İSTANBUL (AA) - MURAT PAKSOY - Washington Post yazarı Suudi gazeteci Cemal Kaşıkçı'nın ülkesinin İstanbul Başkonsolosluğu'nda, öldürülmesinin üzerinden 40 gün geçerken, cesedinin nerede olduğu sorusu hala yanıt bekliyor.
Levent'teki Suudi Arabistan'ın İstanbul Başkonsolosluğu'na 2 Ekim'de girdikten sonra bir daha çıkamayan Kaşıkçı'nın akıbetiyle ilgili ilk başlarda inkar yolunu seçen Suudi Arabistan'ın aksine Türkiye, olayın başından itibaren attığı etkili adımlarla olayın örtbas edilmesi önlendi.
Kentteki birçok güvenlik kamerasında binlerce saatlik görüntü dökümünü en ince ayrıntısına kadar araştıran İstanbul polisi, Kaşıkçı'nın konsolosluk binasından hiç ayrılmadığını, kıyafeti, gözlüğü ve sakalıyla Kaşıkçı'ya benzetilmeye çalışılarak İstanbul'da dolaştırılan kişinin de gerçek kimliğini deşifre edip ayrıntılara hakim olduğunu ortaya koydu.
Kaşıkçı'nın cinayet planı çerçevesinde konsolosluk görevlilerinin Yalova'da ve Belgrad Ormanı'nda keşif yaptığını da belirleyen ekipler, Suudi Arabistan yönetiminden günler sonra gelen izin doğrultusunda konsolosluk binası ve konutunda detaylı inceleme yaparak, cinayet delillerini ortaya çıkarmak için yoğun çaba harcadı.
Suudi Arabistan, Türkiye ve uluslararası kamuoyunun yoğun baskısının etkisiyle olaydan 18 gün sonra kısmi bir itirafla gazetecinin "yaşanan boğuşma" sırasında öldüğünü açıkladı.
Elde edilen delillerle cinayeti örtbas etme çabalarını boşa çıkaran İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, 31 Ekim'de yaptığı açıklamayla 60 yaşındaki Kaşıkçı'nın kendi ülkesinin konsolosluğunda boğularak öldürüldüğünü ve cesedinin parçalanarak yok edildiğini duyurdu.
Kaşıkçı'nın nerede, ne zaman ve nasıl öldürüldüğü ortaya çıkarken, "Cemal Kaşıkçı'nın cesedi nerede?" sorusuna halen yanıt bulunamadı. Kaşıkçı'nın ailesi, dostları ve sevenleri, 60 yaşındaki gazetecinin İslami usullere uygun defnedilmesi için cesedinin bulunup kendilerine teslim edilmesini bekliyor.
AA muhabirinin derlediği bilgilere göre, Kaşıkçı cinayetine giden süreç ile olayın ardından yaşananların kronololojik gelişim özetle şöyle:
Cinayete giden süreçSuudi gazeteci Cemal Kaşıkçı, ilk olarak 28 Eylül Cuma günü saat 11.50'de evlilik işlemleri için konsolosluk binasına gitti. Burada Kaşıkçı'ya 2 Ekim'de randevu verilerek cinayet planı devreye sokuldu.
İstanbul'a 1 Ekim'de saat 16.30'da, tarifeli seferle gelen 3 kişilik bir ekip, otele yerleştikten sonra başkonsolosluğa gitti. Bu sırada başkonsolosluktan bir başka ekip de Belgrad Ormanı ve Yalova'da keşif çalışmaları yaptı.
Saat 01.45'te 3 kişilik ikinci ekip tarifeli seferle İstanbul'a gelip otele yerleşti. Aralarında generallerin de bulunduğu 9 kişilik üçüncü ekip ise özel bir uçakla havalimanına inip bir başka otele hareket etti.
Toplam 15 kişiden oluşan bu ekip, sabah 09.50 ile 11.00 arasında ayrı ayrı gelip başkonsoloslukta buluştu. Önce başkonsolosluğun kamera sistemindeki hard disk söküldü, saat 11.50'de de Cemal Kaşıkçı telefonla aranıp o günkü randevusu teyit edildi.
Aynı gün erken saatlerde Londra'dan İstanbul'a dönen Kaşıkçı, saat 13.08'de konsolosluk binasına yaya olarak girdikten sonra kendisinden bir daha haber alınamadı.
Kaşıkçı'nın buradan çıkmaması üzerine kendisini bekleyen nişanlısı Hatice Cengiz, AK Parti Genel Başkan Danışmanı Yasin Aktay ve gazeteci Turan Kışlakçı'yı aradı.
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, Kaşıkçı'nın ülkesinin İstanbul Başkonsolosluğu'nda alıkonulduğuna dair iddiayla ilgili olay günü soruşturma başlattı.
Çeşitli uçaklarla Türkiye'ye gelen ve aralarında güvenlikçi, istihbaratçı ve adli tıpçının bulunduğu 15 kişilik Suudi heyet, iki ayrı uçakla akşam saatlerinde Türkiye'den ayrıldı.
Kaşıkçı'nın başkonsolosluğa girmesinin ardından geçen 5 hafta içinde yaşanan gelişmeler şöyle:
3 Ekim
Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın, Cumhurbaşkanlığı Kabine Toplantısı'nın ardından yaptığı açıklamada, "Bizdeki bilgilere göre şu an itibarıyla bu Suud vatandaşı olan kişi, hala Suudi Arabistan'ın İstanbul Başkonsolosluğu'nda." bilgisini paylaştı.
4 Ekim
Suudi Arabistan'ın İstanbul Başkonsolosluğu, Kaşıkçı'nın binadan çıktıktan sonra kaybolduğunu ve gerçeklerin ortaya çıkarılması için Türk yetkililerle temasta olduklarını bildirdi.
6 Ekim
Emniyet yetkilileri, başkonsolosluk binasında aynı saatlerde, 2 uçakla İstanbul'a gelen aralarında yetkililerin de yer aldığı 15 Suudi vatandaşının bulunduğunu ve bu kişilerin daha sonra geldikleri ülkelere döndüklerinin belirlendiğini açıkladı.
7 Ekim
Kaşıkçı'nın akıbetine ilişkin öldürüldüğü yönünde farklı iddiaların gündeme gelmesi üzerine Başkonsolosluğun resmi Twitter hesabından yapılan açıklamada, söz konusu iddialar reddedildi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Kaşıkçı'nın kaybolmasıyla ilgili, "Cumhurbaşkanı olarak takibindeyim, kovalıyorum, buradan çıkacak sonuç neyse onu da dünyaya bizler bildireceğiz." dedi.
8 Ekim
BM, AB, Almanya, İngiltere ve Fransa, Kaşıkçı'nın kaybolmasına ilişkin suçlamaların son derece ciddi olduğunu ve endişe duyduklarını belirtti.
9 Ekim
ABD Başkanı Donald Trump, Kaşıkçı'nın akıbeti hakkında, "Bu konuda endişeliyim. Bu konuda bazı oldukça kötü haberler var. Bu, hoşuma gitmiyor." ifadesini kullandı.
ABD Dışişleri Bakanı Mike Pompeo, Suudi Arabistan yönetimine, Kaşıkçı'nın kaybolmasıyla ilgili soruşturmayı tamamen desteklemesi ve sonuçları hakkında şeffaf olması çağrısında bulundu.
ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Heather Nauert de Kaşıkçı'nın durumuna ilişkin Suudi Arabistan yönetiminden detaylı ve şeffaf bir soruşturma istediklerini ifade etti.
Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Hami Aksoy, soruşturma çerçevesinde konsolosluk binasında inceleme yapılacağını açıkladı.
Türk diplomatik kaynaklar da Suudi Arabistan'ın, Türk uzman ve yetkilileri İstanbul Başkonsolosluğu'nu ziyaret etmeleri için davet ettiği bilgisini paylaştı.
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, konsoloslukta inceleme yapılacağının belirtilmesinin ardından binada adli işlemleri yürütmek üzere bir başsavcı vekili ve bir cumhuriyet savcısı görevlendirdi.
Trump, Kaşıkçı'nın kaybolmasıyla ilgili Suudi yetkililerle görüşeceğini açıkladı.
Kaşıkçı'nın kaybolduğu gün, Atatürk Havalimanı Genel Havacılık Terminali'nde bekleyen, Suudi Arabistan'dan gelen özel bir uçağın aramadan geçirildiği öğrenildi.
10 Ekim
ABD istihbaratının yaptığı bir dinlemede, Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Selman'ın, Kaşıkçı'nın bazı vaatlerle Suudi Arabistan'a dönmesinin sağlanması, daha sonra da tutuklanmasını emrettiği ileri sürüldü.
11 Ekim
Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Kaşıkçı olayıyla ilgili başsavcılığın yoğun ve kapsamlı bir soruşturma başlattığını belirtti.
Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın da Türkiye ve Suudi Arabistan arasındaki iş birliği çerçevesinde ve Suudi Arabistan'ın teklifi üzerine olayın aydınlatılması için ortak çalışma grubu kurulmasının kararlaştırıldığını bildirdi.
Trump, kayıp gazeteci Kaşıkçı bulunana kadar "Suudi Arabistan'a askeri yardımların kesilmesi" çağrılarına, "Böyle bir adım bizi yaralar." ifadeleriyle karşılık verdi.
12 Ekim
Washington Post'ta yayımlanan "Türkler, ABD'li yetkililere, Kaşıkçı'nın öldürüldüğü sonucunu destekleyen ses ve görüntü kayıtlarına sahip olduklarını söyledi." başlıklı haberde, Türk hükümetinin, Kaşıkçı'nın İstanbul'daki Suudi Arabistan Başkonsolosluğu'nda öldürüldüğünü kanıtlayan kayıtlara sahip olduğunu Amerikan tarafına ilettiği öne sürüldü.
ABD'li basın kuruluşu CNN de Türkiye'nin, Kaşıkçı'nın öldürüldüğünü destekleyen "şok edici" ses ve görüntü kayıtlarına sahip olduğunu iddia etti.
Suudi Arabistan'dan bir heyet, Kaşıkçı'nın kaybolmasıyla ilgili soruşturma kapsamında Türkiye'ye geldi.
ABD, Suudi Arabistan'ın Washington Büyükelçisi Prens Halit bin Salman bin Abdulaziz'den, kayıp Suudi gazeteci Cemal Kaşıkçı'nın akıbetine ilişkin bilgi istedi.
ABD ve İngiltere'nin önde gelen medya kuruluşları ve bazı önemli firmaları, Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Selman'ın himayesinde düzenlenmesi planlanan Geleceğe Yatırım Girişimi (Future Investment Initiative) adlı konferanstan sponsorluğunu "Cemal Kaşıkçı" olayı nedeniyle çekme kararı aldı.
13 Ekim
Birleşmiş Milletler (BM) Genel Sekreteri Antonio Guterres, Kaşıkçı olayının aydınlatılmasını isteyerek, ''Gerçeğin ortaya çıkması, tam olarak ne olduğunun ve kimin sorumluluğu bulunduğunun netleştirilmesi gerek." dedi.
Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, ilgili başsavcılığın ve uzmanların Suudi Arabistan Başkonsolosluğu'na girmesi konusunda, Suudi Arabistan'ın iş birliği yapması gerektiğini belirterek, “Soruşturmanın selameti ve her şeyin ortaya çıkması için bu konuda henüz bir iş birliği görmedik, bunu da görmek istiyoruz." diye konuştu.
ABD Başkanı Donald Trump, Suudi gazeteci Cemal Kaşıkçı'nın akıbetiyle ilgili Suudi Arabistan Kralı Selman bin Abdulaziz ile görüştü.
Trump, Kaşıkçı'nın Suudi yetkililerce öldürüldüğüne yönelik iddialara ilişkin, "Eğer durum böyleyse bu bizi çok kızdırır. Yakın bir gelecekte elimizde bir yanıt olacaktır." ifadelerini kullandı.
AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik, "Bu şahsın belli bir mekana girdiği ve o mekandan çıkmadığı görülmektedir. Dolayısıyla bunun açığa kavuşturulması gerekir. Her türlü spekülasyondan uzak olarak, olayın açığa çıkması için en yüksek hassasiyeti gözeterek çalışmalar sürdürülüyor." dedi.
14 Ekim
Kaşıkçı'nın nişanlısı Hatice Cengiz, New York Times'ta bir makale kaleme alarak, "Cemal'i kaybettiysek sadece kınamak yetmez. Onu bizden alan insanlar, siyasi konumlarına bakılmaksızın sorumlu tutulmalı ve hukuki çerçevede cezalandırılmalıdır." ifadesini kullandı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Suudi Arabistan Kralı Selman Bin Abdulaziz telefonda görüşerek olayın soruşturulması çerçevesinde ortak çalışma grubu oluşturulmasının önemini vurguladı.
İngiltere, Fransa ve Almanya dışişleri bakanları, Kaşıkçı'nın kaybolmasına ilişkin yayımladıkları ortak yazılı açıklamada, olayın aydınlatılması çağrısında bulundu.
15 Ekim
Kaşıkçı'nın kaybolmasıyla ilgili oluşturulan ortak çalışma grubunda yer alan Suudi ve Türk yetkililer, Vatan Caddesi'ndeki İstanbul Emniyet Müdürlüğü'nde bir araya geldi.
Yetkililer arasında basına kapalı gerçekleşen toplantı, yaklaşık 2 saat sürdü ve ardından ortak çalışma grubunda yer alan Suudi yetkililer konsolosluk binasına girdi. Türk yetkililerin de binaya girmesinin ardından başkonsoloslukta inceleme başladı.
Heyette İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından görevlendirilen bir başsavcı vekili ve bir cumhuriyet savcısının yanı sıra İstanbul Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücadele, Asayiş ve Olay Yeri İnceleme Şube Müdürlüklerine bağlı uzman personel de yer aldı.
Trump, Suudi Arabistan Kralı Selman bin Abdulaziz ile Kaşıkçı olayını görüştü ve ABD Dışişleri Bakanı Mike Pompeo'yu Kral Selman ile görüşmesi için acilen bu ülkeye göndereceğini belirtti.
Amerikan CNN televizyonu, Kaşıkçı'nın kaybolmasıyla ilgili, "elçilikte sorgulama sırasında öldüğünü kabul edecekleri yönünde bir rapor hazırlandığını" iddia etti.
ABD Dışişleri Bakanı Mike Pompeo'nun Kaşıkçı olayıyla ilgili Suudi Arabistan ve Türkiye'yi ziyaret edeceği bildirildi.
16 Ekim
Ortak çalışma grubunda yer alan uzman ekipler, başkonsolosun olduğu iddia edilen odada çalışmalarına sabah saatlerine kadar devam etti. Başkonsolosluğa inceleme yapmak için giren Türk ve Suudi yetkililer, 9 saat sonra olay yerinden ayrıldı.
Kaşıkçı'nın ailesi, öldürüldüğüne ilişkin iddiaların araştırılması için bağımsız ve tarafsız bir uluslararası komisyonun kurulması çağrısı yaptı.
Öte yandan, Birleşmiş Milletler, Kaşıkçı olayının aydınlatılması için Suudi Arabistan Başkonsolosu ve konsolosluk çalışanlarının dokunulmazlığının kaldırılmasını istedi.
Suudi Arabistan Kralı Selman bin Abdulaziz, ABD Dışişleri Bakanı Mike Pompeo ile bir araya geldi.
Türkiye Dışişleri Bakanlığı kaynakları, Kaşıkçı'nın kaybolmasıyla ilgili Suudi Arabistan'ın İstanbul Başkonsolosluğu konutunda inceleme yapılacağını bildirdi. Suudi Arabistan'ın İstanbul Başkonsolosu Muhammed el Uteybi, saat 17.00'deki tarifeli uçakla Türkiye'den ayrıldı.
ABD Başkanı Trump, Pompeo'nun Suudi Arabistan Kralı Selman bin Abdulaziz ile görüşmesinin ardından Kaşıkçı olayına ilişkin Twitter hesabından açıklama yaptı. Trump, Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Selman'ın kendisine Suudi gazeteci Cemal Kaşıkçı'nın kaybolmasıyla ilgili İstanbul'daki konsolosluk binasında ne olduğuna dair bilgisi olmadığını söylediğini belirtti.
17 Ekim
ABD Dışişleri Bakanı Mike Pompeo, Kaşıkçı olayını görüşmek için Riyad ziyaretinin ardından Türkiye'ye geldi. Pompeo, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından kabulünün ardından, Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu ile görüştü.
Amerikan Washington Post gazetesi yazarı ve üst düzey yöneticisi (CEO) Fred Ryan, Suudi Arabistan yönetiminin Cemal Kaşıkçı'nın ailesine "tam ve dürüst bir açıklama" yapmak zorunda olduğunu bildirdi.
New York Times gazetesi, Cemal Kaşıkçı'nın öldürülmesi için Türkiye'ye geldiği belirtilen kişilerden 5'inin kimliğinin tespit edildiğini iddia etti. Gazetenin iddiasına göre, şüphelilerden biri Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Selman'a yolculuklarında eşlik eden bir diplomat, bir diğeri ise adli tıp uzmanı. New York Times, diğer üç şüphelinin de Suudi Arabistan güvenlik yetkilileri olduğunu ileri sürdü.
Türkiye ve Suudi Arabistan yetkililerinden oluşan ortak çalışma grubunda yer alan ekip, başkonsolosluk konutunda incelemelerde bulundu. Olay yeri inceleme ekibinin Başkonsolosluk konutunun çatısında inceleme yaptığı görülürken, drone yardımıyla bina ve çevresinin görüntüsü alındı.
Başkonsolosluk binası ve bahçesinde incelemelerde bulunan ekipler, delil çalışması yaptı. Toplanan deliller özel poşetlere ve kutulara konularak olay yeri inceleme aracına yüklendi.
18 Ekim
New York Times gazetesi, ABD'li istihbarat yetkililerinin,"gazeteci Cemal Kaşıkçı'nın öldürülmesinde Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Selman'ın rolü olduğuna giderek ikna olduğunu" yazdı.
Gazete, Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Selman'a yakın isimlerden Maher Abdulaziz Mutreb'in 2 Ekim'de Cemal Kaşıkçı'dan birkaç saat önce Suudi Arabistan'ın İstanbul Başkonsolosluğu'na girdiğine dair fotoğrafları yayımladı.
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, "İnceleme ve soruşturmaya ilişkin diğer adli işlemler ayrıca devam etmekte olup, soruşturma, uluslararası hukuk/teamül, anlaşma ve sözleşme hükümlerine riayet edilerek titizlikle ve tüm boyutlarıyla yürütülmektedir. Soruşturma sürecinde, ilerleyen aşamalarda gerektiği takdirde kamuoyunu bilgilendirici açıklamalar Cumhuriyet Başsavcılığımız tarafından yapılacaktır." açıklamasını yaptı.
ABD Başkan Yardımcısı Mike Pence, Suudi gazeteci Cemal Kaşıkçı olayı hakkında yaptığı açıklamada, "Eğer bir gazeteci böylesine bir şiddet sonrasında hayatını kaybediyorsa, bu özgür ve bağımsız basın adına önemli bir tehdittir. Bunun bir bedeli olacaktır." dedi.
19 Ekim
ABD Başkanı Donald Trump, Suudi gazeteci Cemal Kaşıkçı'nın akıbeti hakkında, "Eğer çok büyük bir mucize olmazsa onun öldüğünü kabul ediyorum. Bu, gelen tüm istihbaratlara dayanıyor." diye konuştu.
Trump, ABD Dışişleri Bakanı Mike Pompeo'nun Suudi gazeteci Cemal Kaşıkçı'nın akıbetiyle ilgili herhangi bir ses veya görüntü kaydı gösterildiği iddiasını yalanladı.
Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, "Ortaya çıkacak sonuçları tüm dünyayla paylaşacağız. Herhangi bir ülkeyle o ya da bu bilgiyi paylaşmamız söz konusu değil. Türkiye'nin Pompeo ya da herhangi bir Amerikalı yetkiliye herhangi bir ses kaydı vermesi söz konusu değil." ifadelerini kullandı.
Suudi Arabistan'ın İstanbul Başkonsolosluğu çalışanları, Suudi gazeteci Cemal Kaşıkçı'nın kaybolmasıyla ilgili soruşturma kapsamında savcılıkta ifade verdi. Adliyeye çağrılanlar arasında konsolosluk şoförünün yanı sıra, muhasebe, santral ve teknik bakım elemanları da bulunuyordu.
20 Ekim
Suudi Arabistan yönetimi, Kaşıkçı'nın "konsolosluk binasında yaşanan arbede sonucunda öldüğünü" açıkladı.
Suudi Arabistan resmi haber ajansı SPA'da yer alan habere göre, Suudi Arabistan Başsavcılığının yürüttüğü soruşturma neticesinde, Cemal Kaşıkçı'nın İstanbul Başkonsolosluğu'na geldiği sırada burada bulunan "başka Suudi vatandaşlarla tartışmaya başladığı, tartışmanın arbedeye dönüştüğü ve bunun sonucunda Kaşıkçı'nın hayatını kaybettiği" belirtildi.
Suudi Arabistan Başsavcılığının dosya hakkındaki soruşturmasının sürdüğü ve olayla ilişkili 18 Suudi Arabistan vatandaşının gözaltına alındığı aktarıldı.
Suudi Arabistan, Türkiye'nin, "Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan yönetiminde Kaşıkçı olayı soruşturma sürecinde ortaya koyduğu üstün dayanışmayı değerli bulduklarını" açıkladı.
Aynı gece yayımlanan kraliyet kararnamesiyle, Suudi Arabistan Genel İstihbarat Başkan Yardımcısı Ahmed Asiri görevden alındı. Bunun yanı sıra Suudi Arabistan, üst düzey 3 istihbarat görevlisinin görevden alındığı bilgisini paylaştı.
Görevden alınanlar arasında bulunan ve daha önce Veliaht Prens Muhammed bin Selman'ın danışmanlığını yapan Suud Kahtani ve Yemen'de Husilere karşı meşru hükümeti desteklemek amacıyla Suudi Arabistan öncülüğünde kurulan Arap koalisyonunun sözcülüğünü yürüten Ahmed Asiri isimleri dikkati çekti.
Suudi Arabistan Adalet Bakanı Velid es-Samani, "Kaşıkçı olayı, Suudi Krallığı'nın egemen olduğu bir toprak parçasında gerçekleşti." açıklamasını yaptı.
Beyaz Saray Sözcüsü Sarah Sanders, Suudi gazeteci Cemal Kaşıkçı'nın ölümüne ilişkin, "Bay Kaşıkçı'nın öldüğünün teyit edildiğini duymaktan üzgünüz. Kaşıkçı'nın ailesine, nişanlısına ve sevenlerine başsağlığı diliyoruz." ifadelerini kullandı.
ABD Başkanı Donald Trump, Suudi gazeteci Cemal Kaşıkçı'nın öldürülmesi hakkında, "Suudilere bazı sorularımız olacak. Bu konuda Kongre ile birlikte çalışacağız." açıklamasını yaptı.
Uluslararası Af Örgütü (Amnesty International), Suudi gazeteci Cemal Kaşıkçı olayıyla ilgili bu ülkenin soruşturmasının bir aklamaya dönüşmesinden kaygı duyulduğunu bildirdi.
Almanya Başbakanı Angela Merkel, "Hala hiçbir şey aydınlatılmadı. Elbette konunun tam olarak aydınlatılmasını talep ediyoruz." dedi.
21 Ekim
ABD Başkanı Donald Trump, "Cevapları bulana kadar tatmin olmayacağım." dedi.
İngiltere, Almanya ve Fransa, Kaşıkçı'nın öldürülmesiyle ilgili yayımladıkları ortak bildiride, "Hiçbir şey bu cinayeti haklı gösteremez ve biz bunu en güçlü şekilde kınıyoruz. 2 Ekim'de tam olarak ne olduğunun aydınlatılmasına acil ihtiyaç var. Suudi soruşturmasında şimdiye dek sunulan hipotezlerin inandırıcı olması için olgularla desteklenmesi gerekiyor." ifadeleri kullanıldı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan,"Biz 'Kararlıyız. Bunu meydana çıkaracağız.' dedik. Şimdi bu konuyla ilgili açıklamalarımı inşallah salı günü grup toplantısında yapacağım. Çünkü burada adaleti arıyoruz. Bütün çıplaklığıyla ortaya çıkacak. Sıradan atılan bazı adımlarla değil. Bütün çıplaklığıyla... 15 kişi buraya niye geldi, 18 kişi niye tutuklandı? Bunlar tüm detaylarıyla açıklanmalıdır." diye konuştu.
Suudi Arabistan Dışişleri Bakanı Adil el-Cubeyr, ABD'nin Fox News haber kanalına yaptığı açıklamada, Veliaht Prens Muhammed bin Selman'ın gazeteci Cemal Kaşıkçı cinayetine dair bilgi ve sorumluluğu olmadığını savundu.
22 Ekim
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile ABD Başkanı Donald Trump telefonda görüştü. Görüşmede, ikili ilişkilerin ele alınmasının yanı sıra terörle mücadele, Cemal Kaşıkçı meselesi ve Suriye'deki son gelişmeler hakkında görüş teatisinde bulunuldu.
Kral Selman bin Abdulaziz ile Veliaht Prens Muhammed bin Selman, gazeteci Cemal Kaşıkçı'nın oğlu Salah'ı telefonla arayarak taziyede bulundu.
CNN, Suudi gazeteci Cemal Kaşıkçı için Suudi Arabistan'dan geldiklerine inanılan 15 kişilik ekipten bir kişinin, Kaşıkçı'nın dublörü olarak kullanıldığını ortaya koyan görüntüleri yayımladı.
Suudi Arabistan'ın İstanbul Başkonsolosluğu'na ait diplomatik plakalı araç, Sultangazi'de bir otoparkta bulundu.
23 Ekim
Reuters'ın iki Suudi yetkiliye dayandırdığı haberinde, Veliaht Prens Muhammed bin Selman'ın yakınındaki isimlerden olan ve gazeteci Cemal Kaşıkçı'nın öldürülmesinin ardından görevden alınan Suud bin Abdullah el-Kahtani'nin, cinayet öncesi katillerle internet üzerinden iletişim halinde olduğu ileri sürüldü. Kahtani'nin, Kaşıkçı'nın konsolosluk binasında tutulduğu odaya görüntülü görüşme programı aracılığıyla bağlandığı ve ona hakaretler ettiği de iddialar arasında yer aldı.
AK Parti Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, partisinin grup toplantısında Kaşıkçı'nın konsolosluğa girdiği andan itibaren yaşanan gelişmelerle ilgili detaylı açıklama yaptı.
Erdoğan, konuşmasında, "Olayın cereyan ettiği yer İstanbul'dur, dolayısıyla bu 15+3 kişi, 18 tutuklunun yargılanmasının İstanbul'da yapılması teklifimdir. Takdir kendilerinindir ama bu benim teklifimdir, talebimdir. Çünkü olayın cereyan ettiği yer burası, o bakımdan önemli." dedi.
Kaşıkçı'nın öldürülmesiyle ilgili Türkiye'yi karalamak, töhmet altında bırakmak ve hedef saptırmak için çeşitli medya mecralarında yoğun bir kampanya yürütüldüğüne işaret eden Erdoğan, "Ülkemizin itibarına yönelik bu suikast girişimleri, bizi gerçekleri arama çabamızdan kesinlikle alıkoyamadı, alıkoyamaz." diye konuştu.
İngiltere Dışişleri Bakanı Jeremy Hunt, Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın yaptığı konuşmada gazeteci Cemal Kaşıkçı'nın öldürülmesinin "önceden planlandığını" söylediğini duymanın kendilerini son derece kaygılandırdığını belirtti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Cemal Kaşıkçı'nın ailesini telefonla arayarak taziyelerini bildirdi.
Sultangazi'de park halindeki, Suudi Arabistan'ın İstanbul Başkonsolosluğu'na ait diplomatik plakalı araçta yapılan incelemede, 2 valiz ve çeşitli malzemelerin bulunduğu belirtildi.
24 Ekim
ABD Başkanı Trump, "Örtbaslar tarihindeki en kötü örtbastı. Her kim bunu düşündüyse kanımca başı belada. Ne yapacağımız noktasında kararı Kongreye bırakacağım ve umarım iki partinin de desteklediği bir karar olur." dedi.
ABD Dışişleri Bakanı Mike Pompeo, "ABD yönetimi olarak, elde ettiğimiz bilgiler ışığında Kaşıkçı'nın ölümüne karıştığından şüphelendiğimiz Suudi Krallığı, Dışişleri Bakanlığı, istihbarat ve diğer bakanlıklara bağlı bazı Suudi yetkililerine vize iptali, vize yasağı ve diğer yaptırımlar uygulayacağız." açıklamasını yaptı.
Kaşıkçı'nın ölümüne ilişkin yürütülen soruşturma kapsamında, emniyet güçlerinin Suudi Arabistan İstanbul Başkonsolosluğu konutundaki kuyuda arama yapmasına izin verilmediği ortaya çıktı.
İngiltere Başbakanı Theresa May, Suudi gazeteci Cemal Kaşıkçı'nın öldürülmesine karışan şüphelilerin İngiltere vizelerinin iptal edileceğini söyledi.
Kaşıkçı'nın Suudi Arabistan'ın İstanbul Başkonsolosluğu'nda öldürülmesine ilişkin soruşturma kapsamında, cinayetten önce Suudi Arabistan'ın İstanbul Başkonsolosluğu'na ait diplomatik plakalı araçla Belgrad Ormanı'nda keşif yapıldığı ortaya çıktı.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Selman, telefonda görüştü. Görüşmede, gazeteci Cemal Kaşıkçı cinayetinin bütün yönleriyle aydınlatılması için ortak çaba harcanması hususu ve bu çerçevede atılması gereken adımlar ele alındı.
Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Selman, "Suudi Arabistan ve Türkiye arasında çatlak oluşturmak isteyenler var. Kral Selman bin Abdulaziz, ben ve Türkiye Cumhurbaşkanı Erdoğan olduğu sürece bunu asla başaramayacaklar." dedi.
25 Ekim
Suudi Arabistan, gazeteci Cemal Kaşıkçı cinayetinde Türkiye'den gelen bilgilerin, Kaşıkçı davasındaki şüphelilerin cinayeti önceden planladığını gösterdiğini duyurdu.
26 Ekim
Cumhurbaşkanı Erdoğan, AK Parti Genişletilmiş İl Başkanları Toplantısı'nda "Diyoruz ki öldürüldüğü artık ayan beyan ortada da nerede, bu cesedi göstermeniz lazım. 'Buradan çıktı' diyorsunuz, çıktıysa biz de diyoruz ki ispat. En sonunda 18 kişinin tutuklandığı kabul edildi. Bunu da Hadimul Harameyn Şerifeyn'den bizzat öğrendim, dinledim. Burada şöyle bir soru ortaya çıkıyor, bu 18 kişi Cemal Kaşıkçı'nın kimler tarafından öldürüldüğünü biliyor, bunun başka izahı yok. Çünkü fail bunların içinde. Fail bunların içinde değilse o zaman yerli iş birlikçi kim bunu açıklayacaksınız. Bunları açıklamadığınız sürece o zaman Suudi Arabistan bu zandan kurtulamaz." açıklamasında bulundu.
Türk Arap Medya Derneği (TAM) Başkanı Turan Kışlakçı, "Ailesi babalarının bir mezarının olmasını istiyor. Dostları Cemal'in bir mezarının olmasını istiyor. O cenazeyi geri verin. Bizim Türk Arap Medya Derneği olarak talebimiz budur. Evet, itiraf ettiniz, biz dostları ve ailesi olarak Cemal'in cesedini istiyoruz." dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Kanada Başbakanı Justin Trudeau ile telefonda görüşerek, Kaşıkçı cinayeti hakkında bilgi paylaşımında bulundu.
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'nca 18 şüphelinin iadesi için hazırlanan talepname, Adalet Bakanlığı tarafından Suudi Arabistan'a gönderilmek üzere, Dışişleri Bakanlığı'na iletildi.
Adalet Bakanı Abdulhamit Gül, "İade talepnamesinin yerine getirilmesi beklenmektedir. Çünkü bu menfur hadise Türkiye'de cereyan etmiştir." dedi.
Suudi Arabistan'ın İstanbul Başkonsolosluğu'nun bulunduğu sokakta, özel bir şirketin çalışanlarınca, robot kameralarla kanalizasyonda inceleme gerçekleştirildi.
ABD Dışişleri Bakanı Mike Pompeo, ABD yönetiminin bir taraftan Suudi Arabistan ile stratejik ilişkilerini sürdüreceğini ancak aynı zamanda Cemal Kaşıkçı cinayetinin sorumlularından hesap soracaklarını söyledi.
27 Ekim
Suudi Arabistan Dışişleri Bakanı Adil el-Cubeyr, gazeteci Cemal Kaşıkçı'nın öldürülmesi olayına karışanların, ülkesinde yargılanacağını söyledi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, İstanbul'daki Suriye Zirvesi sonrasında yaptığı açıklamada, "Merhum Cemal Kaşıkçı ile ilgili olarak ikili görüşmelerimizde bu konuyu ele aldık ve gerekli bilgileri kendilerine verdim. Daha önce de zaten istihbarat örgütlerimizle yapılmış olan bu konuda çeşitli bilgilendirmeler oldu. Detaya, bugün yaptığımız ikili görüşmelerle girmiş bulunuyoruz." dedi.
Almanya Başbakanı Angela Merkel de, "Failler ortaya çıkarıldıktan sonra Avrupa Birliği genelinde gerekenlerin yapılacağını taahhüt etmek isterim." dedi.
29 Ekim
Suudi Arabistan Başsavcısı Suud Ma'cib, İstanbul, Cumhuriyet Başsavcısı İrfan Fidan'la Çağlayan'daki İstanbul Adliyesi'nde 1 saat 15 dakika görüştü.
Kaşıkçı'nın nişanlısı Hatice Cengiz, ABD Başkanı Donald Trump’a seslenerek, "Başkan Trump, gerçeğin ortaya çıkarılmasına ve adaletin icra edilmesine yardım etmeli. Başkan Trump, nişanlımın cinayetinin üzerinin örtülmesine izin vermemeli." dedi.
30 Ekim
Suudi Arabistan Başsavcısı Suud el-Ma'cib, gazeteci Cemal Kaşıkçı'nın öldürülmesine ilişkin soruşturma kapsamında ülkesinin İstanbul Başkonsolosluğu'na geldi.
Birleşmiş Milletler (BM) İnsan Hakları Yüksek Komiseri Michelle Bachelet, Suudi Arabistan'a, gazeteci Cemal Kaşıkçı'nın öldürülmesine ilişkin soruşturmaya uluslararası bağımsız uzmanların da dahil edilmesi ve Kaşıkçı'nın cesedinin nerede olduğunun açıklanması çağrısında bulundu.
Ma'cib, soruşturma kapsamında İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı İrfan Fidan ile ikinci kez görüştü.
31 Ekim
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yapılan yazılı açıklamada, Kaşıkçı'nın öldürülmesine ilişkin detaylara yer verildi.
Açıklamada, şunlar kaydedildi:
"Maktul Cemal Kaşıkçı, 2 Ekim 2018 tarihinde, evlilik işlemleri için girdiği Suudi Arabistan Krallığı İstanbul Başkonsolosluğu'nda, daha önceden yapılan planlama doğrultusunda, başkonsolosluk binasına girer girmez boğularak öldürülmüştür. Maktul Cemal Kaşıkçı'nın cesedi, boğularak öldürülmesine müteakip yine önceden yapılan planlama doğrultusunda parçalanarak yok edilmiştir.
Gelinen aşama itibarıyla gerçeğin ortaya çıkartılmasına yönelik tüm iyi niyetli çabalarımıza rağmen görüşmelerden somut sonuç elde edilememiştir. Olayla ilgili olarak 'yerli işbirlikçi' bulunduğuna dair Suudi Arabistan Krallığı makamlarının herhangi bir beyanının olmadığı bildirilmiştir."
Suudi Arabistan Başsavcısı Suud el-Ma'cib, Türkiye'den ayrıldı. Başsavcı el-Ma'cib'den önce VIP Salonu'na gelen 4 kişilik ekip, beraberinde numaralandırılmış 5 çanta, kişisel eşya ve 4 paket kuruyemişi, X-Ray cihazından geçirerek uçağa taşıdı.
1 Kasım
Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Selman'ın, Cemal Kaşıkçı'nın İstanbul'daki Suudi Arabistan Başkonsolosluğunda öldürülmesinin ardından Beyaz Saray ile yaptığı bir telefon görüşmesinde Kaşıkçı için "tehlikeli bir İslamcı" dediği iddia edildi.
ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcü Yardımcısı Robert Palladino, "ABD, Kaşıkçı'nın cesedinin yerinin tespit edilmesi ve en kısa sürede uygun bir defin işlemi için ailesine teslim edilmesi gerektiğini söylüyor." ifadesini kullandı.
2 Kasım
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Washington Post gazetesi için "Suudi Arabistan'ın, Cemal Kaşıkçı'nın öldürülmesi hakkında hala cevaplaması gereken birçok soru var." başlıklı bir makale kaleme aldı.
Gayretleri neticesinde, tüm dünyanın Cemal Kaşıkçı'nın soğukkanlı biçimde bir suikast timi tarafından öldürüldüğünü öğrendiğini ve cinayetin önceden planlandığının kesin olarak ortaya çıktığını yazan Cumhurbaşkanı Erdoğan, özetle şunları kaydetti:
"Cinayeti işleyenlerin, Suudi Arabistan'da derdest edilen 18 şüphelinin içinde olduğunu biliyoruz. Cemal'in katledilmesi emrinin, Suudi hükümetinin en üst makamlarından geldiğini de iyi biliyoruz. Cemal'in katlinin üzerinden bir ay geçmiş olmasına rağmen cenazesinin nerede olduğunu hala bilmiyoruz. Kendisi, en azından İslami usullere uygun şekilde defnedilmeyi hak etmektedir. Dünyanın aynı soruları sormaya devam etmesi amacıyla elimizde bulunan kanıtları, Amerika Birleşik Devletleri başta olmak üzere tüm dost ve müttefik ülkelerle paylaştık. Cemal Kaşıkçı'nın öldürülmesi emrini Hadim ül-Haremeyn Kral Selman'ın verdiğine inanmam kesinlikle mümkün değildir. Dolayısıyla bu cinayetin, Suudi Arabistan'ın resmi politikasını yansıttığına inanmak için de herhangi bir sebep bulunmamaktadır."
Erdoğan, Riyad'la uzun yıllara dayanan dostluğun işlenen bu planlı cinayeti görmezden gelineceği anlamına gelmeyeceğini anlattığı makalesinde, "Hiç kimse bir daha bir NATO müttefikinin toprağında böyle bir suç işlemeye cüret etmemelidir. Eğer bu uyarıyı göz ardı edenler olursa, çok ciddi sonuçlarla karşı karşıya kalacaklardır." ifadesini kullandı.
Microsoft'un kurucusu Bill Gates'in eş başkanlığını yaptığı Bill & Melinda Gates Vakfı, gazeteci Cemal Kaşıkçı'nın öldürülmesini gerekçe göstererek, Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Selman'ın başkanı olduğu MiSk Vakfı ile ortak çalışmalarını sonlandırdı.
Almanya hükümeti, gazeteci Cemal Kaşıkçı cinayeti soruşturmasında Türkiye'nin çabalarını överken, Suudi Arabistan’dan şeffaf bir soruşturma yürütmesini ve tüm sorumluları yargı önüne çıkarmasını talep etti.
İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, "İstanbul'daki konsoloslukta yaşananlar korkunç. Ne gerekiyorsa usulüne uygun olarak yapılmalı. Suudi Arabistan'da istikrarın devam etmesi hem bölge hem de dünyanın istikrarı açısından çok önemli." dedi.
ABD'li gazeteci Courtney Radsch, Suudi Arabistan yönetiminin kendilerine muhalif olan kişileri belirlemek için ABD'li şirket ve yazılımlara milyonlarca dolar harcadığını ileri sürerek, "Cemal Kaşıkçı, İsrail tarafından üretilip, bir Amerikalı şirket tarafından satılan Pegasus adlı yazılım programıyla gözetlendi." dedi.
3 Kasım
İran Meclisi Ulusal Güvenlik ve Dış Politika Komisyonu Başkanı Haşmetullah Felahetpişe, Türk siyasetçilerin ve yargı mensuplarının Suudi gazeteci Cemal Kaşıkçı cinayetinin üzerine gitmesinden dolayı dünya halkları tarafından "şerefli insanlar" olarak anıldığını söyledi.
4 Kasım
Dünya Müslüman Alimler Birliği Başkanı Yusuf el-Karadavi, "Ne oldu bu kardeşimize? Konsolosluğa girişini hepimiz gördük ekranlardan. Şer gücü diyebileceğimiz Suudi Arabistan Konsolosluğu'nun kapısından girmesiyle başına gelenleri hepimiz biliyoruz." dedi.
ABD Dışişleri Bakanı Mike Pompeo, "Bu cinayeti işleyenleri sorumlu tutacağız. Aynı zamanda ABD'nin Suudi Arabistan'la olan stratejik ilişkisini koruyacağız." ifadesini kullandı.
5 Kasım
Suudi Prens Velid bin Talal, Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Selman'ın Cemal Kaşıkçı cinayeti konusunda aklanacağını savunarak, "Lütfen soruşturmanın bitmesi için (Suudi Arabistan'a) biraz zaman verin." dedi.
Kaşıkçı'nın oğulları Salah ve Abdullah, Amerikan CNN kanalına konuştu.
Kaşıkçı'nın büyük oğlu 35 yaşındaki Salah Kaşıkçı, "Şu anda tek istediğimiz, babamızı Medine'deki El Baki Kabristanlığı'na, ailesinin diğer üyelerinin yanına defnedebilmek. İnsanlar bizde cevapların olduğuna inanıyor, ne yazık ki yok." diye konuştu.
Kaşıkçı'nın küçük oğlu 33 yaşındaki Abdullah Kaşıkçı da "İnşallah huzur içinde ölmüştür. (Cemal Kaşıkçı'nın Müslüman Kardeşler üyesi olduğu iddiaları) Bunlar sadece babama yapıştırılan etiketler, insanlar onun makalelerini okuyup derinine inmiyorlar." dedi.
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay, "Kaşıkçı cinayeti, uluslararası boyutta her tarafı dökülen, hiçbir tarafından tutamayacağınız bir olay." şeklinde konuştu.
6 Kasım
Suudi Arabistan İnsan Hakları Komisyonu Başkanı Bender el-Ayban, BM İnsan Hakları Konseyi'nin oturumunda yaptığı konuşmada, Kaşıkçı'nın katillerinin adalete teslim edileceğini bildirdi.
7 Kasım
ABD Dışişleri Bakanı Mike Pompeo'nun, Kanadalı mevkidaşı Chrystia Freeland'i telefonla arayarak görüştüğü, iki bakanın ortak meselelerin yanı sıra Suudi gazeteci Cemal Kaşıkçı cinayetinin arkasındaki tüm gerçeklerin belirlenmesinde mutabık kaldığı belirtildi.
ABD Başkanı Donald Trump, Suudi gazeteci Cemal Kaşıkçı cinayeti konusunda gelecek hafta Kongre ile görüşeceğini, konuya ilişkin Türkiye ve Suudi Arabistan’la yakın çalıştığını belirterek, "Bu konuda güçlü bir fikir oluşturuyorum." dedi.
8 Kasım
Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Selman'ın, ülkesinin başkenti Riyad'da bir grup Amerikalı Evanjelist ile geçen hafta yaptığı toplantıda, gazeteci Cemal Kaşıkçı cinayetinde sorumluluğu olanları cezalandıracağını belirterek "ABD'ye hoş görünmeye çalıştığı" iddia edildi.
Washington Post yazarı Kathleen Parker, ABD'de ara seçimler sonrası yeniden hayatın soğuk gerçeklerine dönüldüğünü belirterek, "Cemal Kaşıkçı'nın acımasız cinayet emrini kim verdi ve sonuçları ne olacak?" diye sordu.
Dünya Müslüman Alimler Birliği yeni Başkanı Ahmed er-Raysuni, Suudi gazeteci Cemal Kaşıkçı'yı "şehit" şeklinde nitelendirerek, bu olayın Arap ve İslam dünyasını ilgilendirmesinin yanı sıra insani ve küresel bir mesele olduğunu belirtti.
Birleşmiş Milletler, Suudi gazeteci Cemal Kaşıkçı'nın öldürülmesine ilişkin gelişmelerin izlendiğini ve soruşturmaların sonucunda atılacak adımların değerlendirileceğini açıkladı.
ABD'de iki ayrı düşünce kuruluşundan iki akademisyen, Washington'daki Suudi Arabistan Büyükelçiliği'nin bulunduğu sokağın isminin, "Cemal Kaşıkçı Yolu" olarak değiştirilmesi için imza kampanyası başlattı.
9 Kasım
Suudi Arabistan'ın İstanbul Başkonsolosluğu'nda öldürülen Suudi gazeteci Cemal Kaşıkçı’nın nişanlısı Hatice Cengiz, "Kaşıkçı'nın öldürüldükten sonra eritilerek yok edildiği" iddialarına ilişkin Twitter hesabından paylaşımda bulundu.
Cengiz, Cemal Kaşıkçı'nın fotoğrafına da yer verdiği paylaşımında, "Sevgili Cemal’in öldürüldükten sonra eritilerek yok edildiğine dair haberlerle ilgili dair yaşadığım şok ve üzüntüyü ifade etmek için yeterli kelime bulamıyorum. Bizi vasiyetinde olduğu gibi Medine'ye defninden bile mahrum ettiler. Gerçekten bunu yapanlar insan olabilir mi?" ifadelerini kullandı.
Dışişleri Bakanlığı Müsteşarı David Hale, "Bu süreçte bazı (Suudi yetkililerin) vizelerin iptal edilmesi ve Magnitsky Yasası altında yaptırımların uygulanabilirliğini değerlendirmek gibi güçlü adımlar atıyoruz. Suudiler tarafından, gerçeklerin ortaya çıkarılmasını ve faillerin sorumlu tutulmasını istedik. Şu ana kadar bazı olumlu adımlar gördük fakat daha fazlası yapılmalı." dedi.