Bursa Ticaret ve Sanayi Odası (BTSO) Yönetim Kurulu Başkanı İbrahim Burkay, "En önemli amacımız, pandemi sürecinden ülkemizin ve şehrimizin en az düzeyde etkilenmesi. Yeni normal dönemle birlikte otomotiv sektöründe ciddi bir hareketlilik söz konusu. Tekstil sektöründe de ciddi ihracat artışı var." ifadelerini kullandı.
BTSO'dan yapılan açıklamaya göre, Bursa Avrupa Birliği Bilgi Merkezi ve BTSO iş birliğinde videokonferans yöntemiyle düzenlenen seminerde, Almanya pazarı ele alındı.
Burkay, seminerde yaptığı konuşmada, pandemi nedeniyle zor bir süreçten geçen firmalar için düzenledikleri seminerlere iş dünyası temsilcilerinin yoğun ilgi gösterdiğini belirtti.
Ülkelerin gelişimini kentlerin ve bölgelerin belirlediği yeni ekosistemde, Türkiye'nin kalkınma ivmesini daha da hızlandırmak adına ölçek ekonomisine uyumlu yatırımların hayata geçirilmesinin önem arz ettiğini vurgulayan Burkay, şunları kaydetti:
"Bursa iş dünyası olarak bu bilinçle 2013 yılından itibaren hedeflerimizi ülkemizin vizyonuyla bütünleştirdiğimiz çok önemli projeleri hayata geçirdik. Bu projelerle üretimde katma değerin payını artırmayı, orta yüksek ve ileri teknolojide de sanayimize sınıf atlatmayı amaçladık. Nasıl ki Almanya'nın zenginlik merkezi Baden Württemberg bölgesi ise Türkiye'nin zenginlik merkezi de Bursa'nın içinde olduğu Marmara Havzası'dır. Bu yüzden o bölgedeki yol haritalarını burada uygulamaya çalışıyoruz. BTSO olarak, hem üretim hem ihracat alanında önemli adımlar attık ve projelerimizi sürdürüyoruz. En önemli amacımız, pandemi sürecinden ülkemizin ve şehrimizin en az düzeyde etkilenmesi. Yeni normal dönemle birlikte otomotiv sektöründe ciddi bir hareketlilik söz konusu. Tekstil sektöründe de ciddi ihracat artışı var."
- "Türkiye, tüm yatırımcıların radarında olması gereken bir ülke"
DEİK Türkiye-Almanya İş Konseyi Başkanı ve Bosch Türkiye ve Ortadoğu Başkanı Steven Young da Türk ve Alman firmaları için fırsatlarla dolu bir dönemin içinden geçildiğini ifade etti.
Türkiye'ye yatırım yapmak isteyen firmalar için en cazip dönem olduğunu vurgulayan Young, "1910 yılından bu yana faaliyette olan bir şirketin yatırım tecrübelerine dayanarak söylüyorum, Türkiye, tüm yatırımcıların kesinlikle radarında olması gereken bir ülke." değerlendirmesinde bulundu.
Young, salgın sebebiyle dünyada dijitalleşmenin hızla önem kazandığına dikkati çekerek şunları ifade etti:
"Şirketlerin kurumsal kültürleri ve iş yapış biçimleri artık değişti. Dijital teknolojiler, yeni neslin ihtiyaçları ve online ticaret ön plana çıktı. İş yapış şekillerinde esnek ve çevik yapısı olan şirketler büyük avantaj elde edecek. Uzaktan erişimli çalışma, artık öncelikli çalışma modellerimizden biri olacak. Artık 'Doğu'da üret, onu binlerce kilometre Batı'ya taşı ve sat.' modeli bitiyor. Dünya 4-5 bölgeye ayrılacak. Bu bölgeler kendi ihtiyaçlarını kendi içlerinde karşılayacak. Eskiden Çin'de üretilen Avrupa'da satılan ürünler, Avrupa'nın içinde üretilecek ve satılacak. Bu anlamda Türkiye'ye nitelikli iş gücü, esnek çalışma modeli ve çok etkin yan sanayi zeminiyle muazzam bir fırsat doğuyor. Türkiye'nin çok ciddi artıları var. DEİK olarak, bu konuda ciddi bir iletişim içindeyiz."
Alman-Türk Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Markus Slevogt da bine yakın üyeye sahip odanın 1949 yılında kurulduğunu belirterek, "Türkiye'de Alman sermayeli birçok firma var. Almanya sermayeli firmalar, Türkiye'de çok aktif bir şekilde çalışıyor. Oda olarak iki ülke arasındaki ticareti artırmak için elimizden geleni yapıyoruz." ifadesini kullandı.
Seminerde, Ticaret Bakanlığı Berlin Ticaret Müşaviri Berrak Bilgen Beşergil, Düsseldorf Ticaret Ataşesi Anıl Gürtuna Kaya ve Frankfurt Ticaret Ataşesi Tansu Günendi de Almanya ekonomisi ve ülkenin ticaret yapısının yanı sıra Türkiye-Almanya ticareti ve pazara girişe ilişkin bilgi verdi.