GAZİANTEP
İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, şu ana kadar seçimlerle ilgili yaşanan yaklaşık 40 hadisenin 23'ünün muhtar adayları arasında cereyan ettiğini belirterek, "31 Mart, PKK'nın yapabildiği her noktada eylem ve etkinlik göstermeye çalışabileceğini değerlendirdiğimiz bir seçimdir." dedi.
Soylu, Gaziantep'teki bir otelde 11 ilin yöneticileriyle, seçim güvenliği toplantısında buluştu. Bakan Soylu, toplantının açılışında, 31 Mart Yerel Seçimleri münasebetiyle, alınacak güvenlik önlemlerini değerlendirmek üzere bir araya gelindiğini söyledi.
"Seçim Bölge Güvenlik Toplantıları"nın dördüncüsünü Gaziantep'te düzenlediklerini ve toplantıda Adana, Antalya, Kahramanmaraş, Karaman, Konya, Mersin, Niğde, Gaziantep, Hatay, Kilis ve Osmaniye'de görev yapan vali, vali yardımcısı, il emniyet müdürü ve il jandarma komutanlarıyla bir araya geldiklerini anlatan Soylu, yaklaşan yerel seçimin, ülke ve millet için hayırlı olmasını diledi.
Her seçimin kendine ait bir anlamı, önemi ve topluma verdiği bir mesajı olduğunu ifade eden Soylu, son 5 yılda gerçekleştirilen 6 seçimin, kendi anlamlarının dışında istikrar, değişim, gelecek gibi anlam ve tariflere sahip olduğunu belirtti.
"Artık herkes işine gücüne bakacak"
Türkiye'nin son 5-6 yıldır olağanüstü zor süreçlerle karşı karşıya kaldığını, terör, göç ve iç istikrarına yönelik tehditlerle, darbe girişimleriyle, kirli yapılanmalarla eş zamanlı olarak mücadele ettiğini anımsatan Soylu, sistem hatalarına karşı bir refleks olarak hükümet modeli üzerinde önemli bir değişim gerçekleştirdiğine dikkati çekti.
İçişleri Bakanı Soylu, sözlerine şöyle devam etti:
"31 Mart yerel seçimleriyle beraber bu kritik dönemin son seçimi gerçekleşecek ve yaklaşık 4,5 yıllık, seçim olmayan bir zaman dilimine geçilecektir. Deyim yerindeyse artık herkes işine gücüne bakacaktır. 31 Mart Yerel Seçimlerinin bu rahatlatıcı karakterini ters yüz etmeye çalışan, elde etmeyi arzuladıkları neticeleri genel siyasete şamil etmeye, buradan siyasetin bütününü yeniden dizayn etmeye çalışan, kısacası belediye seçimlerinden hükümet formülleri üretmeye çalışan birtakım anlayışları hep birlikte takip ediyoruz. Elbette ki böyle yorumların ve hesapların olması siyasetin doğasında var olan bir şeydir. Keza özellikle bugünlerde seçimlerin güvenilirliğine ilişkin bir kara propagandayı ısrarla sürdüren bir irade hala işbaşındadır. Bugün hala parmak boyasının geri gelmesini önerenler, buna gerekçe olarak da milletimizin demokrasi kültürüne hakarete varacak sözde tahliller ortaya koyan modası geçmiş kalemler var. Bu kafaların Türkiye'yi geriye döndürme takıntısını anlayabilmek mümkün değil. Bu bir gericiliktir. Türkiye dijital dönüşümünü gerçekleştirirken, birilerinin bu gelişmeyi itibarsızlaştırmaya çalışması, bize hala 'Siz yapamazsınız, siz beceremezsiniz, parmak boyasına geri dönün' demesi kabul edilebilir bir anlayış değildir."
"Bu seçimin kazananı mutlaka Türkiye olmalıdır"
Bakan Soylu, bunun bir hezeyan hali olduğunu ve milletin demokrasi anlayışına, seçim kabiliyetine alenen hakaret niteliği taşıdığını dile getirerek, bunların hiçbirinin doğru yaklaşımlar olmadığını vurguladı.
Seçimin bir hizmet yarışı olduğunu anımsatan Soylu, "Bunun kazananı mutlaka Türkiye olmalıdır. Dolayısıyla ben bu seçimi bir rahatlama, istikrarın ve toplumsal barışın, kardeşliğin, huzurun geleceğe taşınması seçimi olarak gördüğümü ifade etmek isterim. Elbette ki bu bakış, seçime ait güvenlik yükümlülüklerimizi, tedbirlerimizi hafifletiyor değildir. Bilakis arttırmaktadır." diye konuştu.
Haksız adres değişiklikleri
Seçimlerle ilgili nakillere ilişkin yapılan tartışmalara da işaret eden Soylu, şunları kaydetti:
"Nakillerle ilgili çalışmalar 2018 yılının Ekim, Kasım, Aralık aylarında doğal olarak başladı. Biz de bakanlık olarak Eylül ayında valiliklerimize yazı yazdık. Sonra bunu bir kez daha tekrarladık. Dedik ki bu dönemlerde hakikaten hem ihtiyacı ve hakkı hem de gerçekliği olmayan, seçimlerin sonuçlarında bazen birilerinin ısrarlarını kırarak, bazen manipülasyona alet olarak bir takım haksız seçmen taşımaları olabilir. Buna ait tedbir alınmasını istedik. 26 doğu ve güneydoğu ilimizde ekim-aralık dönemlerinde seçmen taşıma konusunda yaptığımız tespitlerle, 17 Ocak tarihine kadar incelenmiştir. Yani 26 doğu ve güneydoğu ilimizde 37 bin 710 adres değişikliği haksız, gerçeğe uygun olmayan şekilde yapılmıştır. Hepsi tespitli. Gerekli birimlere iletilmiştir. 37 bin 710 bin haksız adres değişikliği yapıldığını da buradan duyurmak istiyorum. Bu konuda en çok zıplayan, terör örgütünün siyasi şubesi. Çünkü seçim günü inip oy kullanmak isteyecek."
Önceki seçimlere ilişkin yaptıkları analizlerin, yerel seçimlerde, diğer seçimlere göre güvenlik ihlallerinin daha fazla olduğunu ortaya koyduğunu belirten Soylu, "Burada özellikle muhtarlık seçimlerinin de kendine ait bir rekabeti söz konusudur. Şu ana kadar seçimlerle ilgili yaklaşık 40 hadisenin 23'ü muhtar adayları arasında cereyan etmiştir. Dolayısıyla bu noktada tedbirlerimize ve yönlendirmelerimize ağırlık veriyoruz." dedi.
"Seçimlerde 553 bin personelimiz görev başında olacak"
31 Mart seçimlerinin güvenlik açısından teknolojinin ve personel kapasitesinin en üst noktada kullanıldığı bir seçim olacağını dile getiren Soylu, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Kampanya döneminde miting alanlarının güvenliğinde İHA-İKU, helikopter ve 'drone'larla izleme yapılacak, ağırlıklı olarak tüm kolluk birimlerimizin sahada görev yapmasına gayret edilecektir. Seçim günü ise Sahil Güvenlik Komutanlığı personelimiz dahil toplam 553 bin personelimiz görev başında olacaktır. Seçim güvenliğini sabote etme tehlikesine karşı saha istihbaratlarına ağırlık verilecek olup, bunların dijital platformlardaki izleri de aynı şekilde takip edilecektir. Yine terör olaylarına, seçim güvenliğini tehlikeye düşürebilecek hadiseleri önlemeye yönelik olarak yol kontrollerine de ağırlık verilecektir. Ayrıca hassas kişi ve yerlerin korunması, parti binalarının ve seçim bürolarının provokatif saldırılara karşı korunması yönünde tedbirler de alınacaktır. Şunu açıklıkla ifade edeyim, 31 Mart Yerel Seçimleri, PKK'nın yapabildiği her noktada eylem ve etkinlik göstermeye çalışabileceğini değerlendirdiğimiz bir seçimdir. Çünkü özellikle görevlendirme yaptığımız belediyelerde ciddi kan kaybetti. Burada hem prestij hem de lojistik kaynak anlamında büyük kayıpları oldu. Şimdi onları telafi etmek isteyeceklerdir. Dolayısıyla her türlü terör eylemine karşı, hiçbir detay atlanmadan tedbir alıyoruz."
Siber güvenlik
Soylu, siber güvenlik alanında son yıllarda yapılan yatırımlar sayesinde küresel ölçekte başarılar sağlandığına değinerek, "Bu çerçevede; sosyal medyadan provokasyon oluşturmaya, toplumu manipüle ederek kitlesel hareketlilik hedefleyenlere karşı, seçime özel oluşturacağımız 'Bilişim Suçlarıyla Mücadele Ekipleri'miz seçim süresince görev yapacaklardır." ifadesini kullandı.
Bu ekiplerin bankaların ve kamu kurumlarının veri güvenliği hususunda da teyakkuz halinde olacağına işaret eden Soylu, emniyet ve jandarma birimleri için merkez ve illerde olmak üzere seçim koordinasyon merkezleri oluşturduklarını, buralarda toplam 6 bin 939 personel görevlendirerek eğitim olanağı sağladıklarını bildirdi.
Soylu, ayrıca seçim güvenliğinden sorumlu 81 ilin emniyet müdür yardımcıları ve güvenlik şube müdürlerine de video konferans yöntemiyle eğitim verdiklerini söyledi.
Seçim takvimi ve hukuk süreçleri konusunda da eğitimler düzenleneceğini anlatan Soylu, bir sandıkta vuku bulacak basit bir tutanak yanlışının, ülke gündemine oturabildiğini anımsatarak, seçim takviminin de iyi takip edilmesine önem verdiklerini belirtti.
Soylu, sandık güvenliği noktasında hem kolluk personeli hem de oy pusulalarının toplanması, taşınması noktasında tedbirler aldıklarına dikkati çekerek, sandık güvenliğinden sorumlu kolluk birimlerinin listesinin, ilçe seçim kuruluna önceden bildirileceğini, sandık güvenliğinden sorumlu yetkililerin, sandık kurulu başkanlarına kendilerini bizzat tanıtacaklarını aktardı.
Oy pusulalarının il ve ilçelere naklinden itibaren kamera görüntüsü olan alanlarda muhafaza edileceğini anlatan Soylu, muhafaza ve nakil sırasında gereken tedbirlerin planlandığını, yine sandık çevrelerinin aydınlatmalarına özen gösterileceğini, bu noktadaki eksikliklerin seçim gününe kadar giderileceğini ifade etti.
Kurgu ve manipülasyon yapmaya dönük faaliyetler noktasında teyakkuz halinde olacaklarını belirten Soylu, şunları kaydetti:
"Mesela seçim öncesinde oy kullanılacak mekanlarda video çekimi yapanlar olabilir. Bu videoları seçim sonrasında sanki seçim sırasında yaşanmış bir hadise gibi servis etmeye çalışanlar olabilir. Aynı şekilde şehir çöplüklerinde benzer organizasyonlar içinde olan kişiler olabilir. Bu türden şüpheli durumlara karşı da arkadaşlarımızın dikkatli olmalarını rica ediyorum. Bir diğer dikkat çekmek istediğim konu, risk analizleri. Bunu mutlaka en küçük birimde dahi yapmaya gayret edelim. Geçmişte yaşananlar, bize mutlaka bazı ipuçları verir. Şehirde seçim döneminde ne tür olaylar yaşanmış, birbiriyle çatışan gruplar hangileridir, şehirde veya ilçede hassas noktalar, hassas kişiler kimlerdir, bunları mutlaka tespit edip tedbir alacağız. Özellikle korunması önem arz eden kanaat önderleri, aşiret reisleri ve önde gelenleri ile ilgili dikkatimizin üst düzeyde olması ve bu noktada boşluk bırakılmaması da yine seçim güvenliğinin kilit hadiselerinden bir tanesidir."
Türkiye'deki seçim katılım oranlarını, batı demokrasilerinin rüyalarında göremediğini ifade eden Soylu, Ben bu seçimlerin ülkemize, demokrasimize, istikrarımıza büyük bir rahatlama, insanımıza büyük bir mutluluk, ülkemize kuvvet getireceğine inanıyorum." diye konuştu.
Hatay'daki iddialar
Suriyeli misafirlerle ilgili manipülasyonların yapıldığına da işaret eden Soylu, Hatay Büyükşehir Belediye Başkanı Lütfü Savaş'ın sözlerine değindi. Bakan Soylu, şöyle devam etti:
"Hatay Büyükşehir Belediye Başkanı çıkıp neler söylüyor. Madem böyle toplumu tahrik etmeye gidiyorsun, sana cevap verdik. Adam ol, sen de cevap ver. Ben bakan olarak yalan söylediğini söylüyorum. Neymiş, Altınözü, Yayladağı ve Reyhanlı'da şu anda Suriyeli kardeşlerimiz belediye başkanı adayı olsa kazanacakmış. Böyle milleti tahrik eden, millete yanlış bilgi veren, kamu sorumluluğundan uzak bir adamsın sen. Bunun için gerekli soruşturmayı başlattığımızı da söylemek istiyorum. Öyle tahrik etmeye çalışacaksın, yanına kalacak? Kamu sorumluluğu olan bir kişi olacaksın, böyle yanlışlar da yanına kalacak? Ben yanlış yapıyorsam benim de yanıma kalmasın. Bu tip manipülasyonlara hiçbirimizin hakkı yok. Halkı böyle bölmenin, yalanlarla halkın değerleri üzerinden istismar edecek bir anlayışın, hukuk açısından elbetteki gerekli değerlendirmeleri yapılıp, ortaya konacaktır."