Uysal, Merkez Bankası Ümraniye Ek Yerleşkesinde gerçekleştirilen 2020-IV Enflasyon Raporu Bilgilendirme Toplantısı'nda yaptığı konuşmada, temmuz ayı ortalarından itibaren iktisadi faaliyetteki toparlanmada gelinen noktanın ve bunun makro dengelere yansımalarını da gözeterek, salgın dönemine özgü destekleyici politika adımlarının kademeli olarak geri alınmasına yönelik uygun bir zemin oluştuğunu değerlendirdiklerini dile getirdi.
Bu doğrultuda, ağustos ayında likidite yönetimi kapsamında sıkılaştırıcı adımlar atmaya başladıklarını belirten Uysal, aynı dönemde, parasal sıkılaşma adımlarıyla uyumlu olacak şekilde, reel kredi büyümesi koşullarını sağlayan bankalar için Türk lirası ve yabancı para zorunlu karşılık oranlarında yapılan artışın sistemin fonlama ihtiyacının yükselmesinde etkili olduğunu anlattı.
Uysal, fonlama ihtiyacının önemli bir kısmının döviz karşılığı TL swap işlemleriyle karşılandığını söyledi.
Bununla birlikte açık piyasa işlemleri aracılığıyla yapılan fonlama kompozisyonunda, salgın sonrası devreye alınan hedefli likidite imkanlarını kademeli olarak azaltarak belirgin bir değişime gittiklerini ifade eden Uysal, şunları kaydetti:
"Bu dönemde haftalık ve üç aylık repo ihalelerinin payı azaltılırken, gecelik fonlama ve geleneksel ihale tutarlarında artış gerçekleştirdik. Eylül ayında, enflasyon beklentilerinin kontrol altına alınması ve enflasyon görünümüne yönelik risklerin sınırlanması amacıyla sıkılaştırma adımlarının güçlendirilmesi gerektiği değerlendirmesinde bulunduk. Bu dönemde, politika faizini 200 baz puan artırdık ve akabinde ağırlıklı fonlama maliyetinde kademeli bir yükseliş sağladık.
Ekim ayında ise dezenflasyon sürecini en kısa sürede yeniden tesis etmeye yönelik olarak sıkılaşma yönünde güçlü bir adım daha attık. Bu kapsamda, para politikası operasyonel çerçevesinde değişikliğe giderek, likidite yönetiminde sıkılaşma yönünde esnekliğin artırılmasına ve Geç Likidite Penceresi'nde (GLP) uygulanacak faiz oranı ile gecelik borç verme faiz oranı arasındaki farkın 300 baz puan olarak belirlenmesine karar verdik. Mevcut koşullar altında, enflasyon görünümünde belirgin bir iyileşme sağlanana kadar sıkı parasal duruşun sürdürüleceği bir çerçeve oluşturduk."
- "Enflasyon görünümünde belirgin bir iyileşme sağlanana kadar sıkı duruş sürecek"
Murat Uysal, salgının başlangıç aşamasında ekonomideki üretken kapasitenin korunması önceliğiyle, dönemin koşulları gözetilerek kapsamlı bir tedbir setinin uygulamaya konulduğunu belirtti.
Para ve likidite politikasındaki genişleyici adımların, finansal politikalarla da desteklenerek ekonomide hızlı bir toparlanma sağladığını ifade eden Uysal, ancak gelinen noktada, iç talep kaynaklı bu toparlanmanın enflasyon ve cari denge üzerinde belirgin yansımalarının olduğunun görüldüğünü söyledi.
Uysal, bu doğrultuda, ağustos ayı başından itibaren salgın dönemine özgü politikalarda koordineli normalleşme adımları atılmaya başlandığını anlattı.
Para politikası ve likidite yönetimi uygulamalarıyla ağırlıklı ortalama fonlama maliyetinde (AOFM) 500 baz puanın üzerinde artış gerçekleştirdiklerine dikkati çeken Uysal, şu değerlendirmelerde bulundu:
"Bu artış, kredi faizlerine güçlü bir şekilde yansıdı ve finansal koşullarda belirgin bir sıkılaşma sağlandı. Sıkılaşma adımlarının neticesinde, kredilerin önemli ölçüde yavaşladığı, ithalat talebinde de dengelenmenin başladığı görülüyor. Gelinen noktada, enflasyon beklentilerinin kontrol altına alınması ve dezenflasyon sürecinin en kısa sürede yeniden tesis edilmesi, büyümenin sağlıklı ve istikrarlı bir şekilde devam edebilmesi için kritik önem arz ediyor. Bu durum, enflasyon görünümünde belirgin bir iyileşme sağlanana kadar sıkı bir para politikası duruşu gerektiriyor. Para ve likidite politikalarında devam eden sıkılaşmanın etkisiyle enflasyonun 2021 yılının ilk çeyreğini takiben düşüş eğilimine gireceğini öngörüyoruz."
Ayrıca reel politika faizinin pozitif düzeylere çekilmesiyle enflasyon görünümünde sağlanacak iyileşmenin, hane halkı portföy tercihlerinde dolarizasyon eğilimini zayıflatacağını değerlendirdiklerini ifade eden Uysal "Önümüzdeki dönemde enflasyon odağıyla politika eşgüdümünün güçlendirilmesinin makro dengelerdeki iyileşmeye ve dezenflasyon sürecine katkı yapmasını bekliyoruz." diyerek sözlerini tamamladı.
(Bitti)