Moderatörlüğünü Allianz Türkiye Yönetim Kurulu Başkanı ve TÜSİAD Eski Başkanı Cansen Başaran Symes’ın yaptığı panele Atlantik Konseyi Kıdemli Üyesi Anders Aslund, Siemens Türkiye Yönetim Kurulu Başkanı ve CEO’su Hüseyin Gelis, Hırvatistan Eski Cumhurbaşkanı Prof. Ivo Josipovic ve Birleşik Krallık Türkiye Büyükelçisi Sir Dominick Chilcott katıldı.
ABD Avrupa’yı anlamıyor
Panelde ilk konuşmayı yapan Atlantik Konseyi Kıdemli Üyesi Anders Aslund, ilk olarak ABD – Avrupa ilişkilerine değinerek, ABD Başkanı Donald Trump’ın diğer birçok ABD’li gibi Avrupa’yı anlamadığını söyledi. ABD için ikili ilişkilerin daha önemli olduğunu belirten Aslund, AB gibi çokuluslu organizasyonların değerinin ABD’de anlaşılamadığını ifade etti. Demokrasi, insan hakları, özgürlük gibi konulara değer vermek açısından AB’nin yalnız kaldığını anlatan Aslund, Ar-Ge açısından bakıldığında ise Avrupa’nın geride kaldığını belirtti. Aslund “Dünyadaki en iyi üniversiteler listesine bakın, 16’sı ABD’de, 4’ü ise İngiltere’de” dedi. Düşük büyüme ve göç konuları yüzünden popülizmin arttığını söyleyen Aslund, güçlü liderlik olmadığı için bazı engellerin kolayca aşılamadığını söyledi.
AB bir ekonomi değil barış projesidir
Hırvatistan Eski Cumhurbaşkanı Prof. Ivo Josipovic, Hırvatistan’ın AB ile görüşmelere Türkiye’yle aynı zamanda başladığını hatırlatarak şu anda AB’nin üyesi olmaktan yaşadıkları memnuniyeti aktardı. Josipovic, “AB aslında bir ekonomi projesi değil, bir barış projesi olarak kuruldu. Bizim için AB’ye üye olmak güvende olmak demek, kendini koruyabilen bir birlik içinde olmak demek. Biz AB’nin genişlemesine de barış, güvenlik açısından bakıyoruz. Sırbistan, Bosna Hersek, Kosova, Türkiye olmadan AB eksik kalıyor” dedi. AB’de sonuçları her zaman hoş olmasa da çok derin reformlara ihtiyaç olduğunu ifade eden Josipovic Avrupa’da güvenlik ihtiyacının da giderek kendini hissettirdiğini söyledi.
Almanya ve Türkiye aynı aileye mensup
Siemens Türkiye Yönetim Kurulu Başkanı ve CEO’su Hüseyin Gelis, Türkiye-Almanya ilişkilerine değinerek, iki ülke arasında 200 yıl boyunca stratejik bir ilişki geliştiğini belirterek bunun sürdürülebilir kılınması için yapılması gerekenlerin en önemli konu olduğunu ifade etti. Farklı kültürlerin bir araya gelmesiyle yeni bir perspektif oluştuğunu anlatan Gelis, Almanya Türkiye arasındaki güçlü bağlar sebebiyle iki ülke toplumunun akraba gibi, aynı ailedenmiş gibi düşünülebileceğini söyledi. Gelis, küresel ilişkiler açısından bakıldığında da dünyadaki merkezlerin artırılması gerektiğini, şu anda dünyanın birkaç merkezin çevresinde oluştuğunu ama çeşitlilik oluştururak daha fazla merkezin oluşturulmasının yaratacağı faydaları anlattı. Geliş, Almanya ve Türkiye’nin ortaklaşa elektrifikasyon ve otomasyonu gerçekleştirdiğini, bunun dijitalizasyonda da aynı şekilde yaşanacağını belirtti.
Brexit’in avantajları da dezavantajları da var
Birleşik Krallık Türkiye Büyükelçisi Sir Dominick Chilcott konuşmasında, İngiltere’nin AB’den ayrılmasının birçok avantaj ve dezavantaj oluşturduğunu söyledi. Chilcott, İngiltere’nin ayrılmasının ardından AB içinde siyasi ve ekonomik açıdan daha entegre bir yapı kurmak isteyenlerin daha rahat olabileceğini, çünkü İngiltere’nin güçlü entegrasyon yanlısı olmadığını belirtti. Chilcott “İngiltere’nin bir ayağı dışardaydı. Euro, Schengen gibi alanlarda zaten yoktuk” dedi. Brexit’in en büyük dezavantajının ise AB’nin tek pazarında önemli bir bölümün ayrılmasını gösteren Chilcott, ticaret açısından bunun sonuçlarının olacağını belirtti. Chilcott, populist, milliyetçi ve korumacı hale dönüşen dünyada serbest ticaretin her zaman savunucusu olan İngiltere’nin AB’de olmamasının da AB açısından bir eksiklik oluşturacağını söyledi. Chilcott şöyle konuştu: “Londra’da odaklanan finansal uzmanlığın eksik olması da AB için iyi olmayacak. Dış politika ve savunma açısından bakıldığında da her zaman uluslararası bir bakış açısına sahip İngiltere’nin masada olmaması AB için bir dezavantaj sayılabilir”.
Türkiye açısından bakıldığında İngiltere’nin AB içinde Türkiye’nin çıkarlarını her zaman gözeten bir dost ülke olduğunu hatırlatan Chilcott, “Bundan sonra İngiltere AB içinde olmayacak ama Türkiye-AB ilişkilerinin yeniden rayına oturacağına inanıyorum” dedi. Chilcott, Türkiye’nin İngiltere için çok önemli bir stratejik ortak olmaya devam edeceğini belirtti ve Türkiye’nin içinde bulunduğu coğrafyadan kaynaklanan sorunları çok iyi anladıklarını, birçok alanda ortak çalışmayı sürdüreceklerini söyledi.