Kıbrıs Rum tarafının, Türk tarafının bu yöndeki çağrılarına kulak tıkadığını belirten Nami, Rumların tanınmışlık perdesinin arkasına saklanarak sürekli kendilerinde tek yanlı adım atma hakkı gördüğünü dile getirdi.
Rumların yapılan ikazları kulak ardı edip KKTC ile herhangi danışma ve iş birliği içine girmeden uluslararası şirketlerle tamamen kendi çıkarları temelinde imzalar attıklarına işaret eden Nami, şunları kaydetti:
"Parsellerin tamamında Kıbrıs Türk halkının hakkı var. Bu parseller adanın güneyinde, kuzeyinde, doğusunda veya batısında olsun hiç fark etmez, hepsinde Kıbrıs Türk halkının hak ve çıkarları var. Bu parsellerle ilgili olarak bazılarının üzerinde KKTC’nin Türkiye ile yaptığı anlaşmalar çerçevesinde yürüttüğü faaliyetler var. Bazılarında ise Rum tarafının başka uluslararası şirketlerle imzaladığı anlaşmalar çerçevesinde yürüttüğü faaliyetler var. Bizim Rum tarafına söylediğimiz 'gelin tamamında iş birliği içinde hareket edelim' ancak Rum tarafı 3. parselde ya da diğer parsellerin hepsinde bizimle hiçbir iş birliği kapısı açmadan tek yanlı adımlar atıyor. Bizim tepkimiz buna. 3. parselin ayrı bir özelliği ise KKTC’nin Türk Petrolleri Anonim Ortaklığı ile imzaladığı anlaşmalar çerçevesindeki bölgenin hemen dibinde olması. 5 millik bir alana tekabül ediyor. İşin özüne baktığımızda yakın veya uzak fark etmez hepsinde Kıbrıs Türk halkının hakkı var ve bunları gözetmek durumundayız."
"Gerginliği tetikleyen Kıbrıs Türk tarafı veya Türkiye olmadı"
Nami, bölgede doğalgaz arama faaliyetlerine ilişkin giderek artan bir gerginliğin mevzubahis olduğunu, bu gerginliğin ortadan kalkması için çeşitli seviyelerde girişimlerin halihazırda devam ettiğini belirterek "Türk tarafı, kendi hak ve çıkarlarını elbette uluslararası hukuk temelinde ve bir gerginliğe de yol açmayacak bir şekilde savunmaya devam edecektir." dedi.
"Hiçbir zaman gerginliği tetikleyen taraf, Kıbrıs Türk tarafı veya Türkiye olmadı." diyen Nami, "Biz hep Rumların attığı adımlara tepki olarak kendi adımlarımızı koyduk ve gereken makul ikaz süresini verdikten sonra yaptık bunu. Ancak sabrımız ilelebet tepkisiz kalacağımız anlamı da taşımaz." değerlendirmesinde bulundu.
Nami bütün bu yaşananların Kıbrıs sorununa kapsamlı çözüm bulunmasının ne kadar büyük öneme haiz olduğunu bir kez daha gözler önüne serdiğini belirterek, temmuz ayında İsviçre'de yapılan Kıbrıs Konferansı'nda uzatılan dostluk elini sıkmayarak uzlaşı paketini elinin tersiyle itip masayı terk edenin Kıbrıslı Rum lider Nikos Anastasiadis olduğunu anımsattı.
Rum liderin bu yüzden de daha sorumlu davranması gerektiğine işaret eden Nami, Anastasiadis'e serinkanlı hareket etmesi ve Türk tarafının tepkisini çekecek adımlar atmaktan vazgeçmesi çağrısında bulundu.
"Ucu açık süreçlerle kapsamlı çözüm mümkün değil"
Kıbrıs müzakere sürecine ilişkin de değerlendirmelerde bulunan Nami, "Geçmiş metotların birebir tekrarı şeklinde bir müzakere masası artık mümkün değil. Artık o defter kapandı. Yeni bir metodoloji, yeni bir yaklaşım gerekir." diye konuştu.
"Ucu açık süreçlerin kapsamlı çözüme götürmesi artık mümkün değil." ifadelerini kullanan Nami, müzakerelerin yeniden başlayabilmesi için şu değerlendirmelerde bulundu:
"Müzakerelerin anlamlı şekilde tekrar başlaması, ancak müzakereler başlamadan önce bir takvim konusunda iki tarafın uzlaşı sağlamasıyla mümkün olabilir. Ancak o da yeterli olmayabilir. Bittiği nokta, ne olması gerektiği tanımlanması lazım. Yani bittiği noktada Rum tarafının bir 'hayır' cevabı karşısında o zaman dünyanın gözünde Kıbrıs Türk tarafının ne olacağı da artık netleşmeli. Bu soruya cevap verilmediği sürece Kıbrıs Rum tarafının uzlaşmaz tavrı devam etmesi kuvvetli muhtemeldir. Böyle bir ortamda karşılıklı uzlaşıyı getirecek adımların atılması mümkün olmayacaktır. Umarım BM Genel Sekreteri Antonio Guterres yakında her iki liderle temaslar gerçekleştirip 'sonuç alıcı yeni bir müzakere süreci nasıl kurgulanabilir' konusunda tüm tarafların onay vereceği yeni bir modeli oluşturur. Uluslararası camianın da adımlarını Kıbrıs Türk halkının çıkarlarını gözeten şekilde atmaları gerekir."
"Türkiye'den gelecek elektrikle Rum tarafına enerji verebiliriz"
Nami, KKTC ekonomisinin mutlaka atılımcı ekonomiye dönüştürülmesi gerektiğini, bunun da Türkiye’den KKTC'ye kablo döşenmesi ve elektrik şebekelerinin birbirine bağlanmasıyla olabileceğini söyleyen Nami, şöyle konuştu:
"Tabii bununla ilgili göreve geldiğim ilk günden başlayarak bugüne kadar yapılan çalışmaları gözden geçirdim. Çeşitli alternatiflerin ön çalışmaları yapılmış. Bunu hükümetimiz döneminde de bilimsel anlamda fizibilite çalışmasına dönüştürmemiz gerekiyor. O noktada gereken siyasi irade konup bu projenin start düğmesine basmamız gerekiyor. Bu gerçekleştiğinde yenilenebilir enerji konusunda da çok daha büyük adımlar atmak daha rahat olacak. Rum tarafına enerji vermemiz de mümkün olacak. Bütün bu çalışmalar kapsamlı çözüm çalışmalarına da katkı sağlayacak. Birbiriyle iş birliği alanlarını geliştiren ekonomiler yaratmak istiyoruz. Bu sayede bölgemizde barışı, refahı, ekonomik gelişmeyi tesis etmek mümkün olacaktır."