ESTERGON (AA) - Osmanlı İmparatorluğu'nun Orta Avrupa hakimiyetinde ve Viyana seferlerinde stratejik öneme sahip, bir dönem Macar Krallığı'nın idari ve dini merkezi olan Estergon Kalesi bugün tüm ihtişamıyla ayakta durmaya devam ediyor.
Başkent Budapeşte'den yaklaşık 60 kilometre uzaklıkta bulunan, bir dönem Macar Krallığı'nın idari ve dini merkezi olan Estergon'da, Osmanlı Devleti 1543-1595 ve 1605-1683 yılları arasında toplam 130 yıl hüküm sürdü.
Macar Bilimler Akademisi Üyesi, Türkolog ve Osmanlı Tarihçisi Dr. Balazs Sudar ile Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Öğretim Üyesi Süleyman Kızıltoprak, Estergon kalesinin Osmanlı dönemdeki önemini AA muhabirine değerlendirdi.
Sudar, Kanuni Sultan Süleyman'ın 1541 yılında Budin'i (Buda) fethetmesinden bir yıl sonra kalenin geri alınması için 1542 yılında çok ciddi Habsburg saldırısının başladığını, bu saldırıların Budin'in ciddi bir tehdit altında olduğunu gösterdiğini söyledi.
"Budin'den kuzeye doğru ise en önemli kale Estergon'du"
Budin'in korunabilmesi için çevresinin alınıp sancak yapılmasının gerekli görüldüğünü, bu kapsamda Tuna Nehri'nin sağ kısmında yer alan bölgelerin ele geçirilmeye çalışıldığı ve Estergon'un da 1543'te yapılan seferle alındığına dikkati çeken Sudar, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Tuna Nehri, Osmanlı için çok önemliydi. Osmanlı'nın hüküm sürdüğü dönem boyunca tüm sevkiyatlar Tuna üzerinden yapılıyordu. Osmanlı, güvenliği korumak için Tuna boyunca palanka ve kaleler inşa etti. Budin'den kuzeye doğru ise en önemli kale Estergon'du. Estergon, kuzeyden Budin'e yapılacak saldırıları engellemek için önemliydi. Türk ve Macar filoları sürekli savaş halindeydi. Estergon, Türklerin elindeyken kuzeyden Tuna üzerinden Budin'e saldırı yapmak çok zordu çünkü Estergon'daki Türk gemileri saldırı yapmak isteyen gemileri durduruyorlardı. Ama Estergon Macarların elindeyken Budin'e sürekli saldırılar düzenleniyordu. Bu yüzden Estergon kilit nokta idi."
Sudar, 1543 yılındaki seferde, stratejik ve dini merkez olan Estergon'un yanı sıra Macar kralların defnedildiği Szekesfehervar gibi önemli kentlerin ele geçirildiğini anlattı. Daha sonra Macarların sürekli Estergon'u geri almaya çalıştığını, Osmanlı güçlerinin 1594 yılında yapılan çok ciddi saldırıyı geri püskürttüğünü ama 1595 yılında Estergon'un düştüğünü ve 10 yıl Macarların yönetimi altında kaldığını ifade eden Sudar, bu süre zarfında Budin'e sürekli saldırıların düzenlendiğini, bu yüzden söz konusu 10 yılın Budin için çok çetin geçtiğini belirtti.
"Osmanlı döneminde kentin tamamı Müslüman kimliğe sahipti"
Estergon'un 1605 yılında Lala Mehmet Paşa tarafından geri alınarak Budin'in güvenliğinin tekrar sağlandığını anlatan Sudar, 1683 yılında Estergon'daki savunmasının çok kısa süre içinde dağılmasıyla 1686 yılında Hristiyanların Budin'i geri almasına kapıyı araladığını söyledi.
Osmanlı döneminde kentin tamamen Müslüman kimliğe sahip olduğunu ama son kale olmasından dolayı sürekli savaşa hazır olduğuna işaret eden Sudar, Estergon'da Osmanlı döneminde cami, mahkeme ve hamam binalarının inşa edildiğini ve Öziceli Hacı İbrahim Camisi'nin günümüze kadar ulaştığını kaydetti.
Marşlara konu olan yer
Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesinden Prof. Dr. Süleyman Kızıltoprak, 10. yüzyılda kurulan kentin Osmanlı kaynaklarında Ustorgon olarak geçtiğini, 1241-1242 yılındaki Moğol saldırıları sonrası başkentin, Estergon'dan Budin'e taşınması sonrası kentin siyasi açıdan öneminin azalmasına rağmen ülkenin önemli dini merkezi olmayı sürdürdüğünü belirtti.
Belgrad’ın 1521’de alınması ve 1526 Mohaç Muharebesi'nden sonra Osmanlı'da yeni hedefin Viyana olarak belirlendiğine, bu bağlamda Estergon'un Kanuni’nin 5. Macaristan seferiyle resmen Osmanlı Devleti’ne katıldığına işaret eden Kızıltoprak, sözlerini şöyle sürdürdü:
"1529’da Viyana'ya doğru ilerleyen Kanuni Sultan Süleyman kumandasındaki Osmanlı kuvvetleri birçok yerleşim birimi gibi Estergon'u da savaşsız olarak teslim almış ancak geri dönerken boşaltmışlardı. Bundan sonra şehir Habsburg hanedanından Ferdinand ile Macar Kralı Janos Szapolyai arasında sürekli el değiştirdi. Estergon'un stratejik ve manevi ehemmiyetini çok iyi bilen Osmanlı idarecileri bu kenti elde etmeye önem verdi. Budin'in 1541'de merkeze bağlı bir eyalet haline getirilmesinden sonra Estergon'un önemi Türkler açısından daha da arttı. Nitekim 26 Temmuz 1543’te kale kuşatıldı. 7 Ağustos'ta dış kale 8 Ağustos'ta iç kale kuşatıldı. 10 Ağustos 1543'te Osmanlı idaresi altına girdi ve Budin eyaletine bağlı bir sancak merkezi oldu."
Kızıltoprak, Macarlar için ilk başkent ve kutsal bir dini merkez, Türkler için ise türkülere ve marşlara konu olan önemli tarihi bir kale olan Estergon'un Viyana yolu üzerinde kilit konumunda bulunduğunu ifade ederek 1595 yılında Lala Mehmed Paşa kumandasındaki az sayıdaki askerin kaleyi yaklaşık bir ay boyunca açlık ve susuzluk gibi çaresizliklere rağmen kahramanca savunduğunu ama daha sonra teslim etmek zorunda kaldığını kaydetti.
Kızıltoprak, 10 yıl sora yine aynı kumandan tarafından kalenin tekrar ele geçirilmesiyle Osmanlı ordusunun büyük bir sevinç yaşadığını çünkü söz konusu zaferin Kanuni devrindeki parlak günlere dönülmenin bir işareti gibi algılandığını ve gururla söylenen marşlara konu olduğunu söyledi.