USAM Müdürü Doç. Dr. Sait Yılmaz’ın moderatörlüğünü yaptığı panelin konuşmacıları Türk-Alman Vakfı (TAVAK) Başkanı Faruk Şen, Avrupa Birliği (AB) Uzmanı Dr. Can Baydarol ve İstanbul Aydın Üniversitesi Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Ramazan Kurtoğlu oldu.
Öğrencilerin yoğun ilgi gösterdiği panelde ilk konuşmayı yapan Yrd. Doç. Dr. Ramazan Kurtoğlu, “Türkiye’nin AB’ye giriş sürecinde Avrupalıların samimiyeti sorgulanmalıdır. Avrupalıların söyledikleri ile uygulamaları farklıdır. Uluslararası anlaşmalara rağmen, Kıbrıs Rum Kesimi’nin birliğe alınması büyük bir hatadır. Gümrük Birliği’nde Türkiye’nin aleyhine 400 milyar dolarlık bir gelişme var. Bugünkü Avrupa Birliği’ne üyelik süreci teslimiyetçi bir anlayışla yürümektedir, Türkiye’nin çıkarlarına da uygun bir model üzerinden yürümelidir” dedi.
Dr. Can Baydarol ise Türkiye’de 17 Aralık 2013 ile başlayan süreçte Türkiye’den Avrupa Birliği’nin üyelik görüşmelerini tamamen askıya alma riskinin belirdiğini, bunun ise Türkiye’ye gelen yabancı paranın çıkmasına neden olabileceğini söyledi. Baydarol, Türkiye’de halen sanayi üretiminin yüzde 40’ının, bankaların yüzde 60’ının, sermaye piyasasının yüzde 85’inin yabancıların kontrolünde olduğunu söyledi.
Panelin bir diğer konuşmacısı Faruk Şen ise AB’deki çöküşün önce Romanya ve Bulgaristan ile başladığını, bunu Macaristan, Yunanistan, Portekiz, İrlanda ve İtalya’nın izlediğini, 2014’de ise Slovenya ve Belçika’da çöküş beklendiğini açıkladı. Şen ayrıca Çek Cumhuriyeti ve Güney Kıbrıs Rum Kesimi’nin de çok riskli olduğunu, 720 nüfuslu Rum Kesimi ekonomisinin 22 milyar Euro bulamazsa çökeceğini açıkladı. Şen’e göre, Yunanistan’daki krizde 168 milyar Euro ülkeden kaçtı ve yönetim 340 milyar Euro yük altına girerken, 108 milyar Euro yardım aldı. Faruk Şen “Gümrük Birliği ile sattığımızdan 230 milyar Euro fazla aldık. 2013 yılında Türkiye’de AB üyeliğini destekleyenler yüzde 18’e düştü. AB Üyeliğinin bugün için geçerli tek avantajı Türkiye’nin AB Parlamentosu ve Konsey’inde oy hakkı ile beş büyük arasına girecek olmasıdır. AB ile son yapılan vize anlaşması aslında Türkiye’ye göçmenleri geri alma anlaşmasıdır. Türkiye’de halen 1 milyon 900 bin kaçak insan yaşamaktadır ve 650 bin Suriyeli buna dahil değildir. Avrupa’dan dönecek olanlar ile birlikte bu miktar çok artacaktır” diye konuştu.