Leblebici, “ Spekülatif bir atak yaşadık. Fiyatlar anormal seviyelere gitti. Adeta bir köpük oluştu. Borç yapımız sağlam ve temel ekonomik göstergelerde problem yok. Hükümetin planına odaklanmalıyız” diye konuştu.
Türkiye’nin yaşadığı kur atağı sonrası gelinen durumu ve süreçte yaşananları değerlendiren Türk Ekonomi Bankası (TEB) Genel Müdürü Ümit Leblebici; piyasa mekanizmasının alınan tedbirlerle çalışır hale getirilmesiyle normale dönüldüğünü söyledi. “Açıkçası bu tür kur ataklarında uygulanması gereken bir kural seti var ve o uygulandı. Sistemin ihtiyacı olan likidite sağlandı ve normale dönüldü” diye konuşan Leblebici, Merkez Bankası (MB ) ve diğer unsurlar tarafından alınan önlemlerle sistemin çalışır hale geldiğini ve doğru fiyatın ortaya çıktığını ifade etti.
“Spekülatif atakla adeta bir köpük oluştu”
Leblebici, oluşan kur seviyesini ekonomik sebeplerle açıklanmanın mümkün olmadığını vurguladı. “Spekülatif bir atak yaşadık. Adeta bir köpük oluştu ve normalleşmesi gerekiyordu ve piyasa bunu normalleştirmeye başladı” diye konuşan Leblebici, bir takım temel sorunlar olmasına rağmen uygulanan temel doğrularla sürecin yönetildiğini söyledi. Leblebici, “ Yaşanan dalgalanmanın geçmiş dalgalanmalarla alakası yok. Borç yapımımız sağlam ve temel ekonomik göstergelerde problem yok, fiyatlar anormal seviyelere gitti. Elbette kendi problemlerimiz var, enflasyon yüksek ama onların da kendi kural setleri var ve onlar da kendi kural setleriyle düzelecektir” dedi.
“Özel sektör kısa vadede yabancı para cinsinden borcunu öder, üste parası bile kalır”
Ümit Leblebici, özel söktürün süreçteki durumunu da değerlendirdi. Herkesin kendini korumak için tedbirler aldığını söyleyen Leblebici, “ Kimisi açıklarını kapattı, kimisi likiditesini artırdı. Herkes özel sektörün yabancı para cinsinden borçlarına bakıyor ama bu borçlar uzun vadeye yayılmış borçlar. Türk firmalarını şu anda kısa vade borçlarından fazla paraları var ve özel sektör kısa vadede yabancı para cinsinden borcunu öder, üste parası bile kalır” dedi.
“Herkes Türk Lirasını savundu”
Bireysel olarak mevduat sahibi olanların sistemi bozacak bir hareketi olmadığını vurgulayan Leblebici, MB desteği ve bankaların tecrübeleri sayesinde sorunsuz olarak sürecin atlatıldığını söyledi. Leblebici, “İnsanlar doğal olarak bir panik havası yaşadı ama son 2 gündür müşteri tarafı döviz bozduruyor. Herkes Türk lirasını savundu ve bu da sağlıklı yapıya geçmemize çok yardımcı oldu. Sistem yoğun bir şekilde dövizden Türk lirasına geçti” diye konuştu.
“Hükümetin planına odaklanmalı”
Dövizdeki alım satım makaslarının açılmasının, bozulan piyasa sistemi nedeniyle normal olduğunu ifade eden Leblebici, piyasaya alıcı ve satıcının tekrar girmesiyle normalleşmenin başladığını söyledi. Leblebici sistemin anında aksiyon alarak normale dönüşü başlatmasına vurgu yaparak, “Hükümet bir planla geliyor, tasarruf ve bütçe disiplini diyor, kamuda büyük oranda tasarruf yapıyor. Bizim buralara odaklanmamız lazım. Türkiye cari açığını tasarruf ile düzeltmeli. Öteki türlü, 57 milyar dolarlık cari açık kurlar üzerinde baskı yapıyor. Tüketimi teşvik edecek şeylere kısıtlama geliyor, kredi vadeleri kısalıyor. Bunlar normalleşme için önemli, bunlara devam edersek piyasa hızla sakinleşmeye devam edecek” dedi.
Para politikası hakkında konuşmak için piyasa mekanizmasının oturması gerektiğine vurgu yapan Leblebici, son yaşananların ekonomiyi kısmen yavaşlattığını hatırlatarak, bunun üzerine para politikalarında bir sıkıştırmanın gerekip gerekmediğinin tartışılabileceğini söyledi.
“Kredi yapılandırma her zaman olumsuz algılanmamalı”
Türkiye’de mevduattan daha fazla oranda olan kredilerin dış finansmanla karşılandığını ve kimsenin bunu kaybetmek istemediği söyleyen Leblebici, son dönemde bunun baskısının hissedildiğini ifade etti. “Bankacılık sistemi ve reel sektör hep yan yana çalıştı. Ülkeye değer katmak isteyen dürüst her firma desteklendi. Reel sektördeki problemleri sistem dayanışmayla aşacaktır, oluşan negatif sürecin etkileri çok büyük olmayacaktır” diye konuşan Leblebici, kredi yapılandırmaları hakkında ise şöyle devam etti:
“ Yapılandırmalar konusu yanlış algılanıyor. Her yapılandırma kötü değil, bazen sağlıklı sistem için gerekiyor. Bankacılık sektörü bir ayrım yapmak zorunda. İşini doğru yapan herkese sistem yardımcı oldu. Hiç beklenmedik finansal şok yaşandığında bunu hep beraber çözebileceğimiz yapılara ihtiyaç var. Düzenleyici otorite bize yapılandırma koşullarını belirttiğinde biz de hangi firmaya ne yapacağımızı göreceğiz bununla ilgili sorunlar da ortadan kalkacak. Öte yandan; Grup 1 ve Grup 2 krediler çok teknik bir konu. Örneğin bir firma 1’den 2’ye geçiyor olabilir ama zaten ilk 4 çok iyi seviyeler olduğu için; bu geçiş o firmanın kredi kalitesinin düştüğü anlamına gelmiyor. Düzenleme bu tür ince ayrıntıların gözden geçirilmesine fırsat veriyor”
“Piyasa mekanizmasını sistem belirler”
Ümit leblebici, piyasa mekanizmasına devlet müdahalesinin doğru olmadığını da belirtti. Regülasyonların sadece düzenleyici anlamda olması ve şeffaflık sağlaması gerektiğini ifade eden Leblebici, piyasa mekanizmasının sistemin belirleyeceğini vurguladı. Leblebici, faizlerdeki artışa da değinerek, “Faizdeki artış maliyet artışı sağlamış olabilir ama ekonomide canlılık devam ediyorsa gelirler faiz artışını absorbe eder. Faizlerin artışının firmaları çok kötü etkileyeceğini hemen düşünmemek lazım” dedi.
Ortağımız Türkiye’yi çok iyi tanıyor
Leblebici, “BNP Paribas, senelerdir burada, ülkemizi çok iyi tanıyorlar, gayet sakinler. Türk bankacılık sisteminin bu tür dalgalanmalara alışık olduğunu gördükleri bildikleri için bir problem yaşamıyoruz” diye konuştu. Yabancı yatırımcılara büyük sorumluluk düştüğüne dikkat çeken Leblebici, temel olarak Türkiye’nin ne yaptığının iyi dinlenmesi gerektiğini vurguladı. Leblebici, dışarıdan bir sermaye kastkısına ihtiyaç olmadığını da söyleyerek, “ İhtiyaç yok ama gerekirse yabancı da yerli de getirir. Türkiye önemli bir market. Böyle bir piyasada olmamak mümkün değil. Burası bankacılık olarak dünyanın en gelişmiş altyapı sistemlerine sahip bir ülke. Yabancılar uzun vadede yatırım yapıp uzun vadeli kalırlar” dedi.
|