Değerli basın mensupları, kıymetli misafirler, hepinizi saygı ve hürmetle selamlıyorum.
İnsan, çevresinde ve dünyada olup bitenleri öğrenmek ve öğrendiklerini veya düşündüklerini başkalarına duyurmak ihtiyacındadır. Bu ihtiyacın giderilmesi için girişilen çeşitli teşebbüsler sonunda bugün basın-yayın dediğimiz ve medeni toplumun dördüncü kuvveti saydığımız “basın müessesesi” doğmuştur.
Bilindiği üzere devlet yönetiminde yasama, yürütme ve yargı ile birlikte bugün medyada dördüncü güç konumundadır. Bu kuvvetler devlete millete ve bireye hizmet etmek için vardır. Bunlar bir kişiyi aklamak, bir gruba hizmet etmek ya da hükümeti destekleyen haberleri yapmak anlamı taşımamaktadır. Bu güçlerden özellikle basın EYT’lilere, KYK’lılara, kredi mağduru öğrencilere, borç batağına sürüklenmiş esnafa, evine ekmek götürmeye çalışan işçiye ve işini hakkıyla yapıp lakin hak ettiğini alamayan memuruna bilgi aktarmak üzeri vardır. Medya yandaş ve muhalif diye ayrılamaz. Medya haber ve bilgi vermek içindir ama bugün hükümet medyaya ya bendensin, değilsen kapatırım mantığıyla hareket etmesi başta basına ve halka büyük haksızlıktır.
Devlet yaşamında insanların düşüncelerini serbestçe açıklayabilmeleri sayesinde gerçeklerin ortaya çıkabileceği, bu yolla yanlışlıkların, yolsuzlukların, hukuk dışılıkların, çelişkilerin su yüzüne çıkacağı ve bunda kamu yararı bulunması gerçeği demokratik hukuk devletlerinde bu özgürlüğün kabul edilmesi sonucunu doğurmuştur. Devlet baskısı ve korkusu ile yaşayan bir basın, kamunun avukatlığı görevini yerine getiremez, toplumsal yararları sağlayamaz. Bu nedenle basın özgürlüğü, basına tanınmış bir ayrıcalık değil, kişilik hakları gibi korunan bir haktır.
Yolsuzluk, taciz, rüşvet ve benzeri konularda yüzlerce haber ve sosyal medya paylaşımına erişim engelleri yıl boyu devam etti. Gazetecilerin haber yapmasının engellenmesi kadar haberlere getirilen erişim engelleriyle de basın özgürlüğü ve halkın haber alma hakkına saldırıdır.
Bugün Türkiye’de basınımızın en temel sorunu haber yapma özgürlüğünün kısıtlanması ve bazı siyasi kuruluşlarca baskı altına alınmasıdır. 2022 verilerine göre Türkiye basın özgürlüğünde 180 ülke arasında 149. sıradadır. Dünya Basın Özgürlüğü Endeksi'nin 2022 yılı sonuçlarına göre 180 ülkenin 8'inde özgürlük durumu "iyi", 40'ında "tatmin edici", 62'sinde "sorunlu", Türkiye'nin de aralarında olduğu 42 ülkede "kötü", 28 ülkede ise "çok kötü" kategorisinde bulunuyor. Türk Ceza Kanunu’nda ve Basın Kanunu ile ilgili yönetmeliklerde yer alan basın özgürlüğünü kısıtlayıcı maddeler nedeniyle mevzuattan ve uygulamadan kaynaklanan sorunlar yaşanmaktadır. Türkiye’de ne yazık ki son dönemde hukukun üstünlüğü ve fikir özgürlüğü kaybolan bir hatıra hükmündedir. Dolayısıyla bugün ülkemizde adalet ve basın özgürlüğü rafa kaldırılmış durumdadır. Bu durumda Türkiye’nin son dönem basın özgürlüğü karnesinin çok kötü olduğu görülmektedir Ayrıca siyasi iktidarların kendilerini desteklemeyen medya kuruluşlarını bir nevi cezalandırma yöntemi olan kamu kurum ve kuruluşlarının reklam vermeme uygulaması bulunmaktadır.
Gazeteciler ve medya mensupları ise bu koşullar altında patronlarından ve siyasi otoritelerden çekindikleri için kendilerine otosansür uygulamaktadır. Medya mensupları ve basın çalışanları siyasi ve dünya görüşü ayrılıklarından dolayı birlik olamamakta ve kendilerine yapılan haksızlıklarda birlikte hareket edememektedir. Bu noktada, basın sektöründe çalışan emekçilerimiz bir meslek yasasına sahip olmamanın ve haklarını arama noktasında sendikalaşma önündeki engellerin zorluğuyla tek başlarına mücadele etmektedir.
Türkiye’de uygulamaya geçen Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi güçler ayrılığını tamamen ortadan kaldırmışken, özgür basın ve medya neredeyse tek başına demokrasi mücadelesi vermektedir. Vatandaşların yanıltılmadan, manipüle edilmeden gerçeğe ulaşabilecekleri mecraların sesi kısılmaktadır. Eleştirilerin sesinin kısılması ve halkın haber alma hakkının engellemesi hiçbir şekilde Türkiye’nin lehine değildir. Son yıllarda ciddi yara almış demokrasinin yeniden inşası öncelikle basın ve gazeteciler üzerindeki baskının kaldırılması ile mümkün olacaktır. Güçler ayrılığı hükümetin elinde basında dahil edilerek güçler birliği ve hükümete hizmet görevine dönüştürülmüştür.
Türkiye’nin kültürel zenginliğini yansıtan medyası ne kadar etkin ve yaygın olursa ve sesi ne kadar güçlü çıkarsa demokrasimiz de o derece güçlü olacaktır. Bununla birlikte milletimizin talep ve beklentileri de o derece hükümete ve devlete yansıyacaktır. Dolayısıyla medya ve özellikle gazeteciler, sizle sessiz çoğunluğun sesi olmaya devam ettikçe demokrasimiz güçlenmeye devam edecektir.
Herşeye rağmen basın görevini yerine getirmeye çalışan gazetelerimize televizyonlarımıza ve gazetecilerimize çok teşekkür ediyoruz. Doğru, ilkeli ve tarafsız gazetecilik anlayışı ile zor şartlarda fedakârca görev yapan değerli basın mensuplarımıza başarılarla dolu bir meslek yaşamı diliyor, işsiz kalan ve tutuklu gazetecilerin olmadığı bir Türkiye temennisiyle toplumun doğru bilgilendirme görevini yürüten gazetecilerimizin 10 Ocak Çalışan Gazeteciler gününü bu vesileyle kutluyoruz.
Türk demokrasisinin üzerinden dolaşan kara bulutları kaldırmaya yönelik hamlelerimizde yerel medyamızın desteğini bizzat gördük, tecrübe ettik. Lafa gelince özgür basından dem vuranların yandaşlara alkış tutuğu bir dönemde sizler cesaretle demokrasimize ve milletimizin haber alma hakkına sahip çıktınız. Küresel sistemin çarpıklıklarının temsilcilerine ve onların yerli işbirlikçilerine destek veren kalemşörler karşısında yerli ve milli basının nasıl olması gerektiğini yine sizler gösterdiniz. Örnek duruşunuzdan dolayı çalışan gazetecilerimizin şahsında medya mensuplarımıza ülkem, milletim ve partim adına bir kez daha teşekkür ediyorum.
Basın, gazete denince aklımıza ilk gelen isim her zaman Millî Gazete olmaktadır. Millî Gazete, bu ülkenin tek hak sesi olmuş ve olmaya da devam etmektedir. Millî gazete, kınayanın kınamasına aldırmadan hakkı söylemeye devam ettiği için gerçek bir halkın sözüdür.
“Hak Geldi Batıl Zail Oldu” düsturuyla hareket eden Milli Gazetemizi hakkın ve halkın yanında olduğu için tebrik edip milletimiz adına da teşekkür ediyorum. Ayrıca 12 Ocak Milli Gazetemizin kuruluş yıl dönümünü dolayısıyla tüm çalışanlarına teşekkürlerimizi arz ediyoruz.
Saadet Partisi olarak hedefimiz halkımızın tarafsız, özgür ve doğru bilgiye ulaşması ve iletişim hakkını özgürce ve istediği şekilde kullanabilmesi için basın ve medya sektörünü hâkimiyeti altına alan baskı mekanizmalarından arındırmaktır. Türk medyasının her kesimden vatandaşımıza temiz içerikler sunmasını garanti altına almak istiyoruz.
• Sosyal medyayı etik kuralların ihlal edildiği, kişilik haklarına saldırı ve nefret söyleminin üretildiği zemin olma tehdidinden kurtaracak, özgürlükçü ve etik değerlere bağlı bir sosyal medya düzenlemesini dünyadaki örnekleri de göz önüne alarak yapacağız.
• Yerli belgesel film ve dizilerin çekilmesini destekleyeceğiz. Kültürümüzü ve değerlerimizi tanıtan belgesellerin her kesimden bireyin ilgisini çekecek şekilde hazırlanması için teşvikler sağlayacağız.
• Yerli belgesel kanallarının artması için teşvikler vereceğiz.
• Medyanın doğru kullanımı için çocuklara, gençlere ve yetişkinlere medya okuryazarlığı eğitimi vereceğiz.
• TRT ve Anadolu Ajansını bağımsızlık ve tarafsızlık esaslarına göre yeniden yapılandıracak ve bu kurumların görevlerini gereğince ifa etmelerini sağlayacağız.
• Basın İlan Kurumu ve RTÜK’ün siyasi baskıdan uzak tutarak daha adil ve şeffaf çalışmalarını sağlayacağız.
• Gazetecilik Meslek Yasası’nı, teknolojik gelişmeler ve internet haberciliği de göz önüne alınarak günümüz koşullarına uygun şekilde çıkaracağız.
• Medyanın tüketim ve kar odaklı bir şekilde ahlaki yozlaşmayı artırmasına izin vermeyeceğiz.
• Özellikle dizilerin, gündüz kuşağı programlarının ve yarışma içeriklerinin RTÜK aracılığıyla denetlenmesini artıracağız ve toplumsal yozlaşmaya sebebiyet veren yayınlara son vereceğiz.
Aileden ve bireyden başlayarak eğitimin tüm kademelerine ve çalışma hayatına kadar her alanda insanlarımızı medeniyetimizin değerleriyle buluşturacak toplumsal ve kamusal ahlakın hâkim olduğu medeniyetimizi yeniden inşa etmeyi hedefliyoruz. Herkesin eşit haklara sahip olduğu ve bilginin ve haber alma hakkının para ile satılmadığı Türkiye’yi inşa etmek için medya hem gayretin hem taşıyıcılığın merkezlerindendir.
Sizlerin şahsında hakkın hatırını yere düşürmeyen ve bütün baskılara, yıldırmalara ve cezalara rağmen haberin ve bilginin kaynağı olmaya devam eden tüm gazetecilerimize, medya kuruluşlarımıza tekrar teşekkür ediyorum.