Bandırma Onyedi Eylül Üniversitesi Denizcilik Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Mustafa Sarı, "Ümit ediyoruz ki kısa süre içinde Marmara Denizi'ne, özel çevre koruma alanı statüsü kazandırılır. Böylece bir büyük koruma şemsiyesi oluşur, Marmara Denizi'nde bundan sonra yapılacak her türlü faaliyet bu koruma perspektifi dikkate alınarak gerçekleştirilir." dedi.
Sarı, AA muhabirine yaptığı açıklamada, müsilajın geçen yıl kasım ayından itibaren 8 ila 18 metre arasında görüldüğünü ve nisandan itibaren yüzeye çıktığını söyledi.
Müsilaj oluşumuna yol açan nedenlere değinen Sarı, şu değerlendirmelerde bulundu:
"Şimdi tekrar kasım ayı yaklaşıyor. Müsilaj oluşumuna neden olan faktörlere bakmamız lazım. Müsilaj oluşumuyla ilgili üç tetikleyicimiz var; biri küresel iklim değişikliğine bağlı sıcaklığın artması. Ne yazık ki bu sıcaklığın etkisi hala devam ediyor. Uzun yıllar ortalamasına baktığımızda ekim ayında sıcaklığın 1-1,5 derece yüksek olduğunu görüyoruz. Buna bağlı olarak da yaptığımız dalışlar esnasında su kolonunda sıcaklığın yüksek olmasının etkisiyle aşırı alg çoğalmasına rastlıyoruz. Bu çoğalma, müsilaj oluşumdan önce gerçekleşen bir durum."
Sarı, ikinci etkenin kirlilik yükü olduğunu, bunu bertaraf etmek amacıyla geçen yaz 22 maddelik Marmara Denizi Koruma Eylem Planı'nın devreye alındığını dile getirdi.
Bu planın çok önemli olduğunu ancak uygulanıp sonuç alınmasının zamanla olacağını vurgulayan Sarı, "Üçüncüsü, Marmara Denizi'nin durağan şartlarıdır. Ekim ayında Karadeniz'den gelen suyun debisi minimuma düşüyor. Bu yüzden yüzeydeki sirkülasyonlar iyice azalıyor." diye konuştu.
Sarı, kasım ayında yeniden müsilaj oluşmaması için denizin soğuması ve yağışlarla sirkülasyonun artması gerektiğini anlattı.
Marmara'nın, diğer denizlerden ayrı bir ekosisteminin olduğunu bildiren Sarı, şunları kaydetti:
"Marmara Denizi'ne Karadeniz, Ege ve Akdeniz gibi muamele etmememiz lazım çünkü Marmara Denizi'nde ikili bir yapı var. Yüzeydeki ilk 25 metre derinlikte bulunan su, Karadeniz'den geliyor, kuzeyden güneye doğru Marmara'yı boydan boya geçerek Akdeniz'e akıyor. Dipteki su ise Akdeniz'den geliyor, o da alttan, dipten Karadeniz'e doğru gidiyor. Bu ikili yapı Marmara Denizi'ne orijinal bir özellik kazandırıyor. Kocaman bir deniz, iki dar boğazla büyük denizlere bağlı.
Koruma Eylem Planı'nın maddelerinden biri, Marmara Denizi'ne koruma statüsü kazandırılmasıyla ilgili. Basına yansıyan haberlerden anlıyoruz ki Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, Marmara Denizi'nin özel çevre koruma alanına dönüştürülmesi yönünde bir hazırlık yapmış. Ümit ediyoruz ki kısa süre içinde Marmara Denizi'ne, özel çevre koruma alanı statüsü kazandırılır. Böylece bir büyük koruma şemsiyesi oluşur, Marmara Denizi'nde bundan sonra yapılacak her türlü faaliyet bu koruma perspektifi dikkate alınarak gerçekleştirilir."