Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı ve Millet İttifakı Cumhurbaşkanı Adayı Kemal Kılıçdaroğlu, İstanbul Yenikapı’daki Mimar Kadir Topbaş Gösteri ve Sanat Merkezi'nde düzenlenen "Ulaşım Esnaf Odaları ve Birlikleri İftar Buluşması"na katıldı.
CHP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Adayı Kemal Kılıçdaroğlu, “Birilerine gelince dünyanın paralarını veriyorlar, dünyanın garantilerini veriyorlar, ÖTV’sini veriyorlar, KDV’sini veriyorlar, bunları sıfırlıyorlar. Avro bazında, dolar bazında paralar veriyorlar, yüksek faizler veriyorlar; alın teri döken, direksiyon sallayan insanın hakkını teslim etmiyorlar. Araç muayene istasyonlarına gelen zammın da farkındayım, onun da ne olduğunu gayet iyi biliyorum, kimlere büyük kıyaklar çekildiğinin de farkındayım. Direksiyon sallayan, alın teri döken değerli kardeşlerim, hiç meraklanmayın bu ülkeye baharlar gelecek.” dedi.
CHP lideri ve Cumhurbaşkanı Adayı Kılıçdaroğlu, İstanbul Büyükşehir Belediyesinin düzenlediği iftar buluşmasında yaptığı konuşmada şunları söyledi:
“Ramazan ayı, her birimizin tek tek vicdan sorgulaması yapması gereken bir aydır aynı zamanda. Ramazan ayında manevi dünyamızı zenginleştiririz. Ramazan ayında barışmayı, dost olmayı, kucaklaşmayı her zaman arzu eder ve bunu büyütmeye çalışırız. Ramazan ayında aynı zamanda vicdan sahibi olmayı, herhangi bir vatandaşa kucak açmayı, onun yoksulluğunu gidermeyi, acılarını paylaşmayı biliriz ve o çerçevede hareket ederiz.
Yunus Emre ile başlayayım. Yunus Emre der ki, ‘İlim ilim bilmektir. İlim kendin bilmektir. Sen kendini bilmezsen bu nice okumaktır.’
O zaman sorumuz şu: Kendini bilmek ne demektir?
Kendini bilmek, adaletli olmak demektir. Kendini bilmek, siyasette kendini topluma adamak demektir. Kendini bilmek, eğer bir vatandaş bir akşam evinde aç kalıyorsa 85 milyonun aç kaldığını bilmek demektir. Kendini bilmek aynı zamanda direksiyon sallayıp 16 milyonun taşınması için çaba harcayan değerli arkadaşlarımıza, şoför dostlarına, onlara kucak açmak ve onların sorunlarına kilitlenmek ve o sorunları çözmek demektir. O nedenle kendini bilmek sıradan bir olay değildir.
Ulaşım esnafımız burada. Böylesine güzel bir atmosferde bizi buluşturan İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Sayın Ekrem İmamoğlu'na – inşallah Cumhurbaşkanı Yardımcısı da olacak, önüne çıkan bütün engelleri kendi imzasıyla çözecektir, kendi imzasıyla - teşekkür ederim.
Kendini bilmek aynı zamanda adaletli olmak demektir, yani devleti yönetenlerin adil olması gerekir. Çünkü devletin dini adaletse adaletli davranmak demektir. Eğer siz, servis aracına yüzde 8 KDV ama diğer ulaşım araçlarına yüzde 18 KDV uygularsanız burada bir adaletsizlik var demektir. O zaman biz adaletsizliği kaldırmak ve bu ülkeye adaleti getirmek için mücadele edeceğiz. Eğer siz yatına binip bütün denizlerde keyifle gezmeye çalışan herhangi bir vatandaşınıza KDV’siz ÖTV’siz akaryakıt veriyorsanız ama traktörünü kullanana, günün 24 saati direksiyon sallayanlara eğer yüzde 18’den KDV uyguluyorsanız, ÖTV uyguluyorsanız burada bir haksızlık var demektir, bir adaletsizlik var demektir. Devleti yönetenlerin adil olması lazım. Hakkı teslim etmesi lazım. Hakkını teslim etmezseniz olmaz.
Bakınız, ben daha önce direksiyon sallayan değerli kardeşlerimle beraber pek çok toplantı yaptım, en büyük toplantıyı Mersin'de yaptık. Düşünün, memursunuz, emekli olduğunuzda emekli ikramiyeniz var. İşçisiniz, emekli olduğunuzda veya emekliliğiniz geldiğinde kıdem tazminatı hakkınız var. Esnaf eğer dükkân sahibiyse, dükkânı iyi yerdeyse hava parası var. Direksiyon sallayan şoförlerin ne hakkı var Allah aşkına? Onların da bir kıdem tazminatı olmalı, onların kıdem tazminatı plaka sınırlamasıyla gelmeli. Plaka değerlendiği andan itibaren onların da hakkının teslim edilmesi lazım. Dolayısıyla kamyonlar için, tırlar için, otobüsler için plaka sınırlaması getirilmesi lazım. Her önüne gelen kamyon alırsa, her önüne gelen tır alırsa, her önüne gelen otobüs alırsa o zaman ne olacak? İnsanlar gelir elde edemeyecek. Var olan, alın teriyle çalışıp gelir elde edenler de zarar etmeye başlayacak. Bunun da engellenmesi lazım.
Hiç ama hiç endişe etmeyin.
Bakın bir şey daha ifade edeyim. Devlet diyor ki, ‘65 yaş ve üstü olanlar belediye otobüslerine veya kentteki taşıma sağlayan otobüslere ücretsiz binerler.’ Eyvallah, binsinler kimse itiraz etmiyor ama bunun yükünü ya otobüs şoförünün üstüne, sahibinin üstüne veya belediye başkanına yıkıyorlar veya ikisine beraber yıkıyorlar. Eğer devlet adil olursa, bedava taşıyacaksan, adil devlet o bedava taşıdığı kişinin parasını her ay düzenli o vatandaşın banka hesabına yatırır. Mesele de biter.
‘Sen taşı, para vermeyeceğim...’ Ama birilerine gelince dünyanın paralarını veriyorlar, dünyanın garantilerini veriyorlar, ÖTV’sini veriyorlar, KDV’sini veriyorlar, bunları sıfırlıyorlar. Avro bazında, dolar bazında paralar veriyorlar, yüksek faizler veriyorlar; alın teri döken, direksiyon sallayan insanın hakkını teslim etmiyorlar.
Bilmenizi isterim, adaleti bu ülkeye mutlaka getireceğim, herkesin hakkını ve hukukunu teslim edeceğim. Hiç kimse endişe etmesin. Bunu söylediğim zaman çok kişi bana kızıyor, ben bunun farkındayım. Adaletsiz davrananlar bana kızıyorlar, havadan para kazananlar bana kızıyorlar. Hiç kimsenin kimliği, hiç kimsenin inancını sorgulamadan, hiç kimsenin yaşam tarzını sorgulamadan, herkesin, mağdur olan herkesin yanında olmak benim namus borcumdur, bunu da ifade etmek isterim.
Araç muayene istasyonlarına da gelen zammın da farkındayım, onun da ne olduğunu gayet iyi biliyorum, kimlere büyük kıyaklar çekildiğinin de farkındayım. Direksiyon sallayan, alın teri döken değerli arkadaşlarım, değerli kardeşlerim; hiç meraklanmayın bu ülkeye baharlar gelecek, bu ülkede hepimiz huzur içinde yaşayacağız, herkesin hakkı hukuku teslim edilecek, hiç endişe etmeyin.
Efendim; tuttuğunuz oruçlar, ettiğiniz dualar kabul olsun, hepimiz huzur içinde, güzellik içinde bu ülkede yaşamak istiyoruz ve yaşayacağız.
Siyaseti iyilikte yarışma olarak görüyorum, birbirimizi karalamak için değil. İyilikte yarışmak için, adaleti sağlamak için, herkesin hakkı hukuku teslim etmek için, devlette liyakati sağlamak için, KPSS’ye girip de yüksek puan alıp sözlüde elenenlerin haklarının teslim edilmesi için mücadele etmek zorundayız. Bunu yaptığımız zaman bu ülkeye elbette ki baharlar gelecek, elbette ki güzellikler gelecek, elbette ki bana oy vermeseniz bile ben sizin hakkınızı teslim edeceğim. Bundan hiç kimsenin endişesi olmasın. Diğer siyasiler gibi değilim. Sizin; oy versin vermesin, mağdur olan kim varsa onun yanında olacağım ve onun hakkını, hukukunu teslim edeceğim. Bundan emin olmanızı isterim.
Hepinize en içten sevgilerimi, saygılarımı sunuyorum. İstanbul’u büyüten, İstanbul’u huzurlu bir kent yapmak için çaba harcayan ve İstanbullulara kendisini adayan ve bizi burada buluşturan Sayın Ekrem İmamoğlu’na tekrar hepinizin huzurunda yürekten teşekkür ediyorum.
Sağ olun, var olun diyorum.”