu anlamda özgüven nedeniyle kendilerini tebrik ediyorum. Hükümet olarak turizm sektörünün karşılaşacağı sorunlarla ilgili gereken tedbirleri aldık. Yeter ki turizm sektörü ayakta kalsın, duraklayan büyüme ivmesini tekrar yakalayıp 2023 hedeflerine ulaşmada yeni bir ivme kazansın” şeklinde konuştu.
"SPOR TURİZMİ ALANLARINI GELİŞTİRMELİYİZ"
Gençlik ve Spor Bakanı Akif Çağatay Kılıç ise, spor turizmi alanlarının geliştirilmesi, geleneksel sporlarla ilgili yatırımların artırılması konusunda bakanlığı üzerine düşen çalışmaların yapıldığını belirterek, “Gençlerimizin kaynaşma ve kendilerini geliştirme açısından kullanacağı en önemli unsurlardan biri spordur. Dün Şanlıurfa’daydım. Bölgedeki gençlerimiz çok heyecanlılar. Bir araya gelip birlikte bir şeyler yapabilmek için heyecan duyuyorlar. Bu yaz 750’yi aşkın basketbol, voleybol ve futbol sahası inşa ettik. Ebeveynler çocuklarının nerede vakit geçirdiklerini bilmiyorlar, huzursuz oluyorlar. Tesisi yapmak yeterli değildir. Tesisin içini dolduracaksınız. Tesisleşme hamlesini sürdüreceğiz ve insanlarımızın her yaştan spor yapma olanaklarını geliştireceğiz” dedi.
"YAYLALARDA KAÇAK YAPILAŞMAYA İZİN YOK"
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Süleyman Soylu ise, “Türkiye’yi istikametinden koparmaya çalışan gelişmeleri izliyoruz. 78 milyon bu konudaki hassasiyetimizi ortaya koyarken, ülkemizin geleceğine ait esas konumuza ait esas yapmamız gerekenleri ihmal etmeden yolumuza devam ediyoruz. Bugüne kadar Karadeniz’de yapılması gereken ve ‘bunlar neyi bekliyorlar’ diye dertlendiğimiz meselelerin her biri, ince detaylarla çalışılmış. Bu bölgenin medeniyeti büyük avantaj. 4-5 bin yıllık büyük medeniyet mirası var. Körfez ülkelerinden 400-500 bin turist geliyor. Bunların rahat şekilde burada dolaşmasını sağlayacak imkanları geliştirmeliyiz. Belki seçmenlerimiz bize kızacak ama bu riski almak zorundayız. Ama belki yarın bize dua edecekler. 2016 yılında Trabzon’da hiçbir yaylada kaçak yapılan yayla evi olmayacak. Yapıldığı anda da yıkılacak. Bu kararlılığı ortaya koymazsak, siyasiler olarak bu riski bürokrasi ile paylaşıp adımlar atmazsak geleceğimizin nereye gideceği belli değil” ifadelerini kullandı.
"TÜRKİYE’YE YÖNELİK YÜRÜTÜLEN KARA BİR PROPAGANDA VAR"
Kültür ve Turizm Bakanı Mahir Ünal da Türkiye’nin turizmden 36 milyar dolar gibi bir hacmi büyük oranda deniz, kum ve güneş turizminden sağladığına dikkat çekerek "Bunun içine biz maalesef kültür ekonomisiyle turizmi birleştirerek 69 uygarlığa ev sahipliği yapmış büyük bir kültür hazinesini henüz üretim yeteneği açısından dönüştüremedik. Destinasyon, ürün çeşitliliği ve pazar açısından son derece şanslıyız. Bizim dezavantajlarımız neler. Maalesef Türkiye’nin algısı ve imajına yönelik yürütülen kara propaganda. 2013’te Gezi olaylarıyla başlayan süreci çok iyi anlamak gerekiyor. Geçtiğimiz günlerde hızlı şekilde Hollanda, Almanya ve İspanya’da turizm fuarlarına katıldım. Gördüğümüz şey şu, birileri son derece bilinçli şekilde Türkiye algısı ve imajı üzerinde son 3 yıldır operasyon yürütüyor. Yani bunu Sultanahmet patlamasıyla veya uçak düşürülmesiyle ilişkilendirmek doğru olmaz. İspanya’da bakanlar düzeyinde toplantıda, İspanyol temsilcilerle görüştüm. ‘Plajlarınızda bombalar patlıyor ama turizminizi yukarı çekmeyi nasıl başardınız?’ diye sordum. Bana söylediği şey şu; ETA her eylem yaptığında biz üniversitemiz, siyasetçilerimiz, medya organlarımız, sivil toplum örgütlerimiz tek yürek, tek ses olduk. Hep birlikte tepki verdik. Sonra ben içimden döndüm, canım ülkeme baktım. Düşünebiliyor musunuz? Şu anda Rusya Suriye’de fiili olarak savaşıyor, İran fiili olarak savaşıyor. Esed diye bir katil 400 bin kişiyi katletti. Dünya buna ses çıkaramıyor. Ama benim ülkemde sadece 2 ilçede teröre karşı yürüttüğümüz meşru mücadeleyi dünyaya, ‘Türkiye iç savaşın eşiğinde’ diye birileri yansıtıyorsa, eğer birileri 400 bin kişiyi katleden bir katili mağdur durumuna getiriyor, 2.5 milyon insana kucağını açmış, mağdura mazluma kucağını açmış, yüzde 52 oyla seçilmiş meşru ve bu ülkeyi 13 yıldır taşıyan liderimize ‘diktatör bozuntusu’ deme cesaretini gösteriyorsa bunda bir sorun vardır. Birileri bu ülkenin üzerine bir oyun oynuyor demektir" dedi.
"Oyun teorisinde temel yaklaşım vardır; çevrenizde ne olup bittiğini bilmiyorsanız oyun sizin üzerinize dönüyor demektir" diyen Bakan Ünal, "Öncelikle çevremizde ne olup bittiği bileceğiz. 10 bin kilometre öteden gelip bölgede yeni sınırlar çizmeye çalışan, yeni düzenler kurmaya çalışanlar, bizi bir taraftan yeni kurulacak düzenin dışında tutmaya çalışırken bir taraftan da bizim adeta can damarımız niteliğinde olan alanlara saldırıyorlar. Bunlardan biri turizm. İmaj algı eşittir turizm. İmajınızı ve algınızı kaybettiğiniz anda turizmde kaçınılmaz olarak kaybetmeye başlarsınız. Türkiye’nin turizmine dönük saldırının paydaşlarından biri de hatta temel taşıyıcılarından biri de paralel yapı. Yaklaşık 130 ülkede faaliyet gösteren bu yapı bulunduğu her ülkede, ‘Türkiye güvenlik açısından riskli ülkedir’ propagandası yapıyor. Yetmiyor, Türkiye içinde de medya organları aracılığıyla, ‘1300 tane otel iflas ediyor batıyor’ diye kara propaganda yürütüyor. TÜRSAB başkanımız burada. 60 günden beri, 24 Kasım’da uçak düştüğü günden bu güne kadar hassasiyetle bir şeyi yapmaya çalışıyoruz. Psikolojiyi ve algıyı yönetmeye çalışıyoruz” görüşlerini dile getirdi.
"ŞUANDA BİR TÜRBÜLANS YAŞIYORUZ"
Bakan Ünal, “Uçak türbülansa girdiğinde öncelikle yolcuların psikolojisini iyi yönetmelisiniz yoksa panik çıkar. Evet, şu anda bir türbülans yaşıyoruz" ifadelerini kullanarak konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Ama burada psikoloji ve algıyı çok iyi yönetmeliyiz. Bunu da çok iyi yönetiyoruz. Sadece turizmi konu alan telafi edici ve önleyici tedbirleri konuştuğumuz 4 toplantı düzenledik. Devlet olarak bu sektörü türbülans sürecinde nasıl kuşatacağız ve sağlıkla selametle nasıl çıkaracağımızın çalışmalarını yapıyoruz. 13 yılda biz o kadar çok krizi yönettik engeli aştık ki, her krizden güçlenerek ve o krizin bünyesindeki fırsatları dönüştürerek çıktık. Türkiye’nin enerjisi, heyecanı umudu son derece dinamik. Herkese ve her şeye inat birileri Türkiye’nin turizminin kaderiyle oynarken ona ömür biçerken burada 4 bakan, valiler, milletvekilleri toplandık, bölgenin turizm geleceğini konuşup planlamalarını yapıyoruz. Yayla ve meraların korunması lazım. Bunu bugün yapmazsak yarın istesek de düzenleyemeyiz, temizleyemeyiz. Her toplum kendi kimliğini, kendi hafızasını, kendi kültürel aidiyetini yeniden inşa etmek istiyor. Hafızamızı yeniden inşa edemezsek kimliğimizi inşa edemeyiz. Hafızamızın kopuk parçalarını bulun inşa edeceğiz. Çok acı günler yaşadık. 1936’da bakanlar kurulu kararıyla Sultan Abdülhamit’in nadir eserler kütüphanesi İstanbul Üniversitesi’ne naklediliyor. 1998’da kütüphane müdürü hanımefendi, o dönemin 28 Şubat’ın simge isimlerinden Kemal Alemdaroğlu’na diyor ki, ‘Sayın rektörüm, kütüphanemizde irticai unsurlar buldum. Bunları atmamız gerekiyor’. 16 bin nadide eser çöpe atılıyor. Nasıl bir akılla hafızımızı yok ettiklerini biliyoruz. Bu ülkenin arşivi vagonlarla Bulgaristan’a satıldı. Mermerlerin üzerindeki nadide hat eserleri kazındı."
"KÜLTÜR POLİTİKALARIMIZI ŞEHİRLER ÜZERİNDE SOMUTLAŞTIRACAĞIZ"
Bakan Ünal, kültür politikalarına da vurgu yaparak "Bütün kültür politikalarımızı şehir üzerinde somutlaştıracağız. Viyana’ya gittiğimde 2 gün kalacaksam, ‘Royal Filarmoni orkestrasının konserine gideyim’ diyorum. Bin konseri 250 euro. Eğer bir turist Trabzon’a veya bölge şehirlerine gelecekse, ‘Oraya gittiğimde şu etkinliklere katılmalıyım’ demeli. İnsanlar bir duygusunu hissetmek için seyahat ederler. Biz Karadeniz’e gelen insanlara hangi duyguyu yaşayacaklarını sunacağız. Türkiye’ye 4.5 milyon Rus turist geliyor ve bunların yüzde 75’i Antalya’ya gidiyor. Antalya Rus turizmine bağımlı hale geldi maalesef. Hiçbir bölgemiz sadece bir pazarın bağımlısı haline gelmemeli. Antalya ile ilgili EXPO-2016 kaldıracağını kullanacağız. EXPO biliyorsunuz olimpiyatlardan daha etkin bir organizasyon. 2016 döneminde Rus turist sayısındaki azalmayı telafi edeceğiz. Ondan sonraki zaman diliminde de pazarımızı çeşitlendireceğiz. Karadeniz’de de bu hataya düşmemek için yola çıkarken, Master Planı yaparken, ürün çeşitliliğini ve pazar çeşitliliğini sağlamaya çalışıyoruz” diye konuştu.
Konuşmaların ardından ev sahibi Bakan Süleyman Soylu katılımcı bakanlara plaket sunumu gerçekleştirirken, çalıştay daha sonra basına kapalı olarak devam etti.
Trabzon’da “Kültür Ve Turizm Bölge Çalıştayı”
Trabzon’da “Kültür Ve Turizm Bölge Çalıştayı”
EditorKültür ve Turizm Bakanı Mahir Ünal, Türkiye’ye yılda 4.5 milyon Rus turist geldiğini ve bunların yüzde 75’irir Antalya’ya gittiğini dikkat çekerek "Antalya Rus turizmine bağımlı hale geldi maalesef. Hiçbir bölgemiz sadece bir pazarın...
Yorumlar