Avrupa Birliği’nin Brüksel'de ev sahipliği yaptığı, “Suriye ve bölgenin geleceğinin desteklenmesi” konulu sekizinci Brüksel Konferansı başladı.
14. yılına giren çatışmalar, Suriye'nin ve bölgenin durumunu çok kötü noktalara taşırken BMGK'nın 2254 sayılı kararı uyarınca sürdürülebilir ve barışçıl bir çözüm bulunması ihtiyacı her geçen gün artıyor. Konferans, AB'nin Suriye halkına olan desteğini yinelemeyi, Suriye'de ve komşu ülkelerde yaşayan Suriyelilerin artan ihtiyaçlarını karşılamak için insani ve mali desteği seferber etmeyi amaçlıyor. Konferansta ayrıca Lübnan, Ürdün, Türkiye, Mısır ve Irak gibi yerinden edilmiş insanlara ve mültecilere kucak açan ülkelere siyasi ve mali destek sağlanması hedefleniyor.
“SAĞLIK SİSTEMİNİN YÜKÜ 14 YILIN ZİRVESİNDE”
Suriye’nin bozulan sağlık altyapısına dikkat çeken Dünya Doktorları Derneği, bölgedeki insani krizin giderilmesinde, sağlık alanındaki sürdürülebilir çözümlere olan ihtiyacı vurguladı.
Krizin 14. yılına girilirken sağlık sistemi üzerindeki yükün en ağır şekilde hissedildiğini söyleyen Dünya Doktorları Derneği Başkanı Hakan Bilgin, Brüksel’e şu çağrıyı yaptı:
“Sağlık altyapısını desteklemek ve buradaki savunmasız insanlara en azından temel hizmetlerin sağlanması için uyarlanabilir ve sürdürülebilir finansman mekanizmalarına büyük ihtiyaç var. Şu anda 4.2 milyon kişi insani yardıma muhtaç durumda, bunların 3.4 milyonu ülke içinde yerinden edilmiş durumda. BM'nin Kuzeybatı Suriye'ye sınır ötesi insani yardım erişimi için kalıcı bir çözümün henüz tesis edilememiş olması, savunmasız nüfusa yardım ulaştırılmasını daha da zorlaştırıyor. Artan bu ihtiyaçlara rağmen finansman yetersiz kalarak krizi derinleştiriyor. Bu zor tablo karşısında, bağışçıların durumu yeniden değerlendirmeleri, krizin büyüklüğü ve karmaşıklığıyla orantılı fonlar tahsis etmeleri acil ihtiyaçtır.”
Özellikle Kuzeybatı Suriye’nin, 13 yılı aşkın bir süredir salgın hastalıklar ve deprem gibi doğal afetlerle şiddetlenen, insani ihtiyaçları önemli ölçüde artıran uzun süreli çatışmanın içinde olduğunu hatırlatan Hakan Bilgin, “Acil tıbbi ihtiyaçları kısa vadeli çözümlerle karşılamak yerine, tıbbi tesislerin onarımı ve rehabilitasyonuna öncelik verilmelidir. Böylece insanlar sağlık hizmetlerine daha kolay ve etkili bir şekilde erişebilir. Bu, onları olası salgın hastalıklara ve acil tıbbi durumlara karşı daha dirençli hale getirir. Pahalı yeni inşaat projelerine gerek kalmadan uzun vadede daha sürdürülebilir ve faydası yüksek, uygun maliyetli yaklaşım sergilemek erken toparlanmayı sağlayacaktır” dedi.