Kocaeli Sanayi Odası'nın eylül ayı meclis toplantısı, yeni tip koronavirüs (Kovid-19) tedbirleri kapsamında video konferans yöntemiyle yapıldı.
Toplantıda konuşan Kacır, Türkiye'nin genç ve dinamik nüfusunu, Milli Teknoloji Hamlesi yolculuğunda en önemli avantaj olarak gördüklerini söyledi.
Son 16 yılda Türkiye'nin ortalama yıllık büyüme hızının yüzde 5,4 seviyesinde gerçekleştiğini belirten Kacır, Avrupa'nın gelişmekte olan ülkeleri Türkiye'den 1-2 puan daha az bir hızla büyürken gelişmiş ülkelerin büyüme hızlarının yüzde 1-1,5 seviyesinde gerçekleştiğini kaydetti.
Kacır, teknoloji ekosistemi açısından baktıklarında bugün Türkiye'de büyük bir altyapıyı hep birlikte inşa ettiklerini gördüklerini dile getirerek, "80'nin üzerinde teknoparkımızda 6 bine yakın şirketimiz Ar-Ge odaklı faaliyetlerini sürdürüyor. Bu şirketlerimiz bugüne kadar 36 binden fazla Ar-Ge projesini tamamladı. 10 binden fazla Ar-Ge projesi halihazırda devam ediyor." diye konuştu.
Kacır, Türkiye genelinde Ar-Ge ve tasarım merkezlerinin sayısının 1600'ün üzerine çıktığını aktararak, "Bugün Türkiye'de 200'den fazla üniversitemiz, 50'den fazla girişim hızlandırma programımız ve yüksek teknoloji ihracatımızın düzeyi de 5 milyar doların üzerinde yükselmiş durumda." dedi.
Bakan Yardımcısı Kacır, Türkiye'nin yatırım ve harcamalarına değinerek, sözlerini şöyle sürdürdü:
"2006'da milli gelirimizden Ar-Ge'ye ayırdığımız pay binde 5 seviyesindeyken 2018'de bunu yüzde 1'in üzerine çıkarmayı başardık. 2006'da tam zaman eşdeğer personelimiz 54 binlerdeyken 2018'e geldiğimizde bu sayıyı 172 bine çıkarmış olduk. Belki bunlardan da önemlisi Ar-Ge'de özel sektörün payının büyük bir hızla artıyor oluşu. 2006'da Türkiye'deki Ar-Ge harcamalarının sadece yüzde 37'si özel sektör tarafından yapılıyorken 2018'e geldiğimizde bu oran yüzde 60'ın üzerine çıktı. Yani bugün Türkiye'de Ar-Ge, yenilik faaliyetlerine özel sektörümüz öncülük yapar hale geldi."
- "Türkiye'nin yeni başarı hikayesi sanayi ve teknoloji odaklı olacak"
Türkiye'de 2000'li yılların başında bütün bir yıl boyunca yapılan patent başvurularının sayısının yaklaşık 250 seviyesinde olduğuna dikkati çeken Kacır, "Bu sayı 2017'de 8 bin seviyesine kadar yükselmiş oldu. Dolayısıyla aslında kurmuş olduğumuz altyapı, oluşturduğumuz geniş çaplı ekosistem, somut sonuçlar vermeye başladı. Önümüzdeki dönem bu sonuçların ekonomimize daha fazla değer katacağına ve Türkiye'nin yeni başarı hikayesinin sanayi ve teknoloji odaklı olacağına yürekten inanıyoruz." değerlendirmesinde bulundu.
Kacır, Türkiye'nin savunma sanayisinde yerli ürünlerin payını son 15 yılda yüzde 20'lerden yüzde 70'lere yükselterek büyük bir başarı hikayesi yazdığının altını çizerek, şöyle devam etti:
"Önümüzdeki dönem savunma sanayimizdeki başarının, sanayi ve teknolojinin diğer alanlarına adım adım yaygınlaştırıldığı bir dönem olacak ve bunun ilk işaretlerini de hamd olsun görmeye başladık. 2023'e geldiğimizde milli gelirde imalat sanayisinin payını yüzde 21'e çıkarmayı hedefliyoruz. Yine imalat sanayimizin ihracat düzeyini 160 milyar dolardan 210 milyar dolara çıkarmayı hedefliyoruz. Bu iki ana hedefe ulaşmanın yolu; sanayide yüksek ve orta yüksek teknolojili ürünlerin payını artırmaktan geçiyor. Bu pay, 2019'da yaklaşık yüzde 40 düzeyindeydi, 2023'e geldiğimizde bu payın yüzde 50'ye çıkmasını hedefliyoruz."
Tekonolojik dönüşümde en önemli unsurlardan birinin yazılım geliştirici sayısını ve niteliğini artırmak olduğuna işaret eden Kacır, "Uygulayacağımız geniş çaplı eğitim programlarıyla Türkiye'deki yazılımcı sayısını 140-150 bin seviyesinden 2023'e geldiğimizde 500 binin üzerine çıkarmayı hedefliyoruz. Teknoloji tabanlı girişimlere, yani StartUp'lara yapılan yatırımın büyüklüğünü 105 milyon dolar seviyesinden 5 milyar lira seviyesine çıkarıyor olacağız." ifadelerini kullandı.
Kacır, Türkiye'nin bugün neye ihtiyaç duyuyorsa büyük bir hızla geliştirebilecek ve üretebilecek bir ülke konumuna geldiğini vurgulayarak, Arçelik, Aselsan ve Baykarı'ı Biosys'le buluşturarak koronavirüs sürecinde dünya genelinde en fazla ihtiyaç duyulan ürünlerden olan yoğun bakım solunum cihazlarını 14 gün içerisinde seri üretimden çıkarmayı başardıklarını anlattı.
Bunun, dünyada başka hiçbir ülkenin bu hızda gerçekleştiremediği bir başarı olduğuna dikkati çeken Kacır, "Bugüne kadar 10 bine yakın solunum cihazını Arçelik ve Aselsan üretti, 20'ye yakın ülkeye solunum cihazı ihracatı gerçekleşti. Bazı ihtiyaç sahibi ülkelere, hiç yoğun bakım solunum cihazı olmayan Somali gibi ülkelere de Cumhurbaşkanımız bu cihazlardan hibe etti." dedi.
Bakan Yardımcısı Kacır, Türkiye'nin koronavirüs sürecinde üretimi kararlılık sürdürmeyi başardığını dile getirerek, ekonominin toparlanması açısından büyük bir gayret ortaya koyduklarını, sanayide üretimin aksamaması için tedbirlerin alınması konusunda gayret göstermeyi sürdüreceklerini sözlerine ekledi.