Burdur'un Ağlasun ilçesindeki, UNESCO Dünya Miras Geçici Listesi'ne 2009 yılında giren, geçmişi milattan önce 3000 yılına dayanan Sagalassos Antik Kenti, sahip olduğu Roma dönemi mimari eserlerin başında gelen yüzlerce yıllık antik suyun aktığı Antoninler Çeşmesi ile diğer antik kentlerden ayrılıyor.
Üç bine yakın taşın birleştirilerek 400 yapı bloku halinde yeniden restore edilen çeşme, yukarı agora bölümünde tarihe tanıklık ediyor.
Bin 750 metre yüksekte, bugün hala çalışan ender çeşmelerden biri olan Antoninler, kenti ziyarete gelen turistlerin ilgi odağı oluyor.
Kazı başkanı Belçikalı Prof. Dr.Jeroen Poblome, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Antoninler Çeşmesi'nin Sagalassos'un en özel yapısı olduğunu söyledi.
Çeşmesinin önceki kazı başkanı Prof. Dr. Marc Waelkens'ın çalışmaları sonucu ortaya çıkarıldığını ifade eden Poblome, çeşmenin 2010 yılında ziyarete açıldığını belirtti.
Poblome, yapı çöktükten sonra parçaları dağıldığı için birleştirilmesinin çok zaman aldığını vurgulayarak, "Çeşmeyi tekrar ayağa kaldırmak için örnek bir resim yoktu. O yüzden çok araştırma yapmak gerekiyordu. Marc Bey'in ekibinin araştırmaları sonucu bu hale getirdiler." dedi.
"Çeşme milattan sonra 160-180 yılları arasında yapıldı"
Sagalassosluların kentin gücünü göstermek için bu denli büyük yapılar inşa ettiklerini dile getiren Poblome, "Sagalassos'un en önemli ailesi tarafından bu çeşmenin yaptırıldığını yazıtlardan biliyoruz. Milattan sonra 160-180 yılları arasında yapıldı. 'Antoninler Çeşmesi' diyoruz çünkü Roma İmparatorlarında Antoninler dönemine denk geliyor. Bu yüzden adını böyle koyduk." ifadelerini kullandı.
Poblome, dünyadaki bütün antik kentlerde çalışan çeşme sayısının üç olduğunu dile getirerek, şunları kaydetti:
"Bunlardan ikisi Sagalassos'ta biri Geç Helenistik küçük çeşmemiz ve Antoninler Çeşmemiz, üçüncüsü ise Yunanistan'da. Antoninler Çeşmesi çok zengin bir yapı. Çeşmenin üst parçalarını kireç taşından yapmışlar mermere yakın dekorasyon için çok uygun bir taş. Sütunlarını ise başka yerlerden getirdikleri renkli mermerlerle yapmış. Bu mermerler suda parladığı için binayı çok zengin gösteriyor. Aynı zamanda çeşmenin en sağ ve en solunda Dionysos Tanrısı'na ait heykeller var. Bunlar orijinal pozisyonda duruyorlar. Diğer heykelleri başka bir yerden büyük ihtimal bir tapınaktan veya tiyatrodan getirdiler. Çeşmeyi en az milattan sonra 7. yüzyıla kadar kullandıklarından içinde bulunan heykelleri zaman zaman değiştirmişler."
"Ben bu sudan çok içtim ve aşık oldum"
Çeşmenin mitolojide bir takım hikayeler de barındırdığını söyleyen Poblome, "Birtakım hikayeler duyuyoruz 'Çeşmenin suyundan içenler aşık oluyor' gibi. İnşallah öyledir, ben bu sudan çok içtim ve aşık oldum. Bir araştırmacı olarak buna bilimsel bir cevap veremem ama mitolojide Dionysos aşk ve şarapla bağlantılı ancak bu konuyla ilgili net bir bilgi yok fakat insanlar böyle bir hikayeye inanıyorsa gelsinler ve bizim suyumuzdan içip aşık olsunlar, belki dünya böylelikle daha güzel bir yer olur. Buyurun gelin suyumuzdan için ve aşık olun." diye konuştu.
Poblome, Sagalassos'un arkeolojik açıdan büyük bir potansiyele de sahip olduğuna dikkati çekerek, bu seneki çalışmalarda 60'ı bilimsel olmak üzere 100 kişilik bir ekiple çalıştıklarını bildirdi.
2018 yılı kazılarına temmuzda başladıklarını belirten Poblome, Sagalassos'ta sadece kazı çalışmaları yapmadıklarını bunun yanında konservasyon, restorasyon ve yüzey araştırmaları da yaptıkları bilgisini verdi.